GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:17.12.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Bakanımız, Bakanlık çalışanlarımız, değerli milletvekilleri, aziz milletimiz; hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, bütçemizde ve onun dayandığı ekonomi politikalarında, ülkemizin kalkınması ve milletimizin refahı açısından birkaç hususu değerlendirmek istiyorum.

Kıymetli arkadaşlar, öncelikle bütçenin ana prensibi olan gelir ve gider dengesine değinmek istiyorum. Bir devletin bütçesi yalnızca sayısal bir belge değil, aynı zamanda bir vizyon ve strateji belgesidir. Bu nedenle, bütçe, sadece bir yılın ekonomik planını değil, aynı zamanda ülkemizin uzun vadeli hedeflerini de yansıtmalıdır ancak 2025 yılı bütçe taslağına baktığımızda bu uzun vadeli vizyonun eksik kaldığını üzülerek görüyoruz. Bakınız, gelir kalemlerinde ön plana çıkan unsur vergi gelirlerindeki artıştır. Artan vergiler ağırlıklı olarak dolaylı vergilerdir, dolaylı vergiler gelir düzeyi düşük vatandaşlarımızı orantısız bir şekilde etkilemektedir. Çaydan şekere, elektrikten doğal gaza kadar birçok temel tüketim kalemindeki vergi yükü haneler üzerindeki mali baskıyı artırmaktadır; bu adaletsiz yapı sosyal devlet anlayışımıza uygun değildir. Dolaylı vergilerin payını azaltacak, doğrudan vergilendirmeyi daha adil ve etkin hâle getirecek bir reform ihtiyacı açıkça ortadadır. Buna rağmen, günden güne enflasyonist politikalar pekiştirilmekte, zengin daha zengin, fakir daha fakir hâle getirilmekte ve makas her geçen gün biraz daha açılmaktadır. İşte biz bu yüzden garibanı, mazlumu, işçiyi, memuru ve kimseye yaramayacak ortodoks, heterodoks, şu veya bu tür ekonomik yaklaşımları değil adil düzeni savunuyoruz; gelir ve vergi adaletini savunuyoruz; faize, talana ve emek sömürüsüne karşı çıkıyoruz. Bunun da yolunun adil düzenden geçtiğine inanıyor ve biliyoruz.

Kıymetli milletvekilleri, harcamalar tarafında ise israf ve verimsizlik dikkat çekmektedir. Özellikle kamu yatırımları kaleminde görülen dengesizlikler, kaynakların etkin kullanımını sorgulamamıza neden olmaktadır. Defaatle yayınlayıp uymadığınız, uydurduğunuz, denetlemediğiniz tasarruf tedbirleri, muhatapları tarafından lafügüzaf mukabilinde değer görmüştür. Gerçek tasarruf ve tedbir ancak etkin bir denetim mekanizmasıyla mümkündür. Bu, hâliyle, ülkece hanemize eksi olarak yazılmaktadır. Bakınız, büyükşehirlerde milyarlarca lira harcanan projeler tamamlanmadan atıl duruma düşerken Anadolu'nun birçok bölgesinde temel altyapı hizmetlerine erişim hâlâ mümkün değil. Planlama eksikliklerinin yanı sıra kamu ihale süreçlerindeki şeffaflık sorunu vatandaşlarımızın devlete olan güvenini de zedelemektedir. Bütçe disiplinini sağlamak için bu konularda ciddi adımlar atılmalıdır çünkü harcanan bu paralar kimsenin şahsi malı değildir. Burada tüyü bitmemiş yetimin dahi hakkının olduğu unutulmamalıdır. Biz, size bunları ve görevinizi hatırlatıyoruz. Bugün bu bütçeyi bir şekilde bu kuruldan geçirebilirsiniz ama asıl mesele büyük divan kurulduğunda yaptıklarınızı Hakk'ın divanından geçirip geçiremeyeceğinizdir. Bir küçük kardeşimizin dahi camide telefonunu şarj ettiği için bedelini bir kâğıda sarıp bıraktığı bir ülkenin başkanı, bakanı, milletvekili ve hangi makamı olursa olsun aynı hassasiyeti gösteriyor mu? Şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gereken budur. Bunu sorgulamak kaynakların hakkıyla kullanımı için atılacak önemli bir adım olacaktır.

Değerli milletvekilleri, diğer bir önemli mesele ise sosyal harcamalardır. Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi kritik alanlara ayrılan kaynaklar maalesef ihtiyaçları tam anlamıyla karşılamaktan uzaktır. Özellikle, eğitim alanında genç nüfusumuzun potansiyelini tam anlamıyla değerlendirmek için gereken bütçeyi ayırmadığımızda sadece bugünü değil, geleceğimizi de tehlikeye atıyoruz. Sağlık sisteminde ise hizmetlere erişim konusunda artan eşitsizlikler ve sağlık personelinin yaşadığı sorunlar göz ardı edilmemelidir. Bu alanlara yönelik daha güçlü yatırımlar sadece bugünkü refahı artırmakla kalmaz, aynı zamanda ülkemizin uzun vadeli ekonomik ve toplumsal kalkınmasına da katkı sağlar. Bunları görmek istediğimiz bir bütçede 2 trilyon lira faiz harcamasıyla karşılaşmak sukutuhayalin çok daha ilerisindedir.

