| Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’a ve kendisine sormak istedikleri sorulara ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 10.12.2024 |
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; evet, bugün mensubu bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesi üzerinde konuşuyoruz ancak Meclis Başkanımız burada yok. Bir meclis başkanı kendi meclisinin bütçesi konuşulurken kendi meclisindeki görüşmelere katılma ihtiyacı duymaz ise bu meclis dışarıya karşı saygınlığını acaba nasıl koruyabilir? Meclis Başkanı milletvekillerine ve Genel Kurula saygı duymaz ise biz bunu dışarıya acaba nasıl yansıtırız? Denilebilir ki -mutlaka da söylenecektir- "Meclis Başkanının bir işi var, onun için Meclis Başkan Vekili geldi." Bu bütçe programı çok önceden belli oluyor, Meclis Başkanının da bizim de milletvekillerinin de burada bulunmaktan daha önemli bir işimiz olamaz. Dolayısıyla önce, Numan Kurtulmuş'un burada olmamasını Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığı adına çok büyük bir eksiklik olarak gördüğümü ifade edeyim.
Keşke eksiklikler bununla sınırlı kalsaydı. Mesela, keşke burada olsaydı da sorsaydık -Bekir Bey yanıtlamak isterse tabii, onun yanıtını da almak isteriz- Türkiye Büyük Millet Meclisine insanlar alınıyorlar ama bazıları herhangi bir sınav ve mülakat yapılmadan alınıyorlar. Mesela, Necdet Ünüvar, tanırsınız değil mi? Tanırsınız, tanırsınız çünkü 4 dönem AKP milletvekilliği yaptı. Şimdi ne yapıyor? Şimdi Ankara Üniversitesi Rektörü. Gariban boşta mı kalsın ya? Tabii, milletvekilliğinden sonra rektör olsun. Onun oğlu ne yapılmıştı? Açıktan Enerji Bakanlığına atanmıştı, şimdi Ticaret Bakanlığında Genel Müdür Yardımcısı. E, babasına iş bulduk, oğluna iş bulduk; kızına iş bulmayalım mı? Kızı da Türkiye Büyük Millet Meclisine sınavsız, mülakatsız geldi ve şimdi yönetici kadrosuna oturdu. Ya, ayıp değil mi arkadaşlar! Bir insanın kendi çocuğuna milletin gözüne baka baka böylesine ayrıcalık tanıması ve koca Meclisin de buna alet edilmesi ayıp değil mi! Örnek bununla bitmiyor ki. Mustafa Destici, onu da hatırlarsınız, Cumhur İttifakı'nızın ortağı; bu kez Meclise almadınız ama onu da telafi ettiniz, onun da kızı Mecliste sınavsız, mülakatsız... Ya, bir partinin Genel Başkanısın, soruyorlar, diyorsun ki: "Her yerde çalışabilirdi ama Yüce Mecliste çalışmasını istedim." E, vatandaş da çocuğunun Yüce Mecliste çalışmasını istiyor; sınavsız, mülakatsız sokabiliyor mu? Yani siyasetçi kadrosu olunca bütün bu ayrıcalıklara sahip olduğunuzu mu sanıyorsunuz? Meclis bunu yaparsa -Meclisin içinden- bizim kime ne sözümüz çıkabilir, kime kendimizi anlatabiliriz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Günaydın
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bırakın sadece personel meselesini, bu Meclis kendi milletvekilinin hukukunu koruyamayan bir Meclis. İçimizden bir arkadaşımız milletin iradesiyle seçilmesine rağmen hâlâ Silivri'de cezaevinde tutuluyor. Cezaevinde tutuluyor, burada Yargıtay "haksız" kararı veriyor, kararı okutmuyor Meclis Başkanı, Yargıtay kararıyla Meclis Başkanına ayar veriyor, ayar, "Sen benim kararımı nasıl olur da okutmazsın?" diyor, bunu kararına yazıyor ve bu Meclis gıkını çıkaramıyor; muhalefet milletvekilleri hariç, grupları hariç gıkını çıkaramıyor. Sonra aynı süreç, 30 Ocakta düşürme kararı yapıyorsunuz; düşürmeyi siz okudunuz burada, hukuksuz olduğunuzu yüzünüze defalarca haykırdık, sonra Anayasa Mahkemesi bunu yok hükmünde saydı. Arkadaşlar, bunlar, çok özür dilerim, utanma vesilesi değil midir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günaydın, tamamlayın lütfen.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bu Anayasa Mahkemesi kim? Ben söyleyeyim size: 15 üyesi var, 10'unu Recep Tayyip Erdoğan atadı, 3'ünü Türkiye Büyük Millet Meclisinde AKP çoğunluğu atadı, 2'sini de Abdullah Gül atadı. İşte, bu Anayasa Mahkemesi bu Meclise hukuku hatırlatıyor.
Ben söyleyeyim: Kendi hukukunu koruyamayan, kendi düzenini kuramayan, kendi içinde torpille işe insan alan, buna karşılık bahçıvanından garsonuna binlerce Meclis emekçisinin hukukunu, hakkını koruyamayıp gerekli yasal düzenlemeleri yapamayan bir Meclis dışarıya karşı da saygınlığını maalesef koruyamaz. Burada "yüce Meclis" nutukları atabiliriz ama bu Meclisin yüce Meclis olabilmesi bizim buna uygun tutum takınmamızla mümkündür, bugünlerin de geleceğine olan umutla Meclisi saygıyla selamlıyorum.