GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:22.10.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Teklifi üzerine konuşuyoruz. Elbette burada çok defa zikredildi, bir kez daha tutanaklara geçmesi açısından hatırlatmak istiyorum. İktidarın, Meclisi işlevsiz hâle getirmek üzere kullandığı yöntemlerden biri torba kanun. Elbette acil durumlarda, hızlı yapılması, tamamlanması gereken işlerde torba kanun yapılabilir, yapılmalıdır da ama her konunun torbayla gelmesinin hiçbir mantığı, izahı yok. Torba kanunla önümüze getirilen tekliflerin hiçbir şekilde incelenmesi, değerlendirilmesi, tartışılması yapılamadığından aslında bir tür, millî iradeye karşı bir ciddiyetsizlik sergilenmiş oluyor. Değerli milletvekilleri, tabii ki kanun çıkarırken bilinmelidir ki devlet, toplumların bir arada yaşaması sonucunda oluşan bir zorunluluktur. Bu zorunluluğun gereği olarak da kamunun, devletin o ülkede oluşan hak ve nimetlerin adil bölüşümünü sağlaması gerekir. Kanundan bahsediyorsak kanunun böyle bir tavrı olmalıdır. Meclis televizyonu kapalı, zaten Meclis televizyonu açık olsa da hiç kimse, hiçbir esnaf, hiçbir iş insanı buradan tüketiciyle ilgili bir kanun çıkacak diye inanın beklemiyor. Hiçbir tüketicinin buradan çıkacak bir kanunun kendisinin herhangi bir yönünü güvence altına alacağına dair bir beklentisi yok. Aslında o da işte bu torba yasadan kaynaklanıyor. Siyaset kurumu itibarsızlaştırıyor, Meclis burada bir kanun görüşüyor, milletin umurunda bile değil. Niye? Çünkü her geçen gün biraz daha irtifa kaybediyor, her geçen gün biraz daha fazla işlevi yok hâline getiriliyor. Bir kanun çıkartılırken kanunun sürdürülebilir olması esastır ki bu “istikamet” olarak da literatürde ifade edilir. Aynı şekilde, standartlarının sabit olması, belirli olması; kimseye ayrıcalık tanımayan, bir kalıba sokmayan, herkese eşit mesafede yaklaşım olması beklenir. Ama bu kanunu okuyunca görüyoruz ki direkt küresel, dijital şirketlere yönelik bir düzenleme yapılmış. Orta ölçekli küçük esnafı savunan, koruyan, onları güvence altına alan bir durum maalesef ki bu kanun teklifinde hiçbir şekilde yok. Onun için, kanun aynı zamanda toplumun ihtiyacını karşılamalı, kanun ihtiyacı karşıladığı gibi insanları adalete sevk etmeli ve adil olmalı. Bugün, maalesef ki bu kanun teklifinin içerisine teknik bir heyet tarafından idari bir düzenlemeyle tebliğname hazırlanır gibi bazı hususlar yazılmış; elbette, mutlaka içerisinde doğru, gerekli düzenlemeler var. Zaten henüz maddelerine geçmiş değiliz. Geneli itibarıyla değerlendirmek gerekirse bu kanun teklifi küresel çaptaki şirketleri koruyan, dijital, e-ticarete yönelik bir düzenleme. Bununla birlikte, ülkemizdeki iş insanlarını rahatlatacak, onlara yeni bir güvence getirecek bir ortam hiçbir şekilde maalesef ki yok. Değerli milletvekilleri, şunu belirtmek isterim ki burada muhalefete mensup milletvekilleri konuşuyor, bazı hususları gündeme getiriyor; ne acı ki bu cümleler sadece kayıtlara geçiyor, tutanaklara işliyor ama hiçbir şekilde bir anlamı olmuyor. Burada akademik düzeyde kuvvetli çalışmalar yapılıp getirilse de hiçbir şeye zaten “Peki.” demeyeceksiniz. Burada bir kanun bir şekilde geçecek ve bir şekilde buradaki konuşmalarla sınırlı kalmış olacak. Onun için de bu kanun teklifinin yeniden gözden geçirilmesi, bu kadar hızlı davranılmaması ve hele de içinde bulunduğumuz ortamın ne hâle geldiği de gayet açık… BAŞKAN – Bir dakika Sayın Milletvekili. Değerli milletvekilleri, çok uğultu var, hatibi dinleyemiyoruz. Buyurun Sayın Çalışkan. NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) – Bir yandan tüketici yasasını görüşüyoruz, bir taraftan da az önceki konuşmalardan haberimiz var. İktidar mensubu arkadaşlar konuştu, büyük bir hayretle dinledim; sanki yurt dışından misafir sanatçı olarak ülkemize