GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TUSAŞ’a yapılan saldırıya ve olayın ardından Cumhurbaşkanlığının bant daraltması yaptığına, dün Genel Kurulda onaylanan 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun medyaya yansıyan fotoğrafına ve vatandaşın ağır bir borç yükü altında olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:12
Tarih:24.10.2024

MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm Türkiye olarak milletimizle şehitlerimize ağlıyoruz. Savunma sanayimizin göz bebeği TUSAŞ’a yapılan saldırı sonucunda yaşamını yitiren vatandaşlarımızı bugün toprağa veriyoruz. Öğlen namazı sonrasında Kazan’da bir vatandaşımızı vatan toprağına emanet ettik ve bugün ikindi namazında da yine Ankara'da cenazelerimiz olacak. Şehitlerimiz için ağlıyoruz ve terörü en sert şekilde lanetliyoruz. Terör nereden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin milletçe karşısında dimdik duracağımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Yalnız, burada birkaç açıdan dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu da yüce Meclisin dikkatine sunmak isterim. Bir defa, bu saldırının sembolik bir değeri var çünkü TUSAŞ çok özel, göz bebeğimiz, savunma sanayimizin bel kemiği ve bu terör eylemini planlayanlar Türkiye Cumhuriyeti’ne bir mesaj verme gayretindeler; sembolik bir değeri olduğu anlaşılıyor. Burada bir istihbarat zafiyeti var mı? Bunun mutlaka araştırılması lazım, olayın bütün yönleriyle ortaya çıkarılması lazım, karanlıkların aydınlatılması lazım. Daha dün, bu saatlerde, bu kürsüden MİT Başkanının bir siyasi partiye, AKP MYK’sine AKP binasında brifing vermesinin devleti çürüteceğini, MİT’i çürüteceğini; MİT’in, Millî İstihbarat Teşkilatının millî olması gerektiğini, bir partinin genel merkezine gitmemesi gerektiğini, eğer devletin üst katlarına bilgi verme gereği varsa onların makamlarına gitmesi gerektiğini hatta ihtiyaç duyuyorsa CHP’ye, diğer partilere de gelip bilgi vermesi gerektiğini ama bir partinin, AKP'nin bir organıymış gibi, bir çalışanıymış gibi MYK toplantısına gelip bir uzman gibi brifing veremeyeceğini, bunun çürüme olduğunu söylemiştik ve maalesef, birkaç saat sonra bu olay gerçekleşti. Biz bunları boşuna söylemiyoruz. Devlet çürüyor, devletin kurumları çöküyor, devlet çalışamaz hâle geliyor, bunun da bir tane sebebi var: Parti devlet anlayışı; bir kişiye teslim edilmiş bir devlet, tüm kurumların o kişi ve o parti tarafından belirlendiği bir devlet elbette ki böylesine sarsıntılar geçirecektir. Değerli arkadaşlar, terörizmin amacı her yerde bellidir; halkı, milleti korkuya, paniğe ve kaygıya sevk etmektir ve teröristin amacı da esasen budur ama biz, maalesef, bu terör saldırısından sonra, son derece net çekimlerde, bir güvenlik kamerası olmasına rağmen, son derece uygun açılardan net çekilmiş görüntüleri izledik. Bu görüntülerin nasıl sızdırıldığı, bu görüntülerin sızdırılmasının terör örgütünün amaçlarına hizmet edip etmediği -ki bizim kanaatimiz hizmet ettiğidir- mutlaka araştırılması gereken, üzerinde durulması gereken bir başka ayrıntıdır ama bunu yaparken akla ilk gelen, sosyal medyada bant daraltma olmuştur. Bu yanlıştır. Burada yapılması gereken bu görüntülerin sızmasını engellemekti ama İçişleri Bakanlığı bilgi veriyor, halkımıza “Sakin olalım.” diyor, bilgilendiriyor; Twitter’dan yapıyor. Cumhurbaşkanı Twitter’dan başsağlığı diliyor ama bakıyorsunuz ki aynı Cumhurbaşkanlığı bant daraltması yapmış ve kimse Twitter’a, sosyal medyaya giremiyor. Dolayısıyla terörle, terörizmin iletişimiyle, iletişim faaliyetleriyle biraz daha profesyonel, Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışır ağırlıkta mücadele yapılmasını beklemek hakkımız. Değerli arkadaşlar, dün burada bir yasayı onayladık. Hatiplerimiz ısrarla söylediler, bir kez daha burada söyleyelim ki Trendyol firmasına hesaplamalara