GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:13.12.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA NEDİM YAMALI (Ankara) - Sayın Başkan; değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığımızın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde Gelecek-Saadet Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin savunma harcamalarını ve hedeflerini değerlendirirken bunu sadece bir bütçe meselesi olarak değil, aynı zamanda millî güvenlik, ekonomik kalkınma, siyasi öngörü ve dünya çapında güçlü bir aktör olma hedefinin bir parçası olarak almalıyız. Savunma bütçelerinin büyüklüğü ve savunma sanayisinin gelişimi ülkelerin ulusal güvenlik politikalarının temel taşlarını oluşturur. Savunma alanındaki yatırımlar yalnızca askerî gücü değil, aynı zamanda teknolojik ve politik gücü de belirler.

1990 yılından bu yana çok sayıda ülkede savaş, iç karışıklık ve ayaklanma gerçekleşti. Maalesef, bu istenmeyen olayların önemli bir kısmı da Türkiye'yi doğrudan hep ilgilendirdi. Ege ve Akdeniz'de yaşanan sorunlar, kırk yıldan beri devam eden PKK terör sorunu ve Irak, Suriye, Libya, Ukrayna, Kıbrıs, Dağlık Karabağ gibi bölgemizde bizi doğrudan ilgilendiren bu meselelere karşı mücadelemiz ancak güçlü bir ordu ve teknolojik üstünlüğü olan bir savunma sanayisiyle mümkündür. Suriye'deki yeni denklemden sonra İsrail'in kuzeye doğru hareket etmesi ve kuzeye gözünü dikmesi de çok güçlü bir savunma sanayisine ulaşma konusunda adımların daha hızlı atılması gerektiğini gösteriyor. Tabii, sevindirici gelişmeler; bugün itibarıyla savunma sanayisinde yerlilik oranı yüzde 80'lere yaklaştı. Bu oran 1996'da yüzde 20; 2010'da yüzde 50 civarındaydı. Artık dünya çapında yeterlilik almış ve kendini kanıtlamış SİHA, İHA, silah ve mühimmat üretip hem Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılıyor hem de dost ülkelere ihracat yapıyoruz.

Defence News tarafından gerçekleştirilen araştırmada dünyanın en büyük 100 savunma şirketi arasında ASELSAN 42'nci sırada, TUSAŞ 50'nci sırada, ROKETSAN 71'inci sırada, Makine ve Kimya Endüstrisi 84'üncü sırada ve ASFAT 94'üncü sırada yer alıyor. Tüm bu gelişmeler gerçekten gurur verici, inşallah devam eden savaş uçağı ve savaş gemileri projelerimiz de en kısa sürede sonuçlanır.

Değerli milletvekilleri, ülkelerin millî savunma bütçeleri karşılaştırmalarıyla ilgili dünyaya baktığımızda ülkelerin bazılarının 2023 yılına ait savunma bütçeleri oranları şöyle gözüküyor: 1'inci sırada Amerika Birleşik Devletleri, 916 milyar dolar; bu, dünya genelinin yüzde 37'sini oluşturuyor. 2'nci Çin, 296 milyar dolar; bu, dünya genelinin yüzde 12'sine tekabül ediyor. Bu 2 ülkenin toplam savunma harcamaları dünyadaki tüm savunma harcamalarının neredeyse yarısını oluşturuyor. Rusya 109 milyar dolarla dünya genelinin yüzde 4,5'nu harcıyor. İsrail'in 27,5 milyar dolarlık bir savunma bütçesi var ve dünya genelinin yüzde 1,1'ine tekabül ediyor. Türkiye, savunma bütçelerinde dünyanın 22'ncisi; dünya genelinin yüzde 0,6'sına yani binde 6'sına denk geliyor. Elbette ki bu oran ülkemizin misyonu, global riskler ve küresel hedeflerimize baktığımızda düşük bir oran olarak gözüküyor. Komşumuz Yunanistan ise 33'üncü; 7,7 milyar dolar, dünya genelinin binde 3'ü. Dünya genelinde yine 2023 yılında toplam savunma harcamaları 2,5 trilyon dolar kadar gözüküyor. Savunma harcamalarının büyüklüğü o ülkenin sadece bir saldırgan ülke olduğu anlamına gelmiyor, kendisini koruyabilme yeterliliğine de sahip olduğunu gösteriyor. O yüzden, bu savunma bütçesi sıralamalarında daha üst sıraları hedeflemeliyiz.

