Konu: | Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 19 |
Tarih: | 14.11.2024 |
MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. İktidar bu torba kanunda tam 12 ayrı kanunda değişiklik yapıyor ve bu maddelerin geneli üzerinde oylama yapıldığında da bizden topyekûn "ret" ya da "kabul" vermemizi bekliyor.
Değerli arkadaşlar, bu yanlış uygulamadan artık dönülmelidir. Bugün önümüze getirilen paketin içinde olumlu kabul edebileceğimiz hususlar olmasına rağmen teklifin geneline "ret" vermekten başka çaremiz yoktur çünkü bu paket hukuk devleti olma iddiasında olan bir düzende yer almaması gereken hükümleri de içerisinde barındırmaktadır.
Değerli arkadaşlar, özellikle teklif metninin 14 ve 16'ncı maddeleri incelendiğinde ilgili hükümlerin hem Anayasa'ya hem de hukuk devleti ilkesinin genel esaslarına aykırı olduğu açıkça görülecektir. Teklifin 16'ncı maddesinde düzenlenen etki ajanlığı yasası ülkemizde ne yazık ki ufak kırıntıları kalan basın ve ifade hürriyetinin son kırıntılarını da süpürme amacı taşıyan bir hükümdür. Bu hükümle iktidarın tüm baskı ve tehditleri karşısında hâlen özgürce konuşmaya devam eden gazetecilere, sivil toplum örgütlerine ve vatandaşlarımıza sopa gösterilmektedir. Bu düzenlemenin salt sopa gösterme amacı taşıdığının en büyük kanıtı kovuşturma izninin Adalet Bakanlığına verilmesidir. İktidar, bu yasayla hem belirlilik ilkesine aykırı bir suç ihdas etmekte hem de suçun kovuşturulmasını Adalet Bakanının iznine tabi tutmakta, sonra da bu düzenlemenin Anayasa'ya uygun olduğunu ve siyasi amaç taşımadığını iddia etmektedir.
Değerli arkadaşlar, etki ajanlığı düzenlemesinin dünyadaki örneklerine baktığımızda, benzer bir yasanın Rusya'da olduğu görülmektedir. Görüşmekte olduğumuz teklifle ilgili Komisyon görüşmeleri devam ettiği sırada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Rusya'yla ilgili, yasa dolayısıyla uygulanan işlemler nedeniyle ihlal kararı vermiştir. Bu teklifin kanunlaşması durumunda Türkiye'nin durumu da Rusya'dan farklı olmayacaktır; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ülkemiz aleyhine ihlal kararları verecektir böylesi bir durumda.
Değerli arkadaşlar, bu yasa aynı zamanda dezenformasyon yasasının devamı niteliğindedir. Bu yasa, insanların sesini kısma yasasıdır. Bu yasa, ses çıkarmayın yasasıdır. Bu yasa, boyun eğin yasasıdır. Bu yasa, otoriter bir devletin yapacağı bir yasadır. Hukuk devletinde böyle bir yasa olmaz. Hukuk devleti, insanların sesini kısmaz. Hukuk devleti, muhalefet edilmesinden rahatsız olmaz. Hukuk devleti, basınla uğraşmaz. Hukuk devleti, ifade özgürlüğünü engellemez. Sırf bu madde bile bu kanun teklifine "ret" oyu verilmesi için yeterli sebeptir. Çıkarılacağı yönünde bilgi aldık, inşallah ilerleyen süreçlerde tekrar bu yasa teklifi önümüze getirilmez diye ümit ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir de bu yasa teklifinin 14'üncü maddesi de başsavcı vekillerinin kıdeme bağlı olarak göreve getirilme usulünü ortadan kaldıran bir yasa hükmü. HSK tarafından atanmaları bu teklifle öngörülmektedir. Değerli arkadaşlar, hangi gerekçeyle bu düzenleme yapılıyor? Yani liyakat neden sizi rahatsız ediyor? Elbette ki ihtiyaç var ise başsavcı vekillerinin sayısı arttırılmalıdır ama liyakat değil de sadece sadakat, sözden çıkmayacak hâkim ve savcılar isteniyor bu yasa teklifiyle. Adaletle hükmedecek yargı mensupları istenmiyor bu teklifle. Dolayısıyla bu başkan vekillerinin, başsavcı vekillerinin HSK tarafından atanması isteniyor.
Yargı derin bir acziyet içerisindedir, temel hak ve hürriyetler maalesef ayaklar altına alınmış durumdadır. Şubat 2024 itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bekleyen her 100 davadan 35'i Türkiye'den yapılan şikâyetlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Bilici.
MUSTAFA BİLİCİ (Devamla) - Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün Yargıya Güven Raporu'nda Türkiye 36 ülke içerisinde 34'üncü sırada yer almaktadır. Bugün yargıda yaşanan bu durumun müsebbibi, içerisinde bulunduğumuz yönetim anlayışıdır. Bugün maalesef yalnızca yargı değil, yasama organı da yürütmenin vesayeti altındadır. Yasama faaliyeti yapmakla görevli Türkiye Büyük Millet Meclisi, bugün kendi kanun tekliflerini kendisi hazırlayamayacak durumdadır. Değerli arkadaşlar, kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, insan haklarına saygı gibi ilkeler Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte maalesef tarihin tozlu raflarına kaldırılmış durumda.
Hukukun bu ilkelerini hangi sistemde olursa olsun raflardan indirmek ve ülkemizi yeniden adalet rotasına çevirmek için elimizden geleni yapacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.