Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 35 |
Tarih: | 15.12.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, Değerli Bakanlar, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu konuşulan sorunlar, sadece iktidar-muhalefet arasında "Muhalefet iktidara neler söyledi, biz de tehlikeyi nasıl bertaraf edelim?" denilerek göz ardı edilmemeli. Burada, gerçekten, milletvekillerimizin hem danışmanları hem gruplar hem kendileri saatlerce mesai harcayarak çalışıp geliyor. Doğal olarak zaten burada yaptığımız iş bir kamu hizmeti. Bu bütçenin asıl sahibi millet, patron millet. Millet; emanetçi olarak bakanlara bu bütçeyi harcama görevi verdi, muhalefete ise bunu denetleme görevi verdi. İşte, bizim burada yaptığımız denetleme görevi. Bu açıdan her birimiz de iyi niyetlerle çalıştığımız sürece kamu yararına çalıştığımızı düşünmeliyiz, bilmeliyiz. Buradaki eleştirilerimiz şahısların kişiliklerine yönelik değildir. Eminim ki Sayın Yusuf Tekin, Sayın YÖK Başkanımız Özvar Hocamız ellerinde imkân olsa her şeyi yaparlar ama buradaki sözlerinizi bize cevap yetiştirmek için değil de sizin daha üst mercilerinize, bütçe koparabileceğiniz yerlere aktarma gayretinde olun. Bakın -örnek olsun diye- deprem bölgesindeki üniversiteler geliştirme ödeneği alamıyor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi yıkılmış, hocalar konteyner bulamıyor. Konteyner bile bulunamayacak duruma geldi. İstenen yer çok uzak, 40 kilometre ötede, geliştirme ödeneği alamıyor ama birçok üniversite çok gelişmiş şehirlerde olduğu hâlde... İsimlerini zikretmek istemiyorum, oradaki hocalarımız mağdur olmasın. Buraya da verilmesi lazım. Geliştirme ödeneği neye göre veriliyor, düzenleyin; yok ortada.
Az önce arz etmeye çalıştığım, akademisyenlerin kadro meselesi... Ya, insaf edin, hangi çağda yaşıyoruz. Herhangi bir ilçe tarım müdürlüğünde çalışan çaycının, odacının iş garantisi var. Küçümsemek için söylemiyorum, bütün kamu hizmeti için söylüyorum. Göreve başladığında "Bir daha beni yeniden işe alır mısınız?" diyen birisini hiç duydunuz mu? Ama üniversiteler her yıl bunu yaşıyor, her yıl. Hocam, siz de rektörlük yaptınız, AK PARTİ'deki rektör arkadaşlar da var, onlar da şahitler; bütün akademisyenler her yıl bunu yaşıyor, her yıl. Ha, AK PARTİ çok mübarek bir iş yaptı, bunun süresinin uzatılmasına, dört yıla kadar yapılmasına imkân tanıdı. Şimdi sözleşmeler iki yıl; iki yılda bir sıfırdan başlamış gibi... Tabii, seçim olur, siz gidersiniz, başkaları gelir; eskiye söversiniz, bugünkünün çok iyi olduğunu zannedersiniz; bu, asla kabul edilemez. Her an "Biz bırakırız, en istemediğimiz bir kişi işbaşına geldiğinde nasıl bir sonuç olur?" diye düşünmeli ve ona göre tavır alınmalı.
Öğretmenlikle ilgili keza; eskiden neslimiz, gençlerimiz için en saygın meslek öğretmenlikken bugün âdeta en istenmeyen meslek hâline geldi. Ne akademisyenlerin ne öğretmenlerin aldıkları ücret yeterli olmadığı için yeni yayınlara ödeme yapamıyor. Yayınlara ödeme yapamadığı için, kitap okuyamadığı için, ay sonundaki ev kirasını düşündüğü için de hizmet üretemiyor, kendini geliştiremiyor, kendini geliştiremiyor, doğal olarak da geriye gidiyor. Onun için, YÖK Başkanımızdan talebimiz, üniversitelerin kontenjanlarının yeniden gözden geçirilmesi. "Hangi alana çok talep varsa orayı ya da öğrenciler fazla istedi diye burayı yükseltelim." değil, geleceği planlayarak "Ülkemizin on yıl sonra şu şu alanlara ihtiyacı var." diyerek buna göre yönlendirilmeli. Bugün biliyoruz ki pek çok bölümden hiç atama yapılmayacağı hâlde, atanacak en fazla 500 kişi olduğu hâlde 30 bin kişi diploma alıyor; hepsi de umutsuzluk içerisinde bekliyor. Ondan sonra nesil niye bozuldu, nasıl bu durumlarla karşı karşıyayız; bunu anlamıyoruz.
Tabii, bu arada şunu da yine belirtmeliyiz ki: Başka kurumlarda öğretmenler var, bu da Millî Eğitim Bakanlığını ilgilendirir. Diyanette fahri Kur'an kursu hocaları var. Dün Çalışma Bakanına söyledim, bugün Millî Eğitim Bakanımıza tekrar etmek istiyorum: Kamu kaçak iş yapmaz; yasalara en fazla saygı göstermesi gereken bizzat bakanlardır, bakanlıklardır. Ücretli öğretmenlik uygulaması bir emek sömürüsüdür, hak gasbıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Çalışkan.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Siz ücretli öğretmenliğe imza attığınız sürece o gençlerimiz intihar etmeye devam edecek, işsiz ordusuna katılmaya devam edecek. Ücretli öğretmenlik uygulaması, bir savaş hâlinde ancak çok kısa bir süreliğine yapılacak bir uygulamadır. Lise mezunu, ön lisans diploması alan kişilere ücretli öğretmenlik yaptırılınca doğal olarak da öğretmenler boş kalıyor. Bu açıdan da bu Diyanetteki Kur'an kursu öğreticileri -bir taraftan eleştiriler var ama bir taraftan başka gerçekler de var- alttakiler sömürülüyor, eziliyor. Sekiz gün sigortası yatıyor Diyanette çalışan fahri Kur'an kursu öğreticilerinin. Hemen her kurumda bir şekilde geçiciler kadroya alınırken bunlar senede 2 defa sınava giriyor, 2 defa her seferinde mülakatlarla ömürleri törpüleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Genel Kurul saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)