GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:04.12.2024

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün, bu kürsüden, sizlere ülkemizin tarım ve hayvancılık alanında yaşadığı derin krizleri, AK PARTİ'si iktidarının yıllardır uyguladığı yanlış politikaların bizlere getirdiği noktayı ve bu durumdan çıkış için atılması gereken adımları dile getirmek üzere sesleniyorum. Mesele sadece bir ekonomik kriz meselesi değildir, mesele aynı zamanda bir gıda güvenliği krizidir. Bu, yalnızca çiftçilerimizin değil, 85 milyon vatandaşımızın geleceğini tehdit eden bir varlık, yokluk meselesidir. Türkiye bir zamanlar kendi kendine yeten bir tarım ülkesi olarak anılırdı. Bu millet, bereketli topraklarında buğdayını eker, tarlasından çıkan ürünle karnını doyurur, merasında beslediği hayvanlarla sofralara et ve süt taşırdı. Ancak bugün geldiğimiz noktada, bu topraklarda alın teri döken çiftçimiz kendi ürettiğini tüketemez hâle gelmiştir. Market raflarını dolduran ithal ürünler ne yazık ki Türkiye'nin tarım politikalarının iflas ettiğinin en somut göstergesidir. Bir zamanlar Anadolu'nun bereketli topraklarında yetişen ürünler yalnızca bu ülkeyi doyurmakla kalmaz, dünyaya ihraç edilirdi, bugün ise samanı bile ithal eder duruma geldik, etimizi ithal ediyoruz, buğdayımızı ithal ediyoruz, mercimeğimizi, pirincimizi dışarıdan getiriyoruz. Peki, neden? Çünkü AK PARTİ'si iktidarının yıllardır uyguladığı politikalar üretimi değil tüketimi teşvik etmiştir, tarım ve hayvancılığı desteklemek yerine bu alanı ithalat politikalarıyla boğmuş, çiftçimizi âdeta kaderine terk etmiştir. Türkiye'nin en verimli toprakları betonla kaplanırken tarım alanlarımız her geçen gün daralmıştır. Meralar yok edildiği için, hayvancılık yapan vatandaşlarımız hayvanlarına yem bulamaz hâle geldi. Tarım arazileri yapılaşmaya kurban edildiği için çiftçilerimiz üretim yapacak yer bulamaz oldu, üretim yapanlarsa maliyetlerine yetişemez oldu. Üretimi desteklemesi gereken bir hükûmetin üretim alanlarını yok etmesi hangi akla hizmettir?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün kırsal kalkınma adına önümüze getirilen düzenlemelere baktığımızda ne yazık ki gerçek bir çözüm sunulmadığını görüyoruz. Eğer gerçekten kırsal kalkınmayı desteklemek istiyorsak köylümüzün yalnızca barınma hakkını değil ekonomik ve sosyal yaşamını da güçlendirecek adımlar atmalıyız. Peki, nasıl bir yol izlemeliyiz? Öncelikle, üretim maliyetlerini düşürmek için radikal kararlar almalıyız. Mazottan gübreye, tohumdan ilaca kadar her alanda çiftçilerimizin üzerindeki yükü hafifletmeliyiz. Çiftçilerimizin kredi borçlarını yeniden yapılandırmalı, faizlerini gerekirse silmeli ve onları üretime teşvik etmeliyiz. Çiftçi destekleme programlarını artırmalı, bu desteklerin doğrudan üreticiye ulaşmasını sağlamalıyız. Ayrıca, meraları koruma altına almalı ve yeniden canlandırmalıyız. Hayvancılık yapan vatandaşlarımızın yem maliyetlerini düşürmek için yerli yem üretimini artırmalıyız.

Bir diğer önemli adım ise tarım alanlarının korunmasıdır. Tarım arazilerini yapılaşmadan kurtarmak için katı yasalar çıkarmalı, imar aflarına son vermeliyiz; imar affı adı altında tarım topraklarının talan edilmesine artık bir son vermeliyiz. Aynı zamanda, kırsalda yaşayan vatandaşlarımızın sosyal yaşamlarını iyileştirmek zorundayız. Köylülerimizin çocuklarına nitelikli eğitim imkânları tanımalı, sağlık hizmetlerine ulaştırmalı ve kırsal bölgelerde ekonomik çeşitliliği artıracak projelere öncelik vermeliyiz. Çiftçilik yalnızca bir geçim kaynağı değil aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Bu yaşam tarzını desteklemek için kooperatifleşmeyi artırmalı ve küçük üreticinin ürünlerinin doğrudan pazara ulaşmalarını sağlayacak mekanizmaları oluşturmalıyız.

Değerli milletvekilleri, eğer bugün bu adımları atmazsak sadece bugünü değil, yarını da kaybederiz. Alacağımız kararlar yalnızca bugünün değil, yarının köylerini, tarımını, hayvancılığını ve dolayısıyla ülkenin geleceğini belirleyecektir. Tarımını yok sayan bir ülkenin bağımsızlığı da tehlikededir çünkü gıda güvenliği millî güvenliğin bir parçasıdır. Bugün dışa bağımlı hâle gelmiş bir tarım sektörü yarın bizi daha büyük krizlere sürükleyebilir. Unutmayalım ki köylü milletin efendisidir ve bu söz sadece bir slogan değildir; bu, Türkiye'nin kalkınmasının temeli olan bir gerçeğin ifadesidir. Ancak bu anlayışı hayata geçiremediğimiz sürece kırsal kalkınmadan ve ülkemizin gerçek bir üretim gücüne ulaşmasından söz edemeyiz. Köylerimizi betonlaştıran, meraları yok eden, çiftçiyi borç batağına sürükleyen politikalarla ne kırsal kalkınma sağlanır ne de ülkemizin tarımsal bağımsızlığı korunabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlayayım.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Öztürk.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Bugün bu kürsüden sizleri bir kez daha uyarıyorum: Eğer gerçekten geleceğimizi inşa etmek istiyorsak günü kurtaran değil, geleceği düşünen politikalar üretmek zorundayız.

Çiftçimizi desteklemek, üretimi teşvik etmek, kırsalı canlandırmak ve bu ülkenin bereketli topraklarına sahip çıkmak boynumuzun borcudur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)