Değerli milletvekilleri, modern ordular kara, deniz, hava ve siber güçlerden oluşuyor. Akdeniz ve Ege'de yaşanan sorunlar, deniz aşırı ve okyanuslardaki korsan faaliyetleri, uluslararası operasyonlar ve Türkiye'nin misyonu birlikte değerlendirildiğinde Deniz Kuvvetlerimizin de daha güçlü olması gerekiyor. Verilere göre, ülkemizin donanmasında toplam 154 unsur bulunuyor. Deniz Kuvvetleri envanterinde 16 fırkateyn, 9 korvet, 12 denizaltı, 34 devriye gemisi ve 11 mayın karşıtı savaş gemisi bulunuyor. Donanmamızın asker sayısı ise 45 bin. Deniz Kuvvetlerimizin durumu fena değil ama Türkiye'nin coğrafyasına baktığımızda Türk donanmasının dünyada ilk 7 ve 8 arasında olması hedeflenmeli, şu anda dünyada 11'inci sırada.

Savunma Sanayii Başkanlığımızın açıklamasında sektörün küresel pazarlardaki başarısını arttırdığı, Ekim 2024'te bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 61 artışla 820 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiği, 2024'ün ilk on ayında yüzde 18 artışla 5,125 milyar dolarlık bir satışa ulaştığı, Kasım 2023 ile Ekim 2024 arasında ise ihracatın yüzde 15 artış göstererek 6 milyar 326 milyon dolar olarak kaydedildiği gözüküyor. Savunma sanayisi şirketlerimiz 2024 yılında 185 farklı ülkeye ihracat yaptılar. Bu bilgiler bize gurur vermiş ve geleceğe daha güvenle bakmamızı sağlamıştır. Sektörün tüm çalışanlarına şükranlarımızı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyada uygulanan askerlik sistemi "profesyonel askerlik" ve "zorunlu askerlik" olmak üzere iki ana grupta toplanıyor. Ülkemizde karma bir sistem var; zorunlu, profesyonel ve bedelli askerlik sistemi. Dünya genelinde, özellikle Batı ülkelerinde kitle ordularından meslek ordularına geçilmekte ve zorunlu askerlik sistemi giderek terk edilmekte. Ayrıca, teknolojik ilerlemeler sonucu modern ve karmaşık silah sistemlerine sahip ordularda eğitimli ve bilgili personele gerek duyulmakta. Bu iki olgu, silahlı kuvvetlerin küçülmesiyle birlikte profesyonelleşmeye yol açmakta.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel mevcudunun yüzde 46'sı profesyonel askerlerden oluşuyor. İç güvenlik harekâtı gibi özellik gerektiren görevler şu anda profesyonel personel tarafından yerine getiriliyor. Profesyonel askerlik sistemine geçilebilmesi için bütçe şartlarının yanında yasalarda da değişiklik yapılması gerekiyor. Bu değişiklikler terörle mücadele ve çevre ülkelerdeki karışıklıklar göz önüne alındığında uzun süre de alabilecektir; bu konuya tabii dikkat çekmek gerekiyor. Ayrıca zorunlu askerlik sisteminin standart olarak toplumun tüm fertlerine de uygulanamadığı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bu süreçte sosyal adaleti zedeleyen ve askerliğini yapan diğer kişiler üzerinde olumsuz etkisi olmayan bir bedelli askerlik sistemi üzerinde de çalışma yapmak gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, subay, astsubay, uzman er, erbaş ve sivil personelimizin ekonomik, mesleki ve sosyal sorunları olduğunu hepimiz biliyoruz. Subay, astsubay ve uzman çavuşların orduevi, sosyal tesis ve lojmanlardan yararlanması konusunda bazı talepleri var biliyorsunuz. Bu problemlerin çözülmesi asker içinde birlik ve beraberliği artıracak, moral ve motivasyonu yükseltecektir. Bakanlığımızın bu konuları asgari bir müşterekte buluşarak çözeceğine inanıyoruz.

