| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2024 |
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) – Değerli hazırun, görüşülmekte olan kanun teklifinin 27'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Meslek Kanunu’nda kariyer basamakları “öğretmen” “uzman öğretmen” ve “başöğretmen” olarak belirlenmektedir, bunları elde etme şartları belirtilmektedir. Şu anda evli, eşi çalışmayan, otuz yıl hizmeti olan okul müdürünün aylık geliri yaklaşık 52 bin liradır; “başöğretmen” ünvanı verilen otuz yıllık öğretmenin maaşı yaklaşık 55.200 lira iken evli, eşi çalışmayan şube müdürünün maaşı yaklaşık 49 bin liradır; ilçe Millî Eğitim müdürü, il Millî Eğitim müdür yardımcısının maaşı yaklaşık 50 bin lira, eğitim müfettişinin maaşı ise yaklaşık 49 bin liradır. Hiyerarşide bu kişiler başöğretmenlerin amiridir. Onlara da “başöğretmenlik” ünvanı ve mali haklar verilmesi gerekmektedir. Sayın milletvekilleri, ülkemizde “başöğretmen” denilince akla tek isim gelir: Mustafa Kemal Atatürk. Sizin aklınıza bu ifade nereden geldi? Başka bir ifade bulunamaz mıydı? Türkiye Cumhuriyeti devletinde “başöğretmen” ünvanının sadece Atatürk’te olması sizi rahatsız mı ediyor yoksa Başöğretmen Atatürk'ü bir tabu olarak görüp de Atatürk’e verilen bu payeyi sıradanlaştırmak mı istediniz? Bu nedenle maddede yer alan “başöğretmen” ibareleri yerine “kıdemli uzman öğretmen” ünvanının kullanılması daha yerinde olacaktır. “Başöğretmenlik” kavramının “kıdemli uzman öğretmen” kavramıyla değiştirilmesi; sevk ve idare, yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu içerisinde yönettikleri personelden mevcut kanun düzenlemesiyle daha düşük bir seviyede özlük haklarına sahip durumda olan il Millî Eğitim müdür yardımcısı, ilçe Millî Eğitim müdürü, şube müdürü, eğitim müfettişi, okul müdürleri ve müdür yardımcılarının da uzman öğretmenlik ve kıdemli uzman öğretmenlik tazminatından yararlanabilmesi amacıyla vermiş olduğumuz önergenin AK PARTİ ve MHP oylarıyla reddedildiğini öğretmen camiasının ve kamuoyunun bilgisine sunarım. Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan bakan olur olmaz işe öğretmenlere önlük yaptırmakla başladı çünkü öğretmenlerimizin hiçbir sorunu yoktu, hiçbir sıkıntısı yoktu, tek eksikleri önlüktü; Sayın Bakan eksikliği görüp hemen gereğini yaptı. Önlükleri giyecek olan öğretmenlerimizi yükselteceği yerde Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi safsatasıyla ayaklar altına aldı. Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi’nde yer alan, öğretmen adaylarının Millî Eğitim Akademisinde eğitim almaları tek tip öğretmen modeli yetiştirilmesi için tasarlanmıştır. Yani Sayın Tekin diyor ki: “Siz nereden mezun olursanız olun, KPSS’de tam puan alsanız bile bizim tedrisatımızdan geçeceksiniz, bizim istediğimiz model öğretmen olacaksınız, bizim istediğimiz şekilde yeni nesiller yetiştireceksiniz.” Millî Eğitim Akademisinde eğitim gören öğretmenlerimizin alacağı maaş ise tam anlamıyla skandal. Üniversiteyi bitir; KPSS’de genel yetenek, genel kültür, eğitim bilimleri, öğretmenlik alan bilgisi testlerinde başarı sağla; mülakata gir, kazan, Millî Eğitim Akademisinde eğitim gör; bunca emeğe, çileye, çabaya, gençliğini heba etmeye alacağın maaş değecek mi? Bence şöyle yapalım: Millî Eğitim Akademisinden sonra öğretmenlerimizi ıssız bir adaya bırakalım, orada sağ kalanlar sırat köprüsünden de geçerse öğretmenliğe başlasınlar. Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan yakın geçmişte yaptığı öz eleştiride eğitimde arzu edilen ilerlemenin gerçekleşemediğini açıklamıştı. Eğitimin ilerlemesi eğitimciye ve eğitim paydaşlarına verilen değerle belli olur. Yoksulluk sınırı altında çalışmaya mahkûm edilen, can güvenliği olmayan öğretmenlerimize verdiğiniz değer ortadadır. Hatta ne diyor Sayın Bakan? “Bundan sonra öğretmen atamaları yılda en fazla 6-8 bin kişi olacaktır. İlla öğretmen, devlet memuru olmak isteyenler, tercihinizi ona göre yapın.” diyerek de uyarıda bulunuyor. Peki, Sayın Tekin, siz illa Bakan veya rektör olmak zorunda mısınız? Biz tercihimizi sizden yana yapmıyoruz. Siz tensip ve takdirle gelen, bir gece kararnameyle gidecek olan birisiniz; genç dimağlara tabiri caizse parmak sallama haddini nereden alıyorsunuz? Sayın Bakan, sizi cemaatlerin, tarikatların, çok önem verdiğiniz vakıfların sevmesi çok normal; anormal olan ise öğretmenlerimiz tedirgin, velilerimiz memnun değil, öğrencilerimiz umutsuz, bizler endişeliyiz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Milletvekili. MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Devamla) – Sizin “Kamuoyuna duyuru” diyerek başlayacağınız, “Görevden affımı istiyorum.” şeklinde bitireceğiniz açıklamanız çok yakındır. Ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır.” Geleceğimizin mimarı öğretmenlerimizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)