GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:30
Tarih:10.12.2024

CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Isparta'da dün kaybettiğimiz şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum. Ayrıca, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nü de kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, bütçeyi konuşuyoruz; bütçeyi konuştuğumuza göre de öncelikle bütçe rakamlarından bahsetmek gerekir. 2025 yılı bütçe gideri olarak 14 trilyon 731 milyar 4 milyon TL'lik bir gider bütçesi öngörüldü iktidar tarafından, bütçe geliri olarak 2025 yılı için 12 trilyon 800 milyar. 2020 yılında 1 trilyon 203 milyar 737 milyondan, 2018'de de 830 milyar 809 milyondan bütçe bu rakamlara yükseldi. Bütçede önemli bir kalemi bütçe açığı teşkil etmekte. 2025 yılı bütçe açığı olarak 1 trilyon 931 milyar TL'lik bütçe açığıyla başlayan bir bütçeden bahsediyoruz. Oysaki daha dört yıl önce, 2020 yılında bütçe açığı dendiğinde 175 milyarlık bir açık vardı; 2018'de 72 milyar 813 milyonluk açıktan bugün 1 trilyon 931 milyara yükselmiş bir bütçe açığı var yani 2018'e göre bakarsak tam 27 kat, 2020 yılına göre bakarsak 11 katlık bütçe açığı veriyorsunuz. Ve bu bütçe içerisinde yine en önemli kalemlerden bir tanesi faiz ödemesi. Bu bütçenin 1 trilyon 950 milyarı faize gitmekte, oysaki daha 2020 yılında 134 milyar, 2018 yılında 74 milyarlık bir faiz ödemesi vardı. 2018 yılına göre bakarsak 26 kat, 2020 yılına bakarsak 14,5 katlık bir faiz ödemesi var. Yani bir taraftan bütçe açığınız katlanmış, bir taraftan da faiz ödemesi katlanmış durumda. İşte, böyle bir bütçeyi yapıyorsunuz. Ve bu bütçe içerisinde, şunu ifade edeyim, kaynakları heba ediyorsunuz, kaynaklarımız boşa gidiyor ve bu kaynaklarımız belli yerlere harcanmakta. İşte, bunlar arasında, ilk düzenleme getirildiğinde "30-35 milyarlık bir maliyeti olur." denilen kur korumalı mevduat sisteminin bugün ülkemize maliyeti 1 trilyon 200 milyarlara yaklaştı. Ve yine kamu-özel iş birliği kara delik olmaya devam ediyor. Bugüne kadar kamu-özel iş birliklerine 350 milyar gitti, 2025 yılı bütçesinde yine 202 milyar kamu-özel iş birliği projelerine yani garantili ödemelere gidecek arkadaşlar; köprülere, hastanelere, yollara yani geçilmeyen, kullanılmayan yerlere gidecek. Ve önümüzdeki süreçte, 2026 ve 2027 yılı için de 476 milyar TL kamu-özel iş birliğine ödeme yapmayı bütçede garanti etmektesiniz. İşte, böyle bir bütçeden bahsediyoruz. Kamu-özel iş birliğine bu kadar para ayırırken Antalya için hayati bir proje olan Antalya-Alanya Çevre Yolu'nu maalesef devlet imkânlarıyla değil, yine kamu-özel iş birliği projesiyle yapıyorsunuz, Antalya'ya en büyük haksızlığı yapmaktasınız.

İktidara sesleniyorum: Bakın, iktidarın göreve geldiği günden bu tarafa topladığı vergi neredeyse 3 trilyon dolar. Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar, 2002'ye kadar toplanan vergi ise 760 milyar dolar seviyelerinde. Değerli arkadaşlar, sizin sata sata bitiremediğiniz o fabrikalar, limanlar, barajlar, ne varsa hepsi o 760 milyar dolar içerisinden yapılan tesisler ancak siz hemen hemen hepsini sattınız. İşte, 3 milyar dolara yaklaşan vergi geliri yanında, 65 milyara yakın satılan bu tesisler ve bir taraftan da göreve geldiğinizde 130 milyar dolar olan dış borcu 512 milyar dolara çıkardınız. Size soruyorum: Bu paraları nereye harcadınız? "Yol yaptık." diyorsunuz, "Köprü yaptık." diyorsunuz, hepsini kamu-özel iş birliğiyle yapıyorsunuz. Peki, bu paraları nereye harcadınız, soruyorum size. (CHP sıralarından alkışlar) İşte, bu rakamlar ülkemizin ekonomisinin sağlıklı olmadığının açık göstergesidir. Çiftçinin, işçinin, işsizin, emeklinin, esnafın sorunlar içerisinde günü kurtarmaya çalıştığını söyleyebilirim. Bu ülkede vatandaşımıza sorulduğunda en büyük sorunun ekonomi olduğunu yüzde 54 oranıyla söylediğini sizlere ifade etmek isterim. Ve yine büyük bir oranla enflasyon, hayat pahalılığı, zamlar arasında vatandaşın boğuştuğunu ifade ettiklerini size söyleyebilirim. Ve yine, en büyük sorunun adalet ve hukuk sistemi olduğunu size söylemek istiyorum.