Astsubaylar konusu var. Günümüzde "astsubay" dediğimizde aklımıza ordunun teknik ve idari hizmetlerini yerine getiren teknisyen, makine operatörü, lojistik işleri, levazımcı, maliyeci ve personelci gelmektedir. Bu önemli görevlerin sivil sözleşmeli personel tarafından ifa edilmesi savaş esnasında görevde devamlılık, sadakat, disiplin ve emniyet sorunları yarattığı için bu sivil kadrolar zaman içinde askerîleştirildi. Oysa modern astsubay statü ve sınıfının doğmasının sebebi ateşli silahlarla kuşanmış orduların talimci yani uygulamalı eğitmen ve küçük birlik liderlerine olan ihtiyaçlarıdır. Yani astsubaylık, en alt kademe icracıya duyulan bir ihtiyaç üzerine ortaya çıktı. Ülkemizdeki yaygın kanaatin aksine astsubayların asıl işlevi talim ve eğitimler ve takım seviyesine kadar küçük birlik komutanlıklarıdır. Bu yeni askerî teknisyen, operatör ve diğer teknik ve idari görevliler astsubay statüsü verilip astsubay sınıfına dâhil edildiler. Böylece etkisi günümüze kadar uzanan tehlikeli bir gelenek başladı, eğitimin tamamen küçük rütbeli subaylarca yani teğmen ve üsteğmenlerin görev ve sorumluluk alanı olarak görülmesi konusu. Sonuçta profesyonelleşmeye rağmen Türkiye'de astsubaylar asıl işleri olan askerî eğitim ve küçük birlik komutanlıklarından uzak kaldılar. Özellikle piyade sınıfında bu sorunun kendini daha çok gösterdiği konusunda yaygın bir görüş de var. Astsubaylarımızın görev ve sorumluluklarının tekrar gözden geçirilmesi ve bu konuda yeni yaklaşımlar gösterilmesini bekliyoruz.

Yine, astsubaylar ve emekli astsubaylarımızın bazı talepleri var. Astsubaylarımızın mesleğe başlama derecesinin emekliliklerine de yansıyacak şekilde 9'a 2 olması, yirmi fiilî hizmet yılını dolduran astsubaylara ve başçavuş rütbesine ulaşanlara tazminata esas olacak gösterge puanının 6000 olarak güncel katsayıyla çarpımı sonucunda bulunacak başarı tazminatının emekliliklerine de yansıyacak şekilde ödenmesi, 657 sayılı Kanun kapsamındaki memurlara verilen sicil affının -yüz kızartıcı suçlar hariç- 926 sayılı Kanun'a tabi astsubaylara da verilmesi, emekli astsubaylara muvazzaf iken aldıkları maaşın yüzde 85'i üzerinden emekli maaşı ödenmesi.

Uzman çavuşlarımızın taleplerinden bahsedersek... Uzman er ve erbaşlarımızın eğitim süreleri sadece altı ay. Askerliğini bitirmeden göreve başlayan bir kişi için bu süre oldukça kısa bir süre. Mesleki teorik ve pratik eğitim verilebilmesi için bir yıl gibi bir süreye ihtiyaç olduğu gözüküyor. Bu sürede askerî okul disiplini de kazandıracak kısa bir akademik eğitim de verilebilir. Yine, uzman çavuşlardan lisans mezunu olanlarda astsubaylığa geçiş şartları da mutlaka biraz daha kolaylaştırılmalı. Vatan savunmasında kaçınılmaz olan dayanışma ve omuz omuza mücadele gereği Türk Silahlı Kuvvetlerinde olmaması gereken ayrımcılık ve benzeri istenmeyen tutum ve davranışlar mutlaka önlenmelidir. Özellikle asta karşı şiddetin önlenmesine yönelik uygulama esasları yeniden gözden geçirilerek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Şikâyet müessesesinin önündeki yasal engeller kaldırılmalıdır. Uyarı, kınama, kısmi süreli hizmete devam ve benzeri disiplin suçlarına verilen cezaların yargı denetimine açılması sağlanmalıdır. 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu'nda yer alan ve uygulamada mobbing aracı olarak kullanılabilen ve disiplinsizlik fiilleri olarak değerlendirilen soyut suç ithamları kanun metninden çıkarılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bir ülkenin savunma gücü ulusal silahlı kuvvetlerine ve bu kuvveti destekleyen güçlü bir savunma sanayisinin yetişmiş insanlarına bağlı. Ben, tabii, ülkemiz adına üzüntü verici bir durumdan bahsetmek istiyorum, bundan Plan ve Bütçe Komisyonunda da bahsetmiştim: Bir beyin göçü, özellikle savunma sanayisindeki beyin göçü. Bir Hollanda firmasından, evvelki senenin rakamlarından bahsedeceğim. Sadece bir Hollanda firmasında Türkiye'den 1.300 mühendis çalışıyor. Bu 1.300 mühendisin 437'si Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunu, 170'i İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu, 111'i Bilkent Üniversitesi mezunu, 87'si Hacettepe Üniversitesi mezunu, 81'i Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu, 60'ı Boğaziçi Üniversitesi mezunu ve 46'sı Gazi Üniversitesi mezunu yani Türkiye'deki en değerli üniversitelerimizden mezun olan kişiler maalesef Hollanda'daki bir savunma sanayisi şirketine hizmet ediyorlar. Bu mühendisler mezun olup hemen mi gitmişler? Hayır, daha kötü, daha üzücü bir rakam: Bu mühendislerimizin 284'ü ASELSAN'dan gitmiş, 179'u TUSAŞ'ı bırakıp gitmiş, 82'si ROKETSAN'da çalışıp daha sonra oraya gitmiş, 80'i TÜBİTAK'tan oraya gitmiş ve 58'i özel savunma şirketlerinden oraya gitmiş yani Türkiye'nin önde gelen savunma kuruluşlarında görev yaptıktan sonra bu Hollanda firmasında çalışmaya başlamış bizim yetişmiş insanlarımız. Millî Savunma Bakanımız Plan ve Bütçe Komisyonunda bu mühendislerin 284'ünün geri döndüğünü ifade etti, Bakanımıza çok teşekkür ediyoruz bu konuyu takip edip ilgilendiği için.

