| Konu: | TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUNU TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 30.11.2011 |
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum. Bugün görüşülmekte olan 83 sıra sayılı Kanun'la ilgili Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Bu yıl, çalışanlar açısından bu ülkede emek veren, üreten insanlar açısından son derece talihsiz bir süreç yaşıyoruz. Süreç 2011 Şubatında başladı, Haziran ayında devam etti ve son darbeyi de bugün vurmak üzeresiniz. Darbeyi vurmadan önce sizleri bir kez daha uyarma görevini burada yerine getirmek istiyoruz. Bu sürgün yasalarının birincisini Şubat 2011 yılında, bu yılın başında 6111 sayılı Yasa'yla gerçekleştirmiş oldunuz veyahut da AKP Hükûmeti gerçekleştirmiş oldu. Bunun önemli maddesi 166'ncı maddedir; 6111'in 166'ncı maddesi Türkiye'de tüm belediyelerde çalışan norm kadro fazlası işçilerin, emekçilerin valilik emrine verilmesi ve valilik tarafından il sınırları içerisinde farklı yerlere gönderilmesidir. Yaklaşık olarak 52 bin işçiyi kapsayan bu sürgün maddesi, sürgün kanunu şu anda uygulanmaya başladı. Örnek, şu anda Ankara'da Çankaya Belediyesinde çalışan ama valilik emrine gönderilen arkadaşlar, Ankara'nın en ücra noktası Haymana'ya, Polatlı'ya veyahut da Elmadağ'a sürgüne gönderiliyor ve hatta İstanbul'da Sultanbeyli'de bulunan işçiler nereye gönderiliyor? Avcılar'a gönderiliyor veyahut da Şile'ye gönderiliyor veyahut da İstanbul'un bir başka köşesine sürgüne gönderiliyor. Bunlar bu ülkede yaşayan işçilere ve emekçilere yapılan en büyük zulüm ve en büyük sürgün yasasıdır.
İkinci sürgün yasası; Haziran ayında Parlamento kapalı iken çıkarmış olduğunuz kanun hükmündeki kararnamelerle birlikte, Türkiye'de çalışanlar bir anda boşlukta kaldı, bakanlıklarda unvanları ve kadroları açığa çıkartıldı.
Son olarak da, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde şu anda görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Teşkilat Yasası'yla ilgili; Parlamentoda görev yapan işçilerin, emekçilerin, kamu çalışanlarının sürgün yasası. Biz şunu söylemek istiyoruz, diyoruz ki: Arkadaşlar, burada çalışanların, görev yapan arkadaşlarımızın hiçbir suçu ve kusuru yok iken sizler bu yasayla burada görev yapan arkadaşlarımızı tasfiye ediyor ve onların gelecekleri, onların aileleri ve çocuklarının yaşamlarıyla ilgili önemli kararları alıyorsunuz ve onlara çok büyük haksızlık yapıyorsunuz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde personel fazlası sanki burada çalışanların suçuymuş gibi bir tutum ve davranış içerisindesiniz. 666 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'yle bu durum hukuki bir metne dercedilmektedir. Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisi bu duruma AKP'li Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının son dokuz yıldaki yönetimi sayesinde gelmiştir. Örneğin, Türkiye Büyük Millet Meclisi müşavirleri sorunu; yüzde 80'i 2002'den sonra alınmıştır. Örnek olarak, 2006 yılında 3 Başkan başmüşaviri, 15 Başkan müşaviri, 9 müşavir, toplam 27 müşavir görev yaparken bu sayı Sayın Bülent Arınç döneminde, 2007 yılında 2 Başkan başmüşaviri, 19 Başkan başmüşaviri, 15 müşavir, toplam 36 müşavire; 2008 yılında 3 Başkan başmüşaviri, 20 Başkan başmüşaviri, 23 başmüşavir, toplam 46 müşavire; 2009 yılında 6 Başkan başmüşaviri, 33 Başkan başmüşaviri, 26 müşavir, toplam 65 müşavire Sayın Köksal Toptan ve Mehmet Ali Şahin döneminde ve son olarak 2011 yılında ise bu sayı 7 Başkan başmüşaviri, 39 başmüşavir ve 42 müşavir, toplam 88 müşavir unvanlı personele Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından ulaştırılmıştır.
