GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:17.12.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığının değerli bürokratları; sizler de hoş geldiniz.

Gönül isterdi ki bu kürsüye çıkan arkadaşlarımız -ben özellikle Diyanet bütçesi üzerine konuşacağım için söylüyorum- Diyanet bütçesi üzerine konuşan arkadaşlar bu ülkede var olan ama aslında yok sayılan diğer kesimlere de birer selam gönderselerdi. Ben buradan bu ülkede yaşayan Ezidileri, Süryanileri, Musevileri, İsevileri, Müslümanları, Alevileri, Şiileri, Caferileri, hepsini saygıyla selamlıyorum, onlar bu ülkenin değerleridir diyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, biz buradan Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesini konuşuyoruz. Diyanet işleri Başkanlığı çok farklı bir kurumdur yani bunu kurgularken ya da bunu konuşurken tek cepheden baktığınızda birçok boyutuyla çok derin yanlışlar yaparsınız; bunu teke indirdiğinizde, en basitinden dinî bir tarafa bıraktığınızda, azınlıkları bir tarafa bıraktığınızda çok derin yanlışların içine girersiniz.

Şimdi, biz burada Diyaneti konuşuyoruz, Diyanetin Kürtlere bakışını konuşuyoruz, diyoruz ki: "Ya, bu Kürtçe dili Mecliste yasak, sınıfta yasak, mahkemede yasak, ya, ama bir de camide yasak." (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Allah aşkına, bunu dinin hangi yerine sığdırıyorsunuz? Bakın, kimi yerlerde imamlar Kürtçe vaaz verdikleri için KHK'yle ihraç edildiler yani bunun size yüzlerce örneğini verebiliriz.

Diyanet, dijital platformlarda "Din nedir?" sorusunun cevabını verirken 19 dilde yayın yapıyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bu 19 dilin içinde ne var biliyor musunuz? Almanca var, Arnavutça var, Çince var, Danca var, Felemenkçe var, o'ca var, Fince var, her şey var ama bir tek Kürtçe yok! Ya, bunu bir tek bir şekilde açıklayabilirsiniz; ya gerçekten Kürtler bu dini Diyanetten daha iyi biliyor ya Rûm suresinin 22'nci ayetinde "Bütün diller Allah'ın ayetleridir." dediğinde "Kürtler hariçtir." diye bir gizli ibare vardır ya da bunun içinde gerçekten bir asimilasyon politikasını aramak gerekiyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Diyanet İşlerinin asli görevlerinden bir tanesi toplumu din konusunda aydınlatmaktır. Biz öyle bir topluma dönüştük ki halaylarımızı ağıtlarla, trajedilerimizi de aslında fıkralarla anlatmaya başladık. Ben bunu Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın affına ve hoşgörüsüne sığınarak onun dedesi ve kendi dedem üzerinden şekillendirerek anlatacağım.

Benim dedem ve Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın dedesi camiye gidiyor, hutbeye gidiyorlar, namazlarını kılıyorlar, dönüyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın dedesi çat pat Türkçe biliyor fakat benim dedem tek bir kelime bilmiyor. Cami çıkışında benim dedem soruyor Cumhurbaşkanı Yardımcımızın dedesine, diyor ki: "Yahu, imam ne dedi?" Şimdi, o da anlamamış ama anlamadığını da belirtmek, şey yapmak istemiyor ve diyor ki: "Vallahi imam dedi ki: 'Türkçe bilmeyenler cennete giremez.'" Olay burada bitti mi? Bitmiyor. Benim dedem evine gidince kapıyı çalıyor, eşi kapıyı açıyor, dedem iki gözü iki çeşme içeri giriyor, hanımı soruyor, diyor ki: "Yahu, Bey, ne oldu?" "Vallahi hiç sorma, imam bugün camide vaaz verirken 'Vallahi Türkçe bilmeyenler cennete giremez.' demiş." diyor. Eşi de diyor ki: "Ya, çok fazla içerlenme; sonuçta yaşıyorsun, öğrenirsin birkaç kelime." O da diyor ki: "Ya, ben kendime ağlamıyorum ki Hazreti Muhammed Türkçe bilmiyordu, ben ona ağlıyorum." (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, Diyanet İşleri Başkanlığı camilerde Kürtçeyi yasaklıyor. Kürtçe hutbe yasaktır bu ülkede. Ben size bir ayetle bir örnek vereceğim, ayeti böyle cümle cümle açıklayacağım.

Seyda, burada mısınız? Seyda da burada; bir yanlışım varsa lütfen düzeltin. İbrahim suresi 4'üncü ayeti diyor ki:

(Hatip tarafından İbrahim suresinin 4'üncü ayetikerimesinin bir kısmının okunması)

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - "Biz göndermedik." Şimdi, cümle cümle söylüyorum:

(Hatip tarafından İbrahim suresinin 4'üncü ayetikerimesinin bir kısmının okunması)

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Neyi? "Hiçbir elçiyi." Nasıl? Diyor ki:

(Hatip tarafından İbrahim suresinin 4'üncü ayetikerimesinin bir kısmının okunması)

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Doğru mu Seyda?

Ve alt cümlesini kuruyor, diyor ki:

(Hatip tarafından İbrahim suresinin 4'üncü ayetikerimesinin bir kısmının okunması)

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Neden? Ayetin Türkçesini söylüyorum, diyor ki: "Biz hiçbir kavme kendi dilinden başka bir dille peygamber göndermedik."

