Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 39 |
Tarih: | 19.12.2024 |
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Karadeniz'de dramatik bir olay meydana geldi. Diyeceksiniz ki bunun bütçeyle ne alakası var? Karadenizli bir Bakanın da burada olması sevindirici bizim açımızdan. Bakın, değerli arkadaşlarım, 4 can Giresun Bulancak'tan sabaha karşı çıkıyorlar, ucuz telefon alabilmek için kalkıyorlar, Batum'a yolculuk yapıyorlar. Kader öyle ki Arhavi'de, Kıyıcık'da tünel çıkışında 100 bin ton toprağın altında kalıyorlar. Değerli arkadaşlarım, böyle bir şey olamaz yani. Bakın, şu heyelanı görüyorsunuz yani devasa bir heyelan. Bu kader mi, cinayet mi? (CHP sıralarından "Cinayet!" sesleri)
Şimdi, bu olayın iki tane boyutu var, bunun iki boyutuna da bakacağız. Bunlardan bir tanesi Karadeniz Sahil Yolu. Karadeniz Sahil Yolu'yla ilişkili olarak o dönemde çevreciler kıyameti koparttılar, dediler ki: "Karadeniz'de yapılmış olan bu yol cinayettir." Buna ilişkin -bakın, aramızda Tahsin Ocaklı var- o tarihteki tutanaklara baktım, yapılan toplantılara baktım. Cihan Eren, Fındıklı'da avukat, hayatıyla o bedeli ödedi değerli arkadaşlarım. Hayatıyla ödedi o bedeli, Kazım Koyuncu bunun adına türküler yaptı. İnsanlarımız o tarihte -Musa Ulutaş, Arhavi'nin eski Belediye Başkanı, nur içinde yatsın- dediler ki: "Karadeniz'in jeolojik yapısıyla oynanmaz, doğayla oynanmaz." Ve biz Karadeniz'i mahvettik, yollarımızı mahvettik. (CHP sıralarından alkışlar) Diyeceksiniz ki bunun bütçeyle ne alakası var? Bakın, bu insanların bütçesi, yaşam hakkı, gelecekleri, umutları, evlenmeleri, hayalleri vardı, hepsi gitti. Bunların bütçe hakları filan kalmadı değerli arkadaşlarım. Böyle bir tablo ile karşı karşıya kaldık. Neden? Neden böyle bir şey? Bu, işin bir başka boyutu, Karadeniz Sahil Yolu boyutu.
Bir de bir başka boyutu var. Değerli arkadaşlarım, iki yıldır dilimde tüy bitti, haykırıyorum resmen, Karadeniz'de, Kemalpaşa'da 20 kilometre telefon kuyruğu var. 20 kilometre telefon kuyruğu olur mu? Gürcistan'ın nüfusu ne kadar biliyor musunuz? 3 milyon 800 bin. İddia ediyorum, Gürcistan'ın nüfusu kadar telefon satıldı Türkiye'ye. (CHP sıralarından alkışlar) Bu vergi kaybı değil mi sayın bakanlar, burada dinliyorsunuz? Kıyameti koparttık, yapın dedik gereğini, hiçbir şey yapılmadı. Bakın, size birkaç tane görsel göstereceğim. Yılbaşı öncesi, arada fiyat farkı geliyor diye Gürcistan sınırında ucuz telefon kuyruğu, binlerce insan. Değerli arkadaşlarım, bakın, şu kuyruklara bakın. Niye? İki şeyden kaynaklanıyor. Bunlardan bir tanesi nedir? Kur farkı. Diğeri de nedir? Ucuz diye telefon. Buna ilişkin bir şey vardı, vergi politikalarındaki yüksek vergiden kaynaklanan şeyler. Bunu neden yaptılar? Bakın, ben size bir pratik örnek... Daha çok Gürcistan'ı anlatıyorum çünkü Türkiye'nin yanında hemen bir tablo var. 15 Aralık 2006'da, Sayın Bakan -o iyi bilir, Sayın Bakan iyi bilir- 100 lira verdiğimiz zaman 140 Gürcistan larisi alıyorduk değerli arkadaşlarım. Hani beğenmiyoruz ya, güçlü Türkiye ya, beğenmediğimiz 3 milyon 800 bin nüfuslu olan ülkeye 100 lira veriyorduk, 140 lari alıyorduk arkadaşlar. Şimdi ne yapıyoruz, biliyor musunuz? Bakın, şuna bakın, şuna: Şimdi 100 lira veriyoruz, 8 lari alıyoruz arkadaşlar.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Vay be!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Bakın, dolar demiyorum, avro demiyorum, lari diyorum değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bu para ne olmuştur, buna ne diyorlar, bu paraya? Buna "pul" diyorlar arkadaşlarım, bu para pul olmuştur.
Bakın, önceden Gürcistan yurttaşları -Seyit Torun burada, sevgili Elvan Gezmiş burada- fındık toplamak için oraya çalışmaya gelmiyorlar mıydı sayın milletvekilleri?
CEMAL ENGİNYURT (İstanbul) - Ben de buradayım.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Rize'ye, sevgili Tahsin Ocaklı, çay toplamaya gelmiyorlar mıydı bu kur değişikliğinden önce, Artvin'e gelmiyorlar mıydı? Daha gelmiyorlar. Sevgili Cemal Enginyurt da oradan söylüyor. Daha gelmiyorlar. Niye? Çünkü paraları değerlendi arkadaşlarım, paralar değerlendi.
