Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 13 |
Tarih: | 30.10.2024 |
CHP GRUBU ADINA İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Teşekkür ediyorum Başkanım. Sayın milletvekilleri, “dokuzuncu yargı paketi” adı altında Meclisimizin gündemine getirdiğiniz bu kanun teklifini nasıl bir yargısal ortamda tartışıyoruz? Siz hukuka olan inancı, hukuka olan güveni maalesef yok ettiniz. Yargıda çürüme iddiaları da artık yargının en üst organları tarafından açıkça dile getiriliyor. Niye siz yargıya olan güveni bu kadar sarstınız biliyor musunuz? Sizin adamlarınız yüzünden, sizin yüzünüzden toplum artık yargıya olan güvenini kaybetti. Bakın, bu kim? Bunu tanıyor musunuz? Bunun adı Mustafa Zengin; bu sizin adamınız. Niye sizin adamınız diyorum, biliyor musun? Bak, bu adam Cumhurbaşkanından nasıl uslu uslu nasihat dinliyor, görüyor musun? Bak, sizin adamınız bu. Bak, bu adam nasıl Meclis Başkanıyla aynı safa geçmiş görüyor musunuz? Bak, aynı saftalar bunlar. Bak, bu adam MİT Başkanının karşısında nasıl esas duruşa geçmiş, görüyor musunuz? Esas duruşta dinliyor MİT Başkanını. Bak, bu, Cumhurbaşkanı Yardımcısını nasıl kucaklamış, bak kardeş gibi, görüyor musun bak, nasıl sarılıyor? Bak, adamlarına bak bunların. Nebati’yle beraber ne güzel söz dinliyorlar; aynı adam ha bunlar yanlış anlamayın hepsi aynı adam. ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Gözleri ışıldıyordu, gözleri. İNAN AKGÜN ALP (Devamla) – Bak, bu, damat Berat’la nasıl kafa kafaya vermiş, nasıl danışıyorlar birbirlerine, görüyor musunuz bakın? Bunların adamları bunlar. Egemen Bağış hiç geri kalır mı? Para işi var, para, Egemen’e bak, nasıl da lafı bu sefer Egemen dinliyor. Bunların adamları bu. Siz hukuka olan güveni sarstınız. Şimdi ne yapıyorsunuz? Dokuzuncu yargı paketi. Ya, bundan önceki 8 tanesinde ne oldu? Türkiye'de hukuk mu gelişti? İnsan hakları mı gelişti? Demokrasi mi gelişti? Bak, sizin bu adamınız ne yaptı biliyor musunuz? Yenidoğan çetesini soruşturan savcının yanına gitti, savcıya dedi ki: “Bu adamları bırak, ben senin arkandayım. Benimle bir fotoğraf çektir, hiç kimse sana dokunamaz.” İşte, sizin yarattığınız hukuk dünyası budur, siz yarattınız bu hukuk dünyasını yirmi beş senede. Şimdi, siz İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının iddialarını hatırlıyorsunuz değil mi? HSK’ye yazı yazmıştı “Ya, bunlar FETÖ’yle mücadeleyi öyle bir noktaya getirdiler ki kendilerine artık her şeyi yapmaya hak görüyorlar.” Demişti ki: “Bunların hâkimlerinin tarifesi var. Tahliye şu kadar para, efendime söyleyeyim, yayın kaldırma şu kadar para, hepsinin tarifesi var.” Ne yaptınız? Hiçbir şey. Ben size burada söyledim, şubat ayının sonunda söyledim, ne dedim? Baron borsası kurulacak dedim. Seçim bitsin, bunlar baron borsası kuracaklar, uluslararası suç örgütünün bütün elebaşlarını parayla tahliye edecekler dedim mi, demedim mi? Dedim bu kürsüde. Ne oldu? Adam 730 bin dolar verip uluslararası suç örgütünün Türkiye'deki liderini tahliye etti. Kim? Bunların hâkimleri. Bak, Türkiye'yi kara para alanında, uyuşturucuda, suç gelirlerinde bunlar cennet hâline getirdi. Hepsi nerede oluyor, bu düzen; bunların hepsi nerede oluyor? İstanbul'da, hepsinin yeri, merkezi