GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:13.12.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanlar ve kıymetli bürokratlarımız; İYİ Parti Grubumuz adına Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

2025 yılı Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesini incelediğimizde geçen yıla oranla yüzde 35,6'lık artışla 231 milyar 922 milyon lira olduğunu görüyoruz. Genç nüfusu 13 milyona yaklaşan, toplam nüfus içindeki oranı yüzde 15 olan bir ülkede bu bütçeyle gençlere ne kadar önem verdiğinizi de bir kez daha görmüş oluyoruz. Bütçenin geneline baktığımızda zaten yeni yatırımların olmadığını, devam eden yatırımların da durdurulduğunu anlıyoruz. Bu demek oluyor ki uluslararası finans kaynakları bulunamazsa büyüme olmayacak, dolayısıyla istihdam alanları daralacak ve işsizlik daha da artacaktır. Bir tarafta KYK öğrenim kredisi alan, artan işsizlik ve düşük ücretler nedeniyle borçlarını ödemekte zorlanan ve icralık olanlar; diğer taraftaysa son on bir yılda 7,5 milyarlık vergisi, anaparası, cezası, borçları silinen yandaşlar. Sadece 2024 yılında kamu-özel iş birliğinin hazineye maliyeti 162 milyar 500 milyondur. KİT ve kamu bankalarının görev zararları yükü ise 428 milyar lirayken KKM'den kaynaklı zarar yalnızca 2023 yılı için 893 milyar 300 milyonken, faiz ve giderlerinin bütçeye getirdiği yük 2 trilyona yaklaşırken bunlara akıttığınız paraya rağmen batmayan bütçe gençlere kaynak ayırmaya gelince mi batacak? Türkiye Cumhuriyeti yoksul bir ülke değildir fakat zenginleri çoktur. Bu zenginler hırsızlık ya da arsızlık tarafından bu ülkeyi sömürenlerdir. Gelir dağılımında derinleşecek olan adaletsizlikten en çok etkilenen kesim yine gençlerimiz olacaktır. Aslına bakarsanız Türkiye'deki genç işsizliğin sebebi, iktidarın yirmi iki yıl boyunca eğitim ve istihdam dengesini bir türlü kuramamış olmasıdır. Dertlerine çare bulmak için çırpınan işsiz gençlerimizin sayısı ise 2024 yılı itibarıyla yüzde 16,5'i bulmuştur. Bu oran OECD ortalamasının oldukça üzerindedir. 18-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 31'i de ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor yani her 3 gençten 1'i ev genci olarak hayatını sürdürüyor. OECD ülkeleri ortalamasında bu oran 13,7'dir. Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye, 183 ülke içinde 136'ncı sırayla genç işsizliğinde en yüksek orana sahip ülkeler arasında yer alıyor. Eurostat 2023 yılı rakamlarına göre, Türkiye, ev genci sayısı olarak 33 ülke içerisinde zirveyi yine kimseye kaptırmıyor. Eğitim ve istihdamda yer alamayan gençlerin oranının yüksek olması, suç olaylarının artması, ekonomik ve sosyal maliyet, toplumsal dışlanma ve uyum sorunları gibi birçok ekonomik ve sosyal refah göstergesini de hâliyle olumsuz etkiliyor. Sizler, bu ülkenin gençlerini yoksul ve kendini dışlanmış hisseden bireyler hâline getirdiniz. Bunu biz söylemiyoruz, Eurostat ve TÜİK verileri söylüyor. Eurostat 2022 verilerine göre, 0-17 yaş grubunda oranın en yüksek olduğu AB üyesi yüzde 41,5'le Romanya'dır, Türkiye için bu değer TÜİK verilerine göre bile yüzde 42,7'dir

Değerli milletvekilleri, saray başta olmak üzere kamuda israf, yolsuzluk, akraba ve partilileri kayırma üst seviyelerde devam ediyor. On binlerce üniversite mezunu gencimiz asgari ücretle bile iş bulamazken her ilde üniversite olsa ne olacak? Mezun olmak sanki bir işe yarıyormuş gibi kamu kurumlarında açılan kadrolar için alımları ibretle takip ediyoruz. KPSS'ye büyük ümitlerle girip yüksek puan alanlar mülakatta başarılı olamıyor; sebebi ise bazı seçilmiş düşük puanlıların, ne hikmetse yüksek puan alarak işe girmesidir. Yani gençlerimiz torpilleri yoksa devlette görev alamıyor, bu da mülakat ısrarınızın nedenini pekâlâ açıklıyor. Devleti yirmi iki yıldır yöneten sizler, soruları çalarak devletin önemli yerlerine sızanlara nasıl göz yumduysanız sonrasında da vasıfsız, yetersiz, liyakatsiz kadroları işbaşına getirerek devlet çarkını işlemez hâle getirdiniz. Biz bu çöküşü görüyor ve biliyoruz fakat siz hâlâ kulağınızın üstüne yatıyorsunuz.

