| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 16.12.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA DOĞAN DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025 yılı Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine grubumuzu temsilen görüşlerimi ifade edeceğim.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye'nin ekonomik istikrarı ve ülkemizin sağlıklı bir ekonomiye kavuşabilmesi için hayati öneme sahiptir. Bugün, burada, yalnızca eleştiri yapmak için değil, mevcut sorunları tespit ederek bu sorunlara çözüm önerileri sunmak için bulunuyorum. Hepimiz biliyoruz ki bütçe sadece sayılardan ibaret bir tablo değil, aynı zamanda halkımızın yaşam standartlarını yükseltecek, ekonomik refahı artıracak, geleceğimizi şekillendirecek bir yol haritasıdır. Türkiye ekonomisi uzun yıllardır, yüksek enflasyon, döviz kuru dalgalanmaları, bütçe açıkları ve gelir adaletsizliği gibi yapısal sorunlarla karşı karşıya. 2025 bütçe teklifine baktığımızda özellikle şu başlıklarda ciddi risklerle karşılaştığımızı görüyoruz: Bunların en başında gelen, maalesef enflasyon ve alım gücü. Enflasyon, halkımızın alım gücünü her geçen gün daha da azaltmaktadır. TÜİK verilerine göre açıklanan rakamlar ne olursa olsun halkın hissettiği enflasyon çok daha yüksektir. Bu durum, temel ihtiyaçların bile karşılanmasını zorlaştırmakta ve gelir adaletsizliğini derinleştirmektedir. Üzülerek ifade etmeliyim ki paramız pul oldu. Asgari ücretli geçinemiyor, bu konuda artık ciddi bir iyileştirme yapılması gerekiyor. Emeklilerimiz geçinemiyor, emekli olduktan sonra çalışmak mecburiyetinde kalan binlerce emeklimiz var. İnsanlar markete, pazara gidip eli boş dönüyor, vatandaş artık çok çaresiz. Yabancı ülkelerden emekliler ülkemize tatile geliyor, bizim emeklimiz o gelenlere hizmet ediyor. En düşük emekli maaşı, 1 asgari ücret kadar olmalıdır, emekli maaşları iyileştirilmek zorundadır. Dul ve yetim maaşları yerlerde; engelli maaşları çok komik rakamlar, 3 bin lira engelli maaşı var. Bu 3 bin lirayla engelli bireyin hiçbir masrafı zaten karşılanmıyor. Bugün bir tekerlekli sandalye bile 5 bin lira iken engelli bireylere reva görülen maaş gerçekten çok komik bir rakamdır.
İkincisi ise bütçe açığı ve borçlanma. Bütçe açığının giderek büyümesi ülkemizin borçlanma ihtiyacını artırmaktadır. 2025 bütçesi faiz giderlerinin toplam bütçe içindeki payının yine yükseldiğini göstermektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesi içerisinde yer alan en büyük rakamlar cari transferler ve faiz giderleridir. Cari transferler içerisinde diğer kurumlara aktarılacak olan ödenekleri barındırmaktadır. Faiz giderlerinin yüksekliği ise bütçenin önemli bir kısmının faize gittiğinin göstergesidir. Bu, kaynakların üretken yatırımlara yönlendirilmesi yerine faiz ödemelerine harcandığını ortaya koymaktadır. Bu durum da az önce bahsetmiş olduğum gibi enflasyonu yükseltecek ve alım gücünü düşürecektir.
Üçüncüsü ise üretim ve ihracat sorunları. Türkiye'nin üretim kapasitesini artıracak, dışa bağımlılığı azaltacak bir sanayi politikası oluşturulmamıştır. Özellikle katma değeri yüksek üretime yönelik yatırımlar çok yetersiz kalmaktadır. Girdi maliyetlerinin yüksek olması da ayrı bir konu, o da zaten üretimi ve üreticiyi mahvetmiş durumdadır.
Değerli arkadaşlar, tüm bu sorunların çözümü için yalnızca eleştiri değil uygulanabilir çözüm önerileri sunmak zorundayız. İşte bu bağlamda, Hazine ve Maliye politikaları açısından önerilerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle enflasyonla mücadele ve alım gücünün korunması konusunu ele alırsak, para politikaları ile mali politikaların uyumlaştırılması gerekiyor. Enflasyonla mücadelede Merkez Bankasının bağımsızlığını güçlendirecek adımlar atılmalıdır. Para politikaları ve mali politikalar birbirini destekleyecek şekilde yeniden tasarlanmalıdır. Gelir dağılımı ve vergi adaletini sağlamak zorundayız. Vergi sisteminde adaleti sağlamak için KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin oranları azaltılmalı, dolaysız vergilere ağırlık verilmelidir, özellikle yüksek gelir gruplarından alınan vergiler artırılmalı, düşük gelirli vatandaşlar üzerindeki vergi yükü bir an önce hafifletilmelidir. Sosyal yardımlar güçlendirilmelidir. Sosyal yardımlar gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşacak şekilde artırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır ancak bu yardımlar uzun vadede yoksulluğu çözmeye yönelik kalıcı programlarla desteklenmelidir. Bütçe açığı kontrol altına alınmalıdır, bu konuda bir kere, faiz giderlerinin azaltılması gerekmektedir; bu kaçınılmaz bir gerçektir. Faiz ödemelerini azaltmak için borçlanma stratejisi yeniden gözden geçirilmeli, iç ve dış borç yönetimde ileriye dönük yöntemler uygulanmalıdır. Kamu harcamaları etkinleştirilmelidir, kamu kaynaklarının israf edilmesinin önüne geçilmelidir, özellikle büyük altyapı projelerinde şeffaflık sağlanmalı, maliyet-fayda yani daha açık bir tabiriyle fiyat-performans arazileri mutlaka yapılmalıdır. Dijitalleşme ve teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması gerekiyor. Kamu maliyesinde dijitalleşmeye gidilmeli, gelir tahsilatları ve harcamalar daha etkin bir şekilde yönetilmelidir. Böylece, vergi kaçakçılığı ve yolsuzluklarla mücadele de güçlendirilmiş olacaktır.
