GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:34
Tarih:14.12.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKALIN (Edirne) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakanlar, değerli milletvekilleri; Tarım ve Orman Orman Bakanlığı bütçesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Binlerce yıldan beri tarım ürünleri üreten ve ihraç eden, tarımın ilk merkezlerinden olan bu coğrafyada, biz İYİ Parti olarak, tarım politikalarının millî güvenlik politikaları kadar önemli olduğuna ve ona göre planlanıp bütçelendirilmesi gerektiğine inanmaktayız. Tarım, yalnızca gıda güvenliğimizin temel taşı değil aynı zamanda ülkemiz ekonomisini, bağımsızlığını, sağlığını ve geleceğini şekillendiren stratejik bir sektördür. Ancak üzülerek ifade etmek istiyorum ki bu bütçe bunun önemini anlamış bir bütçe değildir. Bu bütçe çiftçimizin hiçbir sorununu çözmeyecek ve çiftçimizin yok olması adına hazırlanmış bir bütçedir.

Değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 45'inci maddesi ve Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesi de tarım sektörüne ayrılması gereken destek oranının gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1'i olması gerektiğini hükme bağlamıştır. Ancak açıklanan bütçede bu oran maalesef yüzde 1'in altında kalmıştır. Bu durum yasal bir zorunluluğun yerine getirilmediğini açıkça göstermektedir. Çiftçilerimiz artan üretim maliyetleri ve düşük desteklerle ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmış, bu durumdan dolayı yalnızca tarımsal üretimimiz değil, kırsal kalkınma ve gıda güvenliğimiz de tehdit altına girmiştir. Son yirmi yılda nüfusumuz yaklaşık 20 milyon kişi artmışken buğday üretim alanlarımız yaklaşık 2,5 milyon hektar azalmıştır. İcra makamının sunumlarında hep ihracattan bahsediliyor, ithalat maalesef es geçiliyor.

Bakın, tarım ithalatında 2002 yılındaki hacim yaklaşık 1,5 milyar dolar iken 2023 yılı itibarıyla yaklaşık 14 milyar dolara yaklaşmıştır. Ticaret dengesi de eksi 5 milyar dolar civarıdır. Çiftçilerimizi zor durumda bırakan da bu sorumsuz ithalat politikalarıdır. Bu durum, çiftçilerimizin ve üreticilerimizin sahipsiz bırakıldığının göstergesidir. Ülkemiz, tarımda kendi kendine yeten ülke olmaktan uzaklaşmış, tarımsal ilaçlar ve hibrit tohum pazarının âdeta bir tüketicisi hâline gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, bir diğer konu, tarım kimyasalları konusudur. Tarımsal kimyasalların yoğun kullanımı, yalnızca çiftçilerimizin maliyetlerini artırmakla kalmamakta, aynı zamanda çevresel tahribata yol açmaktadır. Bugün, yer altı sularımızda tarım ilaçlarına ve diğer sanayi kalıntılarına rastlıyoruz; bu durum, tarım yapılan topraklarımızı verimsiz hâle getiriyor ve gıda güvenliğimizi doğrudan etkiliyor. Avrupa Birliği verilerine göre, Türkiye'den ihraç edilen birçok gıda ürünü pestisit ve mikrotoksin kalıntıları nedeniyle geri çevrilmektedir. 2024 yılının ilk yarısında 205 parti gıda ürünümüz kimyasal kalıntılar nedeniyle uluslararası gümrüklerde sorunlar yaşamış, 132'si sınırda reddedilmiştir. Daha birkaç gün önce Finlandiya'ya ihraç edilen kimyon baharatında salmonella bakterisi tespit edilmiş, ürünler piyasadan toplatılmıştır. Bu olaylar, tarımsal gıda üretiminde kullanılan kimyasalların denetim eksikliğini ve kalite standartlarının uygulanmasındaki sorunları gözler önüne sermektedir.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüden dayanaksız konuşmayı kendime zül addederim ancak gümrükten geri dönen tarım ürünlerinin iç piyasaya sürüldüğü iddiaları dilden dile dolaşmaktadır. Bu konuda Ticaret Bakanına yazılı soru önergesi verdim, daha cevap alamadım. Sayın Bakan, şimdi size soruyorum: Bu iddialar doğru mudur?

Bu bütçe, maalesef, hayvancılık için de hayal kırıklığıdır. Hayvancılık desteklerinin destekleme bütçesindeki payı 2023 yılında yüzde 24,2; 2024 yılında yüzde 21,6; 2025 yılında da yüzde 20,1'le kademeli olarak azaltılmıştır. Bu sebeple, özellikle köylerde hayvancılık yok olmaktadır.