Gençlerimiz size rağmen çalışıyor, başarıyor, hatta bu gençlerden 900'ü İtalya'da eğitim hakkı kazanıyor ama gelin görün ki vize engeline takılıyorlar. Gençlerin gözlerinde umutsuzluk, öfke ve maalesef, devlete karşı duyulan hayal kırıklığı var; gençlerimizde ülkelerine karşı aidiyet duygusunu bırakmadınız. Bugün Türkiye'den giden nüfus yaş grupları incelendiğinde en fazla göç edenlerin yüzde 15'le 25 ve 29 yaş arası gençler olduğu açıkça görülmektedir. Peki, Türkiye'ye göç edenlerin durumu nasıl? TÜİK verilerine göre son iki yılda yüzde 36 azalarak 316.456 kişi olmuştur yani Türkiye yükseköğrenim görmüş nitelikli iş gücünü kendine çekmede cazibesini çoktan yitirmiş.

Sayın Bakan, bir türlü çözemediğiniz barınma konusuna da baktığımızda, yurt yatak kapasitesini 993.720'ye çıkarmakla övünürken "Başvuru yapan öğrencilerin yüzde 97'sini yurtlara yerleştirdik." diyorsunuz. Son zamanlarda yeni yurt yapmadan yatak ve ranza ilaveleriyle mi yurtların kapasitesini artırıyorsunuz? Öğrenciler "yurt çıktı" diye sevinemiyorlar bile, kaç kilometre uzakta kalıyor biliyor musunuz? Bu çocuklar nasıl gidip gelsinler? Siz sadece niceliğe bakıyorsunuz; öğrenciler için her yönüyle uygun olan, eğitim gördükleri kampüslerin içinde kalmalarıdır; bu imkânı sağlayamayan üniversiteler içinse yerleşkeye yakın alanlarda yurt yapılmalıdır.

Niteliğe gelecek olursak durum daha da vahim. Hatırlayın, hijyen sorunları, bitirilmemiş KYK yurtları, zehirlenmeler, sağlıksız ve lezzetsiz yemekler, yurtları saran böcekler, duvarları dökülen, tavanları akan, daha fiziki koşulları bile tamamlanmamış yurtlar varken son dönemde yurtlarda yaşanan taciz vakaları gibi birçok problemi de Komisyonda dile getirmiştik. Komisyondaki sorularımıza verilen cevapta, her gün yemeklerden numune alındığını, ayrıca, lokantaların ve kantinlerin denetlendiğini ifade etmişsiniz. Peki, Sayın Bakan, soruyorum: Her gün yemek numunesi alınıyorsa ve denetleniyorsa gıda zehirlenmeleri neden yaşanıyor? Neden öğrencilerden hâlâ bu konuda şikâyet geliyor? Hijyen eğitim belgesi almak tek başına temizlik sorununu çözmeye yetiyor mu Allah aşkına?

