GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:10.10.2024

HASAN EKİCİ (Konya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla ilgili olarak Gelecek-Saadet Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin geneline baktığımızda eğitim camiasının ve özellikle öğretmenlerimizin sorunlarını çözmeye yönelik düzenlemelerin hem kapsam hem de içerik olarak eksik olduğunu görmekteyiz. Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi 39 maddeden oluşmaktadır. Yaklaşık 200 maddeden oluşan Avukatlık Kanunu ya da 122 maddeden oluşan Hâkimler ve Savcılar Kanunu gibi diğer meslek kanunlarıyla karşılaştırıldığında 39 maddeden oluşan bu meslek kanununun meslek mensuplarının ihtiyaçlarına cevap verecek nicelik ve nitelikte olmadığı görülmektedir. Teklifte okul yöneticiliği ikinci bir görev olarak tanımlanmıştır. Okul yöneticiliği eğitim sürecini yönlendiren ve şekillendiren önemli bir görevdir. Okul yöneticiliğinin bir uzmanlık mesleği olarak tanımlanması gerektiği birçok eğitim platformunda tartışılan bir konu olmasına rağmen kanunda yer almaması önemli bir eksikliktir. Diğer yandan, bu görevlerin kazanılmış hak olmaması sebebiyle tayin ve yer değiştirme süreçlerinde yöneticilerin mağduriyet yaşamasına sebep olmaktadır. Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin kamuoyunda en çok tepki çeken konusu Millî Eğitim Akademisidir. Akademiye yönelik düzenlemeleri birkaç farklı açıdan değerlendirebiliriz. Birincisi, eğitim fakültelerinin işlevi açısından. kanun teklifinin gerekçesinde eğitim fakültelerimizin uygulamalı derslerinin yetersiz olduğu ifade edilmektedir. Fransa, İngiltere, İspanya gibi ülkelere nazaran Türkiye'deki uygulamalı ders sayısının az olduğu değerlendirilmektedir. Bakanlığın, akademiye gerekçe gösterdiği konuların bir kısmında haklılık payı olmasına rağmen 1800’lü yıllardan beri öğretmenlerin yetiştirilmesi görevinin üniversiteler tarafından üstlenilmiş olması bu kurumların yeterince tecrübeli olduklarına işaret etmektedir. Son yıllarda öğretmen adayı profillerinin zayıf olduğu iddiası tek başına üniversite eğitiminin niteliğine bağlanamaz. Bu konu, fakültelerin iyi eğitim verip vermemesinden ziyade üniversiteye yerleşen öğrenci profiliyle ilgilidir. Zira, ülkemizde sayıları her geçen gün artan üniversiteler ve dolayısıyla eğitim fakülteleri sebebiyle öğretmenlik bölümlerinin kontenjanı çok artmıştır. Bu da daha düşük puanlı öğrencilerin fakültelere yerleşmesi anlamına gelmektedir. Öğrenci profili düştükçe doğal bir sonuç olarak eğitimin çıktıları da düşük olmaktadır. Bu konuda, ülkemizin eğitim politikalarının yeniden gözden geçirilmesi, üniversite ve eğitim fakülte sayılarının azaltılması, orta vadede öğretmen adaylarının niteliğinin artmasına doğrudan etki edecektir. Bu çözüm gerçekleştirilemeyecekse en azından öğretmen yetiştirme programlarının güncellenmesi ve üniversitelerle ortak çalışmalar yürütülmesi daha az maliyetli ve daha kalıcı bir çözüm sunacaktır. Kanunun genel gerekçesinde yer alan ifadeler de bu söylediklerimizi destekler niteliktedir. 2006, 2010, 2014 ve 2021 yıllarında yapılan Millî Eğitim Şûralarında alınan kararlara baktığımızda şu ifadeleri görmekteyiz: Öğretmen yetiştirme programlarında öğretmenlik uygulamalarının etkinliği, verimliliği ve çeşitliliği artırılmalıdır. Bu kapsamda, öğretmen yetiştiren kurumlar ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî ve özel öğretim kurumları arasında güçlü iş birlikleri kurulmalıdır. Bu şûra kararlarına binaen, Bakanlığın iş birliği kurma girişiminde bulunup bulunmadığı önemli bir sorudur. Bakanlık ortak bir çalışma teklifinde bulunduğu hâlde etkili bir karşılık alamadığı için mi Akademiyi kurmak istemiştir yoksa süreci kendi tekeline mi almak istemektedir? İkinci olarak, Akademiyi öğretmen adayları açısından değerlendirmeliyiz. Öğretmen olma hayaliyle eğitim fakültesini tercih eden öğrencilerin sayısının hızla azaldığını üzülerek görmekteyiz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın lütfen. HASAN EKİCİ (Devamla) – Bundan yirmi yıl öncesine kadar en çok tercih edilen mesleklerin başında gelen öğretmenlik, günümüzde orta sıralara inmiş, ilerleyen yıllarda ise artık tercih edilmeme riskiyle karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemeldir. Akademi, okullarımıza daha nitelikli öğretmenler kazandırmayı amaçlasa da realiteden uzak uygulama detaylarını gören gençlerimiz meslek olarak öğretmenlikten uzaklaşacaklardır çünkü öğretmen olmak ve bir an önce iş hayatına atılmak isteyen bir gencimiz en az bir yıl sınav hazırlığı, ardından eğer iyi bir sıralama yapar ve Akademiye kabul edilirse iki yıl hazırlık eğitimi, eğer hazırlık eğitimi sonunda Akademiden atılmaz ise üç yıl sözleşmeli öğretmenlik yaparak ancak altı yılın sonunda kendini güvenceye alabilecektir, bu sürecin sonunda 30’lu yaşlarına da gelmiş olacaktır. “Gençlerimiz hayata bu kadar geç atılacağını bile bile öğretmenlik mesleğini seçerler mi?” sorusu sorulmalı ve derinlemesine irdelenmelidir. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)