Diğer bir konu ise bir an önce üretim ekonomisine geçilmelidir, bu konuda en önemli unsur katma değerli mal üretimi ve bunun teşvikidir. Tarım, sanayi ve teknoloji alanlarında katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelik teşvikler artırılmalıdır. Örneğin, teknoloji odaklı girişimler desteklenmeli, yenilenebilir enerji üretimine yatırımlar artırılmalıdır. KOBİ'lere destek artırılmalıdır, küçük ve orta ölçekli işletmelere finansman erişimi kolaylaştırılmalıdır, özellikle ihracata yönelik üretim yapan firmalara teşvikler verilmelidir.
Diğer bir önemli konu ise tarım ve gıda politikalarıdır. Gıda fiyatlarındaki dalgalanmaların önüne geçmek için tarımsal üretim desteklenmeli, çiftçilerin girdi maliyetleri azaltılmalı ve etkin bir planlama yapılmalıdır. Girdi maliyetleri üreticilerimizi çok yormuş durumda. Çiftçilerimiz için vergi sistemi düzenlenmeli ve üreticinin yükü mutlaka hafifletilmelidir.
Dışa bağımlılığın mümkün mertebe azaltılması gerektiği de sugötürmez bir gerçektir. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için yerli ve yenilebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmalıdır. Bu, hem cari açığı azaltacak hem de ülkemize stratejik bağımsızlık sağlayacaktır. Ara malı ithalatına dayalı üretim yapısından kurtulmak için yerli üretim desteklenmelidir. Bu amaçla sanayide yerlileştirme projeleri devreye sokulmalıdır.
İş gücü planlamasını da gözden geçirmemiz gerekiyor. Gençlerimizin eğitimleriyle iş gücü piyasasının ihtiyaçları arasındaki uyumu güçlendirmeliyiz. Bu noktada mesleki eğitim programları yaygınlaştırılmalı, yenilikçi sektörlerde istihdam artırılmalıdır. Beyin göçünü önleyici politikalar izlemek zorundayız. Yüksek nitelikli gençlerimizin yurt içinde tutmak için çalışma koşulları iyileştirilmeli ve yenilikçi projelere daha fazla kaynak ayrılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm bu çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi için en önemli unsur yapısal reformlardır. Ülkemizde artık ekonominin ve refah düzeyinin iyileştirilebilmesi için kapsamlı yapısal reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Nedir bu yapısal reformlar? Hukukun üstünlüğü, kurumsal şeffaflık ve liyakate dayalı bir kamu yönetimi anlayışı ekonomik istikrarın temel taşlarıdır. Özellikle yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesi için şeffaflık ve hesap verilebilirlik öncelikli hâle getirilmelidir. İşte, bütün bunları sağlayabilirsek kapsamlı bir reform gerçekleştirmiş oluruz. Yabancı yatırımcıları ülkeye çekebilmenin, girdi maliyetlerini düşürebilmenin öncelikli yolu hukuki güvenceler sağlayabilmekten geçiyor.
Değerli arkadaşlar, 2025 yılı bütçesi mevcut sorunları çözmek için bir fırsat, halkımız için bir umut kaynağı olabilir ancak bu fırsatı değerlendirmek için siyasi çekişmeleri bir kenara bırakarak ortak akıl ve uzlaşmayla hareket etmeliyiz. Halkımız bizlerden boş vaatler değil, somut çözümler beklemektedir. Son yıllarda vatandaşlarımız ekonomik olarak çok darboğazdan geçiyor. Üzülerek ifade etmeliyim ki bu gerçekleri görmezden ve duymazdan gelmek bu ülkeyi her gün daha da geriye, ekonomiyi daha da dönülmez bir bataklığa sürüklemektedir. Bizler kavga gürültü için değil, halkımızın sesi olmak ve onların haklarını savunmak için buradayız.
Bu duygu ve düşüncelerle bütçe teklifinin ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)