Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 38 |
Tarih: | 18.12.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir bütçe maratonunun sonuna geliyoruz. Özellikle iktidar kanadındaki arkadaşları dinleyince, gerçekten memleketin güllük gülistanlık olduğunu zanneder insan. Bu kadar sevinçli, nara atılan bir konuşmada insicamı bozmak da -hele aziz milletimizin beklediği bu anda- gerçekten garip kalıyor.
Elbette şunu düşünmeliyiz ki bu bütçenin Plan ve Bütçede görüşüldüğü esnada da Genel Kurulda görüşüldüğü esnada da -çok üzülerek belirtelim- noktasına virgülüne dokunulamadı, tek bir kalemde oynatma yapılamadı. Değerli devlet büyükleri de -Sayın Bakanımız da dâhil olmak üzere- buraya son günlerde sanki grubu da kontrol etmek üzere geldiler. Onlar olmasaydı AK PARTİ mensuplarında da katılım muhtemelen büyük ölçüde düşük olacaktı. Burada biz bir tiyatro oyunu içerisindeymişiz gibi kendimizi gösteremeyiz, hiçbirimiz tiyatro oyununda bir figüran malzemesiymiş gibi olmamalıyız. Burada konuşmalar zaten 50 ila 100 kelime arasında bir arada döndü. Benim tavsiyem, konuşmalar bittikten sonra hatiplerin arama motorundan hangi kelimeleri fazla kullandığını araması. Buraya çıkan her hatipten, memleketin geleceğine yönelik hangi bir projeksiyon çizecek, hangi bütçede çok iyi bir kalem oluşturuldu, anlatmasını beklemiyoruz hiçbirimiz. Beklediğimiz tek şey, acaba bu yeni hatip hangi kelimelerle övücü ifadelerde bulunacak? Sadece her övücü kelimenin farklı tezahürlerini merak ediyoruz. Elbette burada Meclisin mehabetini, bununla beraber şahsiyetimizi de korumak herhâlde önemli bir görev olsa gerek.
Bütçeden anlaşılan, bütçeyi savunmak üzere aramıza gelen, başta Sayın Bakanlar ve değerli bürokratlar olmak üzere onlar da sanki bir görevi ifa etmek üzere, sanki zoraki gönderilmiş hırsıyla, heyecanıyla burada bulunuyorlar. Biz, bütçenin biraz daha düzgün konuşulmasını, gerçekten bütçe olmasını beklerdik. Meclisin tek bir görevi var, o da bütçe yapmak, sadece bu süre; bunun dışında kanunlar KHK'lerle zaten çıkarılıyor. Anayasa; zaten sadece 2 maddelik bir beklenti var. Dolayısıyla bu koca Meclisin sadece bir bütçe etkisi, yetkisi, görevi varsa bunu da iyi şekilde yerine getirebilmiş olsaydı çok daha iyi olurdu. Burada, mesela, büyümede ne aşamadayız, gelir dağılımı ne aşamada; vergiler, bekleyen borçlar, faizin düşürülmesine yönelik beklentilerimiz olurdu. Bazı sayın bakanlar sunumlarında buna kısmen değindiler ama biz siyasi kanattan bunu hiç göremedik. Tabii, faiz deyince çok defa söylendi ama ben başka bir şey söyleyeceğim: Herhâlde bu Hükûmeti nas çarptı çünkü faiz gibi bir mesele "nas" denilerek âdeta suçu örtbas etmek üzere kullanılınca bir gün geldi faiz artık kurtarılamayacak hâle geldi. Bakın, şu anda -defalarca tekrar edildi- faiz en büyük gider kalemimiz; 2 trilyon açık var, 2 trilyon da faize para gidiyor. 23'üncü bütçe yapılıyor, 23'üncü defa açık veriliyor, 23'üncü defa faiz büyüdükçe büyüyor. Bazı rakamlarla "İşte, o günkü gelire oranı, gayrisafi millî hasılaya oranı şuydu da vergiye bölünce bu çıkıyor." filan, bunlara gerek yok. Net olarak ortada bir rakam var: Bu bütçenin geliri 12,7 trilyon, gideri 14,8 trilyon, net olarak gelir gideri karşılamıyor ve gelecek yılda da böyle bir beklenti hiçbir şekilde yok. Beklerdik ki şu garantili köprüler, hava alanları, bunlara ilişkin işler yapılsın. Bazı kelimeler gerçekten kulağa hoş geliyor ama ötesi olmuyor.