göre 100 milyar lira civarında bir avantaj sağlanmıştır; 100 milyar lira o şirketin, Çinli şirketin kasasına bırakılmıştır. Daha emeklilere 2.500 lira zam yapıldığında “33 milyar tutuyor bu. Yapamıyoruz, sırtınızda küfe yok sizin. Biz devlet yönetiyoruz.” demişlerdi. Emekliye 33 milyarı veremeyenler bir gecede, işte bu grup, bir gecede Trendyol’un, Çinli şirketin cebine 100 milyar lirayı koydu. Bunun adı kapitülasyondur. Türkiye Cumhuriyeti yüz bir yıl önce kapitülasyonları yırttı attı ama bugün tekrar kapitülasyonlarla karşı karşıyayız. Bakınız, esnafı yıllardır eziyorsunuz. Önce üç harfli zincir marketlere ezdirdiniz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan. MURAT EMİR (Ankara) – Esnafın sesini duymadınız; esnaf bakanlığı istiyorlar yirmi iki yıldır esnaf bakanlığı kurmuyorsunuz, inşallah bize kısmet olacak esnaf bakanlığı kurmak ama sonuç olarak esnafı bugün de Trendyol firmasına ezdiriyorsunuz. Dolayısıyla bu iktidar, bu anlayış; Çinli firmaya böylesine, hangi ilişkiler, hangi rüşvetler üzerinden bu 100 milyar lira kaynağın verildiğini bilemediğimiz bu anlayış ne yerlidir ne de millîdir. Sayın Başkan, bir skandal daha; her gün Sağlık Bakanıyla ilgili yeni bir gerçekle karşılaşıyoruz. Sayın Memişoğlu çok cesur olduğunu, kardeşinin, arkadaşının bile hastanelerini kapatabileceğini söylemişti. Nitekim, o arkadaşıyla resimleri medyaya düştü. Ne zaman çekilmiş bu resim? Bakıyoruz, 11 Temmuzda yani şikâyetler başladıktan dört ay sonra. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan. MURAT EMİR (Ankara) – Kendisi eğer o ifade ettiği zamanlarda müfettiş soruşturmalarını başlattıysa müfettiş soruşturmaları sırasında. Siyasetçilerle, bakanlarla, bürokratlarla kimi kesimlerin iyi niyetli resimleri olabilir elbette ama siz bir hastaneyi denetliyorken, o hastanede ölümler olduğu haberi gelmişken o hastaneyle ilgili “Ben hemen gereğini yaptım, müfettişleri harekete geçirdim.” diyorsanız eğer gidip o hastanede arkadaşınızla resim vermeyeceksiniz. Bir de dönüyorsunuz, “Arkadaşımın bile hastanesini kapattım.” diyorsunuz; bu, tam bir yalan; bu, bir çarpıtma. Buradan sesleniyoruz: Ne zaman kapatmış? 28/9/2024’teki müfettiş raporuna istinaden yani tam bir yıl sonra. Yine beklemiş, 19 Ekimde… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MURAT EMİR (Ankara) – Toparlıyorum. BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan. MURAT EMİR (Ankara) – Yani tüm Türkiye bu cinayetleri böylesine çarpıcı, sarsıcı bir biçimde konuşmaya başlayınca müfettiş raporundan neredeyse yirmi beş gün sonra nihayet kapatmış. Sayın Bakan, sizin bu hastaneyi bunca soruşturmaya, bunca iddiaya, bunca teknik takibe, bunca cinayete rağmen bir yıl boyunca kapatmayışınızın nedeni işte bu resimdir; sizi de 85 milyona şikâyet ediyoruz, bunların hepsinin hesabını vereceksiniz. Sayın Başkan, son bir konuya değineceğim izninizle. Vatandaş borç batağında. Faizler yükseldi, kredi kartı faizleri yükseldi, vatandaşın geliri düştü; vatandaş ekmeği bile kredi kartıyla almak zorunda kalıyor ve maalesef ağır bir borç yükü altında. Birkaç rakam vereceğim. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan. MURAT EMİR (Ankara) - İcradaki borç, vatandaşlarımızın bankalardaki icraya verilmiş -icra masrafları dışındaki- borcu 140 milyar lira. Batık tüketici kredisi bu yılın bugüne kadarki zamanına göre 47 milyar artmış, batık kredi kartı borçlarında yüzde 193, batık bireysel kredi borçlarında da yüzde 57,7 artış olmuş; bunlar Merkez Bankası rakamları. Batık kredi kartı borçlarında dokuz ayda yüzde 200 artış olması şu demek: Vatandaş mecburen kredi kartı kullanıyor, son günlerini yaşıyor ama artık o yol da tükenmiş, açlıkla baş başa, borçları 2 kat artmış ve vatandaş bundan sonra kredi kartını da kullanamaz hâlde; açlık kapıdadır, bunu da söylemiş olalım. Sabrınız için teşekkür ederim.