Konu: | Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 19 |
Tarih: | 14.11.2024 |
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yargımıza, adalet sistemimize katkı vermek üzere bir kanun yapıyoruz; orasından burasından dökülen, sorunları olan bir kanun. Elbette 16'ncı madde gibi son derece tehlikeli, son derece muğlak ve kimin nasıl yorumlayacağı belli olmayan ve böyle bir kanun geçerse iktidarın elinde bir sopaya dönüşebilecek; bütün medya üzerinde, sivil toplum üzerinde, düşünürler üzerinde, siyasetçiler üzerinde, üniversiteler üzerinde bir sopaya dönüşebilecek bir maddeyi çekmiş olmanız mutluluk verici ama umuyorum ki daha kötüsünü getirmek gibi bir kötülük yapmazsınız bu ülkeye.
Değerli arkadaşlar, ama bir konuyu Meclisimizin gündemine getirmek istiyorum, çok önemli bir konu, bugünün en sıcak konularından biri. Şu anda yüz binlerce ailede çok büyük bir matem havası var, çok büyük bir yas var. Zar zor okuttukları, binbir emekle okuttukları çocuklarının öğretmen olma umutları bugün itibarıyla suya düştü. Çok ağır bir sorun. 1 milyonun üzerinde atanmayan öğretmen var, 1 milyonun üzerinde. Geldiğinizde 68 bindi ve "Bu 68 bini madem atamayacaktın, niye okuttun?" diyen bir Cumhurbaşkanı vardı, o zamanın AKP Genel Başkanı. Sonuçta, bu yıl itibarıyla 23 bin öğretmen emekli oldu, buna rağmen "20 bin öğretmen alacağız." dediniz; 20 bin öğretmen kadrosuna tamı tamına 526 bin öğretmen adayı başvurdu. Bu bile durumun ne kadar zor, ne kadar acı, ne kadar ağır olduğunu ortaya koyan çarpıcı bir rakam. Ve baktığınız zaman, 526 bin öğrenci aileleriyle... O binbir emekle okuttukları, zar zor okuttukları, sırasında doyuramadıkları, sırasında defter, kalem alamadıkları çocukları sınava girdi. Bir türlü açıklamadınız sınav sonucunu, niye? Çünkü "İdari yargıya gidebilirler." diye bir gerekçe uydurdunuz, açıklamadınız. Bir ara puanları açıkladınız, sıralamayı açıklamadınız, oysa bu bir sıralama sınavı. Bir ara internette görünür oldu, hemen geri çektiniz. Nihayet bugün açıklandı ve bugün açıklandığında her eve bir ateş düştü arkadaşlar, her eve bir ateş düştü; bunun gerçeği budur. 20 bin öğretmen atıyorsunuz ama mülakat yaptığınız için, seçimlerde "Mülakat yapmayacağız." sözü vermiş olmanıza rağmen mülakat yaptığınız için, torpillileri, arkası olanları, gücü olanları, size yakın olanları seçtiğiniz için sınavın aslında sıralama sınavı olmasına rağmen altını üstüne getirdiniz ve büyük hayal kırıklığı yarattınız.
İki örnek vereyim. Öğretmenimiz din kültürü öğretmen adayı, sınavda 1.085'inci olmuş, mülakattan sonra 2.138'inci olmuş, 1.594 aday göreve başlamış ve bu arkadaşımız atanmamış; işte belgesi. Hani, kul hakkı diyorsunuz ya, işte bu kul hakkı arkadaşlar; 1.500'üncü olmuş, mülakat sonrası 2 bin küsurlü yere atmışsınız ve bu yavrumuz bugün atanmadı. Bunun gibi yüz binlerce gencimiz var.
Bir örnek daha... Bakın, sosyal bilgiler öğretmeni, 517'nci olmuş, mülakatla 812'nci olmuş, hatta sınavı da iyi geçmiş; sözlü mülakat sınavında "Hocam, aramıza hoş geldiniz." demişler, buna rağmen atanamamış; bugün derin bir hayal kırıklığı yaşıyor, büyük bir umutsuzluk yaşıyor.
Şimdi, siz, her biriniz, her birimiz o gencimize ve o aileye ne diyeceğimizi düşünmek zorundayız. Hepimiz, artık şapkayı önümüze koyup gerçekten utanacağımız bir noktadayız.
Değerli arkadaşlar, böylesine ağır bir sorumluluk taşıyan Millî Eğitim Bakanı, çocuklarımıza bir öğün yemek vermeyen, vermek istemeyen Millî Eğitim Bakanı bu konu gündeme geldiğinde "Belediyedeki konser paralarını verin." diyecek kadar olaydan saptığını ortaya koymuştur; tipik bir AKP yaklaşımı. Biz ne söylüyoruz, siz ne anlıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, konseri konuşacaksanız konuşuruz, israfı konuşacaksanız konuşuruz, belediyelerin SGK borcunu konuşacaksanız konuşuruz ama her beceriksizliğinizi, her usulsüzlüğünüzü, her yapamadığınızı, her yolsuzluğunuzu saklamak için bunları gerekçe yapamazsınız; şapkayı önünüze koyacaksınız Millî Eğitim Bakanıysanız. Bu ülkenin çocuklarının üçte 1'i kahvaltı yapamadan okula gidiyor, yarısından fazlası öğlen yemeği yiyemiyor. "Ben bunu nasıl çözeceğim?" diye düşüneceğiniz yerde "Konser parası getir." diyorsunuz. Bu, olacak iş mi arkadaşlar?