Sayın Bakan, öte yandan, yurtlarla alakalı başka bir konuyu da size sormak istiyorum: Hain darbe girişiminden sonra FETÖ'ye ait yurtlara "ihtiyaç fazlası" denilerek yurtların Hazine ve Maliye Bakanlığına devredildiği, Bakanlığın da AK PARTİ'ye yakın vakıflara bu yurtları tahsis ettiği hususu basında genişçe bir yer aldı. Soru önergemize verdiğiniz cevapların netlik kazanması için FETÖ'ye ait yurtların detaylı listesini sizden talep ediyoruz. Basına yansıyan iddialarda doğruluk payı varsa, öncesinde cemaat gibi gözüken, sonrasında FETÖ terör örgütüne dönüşen bu yapılanmalardan hiç mi ders alınmadı? Bu yurtların tamamı, öğrenciler barınma sorunu yaşarken devlet yurduna neden dönüştürülmedi? Bu hâliyle bakacak olursak yurtlar başka vakıf ve cemaatlere geçerek sadece el değiştirmiştir ama zihniyet aynen devam etmektedir. Bu konuya sizden açıklık getirmenizi bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, ekonomik krizle birlikte toplumumuzun sinirleri iyice bozuldu, sosyal yapı sarsıldı. Özellikle gençler arasında hızla yayılan vahşete varan şiddet eylemleri, ahlaki değerlerin çöküşü, çaresizlik ve intiharlar vicdan sahibi olan herkesi yürekten yaralıyor. Evlenemeyen genç nüfus ve baş gösteren madde bağımlılığıysa geleceğe umutla bakmaya engel oluyor. Gençlerin uyuşturucu batağında olduğunu ve çocuk yaşlara kadar inen bu beladan kurtulmak için güçlerinin yetmediğini görüyoruz. Bu soruna devletin el atması gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz. Peki, Bakanlık bütçesinden Bağımlılıkla Mücadele Programı kapsamında ayrılan pay ne kadar? 48 milyon 171 bin lira yani Bakanlık bütçesinin on binde 2'si, evet, yanlış duymadınız, on binde 2'si. Aslında bütçeden ayırdığınız payla bu konudaki ciddiyetiniz de ortaya çıkıyor.

Sayın Bakan, 2023 yılında Türkiye'de yakalanan metamfetamin miktarı AB ortalamasının 2 katı kadar. Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre Türkiye'deki esrar kullanımı bu yıl yüzde 54 oranında artmış. Emniyet Genel Müdürlüğünün yayınlamış olduğu raporadaysa her gün Türkiye'de 800'den fazla kişi uyuşturucu nedeniyle gözaltına alınıyor, bunların yüzde 60'ı gençlerden oluşuyor. Rapordaki sonuçlar gerçekten dehşet verici. Türkiye'nin bir uyuşturucu üssü ve bağlantı noktası yapılmak istendiği çok açık görünüyor ve bu, ciddi bir millî güvenlik sorunudur diyoruz.

Sayın Bakan, her ne kadar bağımlılıkla mücadele Bakanlığınızın yanında İçişleri, Aile ve Adalet Bakanlarını da ilgilendiren ortak bir sorun olsa da genel nüfusun en dinamik kesimini oluşturan gençlerimizin Bakanlığı sizin iradenizde.

Bağımlılık denince akla ilk gelen alkol, tütün ve uyuşturucu bağımlılığdı; doğru ama bunlara artık yeni nesil bağımlılık olan dijital yani sosyal medya ve mobil oyunlar bağımlılığı da eklendi. Garip olan ise bence bu konuların sizin tarafınızdan hiç ciddiye alınmamış olması. Bu ciddiyetsizliğin faturası, emin olun ileride çok ağır bir şekilde olacaktır.

Sayın Bakan, Komisyon görüşmelerinde size yöneltmiş olduğum soruların bir kısmının cevaplanmadığını, cevap verilenlerin ise içerik bakımından oldukça yüzeysel kaldığını ve cevapların gerçeği yansıtmadığını bilmenizi isterim. Örnek olması açısından birini söylemiş olayım: Yükseköğretimde okuyan öğrencilerimize verilen karşılıksız burs desteği ödemelerinin geçen yıla göre yüzde 40 oranında azalmasının sebebini sormuştum; cevap hayli trajikomik gerçekten. Bu kalemdeki azalmanın gerekçesi olarak Bakanlık tarafından öğrencilere teknolojik cihaz desteğine olan talebin azalması olarak göstermişsiniz. Tevafuk o ki Karadeniz Sahil Yolu'nda, 4 gencimiz, ucuz telefon almak için Gürcistan'a giderken heyelan altında kalarak vefat etti. Gençlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Ülkece yaşadığımız her büyük olay ya da felaket aklımıza Albert Camus'un "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." sözünü getiriyor. Verginin vergisinin vergisinin alındığı bu ülkede toprak değil, sizin yanlış politikalarınız bu gençlerimizin canına mal olmuş oldu. Bu ölen gençlerin vebali kimin üzerinde Sayın Bakan? Bize verdiğiniz cevaba dönecek olursam, demek ki neymiş? Telefon ve teknolojik cihazlara gençlerden gelen talep azalmamış; aksine, Hükûmet olarak sizler makul ücretlerle ve gerçekçi desteklerle teknolojiyi gençlere ulaştıramadınız, onlar da sizin tek seferlik devede kulak indirimlerinize tenezzül etmemişler.

