GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK HALK OZANI ÂŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU'NUN 39'UNCU ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:29.03.2012

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; büyük halk ozanı Âşık Veysel'in ölümünün 39'uncu yılı münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Hiç şüphesiz Anadolu halkının sanat yapıtlarının en özgün örneği halk edebiyatıdır. Edebiyatın seçkin ustaları olan halk ozanlarımız, halk âşıklarımızın dünden bugüne kültürel kimliğimizin korunması ve gelişmesinde sayısız katkıları ve hizmetleri olmuştur.

Âşıklık geleneğinin unutulmaya yüz tuttuğu 20'nci yüzyıl Türk halk şiirinin önde gelen sanatçısı olarak kendini kabul ettiren Âşık Veysel, 1894 yılında, Sivas ili Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde doğmuştur. Doğduğu yörede Veysel Karani'ye duyulan sevgi ve saygıdan dolayı adını "Veysel" koymuşlardır. Asıl adı Veysel Şatıroğlu'dur. Avşar boyunun Şatırlı obasına mensuptur. Yaşadığı yıllar, bulunduğu koşullar nedeniyle herhangi bir öğrenim görmemiş, daha da önemlisi dünyayı görememiş olmasına rağmen içinde yaşadığı kültür onun yetişmesinde, hayata bakış açısında ve felsefesinde önemli bir yer tutmuştur. Yedi yaşında geçirdiği çiçek hastalığı sonucunda bir gözünü, bir kaza sonucunda da diğer gözünü kaybetmiştir. Bir şiirinde Âşık Veysel, bu durumu,

"Genç yaşımda felek vurdu başıma,

Aldırdım elimden iki gözümü.

Yeni değmiş idim yedi yaşına,

Kayıp ettim baharımı yazımı." diye ifade ediyordu.

Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması için, aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı. Ömrü yoksulluk ve çileler içinde geçen Veysel, köyünden ilk ayrıldığında, 1933 yılında, Sivas Âşıklar Bayramı'na katılır; "Türkiye'nin İhyası Hazreti Gazi" şiiriyle dikkatleri üzerine toplar. Ahmet Kutsi Tecer Bey'in ilgisine mazhar olan Veysel,  bir dönem yurdu dolaşarak köy köy saz öğretmenliği yapar. Veysel, bu yıllarda da hasret şiirlerinin altyapısını oluşturur.

Sayın milletvekilleri, 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, ana dilimize, millî birliğimize katkılarından dolayı özel bir kanunla kendisine maaş bağlanmıştır. Şarkışla ilçemizde her yıl adına şenlikler düzenlenmektedir. Türkçesi yalındır, Türkçeyi ustalıkla kullanır. İnsan sevgisini, hoşgörüyü her şeyin üstünde tutan bir felsefeyle yoğrulmuştur. Âşık Veysel derin bir felsefeye sahiptir. Hepimizin bildiği gibi,

 "Uzun ince bir yoldayım,

Gidiyorum gündüz gece.

Bilmiyorum ne haldeyim,

Gidiyorum gündüz gece.

Dünyaya geldiğim anda,

Yürüdüm aynı zamanda.

İki kapılı bir handa,

Gidiyorum gündüz gece." şiiriyle gönüllere yer edinmiştir.

Dizelerinde inkâr edilemez bir gerçek vardır. Daima birleştirici, kaynaştırıcı bir tutum sergiler. O, bu toprakların inanç bütünlüğüne samimi, içten, yürekten bağlı bir sanatçıdır.

"Kim okurdu, kim yazardı?

Veysel adın kim sezerdi?

Koyun kurt ile gezerdi,

Fikir başka başka olmasa." sözleriyle fikir farklılıklarının olabileceğini, fakat bunun bir ayrışma sebebi olmaması gerektiğine vurgu yapmıştır.

Âşık Veysel Anadolu kültürüyle yetişmiş, şiirlerinde hoşgörü vardır.

"Allah birdir, Peygamber hak,

Rabbül âlemindir mutlak.

Senlik benlik nedir bırak,

Söyleyeyim geldi sırası.

Kürt'ü, Türk'ü, Çerkez'i,

Hep Adem'in oğlu kızı,

Beraberce şehit gazi,

Hakikatte yüz karası." diyerek ayrımcılığa karşı olmuştur.

Âşık Veysel, yine bir şiirinde yıllar öncesinden,

"Yezit nedir? Ne Kızılbaş?

Değil miyiz hep bir gardaş.

Bizi yakar bizim ataş,

Söndürmektir tek çaresi." mısralarıyla da bizlere hoşgörü, sevgi, insanlık dersi vermiştir.

Şiirlerinde birlik ve bütünlük mesajları veren, bilim, teknolojiyi önemseyip benimseyen Veysel, özünde, sözünde birdir. Karanlıklar arasından aydınlık çıkarabilen bir kişiliğe sahiptir. Samimidir, doludur. Yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşamıştır, fakat karanlık sadece gözlerinde kalmıştır, yüreği de şiirleri gibi aydınlıktır.

"Beni hor görme gardaşım,

Sen altınsın, ben tunç muyum?

Aynı vardan var olmuşuz,

Sen gümüşsün ben sac mıyım?" sözleriyle, insanların birbirleriyle eşit olduğunu, bundan dolayı insanlar arasında ayrım gözetilmemesi gerektiğini ısrarla vurgulamıştır.

Tabii, yine bir vatan şiirini çok güzel ifade etmiştir.

"Vatan bizim, ülke bizim, el bizim,

Emin ol ki her çalışan kol bizim.

Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim,

Söyle Veysel övünerek, överek."

Evet, zaman yetersiz, keşke biz Âşık Veysel'i bu toprakların her santimetrekaresine ilmik ilmik, nakış nakış işleyebilseydik, onu anlatabilseydik, onun öğretilerini, felsefesini anlatabilseydik, bugün belki de yüreğimizi dağlayan olaylar olmayacaktı, belki de anneler ağlamayacaktı.

Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Boyraz.