gelmişler de tesadüfen televizyon ekranlarında bir haber duymuş gibi davranıyorlar. Ya, bunların hepsi sizin döneminizde oldu, bunların hepsinde sizin imzanız var, göz yummanız var. Eğer görmediyseniz de suçlusunuz, gördüğünüz hâlde gözünüzü kapatıp kulağınızı tıkadıysanız yine suçlusunuz. Onun için de “Görmedim, duymadım, bilmiyorum; aa neler olmuş?” tavrı asla kabul edilebilir bir tavır değildir. Nitekim, bu yasa teklifini de aslında önceki genel görüşmeyle birlikte değerlendirdiğimizde, madem tüketici yasası, madem tüketiciyi korumayı amaçlayan bir yasa, nasıl ki sağlık alanında tüketicileri -en hafif tabiriyle- mağdur eden bir durum yaşanmışsa, bundan sonra da mesela e-ticaret alanında insanımızın karşılaştığı sorunlara çözüm olacak bir durum ortada yok. Sadece belli düzenlemeler yapılmış, belli rakamlarda da biraz laf kalabalığına getirilerek bir taraftan belli şirketleri koruduğu, bir taraftan da hiçbir şey yapmadığı gibi bir durum ortada. Eğer bir ülkede dijital ticaretle ilgili bir düzenleme yapılıyorsa esasen yapılması gereken şey üretimi artırmaya yönelik maddeler olmalı, bunlar yok. İhracatı artırmaya yönelik işler olmalı, yerli üreticiyi destekleyip yerli üreticinin ihracatını sağlayacak bir düzenleme yapılmalı, bunu da göremiyoruz ve bunlarla beraber, küçük esnafı, orta esnafı koruyacak maddeler olmalı, kanun teklifinde bunları da göremiyoruz. Bu kanunun sonucunda muhtemelen küresel çaptaki güçlü firmalar tekelleşmenin önünün açıldığını görerek diğer rakiplerini saf dışı bırakacak veya şirket evliliği yoluyla bir şekilde rakiplerini tasfiye edecek; büyüklerin önü daha fazla açılacak, küçük firmalar da biraz daha fazla bu ortamdan zarar görmüş olacak. Bilinmeli ki değerli milletvekilleri, eğer bir kanun toplumun tümünde bir huzur, güven ortamı oluşturmuyorsa orada eksik giden bir şeyler var demektir. Toplumun güvencesinin temel yönlerinden biri, hayatın idamesinin şartlarından biri, ticaretin olağan akışında devam etmesidir. Burada yapılan işlemlerle, evet, birtakım düzenlemeler yapılıyor ama piyasa özgürlüğünü ortadan kaldırırsanız, sadece birtakım kimselere talimat verircesine düzenlemeler yaparsanız oradan yeterli bir sonuç alınmaz. Bugün geldiğimiz noktada, özetlemek gerekirse, burada kanun yapmanın âdeta gizli saklı iş çevirme platformuna çevrildiğini görüyoruz. Sanki yapılan işler alelacele getiriliyor, bunun sonucunda da hem milletimizin enerjisi hem Meclisin çalışması engellenmiş oluyor; zaman israfından öte bir şeye yaramıyor. Belli düzenlemeler yapılmış oldu, bir süre sonra tekrar yamalı bohça gibi ortaya gelecek çünkü efradını cami, ağyarını mâni bir düzenleme olmuyor. Burada belli işler düzenlenmiş, orada belli bir düzenlemeyle işler bırakılmış. Bu açıdan da bu haftanın ilk gününde gerginliği daha fazla artırmamak üzere… Ki geçen haftaki tutanaklara baktım, üzüldüm; arkadaşların hiçbir eleştiriye tahammülleri yok. Şurada size bir ton laf sayılıyor, bu laflardan hangisi yanlış ise gelin söyleyin ama bakıyorsunuz, oturduğun yerde hiç olmadık laflar atılıyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) – Onun için de arkadaşlar, itiraz ettiğiniz hususlar varsa çıkar konuşursunuz; burada oy çokluğunuz da var, söz hakkınız da var. Burada değilse başka platformlarda da konuşursunuz ama konuşan insana sadece yerinden müdahale ederek psikolojik baskı yapmaya çalışmak asla ahlaki bir tavır olmasa gerek. Burada bir görüşü temsil eden kimseler olarak ideallerimiz doğrultusunda doğru bildiğimiz hususları görevimiz gereği paylaşıyoruz. Bizim kimseyle özel bir husumetimiz yok ama bazı arkadaşların körü körüne bağlılığı, her yanlışı savunma, geleceği görmeden, kan üzerinden siyaset yapma gibi, o yanlışları görmeden devamı gibi olumsuz alışkanlıkları var diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)