Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 5 |
Tarih: | 09.10.2024 |
MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi incelendiğinde iktidarın ne kadar çaresiz olduğu görülecektir. İktidar, içinde bulunduğu bu çaresizlikten akıl dışı bir yasayla sıyrılmanın peşindedir. Teklif metninin içerisinde yer alan bazı maddeler ne hukukla ne akılla ne de vicdanla açıklanabilir maddeler değildir. Bu maddelerden ilki “Hazırlık eğitimi” başlıklı 8’inci maddedir. Bu maddeyle birlikte eğitim fakülteleri öğretmen yetiştirme hususunda devre dışı bırakılmış, eğitim fakültelerinin işlevini yerine getiremediği itiraf edilmiştir. O hâlde sormak gerekmektedir: Madem eğitim fakültelerinden mezun olan gençlerimiz öğretmen olamayacaktı, bu kadar fakülteyi neden açtınız? Madem bu fakültelerde verilen eğitim yetersizdi, hangi gerekçeyle yeni açılan fakültelerin reklamını yaptınız? Hangi gerekçelerle eğitimi siyaset malzemesi olarak kullandınız? Sayın milletvekilleri, birçok yönden akıl dışı bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Eğitim fakültelerinden mezun olan gençlerimiz iki yıllık bir Akademi eğitimine, daha sonrasında ise üç yıl sürecek sözleşmeli öğretmenliğe mahkûm edilmiştir. Bu, tam olarak şu anlama gelmektedir: Mezun olan bir gencimiz devlet kadrosunda öğretmenlik yapabilmek için beş yıllık bir sürecin içerisine girecektir, fakültede geçen dört beş yılın da dâhil edilmesiyle genç öğretmenlerimiz devlet kadrolarında öğretmenlik yapabilmek için tamı tamına ömürlerinden dokuz on yıl vereceklerdir. Böyle bir uygulama dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir gelişmiş ülkede mevcut değildir. Kanun metninin genel gerekçesinde süslü cümlelerle modern eğitim sistemlerinden bahsedilse de getirilen teklifin ne moderniteyle ne de bahsedilen devletlerle uzaktan yakından alakası yoktur. Sayın milletvekilleri, getirilen kanun teklifi tek bir amaca hizmet etmektedir: Bu iktidar üzerindeki atama baskısının hafifletilmesinden başka bir şey düşünmeyerek bu teklifi getirmiştir. İktidar, gençlerimizin atama baskısından kurtulmak ve mülakat tartışmalarına kendince son vermek için böyle çarpık bir düzen inşa etme yoluna girmiştir. Bu çarpık düzenin yoğun eleştirilere maruz kalacağını öngören iktidar, teklifin 14’üncü maddesiyle, Akademide eğitim gören gençlere sus payı niteliğinde bir ödeme bahşetme gereği duymuş, ortaya çıkması muhtemel eleştirileri nasıl bertaraf ederiz peşine düşmüştür. Değerli arkadaşlar, üzerinde durmak istediğim bir diğer madde ise teklifin 22’nci maddesidir. Bu maddeyle, özel program ve proje uygulayan okullara öğretmen ve yönetici atama yetkisi direkt olarak Bakanın şahsına verilmekte, iktidara istediği kişileri atamak için bir kontenjan ayrılmaktadır. Belirtilmelidir ki Bakana bu tarz bir yetki vermek yalnızca liyakat tartışmalarını artıracak, eğitim sistemimize pozitif anlamda hiçbir şey katmayacaktır. Teklifin “Hizmet sınıfının değiştirilmesi” başlıklı 34’üncü maddesi, hâlihazırda öğretmenlik görevini ifa eden öğretmenlerimizin Bakanlık müfettişleri aracılığıyla yeniden eğitime tabi tutulmasını içeren bir dizi düzenlemeyi de içermektedir. Bu düzenlemeyle, yetersizliği sebebiyle yeniden eğitim alması uygun görülen hocalarımızın eğitim sonucunda yetersizliği tespit edildiği takdirde öğretmenlikle ilişkileri kesilecek, genel idare hizmetleri sınıfında başka bir kadroya atamaları yapılacaktır. Öğretmenin yetersizliğinin nasıl tespit edileceği hususunun yoruma açık bırakılması hukuken kabul edilebilir bir durum değildir; ilgili husus, en basit tabirle aba altından sopa göstermektir. Bu durum eğitim camiasında siyasi saiklerle ilişik kesmenin önünü açacaktır. Değerli arkadaşlar, önümüze sunulan bu kanun teklifi Türkiye'de sayıları 1 milyon 230 bini bulan öğretmenlerin sorunlarını çözmekten bir hayli uzaktır; özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerimizin haklarına dair en ufak bir iyileştirmeye yer vermeyen, en temel meselelerde dahi noksanlıklar içeren bir kanun teklifidir. İlgili kanun teklifinin mevcut hâliyle yürürlüğe girmesi kutsal bir meslek olan öğretmenliğin imajında… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Bilici. MUSTAFA BİLİCİ (Devamla) - …ciddi yaralar açacağından eğitim sistemimize vurulmuş büyük bir darbe olacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)