GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:19.12.2024

CHP GRUBU ADINA AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı konuşmamın başında saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bugün burada yalnızca 2023 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ni görüşmek için toplanmış değiliz, bugün aynı zamanda ülkemizin ekonomik kaynaklarının nasıl yönetildiğini, halkın alın teriyle ödenen vergilerin nereye harcandığını ve kamu maliyesinin hangi politikalarla şekillendirildiğini değerlendirmek durumundayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın bütçe hakkını korumak ve kamu kaynaklarının etkin, adil ve şeffaf bir şekilde kullanıldığını denetlemekle yükümlüdür ancak mevcut iktidar döneminde bunun ciddi biçimde zedelendiğine tanık olmaktayız. Gündemimizdeki Kesin Hesap Kanunu Teklifi yalnızca geçmiş yılın muhasebesi değil, aynı zamanda iktidarın halka ve demokrasiye bakış açısının da bir yansımasıdır. Unutulmasın ki demokrasi aynı zamanda hesap vermeyi de gerektirir. Kamu kaynaklarının kullanımına ilişkin denetim ve hesap verebilirlik mekanizmalarının etkisizleştirilmesi halkın bütçe hakkını daha önce hiç olmadığı kadar tehdit etmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte bütçe süreçleri demokratik denetimden uzaklaştırılmış, halkın iradesi görmezden gelinmiştir. (CHP sıralarından alkışlar) Anayasa'mızın 161'inci maddesi ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu gibi yasal düzenlemeler bütçe süreçlerinin şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde yürütülmesini zorunlu kılar ancak Sayıştay raporlarının sansürlenmesi ve kamu harcamalarının denetlenememesi bu ilkelerin açıkça ihlal edildiğini göstermektedir. Mevcut sistem kamu harcamalarının denetimini zorlaştırmakta hatta bazı alanlarda bu denetimi imkânsız hâle getirmektedir. Bugün Meclisin halk adına bütçe üzerinde denetim yapma yetkisi neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır.

Bugün bütçe sunumlarının bağlı cetveller olmadan Meclise getirilmesi gibi usule aykırı uygulamalarla karşı karşıyayız. 2025 yılı bütçe teklifinde eksik sunumlar yapılmış, ekli cetveller ancak günler sonra milletvekillerine ulaştırılmıştır. Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında görev ve yetki paylaşımındaki karmaşa bütçe sürecini daha da işlevsiz hâle getirmiştir. Bu sorunlar yalnızca mevcut bütçe sürecini değil Türkiye'nin uzun vadeli mali sürdürülebilirliğini de tehdit etmektedir.

Teklifin detaylarına baktığımızda kamu kaynaklarının nasıl israf edildiğini, şeffaflık ilkelerinin nasıl çiğnendiğini ve belirli gruplara rant sağlama anlayışının nasıl sistematik hâle getirildiğini hep birlikte görüyoruz. Hazine garantili projeler, geçiş garantili yollar ve köprüler, kamu-özel iş birliği projeleri halkın sırtına büyük maliyetler yüklemektedir. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bu projelerin gerçek maliyetleri kamuoyundan gizlenmekte, denetim mekanizmaları devre dışı bırakılmaktadır.

Vergi adaleti açısından da tablo çok karanlıktır. Türkiye'de vergi gelirlerinin büyük bir kısmı dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Bu durum dar gelirli vatandaşları ağır bir yük altına sokarken büyük sermaye gruplarına sağlanan vergi muafiyetleri ve teşvikler gelir adaletsizliğini daha da derinleştirmektedir. Asgari ücretle geçinen bir vatandaş gelirine oranla bir holding patronundan daha fazla vergi ödemektedir. Bu adaletsiz düzen hem toplumsal huzuru tehdit etmekte hem de ekonomik eşitsizliği daha da artırmaktadır. Hükûmetin büyük şirketlere sağladığı vergi muafiyetleri ile halktan topladığı vergiler arasındaki uçurum sosyal devlet anlayışının tamamen terk edildiğini göstermektedir.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yarattığı kurumsal çöküş yalnızca ekonomik alanla da sınırlı değil. Devletin idari yapısındaki plansız değişiklikler, kamu yönetiminde liyakat ilkesinin tamamen ortadan kaldırılması ve denetim mekanizmalarının işlevsiz hâle getirilmesi, toplumsal huzursuzluğu ve ekonomik krizleri tetiklemektedir.

Sayıştayın denetim yetkisinin sınırlandırılması, düzenleyici ve denetleyici kurumların zayıflatılması kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasına olanak tanımaktadır. Örneğin, Türkiye Varlık Fonu gibi yapılar kamu kaynaklarının denetimsiz bir şekilde kullanılmasına ne yazık ki zemin hazırlamaktadır. Bu Fon bir paralel bütçe gibi çalışmakta, halkın mal varlığını iktidarın siyasi ve ekonomik çıkarları doğrultusunda yönlendirmektedir.