İstanbul. Şimdi İstanbul'a başsavcı kim gitti? Akın Gürlek, meşhur adamları. “Onu tut.” dediler, tuttu; “Selahattin Demirtaş’a ceza ver.” verdi; “Canan’a ceza ver.” verdi; Sözcü gazetesine verdi; ne istedilerse verdi. Adamı götürdüler, İstanbul'a başsavcı atadılar, ikinci gün ne oldu? Bizim Belediye Başkanımızı gözaltına aldı. Tesadüf mü? Değil, hazırlığını yaptılar. Bak, Esenyurt Teksas arkadaş! Esenyurt bütün suç baronlarının merkezi arkadaş! Esenyurt’ta her gün bir cinayet işleniyordu. Ne oldu, senin başsavcın uyuyor muydu, yatıyor muydu, bunlara niye müdahale etmedi? Niye müdahale etmedi de sabahın köründe Cumhuriyet Halk Partisinin Belediye Başkanını alıyor? Ben sizi uyarıyorum, az önce buraya gelen anayasa profesörü, Adalet Komisyonu Başkanıdır, en başta onu uyarıyorum. 2010 yılında bir süreç yaşanıyordu Oslo’da, Hakan Fidan -bugün Bakandır- görüşme yapıyordu. Kandil’den adamları uçağa bindirdiler, Oslo’ya götürdüler; baş başa görüşüyorlardı. Aynı zamanlarda Türkiye'de ne yapıldı, biliyor musunuz? Belediye başkanlarını ipe dizdiler, ellerine de kelepçe vurdular, hepsini yediler. O zaman ne dediniz? “Kandırıldık.” dediniz. Şimdi, kim kandırıyor sizi? Kim kandırıyor da bir yandan böyle bir süreç yürütürken bir yandan da belediye başkanlarını tutukluyorsunuz? Sizi kim kandırıyor arkadaş? Bugün bunu söyleyenler yarın “Kandırıldık.” demeyecekler ha. Keser döner, sap döner, aklınızı başınıza devşirin. Ahmet Özer bilim adamıdır, Ahmet Özer üzerinden yürütülmek istenen yargılara teslim olmuyoruz ve karşı çıkıyoruz. Bu gece itibarıyla Ahmet Özer’in derhâl salıverilmesini Cumhuriyet Halk Partisi olarak talep ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, siz yargı paketi getirmişsiniz öyle mi? Bak, ben bu paketi size teşhir ediyorum; 2 madde var, açık, 22, 36; gerisine aldanmayın, gerisi sizi tartıştırmak için, gündemi saptırmak için serpiştirilmiş maddeler. 22'nci madde ne biliyor musunuz? Türk Ceza Kanunu’nun 75'inci maddesinde değişiklik öngörüyor. Nedir o 75? Ön ödemeyi düzenliyor. Bazı suçları işleyen adamlar ön ödeme kapsamına girecek, cumhuriyet başsavcılığına parasını yatıracak, yargılanmayacak. Ne yapıyor 75'inci maddedeki değişiklikle? 125'inci maddeyi getiriyor, ön ödeme kapsamına alıyor. Nedir 125? Hakaret suçları… Fakat bir istisna koyuyor; “125'inci maddenin (3)’üncü fıkrasının (b) ve (c) bentleri bu ön ödemeye tabidir.” diyor. Hangisi yok? (A) yok. (A) ne, 125/a ne? Bu, bu, bu! Kandırmaya çalıştığınız bu. Türkiye'ye yutturmaya çalıştıkları bu. Bu nedir, 125/a biliyor musunuz? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ceza aldığı madde. Herkes parayı ödeyip çıkacak, Ekrem İmamoğlu iki yıl yedi ay ceza yatacak. (CHP sıralarından alkışlar) Okuyorum. Bunların hukuku bu işte, adamına göre hukuk yaptınız yıllarca, şimdi yine adamına göre hukuk yapıyorsunuz. Bütün Türkiye'ye serbest, Ekrem İmamoğlu’na iki yıl yedi ay. Hangi maddeden ceza almış? Sanığın üzerine atılı kamu görevlisine karşı görevden dolayı, hakaret suçu sabit görüldüğünden, eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 125'inci maddesinin (3)’üncü fıkrasının (a) bendi kapsam dışı. 22'ye niye koymadın? “Ekrem İmamoğlu yararlanamasın.” diye. Ahmet Özer’e sabah niye açıklama yaptın? Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmek için. Siz tuzakçısınız, siz kumpasçısınız, siz politik kumpasçısınız. (CHP sıralarından alkışlar) 2’nci tuzak 36'ncı maddedir. Siz Türkiye'yi otoriterleştiriyorsunuz, adım adım otoriterleştiriyorsunuz. Bu sürece başladınız dezenformasyon yasasıyla, ondan sonra sıkıyönetim ve savaş yönetmeliğini değiştirdiniz; ne yaptınız? Toplumsal suçları kalkışma olarak değerlendireceksiniz, Tayyip Erdoğan’a da yetki verdiniz -yönetmeliği değiştirdiniz tatilde- bir gecede sıkıyönetim ilan edebilecek. Kayyumları atadınız mı? Atadınız, Hakkâri’ye kayyum uygulamasına devam ettiniz. Türk Ceza Kanunu’nun 220'nci maddesinin (6)’ncı fıkrasını değiştirdiniz mi? Evet, değiştirdiniz. Örgütlü suçlarda bundan sonra suçun unsurunu aramayacaksınız, örgüt üyesi olmamakla beraber yine de adama ceza verecekler; neden? Yarın bir gün protesto gösterileri başladığı zaman, bunlar, toplumun üzerinde caydırıcı bir etki yaratmak için. Can Atalay’ın kararını verdiniz; ne Meclis uydu ne Yargıtay uydu, Meclis halkın iradesini yok saydı. Avukatlara MASAK yükümlülüğü getirdiler; hiç kimse avukata güvenemez hâle gelecek çünkü avukatlar müvekkillerini ihbar etme yükümlülüğü altına giriyor. Şimdi de ne getiriyorlar, biliyor musunuz? Şirketlere kayyum. Ey Türkiye, bak, bunlar, bugün bu yasayı kabul edecekler. Bu yasayla beraber ne olacak biliyor musun, iki satırla sana açıklayayım. Türk Ceza Kanunu’nun 314'üncü ve 315'inci maddelerinin ihlali şüphesiyle, eğer kuvvetli bir şüphe varsa -yani eğer bugün Ahmet Hoca’yı da bu suçtan tutuklarlarsa aynı kanun kapsamına girecek- şahısların ve şirketlerin mal varlığı değerlerine kayyum atayacaklar. Türkiye'de hiç kimsenin mal varlığı kalmıyor; Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün bu kanunu kabul etsin Türkiye'de hiç kimsenin, ne şirketlerin ne şahısların mal varlığının bir garantisi kalmıyor. Bu kayyumu atayacaklar ama sadece bu yetmiyor ha! Yanlış anlamayın, ne yapıyorlar biliyor musunuz? Adamın hissedarı varsa hissedarının bile rızasını almıyorlar. Şüpheyle el koydukları şirketin kayyum marifetiyle tüm mallarını satabiliyorlar, tasfiye edebiliyorlar ve azınlık hissedarlarının rızasını da aramıyorlar; 36'ncı madde, aç, bak! Bilmiyorlar, 36’ncı maddede bunu… Türkiye hızla otoriterleşiyor; bütün Türkiye'yi uyarıyorum, bütün dünyayı uyarıyorum, bunlar adım adım Türkiye'yi otokratik bir yönetime sürüklüyorlar ve bunu da “yargı paketleri” adı altında Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdikleri bu kanunlar marifetiyle yapıyorlar. Her kanunun içinde tuzak maddeler var, dokuzun tuzağı da bunlardır. Bundan sonra ne geliyor biliyor musunuz? Komisyonda kabul edildi, önümüzdeki hafta gelecek. Bazı kanunlarda yine değişiklik yaptılar, “etki ajanlığı” diye bir şey getiriyorlar, bütün muhalefeti susturmak istiyorlar. Bütün muhalefeti “casus” diye cezalandıracak düzenlemeleri de önümüzdeki pakette Türkiye'nin gündemine getirecekler. Bunlar otokrasinin ayak izlerini döşüyorlar, adımlarını döşüyorlar. Bunlar yeni faşizmin hukukunu uyguluyorlar, Türkiye'de adım adım otoriterleşiyorlar. Genel Kurulu bu kanuna ret oyu vermeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)