GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:13.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyor, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Buradan bir selam da herkes özgür olsun diye fiziki özgürlükleriyle bedel ödeyen bütün özgürlük yolcularına: Sizleri de kocaman selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orta Doğu bir sorun ve kriz yumağı coğrafyasına dönüşmüş durumda. Bu sorun ve kriz yumağını üç ana başlıkta değerlendirirsek; yönetim merkezli krizler, din ve mezhep temelli krizler ve etnik temelli krizler başı çekiyor. Orta Doğu'da yaşanan sorunlar çok boyutlu ve kimi sorunların kökeni bin yıllara dayanıyor. Kendi sorunlarını çözme erdemini ortaya koyamayan, gösteremeyen Orta Doğu toplumları, coğrafyayı küresel güçlerin müdahale alanı hâline getirmiştir. Orta Doğu’nun geleneksel toplum ve siyasi yapısında her zaman sert ve totaliter düzen hâkim olmuştur. Otoriter iktidar sahipleri yani kral, emir, başkan, tek parti gibi Orta Çağ dönemlerine ait bir anlayışla toplumları yönetmeye çalışmışlardır ve bu iktidar sahipleri, zaman zaman ortaya çıkan demokrasi, hukuk, adalet ve hakkaniyet taleplerini bastırmak için ağır şiddet uygulamaktan, muhalifleri infaz etmekten, kimyasal silah kullanmaktan kaçınmamışlardır. Devlet, tüzel bir kişilik iken bu bölgede yöneticinin şahsında kişiselleştirilmiş bir Orta Çağ hükümdarı gibi her şeyin sahibi ve Allah'ın yeryüzündeki gölgesi gibidir. Bu, sadece diktatöryal yönetimler için geçerli değil; sayısı çok az olsa da nispeten demokrasiyle tanışmış ülkelerde de durum bundan farklı değil; bunun en büyük örneği Türkiye. Türkiye tarihi aynı zamanda bir darbeler tarihidir. Bu ülke, hâlen yüzde 51 oy alanların yüzde 49'u yok saydığı, en temel insan hakları ve demokratik taleplerinin kabul edilmediği, dahası, millet iradesiyle seçilenlerin Anayasa'ya aykırı bir şekilde görevden alındığı bir vasatı yaşıyor.

Değerli Bakanlar, daha dün bu Mecliste sizin yerinizde oturan bir bakan muhalefet sıralarına dönerek ve "Bunlara açıklama yapmayı zül sayarım." diyerek bu Meclise ve milletin iradesine darbe yapmıştır. Normal, demokratik bir sistemde o bakan o koltuktan kalkmadan o görevden alınmalıydı ama bu coğrafyada hakka hukuka, adalete ve toplumsal rızaya dayalı yönetimler yok, güce dayalı yönetimler var.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Orta Doğu'da yönetimlerin böyle olması en fazla Batılı güçlerin işine geliyor. Onlar için, iç egemenliğini temel hak ve değerler üzerinden sağlayamamış diktatörler ve benzeri yönetimlerle çalışmak daha kolay; bir kere ikna edildiği veya iç problemleri ile tehdit, baskı gibi yollardan biriyle teslim alındığı zaman o ülkeyi Batı'nın yedeğine almak daha kolay oluyor. Hâl böyle olunca, Orta Doğu’nun savaşlar, ölümler, iç karışıklıklar, darbeler, dış müdahalelerle dolu makûs talihi değişmiyor ve görünen o ki değişmeyecek.

Orta Doğu'da iki temel kriz merkezi vardır: Bir; hem din hem etnik temelli kriz merkezi olan İsrail-Filistin meselesi. İsrail-Filistin sorununun merkezi Kudüs'tür. Kudüs üzerinde savaşlar, dinler tarihi kadar eskidir oysa bir adı da "Darüsselam" yani "selamet yurdu" olan bu kent, dinler arası diyaloğun, barışın merkezi olabilir. Süleyman Mabedi üzerinden Museviler için, Doğuş Kilisesi üzerinden İseviler için, Mescid-i Aksa üzerinden Müslümanlar için kutsal olan bu kenti; gelin, temel amacı barış olan bu üç semavi dinin ortak sahipliğinde bir barış yurdu yapalım ve Orta Doğu'ya barışın yayıldığı bir statüye kavuşturalım.

Bakın, size bir resim göstereceğim: Burada 3 İbrahim var; şu İbrahim, Hristiyan; şu İbrahim, Müslüman ve şu İbrahim, Yahudi. Ama tarih boyunca, Sayın Bakanlar, bu şehir kavganın merkezi hâline gelmiş ve oradan yayılan kavga bütün Orta Doğu'yu kasıp kavuruyor ve nihayetinde, dün Suriye üzerinden Türkiye'nin sınırlarına da dayandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - İkinci mesele, Kürt sorunudur. Kürtlerin başına gelenleri hiçbir hukukla açıklayamayız. Kürtlerin her hâli teröristtir; -i hâli, -e hâli, -de hâli, -den hâli teröristtir; Irak'ta, İran'da, Suriye'de, Türkiye'de teröristtir; sonra Japonya'da terörist oldu, neredeyse Japonya da Kürtler üzerinden terörist olacaktı. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, isterseniz Kürtler sussun, onlara ne önerdiğinizi biz sizden dinleyelim ve hem Kürtler ne önerdiğinizi bilsin hem bütün dünya Kürtlere ne önerdiğinizi buradan bir kere daha öğrenmiş olsun.

Türkiye, Kürt sorununu çözmeden ve Orta Doğu'da cereyan eden olaylara adaletiyle yaklaşmadan millî savunmaya ne kadar bütçe ayırırsanız azdır. Son kırk yılda harcanan 3 trilyon dolar eğer bu ülkenin hizmetine sokulmuş olsaydı atanamayan hiçbir üniversite mezunu kalmazdı; öğretmenler, sağlık görevlileri, şunlar bunlar.

Sayın Bakan, son bir cümle: Devletler iradeyle kurulur, adaletle yaşar ve büyür, zulümle yıkılırlar.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)