Elbette, giden personelimiz bilgi birikimi olan ve önemli projelerde çalışmış, bu projeler hakkında üst düzey bilgi sahibi olan insanlar. Bu konuyu bir güvenlik açığı olarak da değerlendirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bunlar, üstelik sadece bir firmadaki rakamlar. Peki, bizim ülkemizin geleceği olan bu tecrübeli mühendis ve teknik personelimiz neden buraya gidiyor? Bunlar mutlaka araştırılmalı. Burada aynı zamanda bir bilgi ve teknoloji transferi de yapılıyor, doğal olarak aynı zamanda bir güvenlik riski de ortaya çıkıyor. Bu olayların bazen sadece para ve maaş meselesi olmadığını da biliyoruz. Elbette ki bu sadece bizim ülkemize has bir durum değil, bunu yüzde 100 engellemek de mümkün değil ama beyin göçünün engellenmesi ve bu kıymetli insan kaynağımızın ülkemizde kalması için sosyal ve ekonomik ihtiyaçları mutlaka karşılanmalı, idari problemler gecikmeden çözülmeli ve bir çözüm üretilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bölgesel huzur ve barış ortamı tesis edilinceye kadar Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesine mutlaka öncelik verilmeli. Tasarruf tedbirleri olabilir fakat tasarruf tedbirleri adı altında Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesi kesintiye uğratılmamalı, gerektiğinde diğer kalemlerden veya diğer bakanlıklardan buraya bütçe aktarımları yapılmalı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin insan kaynaklarının moral ve motivasyonu her zaman üst düzeyde tutulmalı, personelin mali ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapılmalı ve makul talepleri elbette ki gecikmeden karşılanmalı.

Yine, savunma sanayisinde rekabet şartları geliştirilmeli ve teşvik edilmeli, yurt dışından firmalarla ortaklıklar kurulup yüksek teknoloji gerektiren projeler geliştirilmeli. Bölgemizde yaşanan ve ileride yaşanması muhtemel olaylara karşı hem güçlü bir ordu hem de ileri teknoloji üreten savunma sanayisiyle birlikte mutlaka hazırlıklı olmalıyız.

Sözlerimi tamamlarken vatan savunmasında hayatını kaybeden aziz şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum, kahraman gazilerimize minnetlerimi iletiyorum. Bölgemizde yaşanan zorlu şartlarda bu ağır görevi yüklenen Sayın Bakanımıza, değerli komutanlarımıza ve değerli bürokratlarımıza, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki subay, astsubay, uzman er, erbaş, sivil memur ve işçilerimize ve savunma sanayisinde çalışan bütün idareci ve personelimize başarılar diliyorum.

Bu bütçenin kahraman ordumuza, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)