Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 8 |
Tarih: | 16.10.2024 |
MEHMET AKALIN (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a dair değişiklik teklifini tartışıyoruz. Bu kanun teklifi sadece bir yasa metninden ibaret değildir. Bu teklif, Türkiye'de demokrasinin nasıl tek bir kişinin kararları doğrultusunda erozyona uğradığının ve halk iradesinin nasıl yok sayıldığının acı bir göstergesidir. Bu teklif, tek adam rejiminin doğrudan bir sonucudur. “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” adı altında denge ve denetim mekanizmaları ortadan kaldırılmış, yasama, yürütme ve yargı tek bir kişinin insafına terk edilmiştir. Bugün burada tartıştığımız bu kanun teklifi de aynı anlayışla halkın, tüketicilerin ve yerli üreticilerin değil büyük sermaye gruplarının ve yabancı yatırımcıların taleplerine göre hazırlanmıştır. Bu rejim sadece demokrasiyi değil halkın refahını da tehdit etmektedir. Tek adam rejimlerinde meşveret, ortak akıl aramak yoktur, kararlar bir kişinin keyfine göre alınır, yasama organı sadece bir onay mercisi hâline getirilir ve yasama organı o kararların altına imza atmaya zorlanır. Bu düzen cumhuriyetimizin kurucu iradesine tamamen aykırıdır. Tek adam rejimleri halkın iradesini ve yasama yetkisini gasbeder. Bugün Türkiye'de kanunlar halkın menfaatleri doğrultusunda değil bazı kesimlerin menfaatleri doğrultusunda yapılmaktadır. Bu sistemde, iktidar, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği düzenlemeleri dahi yasalaştırmak istemektedir, hukuku hiçe saymaktadır. Kendi koydukları kuralları bile çiğneyen bir iktidarla karşı karşıyayız çünkü bu rejim denetimden, hesap verebilirlikten ve şeffaflıktan yoksundur. Bakın, bu kanun teklifi tüketiciyi koruma amacı güdüyor gibi gösteriliyor ancak aslında tüketici değil, yabancı sermaye korunmaktadır. Bu kanun teklifinde yer alan e-ticaret düzenlemeleriyle Çinli büyük sermaye gruplarına avantaj sağlanırken yerli üreticilerimizin hakları gasbedilmektedir. Tek adam rejimlerinin bir başka boyutu da budur işte: Yabancı sermayeye imtiyaz, yerli üreticiye köstek. Ülkemizde vergiler artırılırken Çin menşeli dev şirketlere gösterilen bu tolerans kabul edilemez. Yerli bir şirketin Çinli bir şirket tarafından satın alınmasının ardından getirilen bu düzenlemeler, bu rejimin sadece dış politikada değil ekonomide de millî çıkarlarımızı hiçe saydığını ortaya koymaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu rejim yalnızca yasama organını işlevsiz kılmakla kalmıyor, aynı zamanda halkın cebini boşaltıyor, tüketiciyi ve yerli üreticiyi korumasız bırakıyor. Bu rejimin altında demokrasiye, şeffaflığa ve adalete yer yoktur. Bugün tartıştığımız kanun teklifi bir kez daha gösteriyor ki Türkiye bu sistem altında yönetilemez hâle gelmiştir. Her gün alınan kararlar sarayın keyfiyle şekillendirilmektedir. Peki, bu keyfî düzenin bedelini kim ödüyor? Maalesef, halkımız ödüyor, üretici ödüyor, çiftçi ödüyor, işçi ödüyor, memur ödüyor, esnaf ödüyor, tüketici ödüyor. İYİ Parti olarak bizler halkın iradesinin tek bir kişinin kararlarına hapsedildiği bu düzene karşıyız, bu ucube rejimi reddediyoruz. Türkiye'nin geleceği; yeniden güçlü bir parlamenter sistemdedir, halkın sesinin Mecliste tam anlamıyla yankı bulduğu bir düzende yatmaktadır. Son olarak Gazi Meclisin saygıdeğer üyelerine sesleniyorum: Bu rejimin gölgesinde karar alıp halkın iradesini hiçe sayan bu düzenlemelere “Hayır.” deme cesaretini gösterelim, bu kanun teklifine karşı çıkalım ve yeniden halkın, tüketicinin, üreticinin yanında duralım diyor, Yüce Meclisi ve Aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti, CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)