Konu: | Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 18 |
Tarih: | 13.11.2024 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine, İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülke olarak, maalesef, tarihimizin en zor dönemlerinden birini yaşıyoruz. Bugün asgari ücretle geçinmeye çalışan, emeklilikte bir nebze huzur arayan vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Yıllarını bu ülkeye adayan emeklilerimizin, hakkını almak yerine geçim mücadelesiyle boğuşmak zorunda bırakıldığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz.
Ev sahibi ile kiracıyı birbirine düşman hâline getiren kira artışları ve kontrolsüz piyasa politikalarıyla vatandaşlarımızın barınma hakkını dahi elinden alan bu sistemde gençlerimizin gelecekten umudunu kesmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir. Her geçen gün gençlerimiz işsizliğe, umutsuzluğa mahkûm ediliyor; ülke dışında bir gelecek aramaya mecbur bırakılıyor. Sağlık sistemimizin durumu ortada; vatandaşlarımız artık ilaç bulamıyor, hastane randevularına ulaşamıyor. Bu, her bir vatandaşımızın yaşam hakkını elinden alan, halk sağlığını hiçe sayan politikalarınızın sonucudur.
Çiftçimiz emeğinin karşılığını alamazken sanayicimiz üretim maliyetlerinin altında ezilmekte, memurlar aldıkları maaşlarla geçinemeyip ek iş yaparak geçinmek zorunda kalıyor. Ekonomimizin bel kemiği olan esnafımız iflas bayrağını çekerken sanayicimiz kara kara düşünüyor.
Üretimden uzaklaşan, ithalata bağımlı hâle getirilen bu ekonomiyle ülkemizin bağımsızlığı tehlike altına sokulmuştur. Tüm bu sorunların temelinde ise tek bir amacınızın olduğunu biliyoruz: İktidarda kalmak, iktidarda kalabilmek. Bu amaç uğruna her türlü değeri, her türlü kurumu kendi çıkarlarınız için kullandığınız birer aparat hâline getirdiniz. Bitmek bilmeyen hırsınız ülkemizin kurumlarını birer birer zayıflatırken yargıyı siyasallaştırıp adaleti ideolojinizin hizmetine sundunuz. Millî eğitim sistemimizi kendi düşüncelerinize göre şekillendirip genç beyinleri körelten bir yapı hâline getirdiniz. Sağlık sistemini, adalet sistemini, eğitim sistemini cemaatlerin eline teslim ettiniz.
Ayrıca, bağımsız olması gereken yargı, siyasal baskılarla şekillenen bir yapıya dönüştürülmüş, hak ve hukukun değil, siyasi menfaatlerin üstün tutulduğu bir sisteme evrilmiştir. Hükûmet, kendi ideolojik çizgisine uygun kadroları yargıya yerleştirerek adaletin işleyişini doğrudan etkilemektedir. Bu durum, sadece muhalif kesimler üzerinde değil, toplumun geneli üzerinde büyük bir baskı ve endişe kaynağı yaratmıştır. Adaletin olmadığı bir yerde toplumun hiçbir kesimi kendini güvende hissetmez. Yargının siyasallaştırılmasıyla birlikte hukukun üstünlüğü iktidarın, siyasi iktidarın üstünlüğüne dönüşmüştür. Siyasi güce karşı çıkan, eleştirilerini dile getiren, farklı bir dünya görüşüne sahip olan insanlar, haklarında açılan soruşturmalarla susturulmak istenmektedir. Adaletin kılıcı artık sadece siyasi çıkarlarının doğrultusunda işlemekte, tarafsızlık ilkesi çiğnenmektedir. Mahkemelerin ve savcıların bağımsız hareket etmesi gerekirken siyasi otoritenin direktifleri doğrultusunda kararlar aldığı bir düzenle karşı karşıyayız. Bu sistemde topluma verilen mesaj nettir: "İktidarın çizgisine uymayanlar cezalandırılır."
AK PARTİ'si Hükûmetinin en büyük sorunlarından biri de devlet yönetiminde şeffaflığı ve hesap verebilirliği bir kenara bırakmasıdır. İktidar, her türlü eleştiriyi reddetmekte, farklı görüşleri dikkate almamakta ve toplumsal uzlaşıdan uzak bir yönetim sergilemektedir. Bu yaklaşım demokrasiyi ve toplumsal barışı zedelemekte, kutuplaşmayı artırmaktadır. Herkesin söz hakkına sahip olduğu, farklı görüşlerin dikkate alındığı bir yönetim anlayışı demokrasinin temelidir ancak bugün Türkiye'de iktidar sadece kendi ideolojisine yakın olanların görüşlerini önemsemekte, muhalif kesimlerin sesini kısmak için her türlü yolu denemektedir. Tüm bu sorunlar bugün ülkemizi çıkmaz bir noktaya getirmiştir. Yargının siyasallaşması, adalete olan güvenin sarsılması ve ekonomik krizin derinleşmesi Türkiye'yi büyük bir belirsizliğe doğru sürüklemektedir. Hükûmetin "Ben yaptım oldu." mantığıyla devlet yönetiminde şeffaflığı ve hesap verebilirliği göz ardı etmesi toplumsal huzursuzluğu artırmakta, halkı iktidardan uzaklaştırmaktadır. Bu durum sürdürülebilir değildir. Ülkemizin bir an önce demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve liyakate dayalı bir yönetime ihtiyacı vardır. Yargı bağımsızlığının tesis edilmesi, adaletin herkes için eşit bir şekilde işlemesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması hayati önemdedir. Ekonominin temel dinamikleri popülist yaklaşımlardan uzak kadrolar tarafından yönetilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Kurumlar siyasi baskılardan arındırılmalı, liyakatli ve uzman kadrolar tarafından yönetilmelidir. Artık gözlerinizi açma vaktiniz geldi. Vatandaşlarımızın dayanacak gücü kalmadı. Sokakta, evde, iş yerinde, her yerde bir bıkkınlık, bir umutsuzluk hâkim. Bu ülkenin birikmiş sorunlarını çözmek yerine iktidar hırsıyla hareket edenler bilsin ki Türk milleti her şeyin farkında diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)