| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 14.12.2024 |
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım Bakanlığı ve bağlı genel müdürlükleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meteoroloji Genel Müdürlüğüyle ilgili söylememiz gereken şeyler, şu ana kadar gerçekten yaptıkları çok olumlu ve güzel şeyler var. Vermiş oldukları tahminlerle şehirler arası yolculuk yapacak insanlarımıza yol güvenliği, yağış oranı, gidecekleri güzergâhta buzlanma ya da kar var mıdır, yok mudur; bu manada çok ciddi bilgiler veriliyor. Yine, çiftçilerimizin ekim dikim zamanında özellikle yağmur yağacağı ya da yağmayacağı konusundaki tahminlerle Meteoroloji Genel Müdürlüğünün şu ana kadar yapmış olduğu çalışmaları çok olumlu buluyoruz ve kendilerine teşekkür ediyoruz.
İklim değişikliğiyle birlikte tabii ki kullanılabilir su oranlarının da ciddi manada azaldığını görüyoruz. Özellikle kar yağışının azalmış olmasından kaynaklı barajların yeterince -özellikle yaz sulama sezonunda- beslenemediğini görüyoruz. Bunun için de Devlet Su İşlerinin, barajı yöneten kurumların çok ciddi tedbirler alması gerektiğine inanıyoruz çünkü her yıl, kullanabileceğimiz hem tarımsal hem içme sularında ciddi bir azalmanın yaşandığını görüyoruz. Eğer kuraklık böyle devam ederse, iklim değişikliği, küresel ısınma böyle devam ederse ileriki yıllarda bunu daha da fazla yaşayacağımızı görebiliyoruz. Son zamanlarda, bu yıl özellikle Seyhan Baraj Gölü'nde ciddi manada bir su eksikliği yaşadık, bunun giderilmesi için de Devlet Su İşleri şu anda ciddi bir tedbirle uğraşıyor. Eğer Çatalan Barajı'ndaki seviye yükseltilebilirse Seyhan Baraj Gölü'nün daha fazla su alabileceği ve önümüzdeki tarımsal sulama dönemi başladığında sulamayla alakalı bir sıkıntı yaşanamayacağını sayın yetkililerden öğrenmiş durumdayız. Bu, önemli bir çalışma çünkü bu yıl Seyhan Baraj Gölü'nde pompaların büyük kanaletlere aktaracağı su seviyesinin bile altına düştü su. Onun için bizim bu çalışmayı mutlaka yapmamız lazım. DSİ de zaten bu çalışmayı şu anda başlatmış durumda. Buradan DSİ yetkililerine de teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Tabii, Devlet Su İşleri denince... Devlet Su İşleri çok icracı bir kurum. Bu icracı Kurumun tasarruf tedbirlerine takılmadan yapacağı yatırımları yapması gerektiği kanaatindeyim ki bu yıl da zaten tasarruf tedbirlerine çok ciddi takılmadı ve önümüzdeki yıl itibarıyla da Devlet Su İşlerine verilecek miktarın yine tasarruf tedbirlerinin dışında tutularak hareket edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Özellikle Çukurova bölgesinde kanaletlerin çok uzun yıllar önce döşenmiş olması, o beton kanalların yani sulama sisteminin çok uzun yıllar öncesinden döşenmiş olmasından kaynaklı çok ciddi eskimeler, kırılmalar, dökülmeler olduğu için çok ciddi su kayıpları yaşıyoruz. Artık Devlet Su İşlerinin bir şekilde sulama sistemlerini yer altına alarak hem buharlaşmayı önlemesi hem de yeni yapılacak sistemle su kaybını önlemesi elzemdir çünkü eğer -demin de söylediğim gibi- ileriye dönük bu kuraklık devam ederse, kar yağışı olmazsa çok ciddi problemler yaşayacağız. Yağmur yağıyor, baraj doluyor ancak yağmurun suyuyla barajdaki suyu kontrol etmemiz mümkün değil ancak kar yağar ve yavaş yavaş erirse derelerden gelecek ve oradan toplanacak suların barajlara gelmesiyle barajların daha iyi besleneceği kanaatindeyiz. Onun için de bizim mutlaka yer altı sulama sistemine geçmemiz lazım ki şu anda Seyhan sulama bölgesinde bu sisteme başlandı. İnşallah, İmamoğlu, Ceyhan ve Yüreğir bölgesinde de bu sulama sistemine geçilir ve bir an önce suyu yer altına alarak -dediğim gibi- hem buharlaşmayı hem de su kayıplarını önlemiş oluruz.
Yine, taban drenajlarıyla alakalı geçmiş yıllarda güzel çalışmalar yapıldı fakat eksik kalan bölgeler var. Umuyorum ki Devlet Su İşleri de bu konuda yine üzerine düşeni yapacaktır çünkü taban drenajlarını yapmadığımız yerlerde toprakta çoraklaşma başlıyor, taban suyu yükseldiği zaman toprak çoraklaşıyor ve verimliliğini kaybediyor. Zaten aşırı sulama, gübre ve kimyasal ilaçlardan dolayı toprağımız yıprandığı için bir de çoraklaşmanın vereceği yıpranmayla topraklarımızı kaybetme süreci başlıyor. Onun için bir an evvel bizim, o taban drenajlarını da bitirerek, çoraklaşmaya müsaade etmeden taban suyunu drenajlara aktarmamız lazım.
