| Konu: | TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUNU TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 30.11.2011 |
CHP GRUBU ADINA AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 83 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi teşkilat yasasının birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi halk iradesinin tecelli ettiği en yüksek kurumdur. Bu nedenle Meclis idari teşkilatının kurumsal olarak da ülkemize örnek olacak bir yapıda olması gerekir. Ancak geçtiğimiz dokuz yıl içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi idari kadroları hiçbir objektif kriter olmadan, dost, ahbap çavuş ilişkileri çerçevesinde dağıtılmış, 2003 yılında 4.100 olan Meclis çalışan sayısı bugün 5.389 kişiye ulaşmıştır. Üstelik bu kadrolara sınavsız olarak hem yeni elamanlar alınmış hem de şeflik ve müdürlükler hak eden Meclis çalışanlarına değil, hak etmeyenlere ulufe dağıtılır gibi dağıtılmıştır.
Türkiye'nin en verimsiz KİT'i hâline dönüşen Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu dönemde kimine göre 800, kimine göre bin kişi bu şekilde işe alınmıştır. Alınanların kimi milletvekillerinin yakınları, kimi de eş ve dostları olduğu iddiaları yüksek sesle dile getirilmektedir. Milletvekili ve diğer siyasilere yakın olup Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışanların isimlerinden oluşan liste elden ele dolaşmaktadır. Bana da ulaşan o utanç listesi eminim ki sizlere de ulaşmıştır.
Siyasilerin bunu yapması son derece yanlıştır. Siyasiler bunu yaparsa Meclis bürokratları ne yapar? Onlarda da çok örnek var ama bir tanesi şaka gibi. Daha geçtiğimiz günlerde ulusal bir gazetenin manşetine taşınan habere göre Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreter Yardımcısı İrfan Neziroğlu'nun göreve başlar başlamaz ilk yaptığı uygulama kayınbiraderini sınavsız işe almak olmuş. Sayın Neziroğlu gazeteciye bakın bunu nasıl izah ediyor: "Meclis yetkilileri kayınbiraderimin CV'sine bakmış?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Başkan aldı, Başkan. Ne kadar yakışıksız!
AYDIN AĞAN AYAYDIN (Devamla) - ?beğenmiş ve işe almış. Ne var bunda?" demiş.
Türkiye'de 10 milyon gerçek işsiz insan var, Türkiye Büyük Millet Meclisi onların CV'sine bakıp işe alıyor mu? Ne hikmetse Sayın Genel Sekreter Yardımcısının talebi uygun görülmüş ama Türkiye'de işsiz olan insanların talepleri geri çevriliyor. Ülkemizde bir de Kamu Görevlileri Etik Kurulu var, o sadece bu tür olayları seyretmekle yetiniyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin web sayfasında Görevde Yükselme Yönetmeliği var, buna göre, çalışanların belli şartları taşımaları ve sınava girerek kazanmaları halinde şef olmaları gerekirken, bugüne kadar bir tek sınav dışında hiçbir sınav açılmamış, ancak sırtını etkin siyasilere dayayan kimi yeteneksiz ve liyakatsiz memurlar istisnai kadro olan özel kalem müdürlüğü üzerinden sınavsız şef olarak atanmış, daha sonra aynı yöntemle müdür olarak terfi etmişlerdir. Yetenekli ve liyakatli olup arkasında dayısı olmayan kimi memurlar da şef dahi olamadan emekli olma yolunda gün saymaya başlamışlardır. Maalesef tüm bu uygulamalar, gözbebeğimiz olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin, dolayısıyla siyaset kurumunun saygınlığına gölge düşürmektedir.
Bunun içindir ki, Meclisimizin yeni Başkanı Sayın Cemil Çiçek'in tamamen iyi niyetle yaptığına inandığımız yeni bir teşkilat kanunu yapmak suretiyle Meclis tekrar örnek bir kamu kurumuna dönüştürülmek istenmektedir. Ancak, maalesef gelinen noktanın Sayın Çiçek'in iyi niyetli amacına hizmet etmeyeceğini görüyoruz. Zira şu an görüşmekte olduğumuz kanun teklifi ne yazık ki, komisyonun tüm iyi niyetli çabalarına ve katkılarına rağmen oluşan kulislerin baskısı, Meclise hâkim kimi etkin bürokratların yüksek manevra kabiliyetleriyle kanun ne yazık ki çıkmadan kuşa dönmüştür. Tüm öneri ve uyarılarımıza rağmen oluşan bu metin hukuku, adaleti, demokratik teamülleri hiçe sayan bir metin olmaktan öteye gitmemektedir.
