| Konu: | TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI KANUNU TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 30.11.2011 |
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle, bir sinema emekçisinin kalleşlikle özdeşleşmesi sadece rolünü çok başarılı, sanatını çok başarılı icra ettiği anlamına gelir. Ortalık gerçek kalleşlerle dolu iken Nuri Alço'ya haksızlık yapılmasını buradan bir meslektaş olma hasebiyle kınayarak başlıyorum. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Orada olura olmaza gülen arkadaşlar var ve muhalefet bunu topyekûn yanlış anlıyor, bu televizyon yayınlarının kısılması meselesini. Muhalefetin kıymetli fikirlerinden ve itirazlarından iktidarın çok da tırstığını düşünmüyorum. Burada olura olmaza gülen, zekâdan ve mizahtan yana bereketsiz, fukara tepkiler veren birkaç üyenin bütün halk tarafından görülmesine mâni olmak daha büyük bir faktör gibi geliyor bana. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Size Kızılcahamam'da söylediler "Olura olmaza, cebinizde başka bir şey yoksa öyle laf atmayın, sonra mahcup olursunuz." diye. Bunu dinlemeyen vekiller var, bence herkes bu konuda heybesindeki kadar konuşmalı, bunda büyük fayda var, kardeşçe söylüyorum.
Ben size gerçek bir kalleşlik hikâyesi anlatayım. Ona başlamadan önce, Meclis Genel Sekreterinin personele şu tüneli, kulisi kullanma yasağıyla ilgili bir genelgesi var, bunu, bu Meclisin bir üyesi olarak 2011/24 sayılı belgeyi, genelgeyi reddettiğimi belirterek başlayacağım çünkü vekilleri bu kadar halktan yalıtmak, personelden yalıtmak doğru bir şey değildir, bırakın biraz iç içe olsunlar. Bu kadar izole ettiğinizde tepkiler işte böyle bereketsiz oluyor.
"Gerçek kalleşlik hikâyesi" diyecektim, bu ülkenin son on beş yirmi senesine şu damgasını vurdu: Emperyalist, kapitalist sistem dedi ki: "Siz dardasınız, neyiniz var neyiniz yok satın ancak böyle kurtulursunuz." ve en liberal ülke, bayraktarlığını yapan ülke Amerika'da bile devletin, kamunun ağırlığı yüzde 30'ların üzerindeyken bu ülkede kamunun olmazsa olmazını yüzde 19'a düşürdüler gelen, giden bütün sağ iktidarlar, alın birini tokuşturun ötekine. (CHP sıralarından alkışlar) Yüzde 19'a düşürdüler.
Kamuyu siz hayatın içinden bu kadar çekince burada çalışan insanların ne yapılacağı meselesi çıktı ortaya. "4/C" denilen zalimlik buna verilmiş cevabın adıdır. Herkes unuttu, "4/C" deyince sanki bir ilkokul sınıfı gibi geliyor insana, 4/C öyle değil. Siz bu ülkenin onurunu, izzetini, haysiyetini, toplam varlığını, bugüne kadar getirdiği birikimini sermayeye peşkeş çekince dışarıda kalan işçilere verilen addır 4/C. (CHP sıralarından alkışlar)
Sağ ol Başkan.
