| Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 22.10.2024 |
CHP GRUBU ADINA EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum, Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Temmuz ayından beri Komisyon aşamasından itibaren görüştüğümüz, iki haftadır da Genel Kurulda üzerine sıkça konuştuğumuz bir kanun teklifinden bugün grubum adına bahsedeceğim. “Tüketiciyi Koruma Kanunu” isim bu ama maalesef tüketiciyle alakası yok. Sos ve garnitür maddeleri çıkardıktan sonra elimizde kalan bir şey var: E-ticaretle ilgili yapılan düzenleme. İki yıl önce burada oy birliğiyle -Sayın Mehmet Muş da burada Genel Kurulda, onun Bakanlığı döneminde- çıkmış olan bir yasaydı bu yasa. Şimdi ne yapıyoruz biz bu yasada? Bu yasanın tabiri caizse arkasından dolanıyoruz, bu yasanın öngördüğü şekliyle “Lisans ücretini bu büyük e-ticaret şirketlerinden nasıl almayız?”ın yasasını yapıyoruz. Bakın, Komisyonda sormuştuk, geçen konuşmamda da söyledim, bürokrat arkadaşımız dedi ki: “Mevcut yasayla biz, buradan 27-28 milyar, en büyük oyuncudan bir lisans bedeli alacağız.” “Peki, bu yasa geçerse ne olacak?” dediğimizde “Bu yasa geçerse biz, buradan 1-1,5 buçuk milyar alacağız.” dedi. Biz de kendimizce hesap yaptık, çok basit, dört işlem ve bizim de bulmuş olduğumuz sonuçlar aslında benzer. Şimdi, buradan geçen hafta da göstermiştim, tekrar buradan bu tabloları ben göstermek isterim. Şimdi, bir şirket düşünün, bu şirketin net işlem hacmi 350 milyar olsun ve bunun ihracatı 50 milyar olsun. Bu şirketin bu hâliyle, mevcut yasayla ödeyeceği lisans ücreti 31 milyar lira arkadaşlar. Bakın, mevcut yasa diyor ki: “İhracat bedeli kadar düşersin.” Peki, biz bunu yasalaştırırsak ne oluyor? Biz bunu yasalaştırırsak gene işlem hacmi 350, biz ihracatın 4 katını düşmeyi öngörüyoruz. Yani ne yapıyoruz? Diyoruz ki: “Sen 50 milyar liralık ihracat yaptın ama biz sen daha az lisans bedeli öde diye bunu dörtle çarpacağız.” Bakın, o zaman 1,4 milyar TL'ye düşüyor. Şirket aynı şirket, net işlem hacmi 350, yaptığı ihracat 50 milyar ama mevcut yasaya göre 31 milyar. Eğer bu şekilde teklif yasalaşırsa 1,4 milyar lira lisans ücreti verecek ve bu şekilde devletimizin kasasına girmesi gereken 30 milyar buharlaşmış olacak. Bakın, bir başka örnek göstereyim: Elimde bir tane yerli şirket olsun. Bu yerli şirketin bu bahsettiğim çok uluslu şirketin yarısı kadar net işlem hacmi olsun. Çok uluslu şirketin 350 milyar TL, 50 milyar ihracatı olsun, yasalaşmış olsun, yerli şirketin de net işlem hacmi 175 milyar olsun ve ihracatı olmasın. Bakın, 2 katı kadar daha küçük bir şirket 3 milyar 154 milyon lira lisans ücreti öderken bu çok uluslu devlet 1,4 milyar lira lisans ücreti ödeyecek. İşlem hacmi 2 katı ama vereceği lisans ücreti maalesef yarısı kadar olacak. Biz bunun doğru olmadığını, mantıklı olmadığını Komisyon aşamasından beri defaatle söylüyoruz ve buradan Maliye Bakanını uyardık, dedik ki: “Sayın Mehmet Muş, bak, sen harıl harıl para arıyorsun, kapı kapı dileniyorsun. Gel, vallahi yorulmadan, bu yasayı geri çek, üç yıl içinde 100 milyardan fazla para bu memleketin kasasında kalacak. Öteki türlü