Siz değerli milletvekilleri, bu yasanın tek kelimesini dahi değiştiremez iken sözünü ettiğim Meclis bürokratları dilediği değişikleri özgürce yapabilmektedirler. Nerede kaldı millî irade? Arkamda gördüğünüz "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ifadesinin "Egemenlik kayıtsız şartsız Meclis bürokratlarınındır." şeklinde değiştirilmesi gerektiğine olan inancımı da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin asil işlevi olan yasama faaliyeti münhasır bir yetki olup özel sektörde karşılığı bulunmayan bir alandır. Bu çerçevede, Mecliste Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcılıklarına kamuda çalışması olmadan özel sektörden atanabilmenin önünü açmak son derece sakıncalıdır. Ayrıca, bu makamlar özel bilgi, beceri ve tecrübe gerektiren makamlardır. Özel sektörde ne kadar başarılı olunursa olunsun, devlet deneyimi ve özellikle yasama faaliyeti deneyimi olmayan birinin bu görevlerde başarılı olma şansı yoktur. Bu nedenlerle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcılıklarına kamuda çalışma koşulu aranmadan, özel sektörden personel getirilmesi sakıncalıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi kadrolarında çalışan personelin bir havuza alınarak torpilliler elendikten sonra geriye kalanların diğer kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmesine olanak tanınması tam anlamıyla bir sürgün uygulamasıdır, yazıktır, günahtır. Bu uygulama 2919 sayılı Kanun'da da yer verilen hukuksuz, adaletsiz bir husustur. 2919 sayılı Kanun darbe döneminin bir ürünü olup böylesi bir uygulama ancak demokrasiyi hiçe sayan keyfî iktidarlarda mümkün olabilmektedir. Ne yazık ki aynı uygulama günümüzde de sürdürülmek istenmektedir. Bu mudur ileri demokrasi! Bu düzenlemeyle, Meclis Başkanlığı dilediği personelinin Meclisle ilişkisini kesip başka bir kuruma gönderebilecektir. Personel yönetiminde siyasi etkilerle yapılan bu tür yanlış uygulamalar sonucunda ortaya çıkan tablonun bedelini yıllarını Türkiye Büyük Millet Meclisinin hizmetine adamış personele ödetmek adil olmadığı gibi günahtır. Bunun da adı kul hakkının yenmesidir.
Komisyon başkanları ve milletvekillerine yardımcı olmak üzere istihdam edilecek sözleşmeli personelin çalışma esaslarına ilişkin olarak getirilen düzenleme ile çalışma barışı bozulmaktadır. Aynı işi yapan personel arasında ücret farklılığı oluşturan bu durum şüphesiz ki "Eşit işe eşit ücret." anlayışına ve hakkaniyete uygun değildir. Zira, açıktan danışman yardımcısı olarak görevlendirilen bir personel, aynı işi yapan Türkiye Büyük Millet Meclisinin kadrolu personelinden yüzde 20 daha fazla ücret alacaktır. Milletvekiline fiilen aynı hizmeti, danışman yardımcılığı hizmeti sunan Meclis personeli mağdur edilmektedir, oysa kadrolu personel Meclisimizin asli unsurudur. Yıllardır her koşul altında bu yüce kuruma hizmet veren kadrolu personeli mağdur etmek tek kelimeyle vefasızlık olacaktır.
Kamudan görevlendirme suretiyle istihdam edilecek kimi uzmanlara Mecliste herhangi bir ücret ödenmeyecek olması Meclise gelmesi istenen nitelikli kişiler açısından sıkıntı yaratacaktır. Zira, bu maddede öngörülen ücretleri kendi kurumundan alan personel Meclise gelmez ve kurumdaki ücretine devam edecektir.
Ülkemizde 4/C statüsü kanayan yara hâline gelmiştir. Asli ve süreklilik arz eden kamu hizmetlerinin gördürülmesinde geçici ve güvencesiz işçi çalıştırılması yaygın bir uygulamaya dönüşmüştür. Ne acıdır ki şu anda çatısı altında bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde bile yüzlerce 4/C statüsünde çalıştırılan işçi vardır. Bu taşeron sisteminin amacı her ne olursa olsun artık açıktır ki amacından sapmış, kamuda insafsız, hukuksuz bir çalışmanın yeni bir yolu olmuştur. İşsizlik sorunu içinde?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYDIN AĞAN AYAYDIN (Devamla) - Evet, bu yasanın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)