Şimdi, arkadaşlar, bütün burada çalışanların hiçbirisinin kusuru ve kabahati yok. Bunlar tamamen sizin iktidarda olduğunuz dokuz yıllık Hükûmet döneminde göreve alındı ve şimdi de onların kaderleriyle oynamak istiyorsunuz. Sayın Bilgiç buradaki konuşmasında "Geçmişte torpille yakınlar alınıyordu, şimdi artık, bundan sonra torpille alınmayacak, KPSS sınavıyla veyahut da sınavla alınacak." diyor. Arkadaşlarımız burada görev yapan arkadaşlara sorduklarında, Genel Sekretere, Başkana ve Başkan Yardımcılarına sorduklarında, kimlerin hangi yakınlarının göreve alındıkları sorularını sorduklarında ben şahsen kulaklarıma varıncaya kadar kızardım arkadaşlar. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kadar yandaşlarla, dayı, yeğen, amca, amca çocukları, teyze çocukları, yeğenlerle doldurulduğuna ilk kez burada şahit oluyoruz ve bunun çok büyük bir haksızlık ve adaletsizlik olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyoruz. AKP'den bir milletvekili arkadaşımız "Ne olmuş? Almışsa ne olmuş? İşte, yetenekleri ve ölçüleri buna uyuyor, alınmış, bunda bir şey yok." dedi. Şimdi, arkadaşlar bunu söyleyince, yıllar önceden aklıma bir anı geldi. Şairimiz rahmetli Can Yücel'le İzmir'de bir sokakta oturup sohbet ederken bir anısını anlattı. Rahmetli Can Yücel'in babası Hasan Ali Yücel bu ülkede Millî Eğitim Bakanlığı yapmış olan önemli bir şahsiyettir. Sınav yapılıyor, yurt dışına 2 tane öğrenci gönderilecek ve bunlardan bir tanesi kendi oğlu Can Yücel, bir tanesi de Türkiye'yi önemli bir marka yapan beyin cerrahı Profesör Doktor Gazi Yaşargil. İkisi sınava giriyorlar, ikisi de sınıf arkadaşı, okul arkadaşı ve çocukluk arkadaşı. Bu sınav sonucunda sınavı kazanan Can Yücel değil Türkiye'nin en büyük beyin cerrahı olan Gazi Yaşargil arkadaşlar. Bu bir devlet terbiyesidir, bu bir yansızlıktır. Bu, Türkiye'de kendi oğluna, çocuğuna, kardeşine, amca oğluna, teyze oğluna kayırmacılık değil hukukun üstünlüğünü, adaleti ve burada eşitliği gözetmiştir. Bunu ben, biraz önce Turhan Tayan'la konuşurken o da bana bir başka anıyı anlattı. Rahmetli Menderes'in oğlu Yüksel Menderes okulu bitirip de iş yapmak istediği zaman oğluna önerdiği görev "Hayır, sen özel sektörde değil, git hariciyeye, sınava gir, sınavı kazan, git hariciyede çalış." demiştir arkadaşlar. Şimdi, bu kadar önemli örnekler önümüzde varken burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin yandaşlarla doldurulmuş olmasını hayretle ve ibretle izliyor ve bunun kara leke olduğunun altını çizmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2010 faaliyet raporunun 4/C maddesine göre 1.455 kişi geçici olarak çalışıyor ve bunlardan bir bölümü, bize her gün çay ikramında bulunan bu arkadaşlarımızın kadrolu olanları 2.700 lira maaş alıyor ama 4/C'li olanlar 1.700 lira alıyor arkadaşlar. Biz, 2.700 lira almasına karşı değiliz, orada aynı işi yapan insanın, aynı çayı yapan, aynı çayı demleyen ve bize servis yapan bu arkadaşlarımızın 1.700 lira gibi komik bir ücretle çalışmasına karşıyız ve bu nedenle 4/C'li arkadaşlarımızın mutlaka durumunun iyileştirilmesi gerektiğini ve onlara kadro açılması gerektiğini söylemek istiyorum.
Yine, burada bize danışmanlık hizmeti veren arkadaşlarımız bu çıkartılacak yasayla şu ana kadar alınan gıda ve giyecek yardımını arkadaşlar alamayacak. Uyarıyorum sizleri, araba devrilmeden önce yol gösteriyoruz, diyoruz ki şu ana kadar bize danışmanlık hizmeti veren kardeşlerimiz yiyecek ve giyecek yardımı alıyorlar, şu anda alıyorlar bunlar ama çıkartılacak olan bu kanunla birlikte onlar kesilecek. Onlara bunu çok görmeyin, onlar bunları almaya devam etsinler.
Yine, bize danışmanlık hizmeti veren arkadaşlarımızın, ocak ayından yıl sonuna kadar geçen süreç içerisinde ücretlerinde vergi matrahının yükselmesi nedeniyle yıl sonuna doğru vergi matrahı yükseliyor ve maaşlarında bir düşüş oluyor. Bu düşüşü yapmayın arkadaşlar. O arkadaşlarımızın aldığı ücretlerin düşürülmesine fırsat vermemenizi istiyoruz arkadaşlar.
Geçen, Plan ve Bütçe Komisyonunda Genel Sekreterin ve Genel Sekreter yardımcılarının ve daire başkanlarının aldıkları yüksek ücretleri söylemiştim. Bir kez daha orada reddettiler "Hayır, öyle değil, böyle değil." dediler ama şimdi elimde madde "İkramiye: Başkanlık Divanının 20/8/1993 tarih, 53 sayılı kararıyla değişik sözleşmeli olarak çalışanlara çalıştıkları günlere orantılı olarak hastalık ve senelik izin süreleri dâhil ocak, nisan, temmuz, ekim aylarında ödenmek üzere mali yıl içinde dört aylık ücret ikramiyesi verilir. Ayrıca, gayret ve çalışmaları sonucunda başarılı görev yaptıkları tespit edilenlere onay ile iki aylığa kadar da ücret teşvik ikramiyesi olarak verilir."
Şimdi, bu yasayı yapanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bizler değiliz arkadaşlar, hiç kendinize öyle bir pay çıkarmayın, Genel Sekreterlik ve Genel Sekreter yardımcıları, daire başkanları, oturmuşlar, kendilerine göre bir yasa tasarısı hazırlamışlar ve bundan sonra artık Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, başkan vekilleri falan değil burayı bürokratlar yönetecekler arkadaşlar. Buna izin vermemeniz gerekiyor, doğru değildir, bunu yapmamanız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA ÇAM (Devamla) - Burada sabahlara kadar bizimle beraber çalışan stenograflar ve diğer arkadaşlarımızın hakkının ve hukukunun çiğnenmesine izin vermeyin. Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi iradesiyle yönetilmeli ve kendisi yönetmeli. Burada çalışan bürokrat arkadaşları küçük görmek, hor görmek anlamında değil ama yetkimizi ve yetkinizi başkalarına devretmeyin arkadaşlar.
Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çam.