GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:21
Tarih:20.11.2024

İBRAHİM AKIN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen değerli halklarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü. Maalesef bu ülkede yaşayan yurttaşlar olarak ve bu Mecliste yasama yapan vekiller olarak da Dünya Çocuk Hakları Günü'nde onurlu, barış içerisinde, demokratik bir ortamda, geleceği güvenli olarak çocuklarımıza bir gelecek bırakamadığımızın bence onursuzluğunu, aynı zamanda mutsuzluğunu yaşıyoruz. Bu koşullarda, bu ülkede çocukların durumuna dair yapılan araştırmalarda Türkiye neredeyse dünya sıralamasının başında geliyor ve çocuklarımızın -18 yaşın altında olan çocuklarımızın- yüzde 40,3'ü maalesef yoksullukla ve aynı zamanda dışlanmışlıkla karşı karşıya olduğu tespit edilmiş durumda. Keza, ülkemizde şu anda -bir dönem önceki İçişleri Bakanımızın marifeti olduğunu düşündüğümüz- ciddi bir şekilde bireysel silahlanma yaşanmış durumda ve bireysel silahlanma 12 yaşa kadar düşmüş durumda. Daha geçen gün Küçükçekmece'de 11 çocuk arasında silahlı çatışma oluyor, alacak verecek davası oluyor, 14 yaşında bir çocuğumuz ölüyor, 17 yaşındaki çocuğumuz da cezaevine giriyor. Böylesi bir ortamda yaşıyoruz.

Ben asıl başka bir konuyla ilgili burada konuşmak istiyorum. Bugün yine Ankara'nın 130 kilometre hemen yanındaki Çayırhan ilçemizde, Çayırhan maden işletmesinde bir işçi eylemi var, 2.100 işçinin geleceğiyle ilgili bir tartışma var. Sabah 500'e yakın işçi maden ocaklarında, yer altında, 400 metre yer altında direnişe başlamış durumdalar. Kendilerini ziyaret ettim, Belediye Başkanı, Kaymakam, Vali, herkes orada. Çözüm ne? Çözüm özelleştirme meselesi. Ne yapılmak isteniyor? Çayırhan'ın üçte 2'si resmen peşkeş çekilmek üzere satılıyor. Kimlere? Bildiklere. Kim bunlar? 5 şirketten birine satılıyor, adrese teslim satılmak isteniyor. Oradaki işçiler, kendi geleceklerini, çocuklarının geleceklerini düşünerek bir direniş başlatmışlar. Başlattıkları direnişe Meclisten destek istiyorlar, ben de onlara söz verdim bu konuyu Meclise taşıyacağız diye.

Ben muhalefet partisi, iktidar partisi ayırmaksızın, oradaki durumun çok önemli olduğunu buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. Önemi şurada: Sadece bir şirket devredilmek istenmiyor, aynı zamanda orada bir ilçenin üçte 2'si şirketle beraber devredilmek isteniyor; konutlarıyla, yaşam alanlarıyla, her şeyiyle beraber devredilmek isteniyor ve yok pahasına devredilmek isteniyor. Sendikanın iddiası şu: "Burası, mevcut enerji politikalarının, enerji üretimlerinin yüzde 21'ini üretiyor ve kârı çok yüksek durumda. Neden satılıyor böyle bir işletme?" Ben de onlara, aklım erdiğince "Burası çok kârlı, bir sermaye transferi yapılmak isteniyor ve dolayısıyla sizin haklarınız bir kenara bırakılarak devredilmek isteniyor." diye ifade etmeye çalıştım. Buradan onlara selam söylüyorum; haklı, meşru, demokratik mücadelelerinin arkasındayız, direnişlerini selamlıyoruz. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

İkinci bir konu var: Evet, aynı zamanda, bizim ülkemizde bütçe görüşmeleri sırasında silah konuşuyoruz, kayyım konuşuyoruz, mermi konuşuyoruz ama bu ülkedeki emeklilerin geleceğini konuşmuyoruz. Bu ülkedeki emeklilere, sanki onlara kötü muamele yapmak için üretilmiş bir anlayış biçimi var. 16,5 milyon emekli var ve bu ülkenin kaderinde ciddi rol almış, emek harcamış; bu ülkenin topraklarına, suyuna, havasına katkıda bulunmuş, kaynakları yaratmış insanlar bugün ortalama 12.500 lira emeklilik ücretiyle resmen cezalandırılıyor. Mevcut açlık sınırı nedir? 20 bin lira. 20 bin liranın açlık sınırı olduğu bir yerde siz 16,5 milyon emekliyi mahkûm etmişsiniz emekliliğe. Buradan sesleniyoruz: Bizim açımızdan bu mevcut durumu kabul etmek mümkün değil. Bütçe meselesinde, bugün İçişleri Bakanlığının görüşmesi yapılırken savaşa, silaha her türlü yatırım yapılıyor ancak emekliye para verilmiyor, bunu kabul etmek mümkün değil. Gündem saptırarak, işçinin, emekçinin, yoksulun geleceğinin tartışılması gereken bir bütçe yerine, siz başka gündemler yaratıyorsunuz, kayyım gündemleri yaratıyorsunuz, ülke gündemlerini çarpıtıyorsunuz.

Buradan biz bir kez daha söylüyoruz: Asgari ücretin 20 bin liranın altında olmasının mümkün olmadığı gibi, açlık sınırının altında olan bir durumun mümkün olmadığı gibi, biz ısrarla ve inatla bugün emeklilerin maaşının 30 bin lira, 35 bin lira olmasını talep ediyoruz ve bütçe sırasında bu tartışmaları her yerde devam ettireceğiz. Emeklilerle, emekçilerle, bütçenin daha adaletli, daha katılımcı, ekmek ve adalet mücadelesi çerçevesinde yürütmek için kararlıyız, gündemleri saptıramayacaksınız. Biz bu gündemlerin bu ülkenin halkının gündemi olmasına ısrarla Mecliste de sokakta da devam edeceğiz.

Buradan tekrar söylüyorum: Çayırhan'daki direnişçi işçilere selam olsun. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)