"Ekonomiyi düzeltiyoruz, düzelteceğiz." diyenlere şunu da söyleyeyim: Bakın, son seçimde yani milletvekili seçiminde -on sekiz ay oldu- mazot 19 TL'ydi, bugün 43 TL; benzin 21 TL'ydi, bugün 43 TL. Enflasyon o tarihlerde daha düşüktü, bugün yüzde 48 seviyelerinde. Bugün çiftçi borç içerisinde bankalara ipotekli, vatandaşın bankalara her geçen gün borcu katlanarak artmakta, esnaf krediyle ayakta kalabilmeye çalışmakta. Ve şunu söyleyeyim: Bakın, 2024 yılı Ocak-Ekim arasında 225.264 esnaf iş yeri açmış, bunun 91.981'i kapatmış yani neredeyse yarı yarıya açan kapatıyor; diğeri de zar zor ayakta kalmaya çalışıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, son beş yıl içerisinde ise 1 milyon 492 bin iş yeri açılmış, 540 bin iş yeri kapanmış yani yüzde 36'sı kapatılıyor. Yani, esnaf perişan, çiftçi perişan. Ama siz esnafı son seçimde neyle kandırdınız? "Emeklilikte 7200 günü kabul edeceğiz." dediniz, esnafı kandırdınız ama maalesef aradan on sekiz ay geçti, ortada hiçbir şey yok. İşte, ekonomi bu kadar kötü ve bu kötü ekonominin yanında adalet kötü, ülkenin içinde bulunduğu koşullar kötü. İşte, gençlerimiz de bu kötü gidişat içerisinde umudunu kaybetti, maalesef mutsuz ve gençlerimizin çoğunluğu sizin yarattığınız bu ortamda liyakatli gençlerin iş bulamadığını biliyor, torpili olmayanın işe giremediğini biliyor ve başta yargının tutumundan dolayı da özgürce düşüncesini ifade etmekten çekinir vaziyette. İşte, arkadaşlar, sizin yarattığınız Türkiye bu vaziyette. (CHP sıralarından alkışlar) Yargıya güven kalmamış. Böyle bir ortamda gelecekten umut olabilir mi? Şimdi "Kocaman adliye binaları yaptık." diyorsunuz. Evet, yapılacak. "UYAP sistemini getirdik." diyorsunuz. Gelecek, teknoloji kullanılacak ama o devasa adliye binalarının içine de yargı lazım, yargı! (CHP sıralarından alkışlar) Adil yargı lazım. Siz adil yargıyı sağlamadığınız müddetçe... Devletin temeli olan adaletin gereği gibi dağıtılabilmesi için aranan ilk şart mahkemelerin tarafsız ve bağımsızlığıdır. Hâkimlerin kendi hukuk bilgisi, kanun anlayışı, deliller ve nihayetinde vicdanıyla bu kararı vermesi gerekir ki mahkemenin bağımsızlığından ve tarafsızlığından bahsedebilelim. Peki, öyle mi? Sayın Adalet Bakanına soruyorum? (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Arı.

CAVİT ARI (Devamla) - Birçok kritik davada hâkim vicdanıyla değil maalesef, Adalet Bakanına ya da iktidara bakarak karar vermek zorunda hissediyor kendisini; işte, böyle bir Türkiye'deyiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bizim adalete ihtiyacımız var, tarafsız ve bağımsız yargıya ihtiyacımız var; bunlar sağlanabilmeli ki ülkede ekonomi düzgün olsun, ülkede geleceğe dair umutlar yeşersin.

Böyle bir bütçeyi Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hep birlikte yapacağız diyorum, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.

Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)