Cari açık tahminlerindeki uyumsuzluklar ise ayrı bir konu. Orta vadeli programda cari açığın 2027 yılında 22,6 milyar dolar olacağı söyleniyor ama kalkınma planı 2028 yılında "Bu rakamı 2,8 milyar dolara indireceğiz." diyor. Kıymetli arkadaşlar, nasıl olacak bu iş, elimizde sihirli bir değnek mi var? Ekonomimizin mevcut üretim yapısı ve ihracat performansı göz önüne alındığında bu tahminlerin gerçekle alakası olmadığı çok açık.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz'ın açıkladığı verilere göre 2025 yılı bütçesi 14 trilyon 731 milyar lira gider ve 12 trilyon 800 milyar lira gelir öngörüsüyle hazırlanmıştır yani şimdiden bütçede 2 trilyona yakın açık var. Daha yılın başında böylesine devasa bir bütçe açığıyla karşı karşıya olduğumuzu görmek, iktidarın ekonomi politikalarındaki başarısızlığını ve halkın refahını nasıl hiçe saydığını açıkça bizlere göstermektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu tablo, plansız ve popülist ekonomi politikalarının bir sonucudur. Halktan toplanan vergiler ne yazık ki adil bir şekilde toplanmıyor ve israf ediliyor. Kaynaklar, halkın ihtiyaçlarına değil, yandaş şirketlere ve rant projelerine aktarılıyor. Daha yıl başlamadan öngörülen bu açık, Hükûmetin bütçe disiplininden tamamen koptuğunu ve kaynak yönetiminde iflas ettiğini göstermektedir. Bu açık, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda da siyasi bir tercihtir. İktidar, halkın mutfağındaki yangını söndürmek yerine, yandaşlara sağlanan garantili ödemeleri artırarak borç ve faiz batağını derinleştirmektedir.

Bugün, faiz ödemeleri, bütçedeki en büyük kalemlerden birine dönüşmüştür. 2025 yılı bütçesi faize hizmet eden bir bütçedir. Halktan toplanan her bir kuruş vergi sağlığa, eğitime değil borcun faizine aktarılmaktadır. İktidar, bütçe açığını kapatmak için daha fazla borçlanmaya gidecek ve bu borcun faizi, yine, aziz halkımızdan çıkacaktır. 2024'ün Ocak-Kasım döneminde 1 trilyon liradan fazla ÖTV toplanmış ve Aralık ayında da bütçe hedeflerinin çok üzerine çıkacaksınız ama kurumlardan alınan vergi ise 800 milyar lirada kalmış. Bir bütçe düşünün ki özel tüketimden alınan vergi, gelirin aslan payını oluşturuyor. Bu, halkın mutfağındaki yangını büyüten bir düzendir, başka bir şey değildir. Hükûmetin sözde dezenflasyon politikası toplumu daha fazla yoksullaştırmaktan öteye gidememektedir. Bugün uygulanan politikalar halkı değil, yalnızca belirli sermaye gruplarını zenginleştiren bir anlayışın ürünüdür. Yapılan yanlışlıkların bedeli dar gelirli vatandaşlarımıza ödetilmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak sürekli vatandaşlarımızla, emek örgütleriyle ve iş insanlarıyla bir araya geliyoruz. Sürekli halkın içindeyiz; çarşıda, pazarda, mahalledeyiz. Nereye gitsek, kiminle konuşsak sorun aynı: Geçim, geçim, geçim. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ne diyoruz? Geçim olmazsa erken seçim olur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu kaynaklarının etkin ve adil bir şekilde kullanılması yalnızca ekonomik bir gereklilik değil, aynı zamanda da demokratik bir zorunluluktur. Vergi sisteminin halkın lehine yeniden düzenlenmesi, dolaylı vergilerin oranının azaltılması ve temel hizmetlere daha fazla kaynak ayrılması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Sayıştayın bağımsız denetim yetkisinin güçlendirilmesi, kamu ihale süreçlerinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve kamu kaynaklarının hesap verebilir bir anlayışla yönetilmesi temel hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Bu Meclisin görevi, halkın alın teriyle oluşturulan bütçenin halkın yararına kullanılmasını sağlamaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Genç, tamamlayın lütfen.

AŞKIN GENÇ (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler bu bütçeyi reddediyoruz çünkü bu bütçe halkın bütçesi değildir. Biz halkın refahını önceleyen, eğitime, sağlığa ve sosyal yardımlara öncelik veren bir bütçe için çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Türkiye borçla değil üretimle, yoksullukla değil refahla büyüyen bir ülke olacak diyorum ve bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)