| Konu: | (2/1364) esas numaralı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/77) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 05.11.2024 |
TAHSİN OCAKLI (Rize) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. Plan ve Bütçe Komisyonundaki çalışmalarımıza ara verip geldik. Gündem çok yoğun, Türkiye'de hakikaten her şey çok kötü. Aslında birçok vekilimiz, Grup Başkan Vekillerimiz, herkes görüşünü iletti ama ben de beni takip eden vatandaşların özellikle bilmesi için şu cümleleri kurayım, konunun özü şu: Cumhurbaşkanının bir daha seçilmeye hakkı yok. Cumhurbaşkanının yeniden seçilebilmesinin önünü açmak için Sayın Devlet Bahçeli bu çağrıyı yaptı, dedi ki: “Öcalan gelsin, Meclis kürsüsünden de konuşsun.” Dolayısıyla biz eğer bu... ERKAN AKÇAY (Manisa) – Meclis kürsüsünden değil, yanlış söylüyorsun. TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Düzeltelim, düzeltelim. Sinirlenme Sayın Başkan, niye sinirleniyorsun? ERKAN AKÇAY (Manisa) – Lütfen, yanlış söylemeyin, doğrusunu söyleyin. TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Tamam, düzelteceğim. “DEM sıralarından...” dedi vesaire yani sonuçta önünü açan bir düzenleme yapmaya çalışıyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, “Eğer bu olmazsa ne olur?”un deneyimlerini veya Türkiye'deki örneklerini yavaş yavaş nerede gördük? Esenyurt’ta gördük, Mardin’de gördük, Halfeti’de gördük. Yani şu söyleniyor bize: “Ya Türkiye’de bizim dediğimiz olacak ya da terör ve şiddet eylemleri tırmanır.” Bu iki seçim arasında bırakılarak aslında Türkiye'nin demokratikleşmesinin konuşulması değil, tecridin kaldırılarak -tecridin daha evvel herhangi bir mahkûm üzerinde olmasını doğru bulmayanlardanım ama özellikle tecridin de kaldırılarak- DEM sıralarına ya da başka bir yere getirilerek yıllarca “terör örgütü lideri” diye kabul ettiğimiz “bebek katili” dediğimiz adamı getirip şimdi burada barışa elçi edeceksiniz. “Madem öyle, şimdiye kadar neredeydiniz?” derler adama. Ben de size bir soru soracağım. Sayın Başkanım, MHP sıralarına bir soru sormak istiyorum; yukarıda grupta da sordum, cevaplayıp cevaplamamak sizin hakkınız tabii; Sayın Bahçeli deseydi ki: “Gelsin, MHP Grubunda açıklasın Öcalan.” Böyle bir şey deseydi ne yapardınız, merak ediyorum; bunu sonra cevaplarsınız bana. Türkiye'nin barışa ihtiyacı var, hepimizin katkı vermesi lazım ama bunun çözüm yeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Sadece bireylerin kararlarıyla ya da kişilerin önünü açmak için yapılan düzenlemeyle bir barış sağlayamayız, bu sadece tehdidin büyümesine yol açar; kavganın, kargaşanın büyümesine yol açar. Ben esasında 2023 yılının 7’nci ayında verdiğim geçici işçilere ilişkin bir teklif üzerine söz almıştım, biraz da ondan bahsedeyim, kamudaki geçici işçiler meselesi. Tabii, Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da bir değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklikle, çalışan işçilere kadro verilmesiyle ilgili yetkiyi, inisiyatifi idarelere verdiler. Hâl böyle olunca inisiyatifi elinde bulunduran idareler bunu da yine yandaş veya kendi lehine olarak kullanmaya başladı. Nereden anlıyorum bunu? Seçilip geldiğim Rize'deki ÇAYKUR kadrosundan anlıyorum. 10 bin işçiye söz verdiniz, “10 bin işçiye kadro vereceğiz.” diye defalarca bakanlar, Cumhurbaşkanı, milletvekilleri, il başkanları söz verdi; onlar yerine gelmedi hatta sendikasızlaştırmanın da önü açıldı, kapandı. Şimdi haklarını talep eden veya “Bu kadro ve söz verdiğiniz kadro hakkını bize verin.” diyen işçilere, çalışanlara karşı da sürgün uyguluyorsunuz. Bir tane örnek vereceğim: Yani özellikle Zihni Derin Çay Fabrikasında çalışan bir kadın işçimiz -adını vermeyeceğim, isteyene veririm, Sayın Grup Başkan Vekilime- Kalkandere Çay Fabrikasına sürgün ediliyor. Genel seçimler öncesinde kadro talebinde bulunan işçilere özellikle verilen sözler hiç yerine getirilmedi. AKP İl Başkanlığına giden işçileri de, yirmi iki yıldır sizi destekleyen o işçileri de özellikle polis zoruyla bir kısmını gözaltına alarak, sonra bırakarak terk ettiniz onları. Şimdi yapılacak olan şey şu: Bu işçilere haklarını verin. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TAHSİN OCAKLI (Devamla) – Biliyorum, sürem bitti… BAŞKAN – Buyurun. TAHSİN OCAKLI (Devamla) – Bir de yani şu konuda bir anlaşalım değerli milletvekilleri: Yani kent uzlaşısıyla bir yerden aday olabilme bir terör suçu değil. Bakın, Grup Başkan Vekilimiz “İddianame ortaya çıksın, ondan sonra konuşalım.” dedi ama siz iddianameden örnekler verdiniz, dediniz ki: “Başkan birileriyle görüştü; o oldu, bu oldu.” Doğru, biz de duyduk bu iddianameyi ama bu iddianamede yer alan suçlamalar tutuklu kalmasına gerekçe oluşturacak suçlamalar değildir. Bu Belediye Başkanı on yıl orada görev yapmış, dekanlık yapmış. Efendim, evinden saat beşte almanın ne anlamı var? Çağırırsınız, davet ederseniz, dersiniz ki: “Bir ifadeye gel, senin hakkında şöyle suçlamalar var.” Yok… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TAHSİN OCAKLI (Devamla) – Bitiriyorum efendim. BAŞKAN – Bitti ama verdik söz. TAHSİN OCAKLI (Devamla) – Atadığınız kayyum Meclisi yok saydığı gibi bu kayyumun atadığı 5 kişiyle ilçeyi yönetmeye kalkıyorsunuz, haksızlık yapıyorsunuz. Saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)