Eskiden amele pazarı vardı -siz bilmezsiniz, artık pazarı bile yok- oradan işçiler alınır ihtiyaca göre, götürülürdü güvencesiz, kabala, belli bir pazarlıkla çalıştırılırdı. Güvencesi yok, başına bir iş gelirse garantisi yok, o parayı alıp almayacağı belli değil. 4/C, o amele pazarından daha vahim bir uygulamanın, daha zalim bir uygulamanın adıdır. Müsebbibi kim? Sistem, devlet, son otuz senemizi gasbeden sağ iktidarlar. Emeğin hakkını, kutsallığını hiç idrak etmeyen, bunun bir sorgu sual günü olacağını hiç yâdına getirmeyen 4/C işçileri. Ne biliyorsunuz 4/C'liler ne durumda? Bakın burada, gelişigüzel, 4/C'li personelin durumuyla ilgili konuşuyorsunuz. Bu, ne deve ne kuş misali, işçi değil çünkü sendika hakkı yok. Sayın Başbakan bile bunu anlamamıştı. Tarih unutmaz, Mustafa Kumlu'ya dönüp "Ya Mustafa, bunlar gerçekten kıdem tazminatı alamıyorlar mı?" diye sorduğu zaman, bu ülkede 4/C çoktan kanunlaştırılmıştı. 27 bin Tekel işçisini ki bu ülkede 570 bin aileye tekabül eder, 570 bin kişilik bir aileye tekabül ederdi tütün. Siz kendi toprağınızda, her türlü mukaddesatı, milliyetçiliği bir kenara atıp kendi toprağınızda neyin ekileceğine Amerikan zaliminin karar vermesine cevaz verdiniz. Ondan sonra, mukaddes derken mukaddesin sayısınca düşünmeniz lazım, milliyetçilik derken milliyetçiliğin sayısınca düşünmeniz lazım. Ben burada demagoji de yapmıyorum, politik bir şey de değil, olanı biteni anlatıyorum.
Bu ülkenin Sayın Başbakanı -Allah şifa versin, acil şifa versin bu vesileyle- bunların kıdem tazminatı alamayacağını kamunun önünde, kameraların önünde sorduğu zaman 4/C yasalaşmıştı. Danıştayın penceresinin karşısında eylem yaptılar, vatan hainliğiyle suçlandılar. Tam da böyle soğuk kış günleriydi, Ankaralı yoksullar sahip çıktılar onlara. Şimdi, burada?
VELİ AĞBABA (Malatya) - CHP?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - CHP de bu vesileyle gaz bombasıyla tanışmış oldu, evet. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - CHP İzmir'in hesabını versin.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, burada bu yasal düzenleme yapılıyor. 4/C düzenlenemez çünkü bu son iki yılda bu Tekel işçisi "vatan haini" diye yutturuldu bu millete. 4/C'ye şimdi bir iyileştirme yapılırsa "Onların ne günahı vardı?" denilecek.
Devlet sahtekârlık yapar mı? Yapar, yapıyormuş. Niye? On bir ay, on ay çalıştırıyor; bir hak kazanmaması için ondan sonra iki aylığına işten çıkarıyor, sonra tekrar alıp almayacağının garantisi yok. Bunun neresinde bir yiğitlik var, bunun neresinde bir insan haysiyetine hürmet var, bunun neresinde emeğe saygı var, biriniz söyleyin, biz de bir gece rahat uyku uyuyalım. Bunlar hiç yok. Burada da bu sisteme yeni bir adaptasyon, yasama uzmanından başka bu Meclisin geriye kalan bütün personeline azap muamelesi yapılacak, bu düzenleme onun adıdır.
Anlamadığım şudur: Bu tür yasalar hükûmetler genellikle gidici olduğu zaman yapılır. Maşallah, durumu kavi gözükmesine rağmen, Hükûmet niye bunu bunca derdin arasında öncelikli olarak gündeme getirdi, onu da anlamış değilim.
Sayın vekiller, 14 tane 4/C işçisi intihar etti. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler) Gülmeyin, intihar etmek çok ağır bir iştir, insanın çok çaresiz kaldığı bir zamanda yapacağı bir iştir. Çoluğunu çocuğunu, onun rızkını, nafakasını ya da kendinizinkini tamamlayamadığınız zaman, kazanamadığınız zaman ne yapacağınızı bir düşünün, o intihar eden 14 tane 4/C kapsamındaki işçinin hâlini belki biraz anlarsınız. Allah da feraset takviyesi yapmalı epey bunu anlamanız için.
Sözlerimi o yiğit, onurlu Tekel işçilerinin şahsında, hayatına son veren 14 işçiyi selamlayarak bitiriyorum. Bir kere daha vicdanınıza danışmanızı öneriyorum.
Saygılar sunuyorum. (BDP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Önder.