Tarımı etkileyen en büyük sorunlardan biri de belki de en önemlisi, kapanan köy okullarıdır. İktidara geldiğinizde 32 bin civarı olan köy okullarımız, bugün 12 bin seviyelerine düşmüştür. Köy okullarının kapanması köylerden göçü hızlandırmıştır. Bu durum köylerin demografik yapısını bozmakta ve köylerin geleceği açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu yanlış politikalar sonucunda çiftçilerimiz arazilerini boş bırakmakta veya arazilerini satarak köylerini terk etmektedir; verimli arazilerimiz de köy dışındaki kişilerin, daha doğrusu yabancıların eline geçmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında yapılması gerekenleri anlamak için tarımda başarılı olan gelişmiş ülkelerde yapılanlara ve tarımsal desteklere bakmak gerekmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde tarımsal destekler millî hasılanın yüzde 1 ila 2'si arasında olması gerekir; Türkiye'de bu oran -biraz önce söylediğim gibi- maalesef yüzde 1'in altında kalmıştır. Mesela, Amerika'da 2018 yılında kabul edilen çiftlik yasasıyla tarım, gıda ve ilgili endüstrilerinin gayrisafi yurt içi hasılaya katkısı 2023 yılı itibarıyla 1,5 trilyon dolar olmuştur. Ayrıca, Amerika'da istihdam edilen tarım ve gıda çalışanlarının sayısı 22 milyonun üzerindedir. Bu da Amerika'daki toplam istihdamın yüzde 10'unu oluşturmaktadır. Avrupa Birliği ise uzun vadeli bütçesinin üçte 1'ini yani yaklaşık 400 milyar avroyu ortak tarım politikalarını desteklemek için ayırmıştır. Gelişmiş ülkelerde tarıma ayrılan bütçeler yalnızca çiftçiyi desteklemek için değil, aynı zamanda sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak, doğal kaynakları korumak ve yenilikçi tarım teknolojilerini teşvik etmek için kullanılmaktadır. İşte, bu sebeple, Avrupa Birliği ve diğer gelişmiş ülkelerden tarım ürünleri ithal eder hâle geldik. Bugün Yunanistan'tan pamuk alıyoruz, Amerika Birleşik Devletleri'nden pamuk alıyoruz, soya fasulyesi satın alıyoruz. Buradan şu sonuç çıkmaktadır: Gelişmiş ülkeler tarıma çok büyük önem vermekte ve gelecekleri için tarım sektörlerini desteklemektedirler. Ülkemizde de bu anlayış benimsenerek tarım politikalarının yeniden şekillendirilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda somut olarak önerilerimizi paylaşmak istiyorum: Öncelikle Tarım Kanunu'nda belirtildiği gibi tarımsal destekler gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1'i olmalıdır hatta bu oran tekrardan gözden geçirilip yükseltilmelidir. Tarımsal üretimlerde yerel tohumlarımızın korunması ve geliştirilmesi için bilimsel çalışmalar artırılmalıdır. Tarımsal ilaçların ve kimyasalların kontrolsüz kullanımı engellenmeli, denetimler artırılarak organik tarım uygulamalarının yaygınlaşması sağlanmalıdır. Çiftçilerimizin mali yüklerini azaltmak için mazot, gübre, yem gibi temel girdilere yönelik desteklerin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi artırılması ve avantajlı kredi mekanizmalarının daha erişilebilir hâle getirilmesi önem arz etmektedir.

Ayrıca, çevre dostu ve yenilikçi tarım politikalarının uygulanması, toprak ve su kaynaklarının korunması için elzemdir; daha çok desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Gıda ürünlerindeki kalite standartlarının sağlanması ve ihracatta yaşanan sorunların çözülmesi için etkin denetim mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. Tarımda katma değeri yüksek ürünlerin üretimi yönlendirilmeli ve desteklenmelidir.

Yapılacak en önemli şey ne biliyor musunuz? Köy okullarının açılmasıdır. Bu düzenlemeler sadece bugünkü sorunların çözümü için değil gelecekte tarım sektörümüzü daha güçlü ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak için kritik öneme sahiptir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKALIN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Akalın, lütfen tamamlayın.

MEHMET AKALIN (Devamla) - Anayasa’nın bize verdiği sorumluluk çerçevesinde tarımın hak ettiği desteği görmesi için Türk tarımıyla ilgili bu bütçeyi yeterli bulmuyor, gerekli düzenlemelerin yapılması çağrımızı yeniliyor, Yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti, CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)