Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 5 |
Tarih: | 09.10.2024 |
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Maddenin pek önemi yok çünkü burada konuşulan hiçbir madde muhalefet tarafından hangi yönü dikkate çekilirse çekilsin ciddiye alınmıyor -beyefendiler keyiflerine göre- hangi taş başlarına düştü de bir maddeyi çektiler, gerçekten merak ediyorum. Değerli milletvekilleri, Öğretmenlik Mesleği Yasası Teklifi’nde eğitimin problemini görüşürken şu tasarruf tedbirlerinden bahsetmemiz gerekir: Elbette pek çok alanda tasarruf yapmak gerekir, itibardan tasarruf yapmak gerekir ama eğitimden asla. Bakın, şu anda halk eğitim merkezlerindeki kursların büyük çoğunluğu kapalı; usta öğreticilere ödenek verilmediğinden kurslar kapandı. Fahri Kur’an kursu hocaları… Burada Diyanetin bütçesinden bahsediliyor, şu anda Kur’an kursları kapanıyor arkadaşlar. Fahri Kur’an kurslarında hafızlık hocası eğitimi veren hocaların görevlerine ödenek olmadığı için son veriliyor; işte, gidin, Diyanetle konuşun. Burada size bu kadar tepki var ama karşılığında da Diyanet personeli sorun yaşıyor çünkü tasarruf yapacaksınız. Hafızlığa çalışan çocuk 15’inci sayfaya gelmiş, yarı yolda bırakılıyor. TYP meselesi… Seçim döneminde oy devşirmek için “TYP” adı altında personel aldınız; şimdi tasarruf var, iptal. Okullarda temizlikçi yok, ya öğrencilere ya fedakâr öğretmenlere ya da velilere okullar temizletiliyor. Ve başka bir tasarruf: Sınıf 30 kişinin altındaysa birleştirilecek yani bu eğitimi herhâlde fabrikasyon bir üretim zannediyor arkadaşlar. Sanki insanları bir ürün kalabalığı gibi görerek sayı az, sayı çok… Eğitimin hiçbir yönüyle ilgileri olmadığı gayet açık. Başka bir tasarruf: Deprem bölgesinde konteynerlerde kalan öğretmenler var. İnanın, birer kahraman gibi bütün zorlukları göğüsleyerek konteynerde kalıyor, yeter ki deprem bölgesinde öğretmenlik yapayım diye. Geçen yıl servis vardı, konteyner kentlerden görev yaptıkları okullara taşınıyorlardı, şimdi binlerce araçlık konvoylardan, uçak filolarından tasarruf etmeyenler öğretmenlerin taşınmasından tasarruf ediyor, işte geldiğimiz nokta bu. Değerli milletvekilleri, deprem bölgesinden bahsederken bir dünya dert yığını doluyuz. Bakın, deprem bölgesindeki belediyelerin bütçesi kesilmemeli, kesintiler yapılmamalı. Ve başka bir problem, sınır köylerinde hâlen çiftçiler tarlalarına giremiyor. Defalarca burada söyledik, bir el atın şuna, bu kadar mı zor? Bu deprem bölgesinde, Hatay'ın sınır köylerinde, Hacıpaşa’da, Altınözü’nde yaşayan vatandaşlar bu ülkenin insanı değil mi? O insanları oradan uzaklaştırmak için mi uğraşıyorsunuz? İnsanlar kendi tarlasına gidemiyor, elektrik kesintileri had safhada. Bunun için, siz deprem bölgesine yardımcı olacaksanız, işte, yeni sezon geliyor, narenciyeye destek verin. Mücbir sebep önümüzdeki ay yine doluyor. Bakın, bu deprem bölgesinde yaşayan insanlar, onurlu insanlar; onurlu oldukları için de bütün zorluğa rağmen memleketlerini, vatan topraklarını terk etmediler, aynı yerde yaşamaya devam ediyorlar. Ama siz, bütün zorluklarla hayata tutunmaya çalışan insanlara sanki çok büyük bir lütufta bulunmuş gibi, üç ay daha mücbir sebebi… Ya, ne var, affedin ya, affedin! Diğer tasarrufları bu kadar yapmanız gerektiği hâlde… (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) O bölgedeki insanlar da -keşke- hayat normale dönsün, konutlar teslim alınsın, iş yerleri çalışsın; biz de vergimizi ödeyelim diye arzu eder, ister. Oradaki insanlar şu anda sadece hayata tutunmak için iş yerini siftahsız kapattığı hâlde -çünkü her şeyini kaybetmiş, dükkânına gelip gidiyor- siz onlardan vergi istiyorsunuz. Lütfedip de işte “Üç ay ertelendi…” Bu, asla kabul edilemez. Bu açıdan, deprem bölgesinde eğitimin öncelikli ihtiyaçlarından biri iletişim, internet; hâlen şebekeler zayıf, telefonlar çekmiyor, sürekli elektrik kesiliyor, sonra da burada yasa çıkarılıyor, ne olacakmış? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Çalışkan. NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Onun için, bir meseleyi görüşürken fil tarifinde olduğu gibi sadece bir tarafı alarak bırakmayalım, sorunu tümüyle çözme gayreti içerisinde olalım. Elektrik kesiliyor, bir taraftan da vatandaş kamu arazisi değil, özel mülkiyeti, imar planına da aykırı değil, kendi imkânlarıyla “Ya, TOKİ ev yapmasın, ben kendi imkânlarımı, kendi evimi yapayım.” diyor, yapıyor, bu insana elektrik verilmiyor. Yahu, düşman mısınız, anlamak mümkün değil. Ben kendi imkânlarımla prefabrik ya da kalıcı betonarme inşaat yapmışım, konteyner getirmişim, elektrik vermiyorsun. Bu idareciler hangi ülkenin idarecileri, gerçekten anlamak mümkün değil. Onun için, deprem bölgesine eğitim alanında ve diğer alanda pozitif ayrımcılık yapılarak o bölgede insanların yaşadığını, onların hayata tutunma gayreti içerisinde olduğunu bilerek gayret edelim diyor, Genel Kurulu selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)