Sayın Bakan, her seçim döneminde siyasi malzeme olarak kullanmaktan çekinmediğiniz Karşıyaka Spor Kulübünün stadına da değinmek istiyorum. Stadı yapmadınız, şimdi de topu belediyeye atıyorsunuz. Madem stadı yapmayacaktınız bu zamana kadar insanları neden kandırdınız? İktidarınız stat vaadiyle yıllarca oy devşirmeye çalıştı, zamanında yapılacak olana da engel oldunuz. Şimdi, Karşıyaka sizden en kısa zamanda yer tahsisi istiyor ve bekliyor.

Sayın Bakan, bugün futbol kulüplerinin endişe veren durumundan da biraz bahsetmek istiyorum. Türkiye Futbol Federasyonuna ve hakemlere ciddi bir tepki olmuş, toplumda taraftarlar maçların adil yönetildiğine inanmıyor, camianın içindeki futbolcular ve kulüp başkanları da bazı takımlara iltimas geçildiğini savunuyor. Bunların yanında, bazı hakemlerin avukatlarla yüksek meblağlarla anlaşarak kendilerine hakaret eden taraftar üzerinden kazanç sağladıkları öne sürülüyor. Bunlar muhakkak sizin de malumunuz olduğu konulardır, sorunları biliyorsunuz; neden hâlâ harekete geçmiyorsunuz, doğrusu merak ediyorum. Bakın, Bakanlığınızın bütçe görüşmelerinde Türkiye'deki spor sektörünün kara para aklama ve bahis sektörüne dönüştüğünü, bu kulüplerin bahis çeteleri ve kara para aklayıcılarıyla olan iş birliklerinin ifşa edileceğine dair uyarıda bulunmuştum. Tam sekiz gün sonra, içinde ünlü isimlerin de bulunduğu yasa dışı bahis oyunlarına teşvik operasyonu gerçekleştirildi ve maalesef, söylediklerimde haklı çıkmış oldum. Spor kulüplerinin bu kadar başıboş bırakılmasına anlam veremediğimizi söylemiş ve spor kulüplerinin denetlenmesinin ikazını da buradan tekrar yapmış olayım. Aksi hâlde, Türkiye karanlık adamların cirit attığı, sporun her alanını manipüle ettiği bir ülke hâline dönüşecek. Durum böyleyken 2024 Olimpiyatları'ndaki başarınızı da es geçiyorum.

Değerli milletvekilleri, hazır Bakan Bey'i burada bulmuşken önemli bir konuyu daha dile getirmek istiyorum. Ege Üniversitesinde yakın zamanda şaibeli bir yemek ihalesi gerçekleşti, her nedense makul olan teklif kabul edilmeyip ihale başka bir firmaya verildi. Tabii, bu duruma itiraz edildi. İtiraz sonucu üniversitede komisyon toplanıp ihale kararı tekrar incelenmiş. Sonuç itibarıyla da bu konu şimdi Kamu İhale Kurumuna intikal etmiş durumda. Böyle köklü bir üniversitede bu gibi şeylerin yaşanması ve sürecin bu noktaya gelmesi elbette can sıkıcı bir durumdur. Bu konunun mercek altına alınması şarttır, nedeni ise kamu zararını önlemek olacaktır. Sayın Bakan, sizden ricam, milletimiz adına bu konunun takipçisi olmanız.

Toparlayacak olursam, biz bu bütçeyi zayıf buluyoruz, Sayın Bakanları da başarısız buluyoruz. Millî Savunma Bakanlığının bütçesi haricinde oyumuzun rengi "hayır"dır, "kabul" oyunu yalnızca Millî Savunma Bakanlığı bütçesine vereceğiz. Böylece bu süreç de son parti olarak bizim konuşmalarımızla tamamlanmış olacak bugün, oylanacak.

Bu yeni dönemde her üç Bakanlığa da bütçeleri hayırlı olsun, milletimiz için de hayırlı uğurlu olsun diyorum.

Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)