GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Kadınların Her Türlü Şiddet ve Ayrımcılığa Maruz Kalmalarının Önlenerek Bu Alandaki Mevcut Düzenlemelerin Gözden Geçirilmesi ve Alınması Gereken Ek Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:10.10.2024

CHP GRUBU ADINA ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz araştırma önergesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Parti Grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Geriye dönüp bakıyoruz, yirmi iki yılda ne kadar çok acı yaşadık diye; ölüm hiç ara vermedi, acılar hiç dinmedi. Bugün Gar katliamının yıl dönümü; üzerinde taşıdığı bombayla yüzlerce kilometre yol kateden teröristler hiçbir güvenlik önlemine takılmadan Ankara Garı’na geldiler ve 103 insanımızı katlettiler. Aradan dokuz yıl geçti, failler yakalanmadı, olayın üzerindeki sis perdesi aralanmadı, adalet yerini bulmadı. 103 canımızı içimiz sızlayarak saygıyla anıyor, ailelerine tekrar sabırlar diliyorum. Değerli milletvekilleri, acıdan yorulduk, içine girdiğimiz korku iklimi günlük hayatı tehdit eder noktaya ulaştı. Tüm bu yaşadıklarımızdan toprak utandı, su utandı ama tüm bu olup bitenlerden utanmayan, vicdanı sızlamayan bir kesim var; onlar da bu tablonun sorumluları. Emine Bulut’un “Yaşamak istiyorum!” çığlığı hâlâ kulaklarımızda, “Narin” demeye dilimiz varmıyor, “Sıla” deyince kelimeler boğazımızda düğümleniyor. İkbal, Ayşenur; daha onlarcası, yüzlercesi... Görülmemiş bu vahşeti, yaşatılan acıları anlatmaya kelimeler yetmiyor. Kadınların sokağa çıkmaya korktuğu bir ülke olduk. Övünerek bahsettiğiniz Türkiye Yüzyılı’nda yoksulluk, açlık, kadın ve çocuk cinayetleri, taciz ülkenin temel sorunları hâline geldi; ülke âdeta Orta Çağ karanlığına gömüldü. Tüm bu olup bitenler karşısında ise kör, sağır, dilsiz bir Hükûmet var; bolca hamaset, boş söz ve açıklama var. Sizi rakamlara boğmak istemiyorum ama sadece eylül ayında 34 kadın katledildi, 20 kadının ölümü şüpheli. 2010 yılından bu yana 5.696 kadın hayattan koparıldı. Ne acıdır ki 2023 yılında 28 kadın koruma altındayken öldürüldü. Bu cinayetlerin altında yatan sosyal, ekonomik nedenler hiç araştırılmadı. Öldürüleceğini haykıran, güvenlik güçlerinden yardım isteyen kadınların çığlığı duyulmadı, failler takip edilmedi. Önlem almış olsaydınız bu cinayetler yaşanır mıydı? Görmediniz, duymadınız, umursamadınız. İstanbul Sözleşmesi’ne imza attığımız 2011 yılı en az kadın cinayeti yaşanan yıl olarak tarihe geçti. Tarikat ve cemaatlerin baskısını insan hayatının önüne koydunuz. Bir yandan İstanbul Sözleşmesi’ni rafa kaldırdınız, diğer yandan 6284 sayılı Kanun’un gereklerini yerine getirmediniz. Cezasızlığı yaygın hâle getirip iyi hâl indiriminden canileri dışarı saldınız. 6284 sayılı Kanun etkin olarak uygulansaydı belki birçok kadın yaşıyor olacaktı. Değerli milletvekilleri, yakın zamanda iki genç kızımızın katledilmesinin ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız çıkıp “Kadın cinayetlerini bu coğrafyadan kazıyacağız.” diyebildi. Şiddetin kökünü kazıyacak kadar bir gücünüz vardı da bugüne kadar niye beklediniz? Geçtiğimiz yasama yılında Sayın İçişleri Bakanı Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunu bilgilendirdi; cinayetleri önlemek için alınan önlemleri ve bundan sonra neler yapılacağını bizlere anlattılar. Sonuç: Artan kadın ve çocuk cinayetleri, kanımızı donduran vahşet. Elimde 10 Mayıs 2024 tarihinde verdiğim bir soru önergem var. Sayın Adalet Bakanına net bir şekilde kadın cinayetlerine