çok uluslu şirketlerin cebine girecek.” Şimdi, bu beyefendiler o kadar gemi azıya almışlar ki ihracatın 4 katı düşmesi yetmiyor, bir madde daha ilave etmişler. Nedir o madde? Diyor ki: “Sanayi Bakanlığından teşvik alırsan, yatırım yaparsan ben bunun 4 katını da net işlem hacminden düşerim.” Niye düşüyorsun kardeşim? “Ya, bu çok uluslu şirketler yatırım yapsın.” Yok öyle yağma! Hem benim paramla yatırım yapacak hem de benim paramla yapmış olduğu yatırımın 4 katını net işlem hacminden düşecek ve daha az lisans ücreti ödeyecek. Bunun adı ne biliyor musunuz? Bunun adı kıyak, kıyak; bunun adı kıyak. Bakın, Mehmet Muş’u orada görüyorum. Bakanlık yaptığında burada oy birliğiyle geçti. Çıksın, Mehmet Muş gelsin, desin ki bu kürsüde: “Ey AKP grubundaki arkadaşlar, 27'nci Dönemdeki arkadaşlar, siz bana inandınız, güvendiniz, geldiniz bu yasaya olumlu oy verdiniz ama biz yanlış yaptık, arkadaşlar düzeltti. Vallahi bu düzenleme doğrudur, billahi bu düzenleme doğrudur.” Ben de oy vereceğim arkadaşlar, ben de vereceğim. Diyebilir mi? Diyemez. Çünkü Sayın Mehmet Muş da biliyor, onun da vicdanında onun da yüreğinde Allah korkusu var arkadaşlar; bunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Şimdi, burada, tabii, dediğim gibi, üç yıl içinde 100 milyarın üzerinde bir gelir kaybından bahsediyorum. Bunu söylediğimiz zaman, bu hesaplamaları yaptığımız zaman hemen arkadaşlar bize diyorlar ki: “Sizin hesaplar yanlış.” Niye bizim hesaplar yanlış? Ya, basit dört işlem, eşik oranlar belli, cirolar belli; bunun üzerinden çarpıp, bölüp oradaki yüzdelik oranlara denk getirdiğiniz zaman alt alta topluyorsunuz, bir sonuç çıkıyor. E, bizim hesap yanlış, niye? Daha bir gelir oluşmamış. E, peki, güzel kardeşim, bu gelir oluşmamışsa siz niye bu yasayı çıkarıyorsunuz, neye tedbir alıyorsunuz? İki ay var. Bakın, ekim ayına geldik. 2024 yılında eğer bir gelir oluşmamışsa on ay geçti; sabredelim, iki ay sonra bu gelir oluşuyor mu, oluşmuyor mu, bu lisans ücreti var mı, yok mu, hep beraber görürüz. Siz de çok iyi biliyorsunuz, Bakanlık yetkilileri de çok iyi biliyor; ETBİS’te, ETBİS’in sisteminde, altyapısında hangi şirketin üç aşağı beş yukarı ne kadar lisans ücreti ödeyeceği şu anda belli. Şimdi, bu yasa iki yıl önce çıktı değil mi? İki yıl öncesinden büyük oyuncular bu yasanın onlara ne getirip ne götüreceğini çok iyi biliyorlar ve iki yıl boyunca hazırlık yaptılar. Nasıl hazırlık yaptılar? Ya -bir matematik yani basit matematik- herhâlde onlarda bizden daha zeki matematikçiler var, hesap yaptılar ve gördüler ki yüksek bir lisans ücreti var; “Biz iki yıl boyunca bu küçük yatırımcılardan ve KOBİ'lerden yüksek komisyonlarla bu parayı tahsil edelim.” dediler. Şimdi, iki yıl boyunca bu büyük e-ticaret şirketleri bu paraları tahsil etti mi, etmedi mi? Etti. Onların cebinde ama bunların gözü doymaz, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kasasına, hazinesine girecek olan bu para girmesin.” diye hemen kulise başladılar ve kendilerine uygun bir zemin bularak bu yasayı delmeye, bu yasanın omurgasını çatlatmaya çalışıyorlar. Gelin, vicdan sahibi, ülkesini seven, ülkesine borcu olan her milletvekili olarak burada bu yasaya “hayır” diyelim arkadaşlar. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Burada iki ay var, sabredelim; iki ay var, sabredelim ya, bu lisans ücreti oluşmuyorsa zaten deriz ki: Evet, bu lisans ücreti oluşmamış. Yahu, ihracatın 4 katını düşmek ne demek ya? Aklımızla alay geçmekten başka bir şey değil bu ya. Yatırımın, teşvikin 4 katını düşmek ne demek ya? 2025’te üçer katını, 2026’da ikişer katını düşeceksiniz. Bir başka şey daha var yani yasa koyucu güzel bir şey yapmış, demiş ki: “Bu sektörde tekelleşme olmasın.” Tekelleşme olmaması için nasıl bir tedbir almış? Demiş ki: “En büyük oyuncu yüzde 20’yi geçmesin.” Yüzde 20’yi geçerse ne olur? “Ben ihracatını net işlem hacminden düşmem. İki, yüksek lisans bedeli uygularım.” Yani diyor ki: “Kardeşim, tekelleşme, tekelleşmenin cezası var, ben de bunu kanunla teminat altına aldım; sana da iki yıl süre, kendini buna göre ayarla.” Ne yapıyoruz? Adam kendini ayarlayamamış, fren yapamamış, büyümüş, tekelleşmiş, yüzde 20’yi de geçmiş. Bizim arkadaşlar bir de ona bir kılıf daha bulmuşlar: Ya, işte, hesap hatası olur diye; işte, yüzde 20’nin yüzde 15’i yani yüzde 3 daha... Ya, koskocaman pazarın yüzde 3’ü kadar daha hata payı yani yüzde 20 değil, “Yüzde 20 sınırına gelebilirsin.” diyor. Yahu, Allah’tan korkun, yüzde 3 dediğiniz şey var ya, 90 milyar TL, 90 milyar TL. Yüzde 3 büyüklükte olan, büyük oyuncuların dışında Türkiye'de kaç tane şirket var ya, e-ticaret şirketi? 90 milyar TL net işlem hacmi olan kaç tane şirket var burada? Demek ki birileri burada 21'lere, 22'lere gelmiş, araya sıkışmış, onu da düzeltmek gerekir. 4 kat ihracat, 4 kat teşvikten düştük, ne olmuş ya, bir de buradan düşürelim, bir de buradan kollayalım; ne de olsa ihracat yapacaklar, ne de olsa yatırım yapacaklar. Bu yaptığınız düpedüz çok uluslu şirketleri korumaktır, kollamaktır. Bu, milletin hazinesine 3 yıl içinde girecek olan 100 milyardan fazla paranın girmesini engellemektir; yazıktır, günahtır, buna “Dur!” demek de her vatansever milletvekilinin görevidir diyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. EDNAN ARSLAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım. Tabii, bu süreçte bu yasayla ilgili herkes bir isim buldu. Tırnak içinde söylüyorum, bazı şirketlerin isimleri kullanıldı, kimi “Trendyol yasası” falan dedi. Eğer müsaade ederseniz, ben, gelecek nesillere kolaylık olması adına, gelecek nesiller Google’da ararken zorlanmasınlar diye bu yasaya bir isim vermek istiyorum. Arkadaşlar, bu yasanın adı Varank yasasıdır, Varank. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu yasayı Varank savunmaktadır; Varank’tan başkası da bu kadar hararetle, bu yasanın bu şekilde yasalaşmasını istememektedir. O yüzden, yarın olur ya üniversitede genç kardeşlerimiz bir tez yazarlar, o tezin de konusu şu olur: Yasa eliyle kamu nasıl zarara uğratılır. Hiç kanun, sıra sayı numarasıyla uğraşmasınlar, Google’a “Varank yasası” yazsınlar, bu yasa çıkar önlerine; oradan devlet nasıl zarara uğratılmış iyi bir tez olur diyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)