Burada bir hususu daha arz etmek isterim. Bu Meclisin tek görevi bütçe yapmak dedik. Elbette patron millet, paranın sahibi millet, millet bu parayı harcama yetkisini iktidara verdi; buradaki muhalefet milletvekillerine, bizlere ise bu harcamayı denetleme görevi verdi. Onun için, bizim buradaki konuşmalarımızda asla hiç kimseyle kişisel husumetimiz yok, bazı arkadaşların bunu kişisel husumet hâline getirdiğini görüyoruz maalesef. Bugün pek çoğunuzla tarihte ilk defa burada, bu Meclis çatısı altında karşılaştık, bunun dışında buradan sonra karşılaşıyoruz. Kişisel husumet hâline getirilmesi için herhâlde insanın başka problemlerinin olması gerek diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, burada, maddeyle ilgili de söz almışken konuşayım. 10'uncu madde, dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, diyor ki: "Personelin özlük haklarıyla ilgili işlemler İçişleri Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı koordinasyonunda yürütülür." Personelle ilgili işleri kim yapıyormuş? Hazine ve İçişleri ama alt, devamında bir madde daha var, gözden mi kaçtı, yanlışlıkla mı yapıldı bilmiyorum, "Köylere hizmet götürme, KÖYDES projesi, su ve kanalizasyon işleri..." Sıralamış, sıralamış, en sonunda da diyor ki: Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla yürütülür. Ya, Sayın Cumhurbaşkanımızın, muhtemelen bu yazdığınızdan haberi bile yok. Bu kadar ayağa düşürmeyelim bence, kanalizasyon konusunu bizzat Cumhurbaşkanlığına bağlamak doğru değil arkadaşlar. Biz daha fazla yerellikten, yerel inisiyatiften söz ederken -ki burada Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de zaten başlı başına tartışma konusu- belli ki iktidar mensubu arkadaşlar da bu geçen süreden sonra hâlen kafa karışıklığı yaşıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının konuşmalarında da bunu anladık, "Evet, bazı sorunlar var ama aşılacak." mealinde sözler sarf etti. Bunu sizler de bizzat yaşayarak, görerek biliyorsunuz, onun için de "Bu sistemi nasıl yaşayalım?" diyorsunuz.
Tabii, bu bütçede sözün özü şu olmalı: Bütçeden kim memnun? Evet, 15 trilyonluk bir bütçe gelmiş, borçlanılarak, faiz ödenerek gelmiş, bunu bir tarafa bırakıyorum, aslan payını kim alıyor? Gördüğüm kadarıyla bütçeden memnun olan sadece iki kesim var: Bir; müteahhitler. Deprem döneminde, sağ olsunlar, TOKİ'ye, herkesin hizmetlerine ben teşekkür ederim yapılan işlerle ilgili. Bir müteahhitler, ikincisi faizciler. Bu bütçeden memnun olan üçüncü bir kalem, sektör göremedim ama "Kimler şikâyetçi?" derseniz; işçiler, memurlar, emekliler, asgari ücretliler, kamuda çalışan taşeronlar, Diyanet İşlerinde fahri Kur'an kursu hocaları, halk eğitim merkezlerinde görev yapanlar, ücretli öğretmenler, Kızılay'da kışın ortasında eylem yapan, hakkını arayan o mülakat mağdurları, 1.300 kişi.
Bu vesileyle tekrar etmiş olalım: Madem 1.300 kişi gibi az sayıda bir mülakat mağduru var, bununla ilgili de bütçede ek bir maddeyle çözülebilir. Hiç olmazsa, Tekirdağ'dan Van'a, Hatay'dan Hakkâri'ye, yurdun dört bir yanından gelmiş, soğukta mücadele eden şu insanların seslerine de kulak verelim çünkü iller arasındaki bindelik farklar neticesinde 800 kişi alınacak bir kontenjanda 500'üncü sıradayken bu mülakat sonrası bir anda 1.200'üncü sıraya düşmüş, doğal olarak insanlar feveran hâlinde; burada da bunu bir kez daha iletmiş olalım. Burada parti yetkililerini görünce bunu belirtmek istedim çünkü diğer arkadaşlar biraz daha farklı tondan yaklaşıyorlar, her taşın altında bir çapanoğlu arıyorlar; bu, muhtemelen çözülebilir.
Bugün vergi konusu da maalesef ki önemli konulardan biri. Burada tek tek eleştirmek... Günlerden beri hepimiz her şeyi duyuyoruz. Arz etmeye çalıştığım gibi, burada geniş halk kitlelerini memnun edecek bir durum yok. Belli ki 2025 yılı aziz milletimiz için çok daha fazla kemer sıkılacak bir yıl olacak çünkü önümüze konulan tabloların tümü karamsarlık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çalışkan, lütfen tamamlayın.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Bütçe konuşuyoruz, bütçede bayrağın filan yere asılmasından söz ediliyor. Elbette, bu çatı altında, bu ülke topraklarında teneffüs eden kimse şanlı bayrağımızın dalgalanmasından rahatsız olmaz, herkes bundan memnun olur ama bütçe konuşurken bir bayrağın bir yerden gelmesini konuşmak, herhâlde söylenecek söz olmadığı için olsa gerek. Bakın, kredi kartı borçları, antidepresan kullanımı, doktoralı işsizler, üniversiteler, yüzlerce problem; hepsi burada ama hiçbirine yönelik de ortaya karın doyurucu, ikna edici, en önemlisi umut vadeden bir yapı yok. Bir mali disiplin içerisinde teknokratların yapacağı çalışmalar yapılmış, gelmiş; biz de hiç olmazsa, fırsattan istifade, âdeta kamuoyuna mesaj verelim dercesine konuşuyoruz ama bu bütçe için umut verici değildir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)