ilişkin verileri sordum, gelen yanıtta sadece mevzuat bilgisi var. Kadın cinayetlerine ilişkin verileri neden saklıyorsunuz? Bu anlayışla mı sorunları çözeceksiniz? AKP hükûmetleri söylem ve eylemleriyle kadınları sürekli hedefine koydu; sık sık dile getirilen bu söylemlere değinmeyeceğim. Yapılan düzenlemelerden en çok kadınlar etkilendi. Millî Eğitim Kanunu’nda bile yapılan değişiklikle 4+4+4 sistemine geçtiniz, sayenizde kız çocukları örgün eğitimden çekildi. Neler yapıyorlar? Şu anda çocuk evlilikleri devam ediyor. Bir başka can alıcı temel sorun, kadın istihdamı. Üreten ve çalışan kadınların toplumu değiştireceğini biliyoruz. Bunun önündeki en büyük engel de yine AKP iktidarıdır. Zamanında, 2010 yılında dönemin Başbakanı, kadınların istihdamının artırılması için kamuya bir genelge yayınladı, bakanlıklardan bir eylem planı hazırlamasını istedi. Peki, sonuç alındı mı? Hayır, genelge ortada duruyor. Soruyorum: Kaç kadın valimiz var? Ülke bilimine yön veren TÜBİTAK’ın yönetiminde kadın üye niye yok? Çünkü ülke yönetiminde kadının adı yok. Ülkemizde kamuda çalışan kadın istihdamı yüzde 25, neredeyse OECD ülkelerinin yarısı kadar. Demek ki iş genelge yayınlamakla olmuyormuş. Bugün AK PARTİ Grup Başkan Vekili Abdulhamit Gül kadın cinayetlerinin önlenmesi için Hükûmet ve bakanlıklar tarafından alınan önlemleri dile getirdi. Soruyorum Sayın Gül: Bu kadar önlem alındı, peki neden cinayetler ve şiddet artmaya devam ediyor? Yaşanılan vahşet ortada, bu vahşet neden durmuyor? Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak geçtiğimiz yasama döneminde kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir araştırma önergesiyle karşınıza gelmiştik. Bu önergemiz iktidar partisi ve MHP'nin oylarıyla reddedildi. Aradan geçen sürede durumun ne kadar vahim olduğunu anladınız ya da kamuoyu baskısına dayanamadınız. Şimdi ise parti gruplarının kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin araştırma komisyonu kurulması teklifinin içinde yer alıyorsunuz. Bu anlayış değişikliği geç de olsa önemli, tabii ki bizler de sonuna kadar destekleyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak kadın cinayetlerinin ve şiddetin önlenmesi için atılan her adımın yanında olduk ve olacağız. Bugüne kadar parti grubumuz soru ve araştırma önergeleriyle, kanun teklifleriyle çocuk ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için sayısız girişimde bulundu. Konuyla ilgili sivil toplum örgütlerine destek verdi, ses oldu. Bir kişi daha öldürülmesin diye meydanlara indi, ailelerin acılarını paylaştı. Bu konudaki mücadelemiz devam edecek, her zaman da sürecek. Konuşmamı Mersin’de KYK yurdunda kalan öğrencimizin sosyal medya hesabından dün paylaştığı mesajla tamamlamak istiyorum: “Biz buraya eğitim için geldik ama her gün kaçırılma, öldürülme, tecavüz edilme korkusuyla yaşıyoruz.” Bir genç kızın çığlığı, ne kadar acı değil mi? Peki, alınan bir önlem var mı? Hayır, yok. Umarız iktidar bildik zihin haritasını ve ezberini bir kenara bırakır, parti gruplarının ortak verdiği bu önergeyle oluşacak araştırma komisyonunun hazırlayacağı rapor dikkate alınır, bugüne kadar hazırlanan raporlarda olduğu gibi Meclisin tozlu raflarına kaldırılmaz. Komisyon süreçlerine etkin olarak katılacak, hazırlanan raporun hayata geçirilmesini yakından takip edeceğiz. Biliyoruz ki bir can çok şey ifade ediyor. Ant olsun ki kadın cinayetleri son bulana kadar, ülkemize adalet gelene kadar mücadelemiz devam edecek. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)