| Konu: | YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 28.03.2012 |
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkan, geldiğimden beri bir beş dakika konuşacağım ilk defa. Önerge vere vere bu konuşmamı engellemek için ellerinden geleni yaptı milletvekillerimiz. Bir beş dakika konuşmam engellendi burada.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, az önce? Sayın Mehmet Sağlam burada mı bilmiyorum. Bakıyorum, 28 şubatın değerli bakanı sanıyorum şu anda Mecliste yok.
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Buradayım.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Burada mı? Ben göremedim. Evet.
Bakın ben? Zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması için yasal düzenlemeler gerçekleştirilecek ve kademeli olarak uygulamaya geçilmesi sağlanacaktır. Millî Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Sağlam'ın Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğu Haziran 1996-30 Haziran 1997 yani 28 Haziran 1996'yla 30 Haziran 1997 arasında 28 Şubat vardır diye düşünüyorum ama ben tabii ki daha yeni bir vekilim, siz bakanlık yaptığınız için belki bu tarihi bunun dışında değerlendiriyor olabilirsiniz.
Şimdi, hem kalkacaksınız 28 Şubatın bakanı olacaksınız hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin AKP Başkan Vekili olacaksınız hem 28 Şubatta "Bize böyle böyle yaptılar, biz bunun intikamını alıyoruz." diyeceksiniz, getireceksiniz bu milletin önüne bunu koyacaksınız, bu millet de size inanacak, öyle mi? Yani yapmayın arkadaşlar ya, yapmayın, bu kadarını yapmayın hiç olmazsa bu millete. (CHP sıralarından alkışlar) Yani neresinden tutsak, bunun gerçekten tutulacak bir yanı yok. Bir yerde gerçekten samimi olmak gerekiyor.
Yani 28 Şubatı Türkiye'nin gündemine taşıyıp da Sayın Başbakan "28 Şubat kararlarıyla deveye hendek atlatmışlardır." diyecek, 28 Şubatın Bakanı AKP milletvekili olacak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkan Vekili olacak. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir şey var mıdır yani, böyle bir samimiyet var mıdır! Bakarken hiç mi yüzümüz kızarmıyor? Ben anlamış değilim arkadaşlar. Değerli arkadaşlarım, hayır, ne söylüyorsunuz çok merak ediyorum.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Tarihi karıştırdın, karıştırdın?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Yani Sayın Işık şimdi konuşuyor, ben de bakıyorum. Dedi ki: "Ya, değerli arkadaşlar, bu müfredat on iki yıl boyunca hiç bozulmayacak." Bunu basının huzurunda söyledi, bunu Bakanın huzurunda söyledi ve "Ben Bakana katılmıyorum." dedi. Sonradan Sayın Bakan kalktı, dedi ki: "Hayır, bu müfredat, daha sonra eğer başvuru olur da ayrı okullar açılırsa bozulacak." Dedi mi demedi mi? Dedi. Hayır, ne oldu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Onu da karıştırdın?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Ya, bir tane, bir tane elle tutulur bir şey söyleyin.
Daha sonra dediler ki: "Altmış ay altı yaşını doldurmuştur." Yahu insaf! Şimdi çocuğum olsa ben sayacağım da çocuğum da yok. Yani ilk bir ayını dolduran çocuğa kaç yaşında diyorsunuz Sayın Işık? Bir yaşında mı diyorsunuz? "Bir aylık." demiyor musunuz, "iki aylık" demiyor musunuz? On iki ayını doldurunca "Bu bir yaşındadır." demiyor musunuz? O arka sıralara götürüp de ikna etmeye çalıştığınız insanlar kimlerdir? Siz, diyelim ki ikna ettiniz. Siz söylediniz diye altmış aylık bir çocuk altı yaşında mı olacak? Ha, siz şöyle düşünüyor olabilirsiniz: Biz iktidarız, biz söylersek çocuklar altı yaşına basmış olacak. Vallahi bravo, daha ne diyeyim size yani! (CHP sıralarından alkışlar) Siz derseniz olur!
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) - Biz ne dersek o olur!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Siz söylerseniz olur, gerçekten öyledir yani.
Şimdi, tüm bunların hepsinin bir samimiyete dayanmadığını ifade ediyorum. Bunlar doğru değildir, bunlar Türk halkının gözünü boyamak içindir. Samimi olunsaydı, demin MHP'nin verdiği önergelere bu kadar feveran etmezdiniz. Samimiyet bunun hiçbir tarafından yok. Umut ediyorum ki, Türk halkı sizin niyetinizi anlıyordur ve Cumhuriyet Halk Partisi bu konudaki düzgün, sizin anlamadığınız duruşu sergilemeye devam edecektir.
Saygılar sunuyorum hepinize. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özkoç.