Kıymetli milletvekilleri, faiz bir beladır ve haramdır, bunu milletimize de yeterince tecrübe ettirdiniz. Faiz, bireyler ve toplumlar üzerindeki etkileri itibarıyla ekonomik adaletsizliklerin derinleşmesine ve sosyal yapının zayıflamasına yol açan bir unsurdur. Ekonomi sisteminin merkezine faizi yerleştirmek, bireylerin borç yükü altında ezilmesine neden olurken gelir dağılımındaki eşitsizliği de artırır. Faiz, üretenin değil sermayeyi elinde bulunduranın kazandığı bir sistem oluşturur ve bu durum, ekonomik dengesizlikleri derinleştirir. Sadece ekonomik açıdan değil, sosyolojik olarak da toplumu çürütür, toplumsal dayanışma ruhunu zayıflatır, insanları kısa vadeli kazanç peşinde koşmaya teşvik ederken uzun vadeli yatırım ve üretim motivasyonunu düşürür. Bu da yalnızca ekonomik durgunluğa değil aynı zamanda ahlaki değerlerde de bir erozyona yol açar. İnsanların borçla yaşamaya alıştığı, tasarruf yerine tüketimin teşvik edildiği bir düzen, aile kurumundan iş ilişkilerine kadar toplumsal bağları zayıflatır. Böylece, toplumlar faizle birlikte daha fazla borçlanmayı ve kaynaklarını tüketmeyi alışkanlık hâline getirerek ekonomik bağımsızlıklarını kaybederler; bu süreçte fakirleşme ve sosyal çatışmalar artar.

Faize dayalı sistem yerine üretimi, paylaşımı ve dayanışmayı esas alan ekonomik modeller daha güçlü ve sağlıklı toplumların inşasında önemli bir rol oynayacaktır. Faizden arınmış bir ekonomi hem bireysel hem de toplumsal huzurun anahtarıdır. Bu yüzden adil düzene yönelik adımlar bekliyoruz milletimizin geleceği ve saadeti için.

Kıymetli milletvekilleri, bütçemizde üzerinde durulması gereken bir diğer husus, borçlanma politikalardır. İç ve dış borçlanma oranlarımızın artması, mali sürdürülebilirlik açısından kaygı vericidir. Özellikle kısa vadeli borçlanma yükümüz küresel ekonomik dalgalanmalara karşı savunmasız bir pozisyonda olduğumuzu göstermektedir. Borçlanmanın azaltılması ve mevcut borçların yeniden yapılandırılması gelecekte daha sağlam bir ekonomik temel oluşturmak için hayati öneme sahiptir.

Değerli milletvekilleri, bütçe tartışmalarında sadece eleştirmek değil aynı zamanda çözüm önerileri sunmak da önemlidir. Bu bağlamda, bütçenin daha adil ve sürdürülebilir hâle gelmesi için bazı önerilerimizi de paylaşmak istiyorum:

1) Vergi reformu yapılmalıdır. Dolaylı vergilerin oranını azaltarak gelir düzeyi yüksek kesimlerin daha fazla vergi ödediği orantılı ve adil bir vergi sistemi oluşturmalıyız. Vergi tabanını genişleterek tavanı da bu işin içine katmalıyız. Kayıt dışı ekonomi azaltılmalı ve böylece devlet gelirleri artırılmalıdır. Bakın, verginin vergisi olmaz. Örneğin, sıfır bir otomobile gümrük, ithalat ve benzeri vergileri ekliyorsunuz; yetmiyor, “showroom”a geliyor, ÖTV ekliyorsunuz; o da yetmiyor, ÖTV’li fiyata bir de KDV ekliyorsunuz; bu uygun değil, doğru değil. Sadece vergiyle üreticiden çok kazanıyorsunuz.

2) Kamu harcamalarının verimliliği sağlanmalıdır. İsrafı önlemek ve kamu yatırımlarını daha etkin bir şekilde planlamak için bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Kamu ihale süreçleri şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir.

3) Eğitim ve sağlık yatırımları artırılmalıdır. Eğitim ve sağlık bütçelerinin artırılması toplumun genel refah seviyesini yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda ekonomik büyüme için de kritik bir rol oynar. Bu alanlara yapılan yatırımlar uzun vadede topluma kat kat geri dönecektir.

4) Borçlarımız etkin şekilde yönetilmelidir. Borçlanma politikalarında daha temkinli bir yaklaşım benimsenmelidir. Özellikle dış borçlanma yerine adil bir şekilde iç tasarrufların artırılmasına yönelik politikalar geliştirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın,

ŞERAFETTİN KILIÇ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Bunun yanı sıra, bütçe açığını kapatmak için yeni borçlanmalar yerine giderlerin daha etkin yönetimi tercih edilmelidir.

5) Tarım ve sanayi destekleri artırılmalıdır. Üretime dayalı bir ekonomik model benimseyerek ithalata bağımlılığı azaltmalıyız. Yerli üretimi teşvik edecek politikalar tarım ve sanayide daha fazla destekle birleştirilmeli, böylece hem istihdamı artırmalı hem de cari açığı düşürmeliyiz.

Değerli milletvekilleri, 2025 yılı bütçesi milletimizin alın teri ve emeğinden oluşmaktadır. Bu nedenle bütçenin her kuruşunun milletimizin saadeti için harcanması gerekir. Bizler muhalefet olarak sadece eleştiren değil aynı zamanda yapıcı önerilerle çözüm üreten bir anlayışla hareket etmekteyiz. Hedefimiz daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye'dir.

Bu duygularla, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)