Yine, bu küresel ısınmayla birlikte bitki deseninde de değişikliklerin olması lazım. Tarım Bakanlığının bu alanda çalışmaları olduğunu biliyorum. Bitki deseninin bölgelere göre, o bölgedeki yıllık ısınma, yıllık sıcaklık oranına göre değerlendirilerek ayarlanması lazım. Geçmiş yıllarda bunu çokça yaşadık; birdenbire, özellikle mayıs ayında, buğday tam tane tutmaya başladığında çok aşırı bir sıcakla birlikte tanelerinin zayıf kaldığını, dolmadığını gördük, yaşadık. Yine, narenciyenin tam çiçek açtığı dönemde çok aşırı sıcakla birlikte çiçeklerini döktüğünü ve yeterince meyve tutmadığını gördük. Dolayısıyla, bu manada da bizim Tarım Bakanlığı olarak çiftçimizi yönlendirmemiz, onlara yön vermemiz lazım ki hem küresel ısınmaya karşı tedbir almış olalım hem de ülkemizi ihtiyacı olan meyveyi, sebzeyi, tahılı yetiştirebilecek duruma getirelim.
Şimdi, burada, tabii, tahıl denilince buğday ve mısırdan da biraz bahsetmemiz lazım. Buğday çok stratejik bir ürün yani buğdayınız yoksa, Allah esirgesin, savaşa dahi giremezsiniz çünkü buğday stokunuz olmadığı zaman savaşa girdiğinizde yarın askerinizin ihtiyacını karşılayacak durumda olamayacaksınız. Onun için buğday çok stratejik bir ürün; buğdayın ekimini, buğdayın üretimini mutlaka teşvik etmemiz lazım, bunun için prim desteklerini de biraz daha iyileştirmemiz lazım.
Prim destekleriyle alakalı, tabii, son zamanlarda olumlu, güzel gelişmeler oldu, bunu daha da arttırarak devam etmemiz lazım. Niye? Çünkü üreten çiftçiyi desteklememiz lazım, üreten insanları desteklememiz lazım ki onlar üretime devam etsinler. Bugün soframıza gelen her şeyde çiftçinin katkısı var, her şeyde köylünün katkısı var. Peynirinden sütüne, yoğurduna, efendim, salatalığından domatesine ya da bir başka sebzeye ya da ekmeğimize ya da yumurtamıza ya da etimize; her şeyi üreten köylümüz ve çiftçimiz. Dolayısıyla bizim köylümüzü ve çiftçimizi destekleyip onları hem köyde tutmamız lazım hem de üretimi yaptırmak için teşvik etmemiz lazım. Eğer bunu yapamazsak, köylü köyünü terk ettiği zaman, tarlasını ekmediği zaman, dolayısıyla hayvancılıktan çıktığı zaman yeterince süt, yeterince peynir, yeterince et elde edemeyeceğimiz gibi yeterince buğday, yeterince mısır, yeterince bir başka ürünü de elde edemeyip ithalata bağlı, dışarıya bağlı bir toplum hâline geleceğiz. Onun için, bizim kesinlikle ve kesinlikle çiftçiyi, üreten insanları desteklememiz lazım, bunların üretimini mutlaka sağlamamız lazım.
Bunu pandemi döneminde çok iyi yaşadık; pandemi döneminin en önemli şeyi gıda oldu, herkes gıdaya koştu. Düşünün, ayçiçek yağı birdenbire fırladı, marketlerde ayçiçek yağı bulamaz hâle geldik. Niye? Çünkü insanlar kendi ailesinin tedbirini almak istiyor; yağını, şekerini, tuzunu, ununu evinde bulundurmak istiyor. Dolayısıyla, bunun için de marketlerde ciddi bir yoğunluk yaşandı ve her şeyin fiyatı birdenbire arttı. Biz eğer ki çiftçimizi, üreten insanlarımızı korur ve üreten insanlarımızın üretimini arttırırsak hiçbir sıkıntı yaşamadan ayçiçek yağımızı da, zeytinyağımızı da, tereyağmızı da, etimizi de, sütümüzü de üretebiliriz. Çünkü -Allah'a çok şükür- havamızla, suyumuzla, iklimimizle, toprağımızla bunları yapabilecek durumdayız. Çiftçilerimiz de bu tecrübeye sahip insanlarımız, yeter ki biz bunları destekleyelim ve üretimini sağlayalım.
Yine, hayvancılıkla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Birdenbire, bir bakıyorsunuz, efendim, işte "Et fiyatları yükseldi." diye bağıranlar; birdenbire, bir bakıyorsunuz, efendim "Et fiyatları düştü." diye bağıranlar; birdenbire, bir bakıyorsunuz "Dişi hayvanları bile kesime gönderdi." diye bağıranlar... Arkadaşlar, bizim bunların hiçbirine itibar etmeden, gerçekten hayvancılık yapan insanların hayvancılığa devam edebileceği süreci onları destekleyerek, onların bu işi yapmasına vesile kılarak devam ettirmemiz lazım yani et fiyatları arttı diye dışarıdan et getirirsek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Varlı, lütfen tamamlayın.
MUHARREM VARLI (Devamla) - ...tabii ki dişi hayvanların kesilmesine de vesile olabiliriz ama biz eğer ki onları dinlemeden bu dengeyi, hem üreteni hem de tüketeni koruyacak bir yapıyı oluşturabilirsek işte o zaman başarılı olmuş oluruz ki insanlarımızın da buna ihtiyacı var.
Hayvancılık, Türkiye açısından çok önemli bir değerdir. Eğer birisi hayvancılıktan çıkarsa orada hayvancılığa tekrar geri dönmesi mümkün değil çünkü -çok özür dileyerek söylüyorum- o pisliğin içerisinde, o kokunun içerisinde, o zorluğun içerisinde kimse bulunmak istemez. Onun için, hayvancılık yapan insanlarımızı, çiftçilerimizi, üreten insanlarımızı korumamız lazım, desteklememiz lazım; onlara elimizden gelen en iyi desteği vermemiz lazım.
Bu duygularla hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)