GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:13.12.2024

CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi bütçesi üzerine söz aldım. Öncelikle belirtmek istiyorum ki Sayın Bakanı Plan ve Bütçe Komisyonunda dinledim, "Kültür ve sanat adına yapılan her iş benim için çok kıymetlidir, çok değerlidir ama yetmez, daha fazlasını yapmak gerekir..." Önce şu tespiti yapalım: Genel olarak, AKP iktidarı döneminde, cehaletin nobranlığı maalesef kültür sanatı bir linç gerekçesi olarak sunuldu. Benim de çok başıma geldi, şurada sanatı kullanarak bir protesto gerçekleştirdim -ki cumhuriyet tarihinin en zekice protestolarından kabul edilmişti- linç edildim; kültürel bir mirasımız olan, British Museum'da bile sergilenen Hacivat-Karagöz'ü tanıtarak bütçeyi anlattım, linç edildim. Dilek İmamoğlu türkü söyledi, linç edildi; belediyelerimiz heykel yapınca linç ediliyor, festivaller yapılınca linç ediliyor. Bu işten vazgeçin arkadaşlar çünkü biz her şeye rağmen özgürce sanatımızı yapacağız, türkülerimizi söyleyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Nazım Hikmet, Bursa Cezaevinde yatarken Adalet Bakanlığından bir müfettiş cezaevini denetime gelir, iki gün denetim yapar, sonra der ki: "Nazım Hikmet de burada yatıyormuş, bir çağırın da görelim bakalım." Müdür çağırır, müfettiş oturur müdür koltuğuna, yayılır, Nazım Hikmet'i şöyle bir süzer, der ki: "Sen misin Nazım Hikmet?" Kısa bir konuşma yapar, hiç "Oturun." demez, yer göstermez, daha sonra "Gidebilirsiniz." der. Nazım Hikmet tam kapıya gelmişken döner "Ömer Hayyam'ı duyduğunuz mu?" der, müfettiş de "Tabii, kim duymaz ki Hayyam'ı." der. "Peki, o dönemin İran Şahı kimdir?" der, müfettiş durur, düşünür. Nazım Hikmet "İşte, gördünüz mü, Ömer Hayyam'ı, bir sanatçıyı hatırlıyorsunuz ama o dönemin şahını hatırlamıyorsunuz. Beni yıllar sonra dünya hatırlayacak ama bu dönemin Adalet Bakanını ve sizi kimse hatırlamayacak." der; işte, böyle de tarihe geçer. (CHP sıralarından alkışlar)

Kültür sanat o kadar güçlüdür ki eğer iyi desteklerseniz hem zamanı hem mekânı aşarsınız. Mesela elli bin yıllık bir mağaradaki resimle insanlık tarihini anlatırsınız; o dönemde ne yenir, ne içilir, nasıl geçinilir, onu öğrenirsiniz; yüzlerce yıl önce yazılan bir şiirle duygulara tercüman olursunuz; iyi diziler çekerseniz turizminize katkıda bulunur, ülkenizi tanıtırsınız; gişe rekoru kıran filmler çekerseniz tarih bile yazabilirsiniz, algı yönetirsiniz. Bu yüzden Büyük Atatürk ve Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarında sanat desteklenmiştir, harika çocuklar yasası çıkarılmıştır, "Türk Beşleri" olarak bilinen sanatçılar yetiştirilmiş, desteklenmiştir. Dış politikada da çok etkili kullanmıştır Büyük Atatürk. İran Şahı 1934'te Türkiye'ye geldiğinde ilk Türk operası bestelenmiş ve Özsoy operasının temsili gerçekleştirilmiştir.

Gelelim bugüne. Sayın Bakan, maalesef kültür-sanat biraz turizmin gölgesinde kalıyor, onu belirtmek istiyorum. Birtakım rakamlar verdiniz bütçede, örneğin dediniz ki: "2,2 milyon tiyatro seyircisine ulaştık." Şimdi, ülke nüfusuna baktığınızda 85 milyon ki o 2.2 milyon da seyirci sayısı yani kişi sayısı değil. Buna oransal olarak baktığımızda 1'i 2'ye çıkardınız ve yüzde 100 ama nüfusa baktığımızda yeterli değil. Haziran ayında bana verdiğiniz bir yanıtta 4 yeni sahne açtığınızı söylediniz. Bunlar önemli, değerli; destekliyoruz ama 81 ilimize de tiyatro sahnesi istiyoruz. 14 yerleşik, 10 turne müdürlüğü var. 81 ile bunu yaygınlaştırmanız, kültür sanat merkezleri açmanız gerektiğini düşünüyoruz.

Bir de şunu söyleyeyim: Tiyatrolar maalesef son dönemde özellikle mobbingle, baskıyla, adrese teslim ihalelerle anılmaya başlandı. Bu beni, bir sanatsever olarak çok üzüyor çünkü sanatın icra edildiği yerde sanatçıların huzur içerisinde çalışması yöneticilere bağlıdır. Bu sorumluluğu bilecek insanlar atanmalıdır diye düşünüyorum. Atatürk'ün "Onlar el öpmez, ancak eli öpülür." dediği sanatçıların üretebilecekleri, maaş nedeniyle ekonomik sıkıntıyı düşünmeyecekleri ortamı sağlamak sizlere düşüyor.

Bu arada, Vakıflar Genel Müdürlüğüyle ilgili son günlerde gerçekleşen şikâyetler ve talepler var, onları da iletmek istiyorum Sayın Bakan. Bugün özellikle Tarihî Çarşılar Federasyonu Başkanı aradı; Edirne'de, İstanbul'da, Bursa'da, Kahramanmaraş'ta Vakıflara ait olan yerlerdeki kira artışları yüzde 300-400 olarak gerçekleştirilmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Oysa, Hükûmetin beklenen enflasyonu yüzde 20, kira artışı yüzde 300-400. Bu, hakikaten kabul edilebilir bir şey değil. (CHP sıralarından alkışlar)

Yine, Osmangazi Belediyemiz bizden önceki dönemde Şadırvanlı Han'ı, başka vakıf eserlerini onarıyor, şu anda orada her gün insanlara hitap eden kültür sanat etkinlikleri gerçekleştiriliyor ama nedense Osmangazi Belediyesi CHP'ye geçtikten sonra Vakıflar Bölge Müdürlüğü bu Şadırvanılı Han'ı bizim elimizden almak istiyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Olmaz Sayın Bakan, olmaz; çok önemli bir şey söylüyor Nurhayat Hanım.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Neden böyle bir ayrımcılık yapılıyor Sayın Bakan? Vakıflar Bölge Müdürlüğünde bir sorun var, bu ayrımcılığa artık son verilsin iktidar tarafından.

Yine, başka yerlerden, mahallelerimizden gelen talepler var, diyorlar ki: "Bu Vakıflara ait yerler tarikatlara, cemaatlere verilmesin, vatandaşın hizmetine sunulsun."

Son olarak, Tolstoy şöyle diyor: "Sanat düşünebilen, gerçeği görebilen, toplumu anlayan insanların işidir."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Bizim bugün düşünen, anlayan insanlara ve sanata ihtiyacımız var.

Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)