Ya, Allah bütün kavimlere kendi dilleriyle peygamber gönderiyor ama siz, Kürt halkına kendi dilleriyle bir imam göndermiyorsunuz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bununla bitti mi?

Bakın, değerli arkadaşlar, bu ülke bir inançlar mozaiğidir; bu ülkede yaşayan Museviler var, İseviler var, azınlıkların hakları var. Diyanet bütçesini konuşurken sadece Sünni Müslüman'ın meselesini konuştuğumuzda siz bu meseleyi, bu sorunu çözmüş olmuyorsunuz.

Onun için, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, gerçekten de Diyanetin Audi üzerinden, şatafat üzerinden tartışılması hiç doğru bir şey değil, bu esaslara giderek bizim Diyaneti tartışmamız gerekiyor. Ya, bu insanlar; İseviler, Museviler bu ülkede vergi vermiyorlar mı? Onların neye inanacaklarına kendilerinin karar vermesi gerekmiyor mu? Peki, onların kiliselerinde onlara ayin yaptıran, onlara ibadet yaptıran insanların maaşlarının da olması gerekmiyor mu ya da onların hizmetlerinin verilmesi gerekmiyor mu? Bu yok sayılıyor, zaten burada bir şey yok.

Önemli bir şey söyleyeceğim değerli arkadaşlar. Ezidiler, bu ülkenin hakikaten en kıymetli inanç gruplarından biridir ve bir halktır. Bakın, 2014 yılında Ezidiler o katliamla karşı karşıya gelirken, hâlen bu ülkede bile Ezidilerin kaçırılan kızları, kadınları köleleştirilirken Diyanet İşleri Başkanlığı eğer çıkıp tek bir cümle kurmuyorsa Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bu Diyanet tartışmalı bir Diyanettir; bunu tartışmamız gerekiyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Not almanızı istiyorum, ricayla söylüyorum; bir örnek vereceğim size: Şurada, özellikle Viranşehir Altınbaşak Mahallesi'ne bağlı Işıklı köyündeki Ezidiler; bakın, bu insanların mülklerine silah zoruyla el konuldu ve yıllardır açtıkları davalarda bir sonuç elde edemiyorlar. Bu insanlar 80l'i yıllarda Avrupa'ya göç ettirilmiş, kendi mülklerini de geri almaya çalışıyorlar ama iade edilmiyor mülkleri; silah zoruyla...

SIRRI SAKİK (Ağrı) - İslamiyet adına...

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Şimdi, buradan bir şeyi daha belirtmek gerekiyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız: Bakın, imamların ya da Diyanet İşleri Başkanının cübbesi neden iliksizdir? Önemli nokta burası: Diyanetin bu ülkede bütün dinlerin, inançların ve mezheplerin bir kurumu olması gerekiyor ve Diyanetin özerk olması gerekiyor; o cübbenin iliksiz olmasının da temel sebebi o, özerk olmalı. Siz, Diyaneti iktidarın emrine verirseniz sonuçta Diyanet gelir, iktidardan emir alarak iş yapar, birileri de şatafat üzerinden, Audi üzerinden, şu bu üzerinden Diyanetin şahsiyetiyle oynar, oysa çok önemli bir kurum, bunun farkındayız.

Şimdi, buradan size İmam Ebu Hanife'nin hayatını anlatayım. Neden düğme iliksizdir? İmam Ebu Hanife hicri 80 ve 150 yılları arasında yaşamış, Hanefi mezhebinin kurucusu fakat ne yapıyor İmam Ebu Hanife? Abbasi devletleri zamanında yaşamış, Emevilerin Arap milliyetçiliğine dair, daha doğrusu Emevi milliyetçiliğine dair yönetim şekline ve ehlibeyit ile sahabelere karşı zalimane davranışlarına karşı teslim olmuyor; kadılık teklif ediliyor, olmuyor. Ne oluyor? Emevilerin yıkılması için Abbasilere destek veriyor, sonra Emeviler yıkılıyor, yerine Abbasiler geliyor. Abbasiler de Emevilerin yaptığının aynısını yapıyorlar ve İmam Ebu Hanife onlara da karşı çıkıyor. Abbasi halifesi biliyor, baskıyla yola gelmeyecek, hediye gönderiyor, diyor ki: "Ya, şunu götürün, bunun ilmî derinliği ve toplumsal etkinliği var, hediyeyi götürün, İmam Ebu Hanife'ye verin, hani gönlü hoş olsun."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - İmam Ebu Hanife gönderilen hediyeyi reddediyor "Bu, beytülmaldendir. Vallahi, Abbasi halifesi bana sadece mescidin kapılarını sayma görevi verse ben yine yapmam." diyor. Bir şey söylüyor, diyor ki: "O zaman söyleyin, Musul halkı isyan etmiş, onlar için bana bir fetva versin." Diyor ki: "Vallahi, ben o fetvayı vermem." Ondan sonra Abbasi halifesi bunu alıyor, kırbaçlıyor, zindana atıyor, 70 yaşındaki Ebu Hanife zindanda kırbaç altında hayatını feda ediyor. Neden? Çünkü iktidarın önünde düğmesini iliklemeyen birisidir bu. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, burada, din ve tarihsel arka planının kendisi bir şey değil, dinden ve tarihsel arka plandan neşet eden hukukla bu ülkede barışı elde edebiliriz, bu ülkede var olabiliriz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)