Sonuçta, bakın, buradan bu konser meselesine gelelim. Bunlar üzerinden açık bir cadı avı yapılıyor. Belediye başkanlarımıza, belediyelerimize dönük bir itibarsızlaştırma süreci başlatıldı. Tekraren söylüyorum, bu konu her açıldığında söylüyoruz: Bizim veremeyecek tek kör kuruş hesabımız yok, her bir belediye başkanımız harcadığı her kuruşun hesabını verir; hiç tereddüt etmeyin bundan. Hiçbir teftişten çekinmiyoruz ve zaten bizim büyükşehir belediyelerimiz başta olmak üzere, her bir belediyemizde İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin odası ayrılmış durumda, bizim belediyelerimizden çıkmıyorlar bile. Bunlardan çekinecek değiliz ama biz adalet istiyoruz ve biz bunlar üzerinden itibarsızlaştırmaya, cadı avına, değersizleştirmeye, hatta savcılıkları harekete geçirerek Türkiye siyasetini dizayn etmeye karşıyız. Bakın, hep suçlama var, soruşturmalar var, içi boş iddianameler var, güya yürüyen mahkeme süreçleri var, tutukluluk var, gözaltı var; mahkeme kararları yok. İhtiyacınız yok ki mahkeme kararlarına çünkü mahkeme kararı gerçekleşene kadar siz zaten amacınıza ulaşıyorsunuz.
Amaç ne? CHP'li belediyeleri karalamak, itibarsızlaştırmak, Esenyurt'ta yaptığınız gibi tutuklayıp yerine alelacele kayyum atamak. Sabah adam kaymakam uyanıyor, akşam vali yardımcısı yapıyorsunuz, iki saat sonra kayyum atıyorsunuz; sizin böyle kurallara bağlı olmadığınızı hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla, bırakalım, yargıya güvenelim. Evet, güvenelim, eninde sonunda yargı karar veriyor. Gerçi yargının ne hâlde olduğunu keşke fırsatımız olsa konuşsak, konuşacak çok şey var. Yargının nasıl bağımlı olduğunu, yargının nasıl talimatla çalıştığını bütün örnekleriyle burada saatlerce anlatabiliriz ama sonuçta yapılan, sonuçta yaptığınız burada, bulanık suda "Acaba belediye başkanlarını kirletebilir miyiz?" çabası. Biz buna izin vermeyeceğiz değerli arkadaşlar.
Bakın, bir tane rakam sadece, Ankara Büyükşehir Belediyesinde 2014-2019 yılları arasında 80 etkinlik yapılmış ve toplam bedeli 33 milyon dolar. 2019-2024 arasında 426 etkinlik yapılmış ve bunun da toplam bedeli 30 milyon dolar. Şunu iddia edemez kimse "CHP'li belediyelerdeki hiçbir konserde en ufak bir usulsüzlük yapılmamıştır, en ufak bir para çarçur edilmemiştir." diyemez ama şunu söylemeye cesaretiniz olmalı değerli arkadaşlar: Gelin araştıralım, hepsine bakalım. Niye hepsine bakmıyoruz?
Mesela, bir tasarruf genelgesi yayımladınız, tasarruf genelgesiyle "Emekli olanlar kadar alacağız." dediniz; emekli olan kadar bile öğretmen almıyorsunuz, emekli olan kadar hemşire almıyorsunuz, emekli olan kadar doktor göreve başlatmıyorsunuz ama bu tip etkinlikleri, konserleri, gezileri iptal etmemişsiniz, yasaklamamışsınız. Sizin de sorumluluğunuz yok mu?
Değerli arkadaşlar, içinizde biraz samimiyet varsa, mertliğiniz varsa gelin, hep beraber geriye dönük olarak da bütün hesapları inceleyelim ama bunun üzerinden savcılığı harekete geçirelim, gözaltı yapalım, tutuklayalım, kayyum atayalım, gitsin mahkemede hakkını arasın; yok öyle şey. Biz buna boyun eğmeyeceğiz, biz buna izin vermeyeceğiz. Sizin sahte soruşturmalarınızla, sahte iddianamelerinizle sahte hükümlerinize asla boyun eğmeyeceğiz, bunlarla mücadele etmeye devam edeceğiz.
Size tek tavsiyemiz: 31 Martta bu milletin size verdiği mesajı doğru anlayın. SGK borcuyla sıkıştırarak, SGK borçlarını herkese yaptığınız kadar dahi faizlerini veya borç ertelemesini yapmayarak, tehdit ederek, belediye başkanlarımızı soruşturmaya tabi tutarak milletin verdiği cevabı anlamazlıktan gelemezsiniz. Millet, size "Artık yeter, yapamıyorsunuz, çekilin." dedi; size net, açık bir cevap verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) - Son cümle Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Emir.
MURAT EMİR (Devamla) - Ama siz, bu cevabı anlamak yerine, milletin iradesine çökmeyi, milletin iradesini yok saymayı ve milletin seçtiği yerine sizin atadığınızla belediyeleri yönetmeyi ve belediye rantlarına çökmeyi tercih ediyorsunuz. Ama zulmünüz arttıkça sonunuz yaklaşıyor, bunu da böyle bilin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)