Bakın, bugün, Türkiye'nin hiçbir yerinde -AVM diyoruz ya, üç harfliler var ya- üç harflilerden hiçbir tanesi Kemalpaşa'daki gibi iş yapmıyor, kuyruğa giriyorlar. Niye? Ucuz diye. Niye? Paramız pul diye. Nasıl götürüyorlar biliyor musun? Devenin havuduyla götürüyorlar, paletlerle götürüyorlar. Yanlış anlamayın; çalmıyorlar çırpmıyorlar, parasını veriyorlar, paletlerle öbür tarafa taşıyorlar değerli arkadaşlarım. Ne anlatıyoruz biz, hangi bütçeyi anlatıyoruz biz?
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Yazıklar olsun!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Bu para, pul olmamış mı? Bu paranın durumuyla alakalı bir olay yok mu? (CHP sıralarından alkışlar) Burada vergi borcuyla alakalı şeyler yapmıyor muyuz?
Bakın, ısrarla soruyorum... "Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyanlara kaç adet telefon kaydedilmiştir?" diye geçen yıl bakana sordum, tık yok. Kimse bana cevap vermiyor değerli arkadaşlarım, belki CHP grubundan birisi cevap verebilir.
Bu anlamda kötü bir felaketle karşı karşıyayız. Diyeceksiniz ki: "Bunun bütçeyle ne alakası var?" Tam da bütçeyle alakası var. Bu vergi politikalarıyla beraber eğer o telefon... Diyeceksiniz ki: "Vadedir." Saygım sonsuz ama önce tedbir, sonra tevekkül, önce tedbir alacağız. Tedbir almadık, ne yaptık? Ucuz telefonlara ilişkin vergi politikalarımızı yanlış yaptık. Bir gece vakti, çocuklar 5 bin lira, 10 bin lira ucuz telefon alsınlar diye gittik milyonlarca ton toprağın altına o çocuklarımızı verdik. Nur içinde yatsın o çocuklarımız. Karadeniz'in çocuklarına zaten böyle oluyor, kaderdir. Ya gidiyorlar böyle oluyor ya da gidiyorlar -üst geçitlere adları veriliyor- şehit oluyorlar, bizim kaderimiz bu değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, sevgili arkadaşlarım, "Gürcistan" deyince haksızlık etmeyelim, bir şey daha söyleyeyim, sizinle paylaşayım: Biraz önce burada 2 milletvekilimiz vardı, birisi sevgili Alpay, birisi de sevgili Saffet Sancaklı. Saffet'e dedim dışarıda takılacağım diye. Bu arada Gürcistan'ta Cumhurbaşkanı seçildi. Gürcistan Parlamentosunun önünde gösteriler yapılıyor. Niye biliyor musunuz arkadaşlar? Protesto ediyorlar. Niye? Ortaokul mezunuymuş, ondan dolayı kıyamet kopuyor. Yahu, arkadaşlar, gidin söyleyin, gösteri yapmalarına gerek yok, bizim Yüksek Seçim Kurulunu gönderin oraya gereğini yapar arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Neyin ortaokul mezunu ya! Vallahi de billahi de gereğini yapar ya! Vallahi billahi! Bak, hiç kimseye laf atmıyorum, kimseyi incitmiyorum. Bizim Yüksek Seçim Kurulu Başkanı geçen Amerika'ya gönderildi -hâlen etkilenmiş- Amerika altüst olmuş vaziyette. Oraya gönderin, gereğini yapar diyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada... Tabii, ben o zaman bakana sormuştum o şeye ilişkin, bakana dedim ki: Bu Karadeniz Sahil Yolu'na ilişkin işlemlerde ne zaman düzeltme yapacaksınız? Bakan, ne yazık ki "Gerekli tedbirler alınmıştır. Herhangi bir şey yoktur. Heyelan olmamaktadır. Toprak kaymasıyla alakalı tedbirler alınmıştır." diye bana cevap verdi, isteyene buradan verebilirim değerli arkadaşlarım.
Bunun dışında başka, birkaç tane daha şey paylaşacağım. O da şu: Değerli arkadaşlarım, TÜİK verilerine göre -benim seçim bölgemle alakalı, biraz önce burada olan Bakana da sordum- 2023 yılında gayrisafi millî hasılanın illere düştüğü oranlar açısından en çok fakirleşen il hangisi? (CHP sıralarından "Artvin" sesleri) Tabii ki Artvin. Sayın Bakan, "Rize" demiyorum, "Artvin" diyorum bakın. En çok fakirleşen il Artvin değerli arkadaşlarım.
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Ağrı da.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Bir problem var, normal büyüme yüzde 5,3 -TÜİK'in rakamları, benim rakamlarım değil- Artvin eksi 16. Artvin'le alakalı problem var.
Başka problem yok mu, bütçede bunu da konuşacağım. Bakın, bugün 4 Ticaret Odası Başkanı açıklama yaptılar Artvin'de; Hopa, Borçka, Arhavi ve Artvin Ticaret Odası Başkanları açıklama yaptılar. Değerli Bakanım, geçtiğimiz hafta Artvin'de, Hopa Ticaret Odası Meclis yönetiminde olan bir arkadaşımız, Hopa'daki tır trafiğinin işgalinden dolayı dereden aşağı düştü, öldü. Ya, Hopa'yı düşman işgal edemedi, tırlar işgal ediyor arkadaşlar, olacak bir şey değil! (CHP sıralarından alkışlar) Hopa'yı düşman işgal edemedi ya! Hopalı direnir. Hani derler ya "Zalimin zulmüne direnmek eşkıyalıksa en büyük eşkıya Hopa'dadır." diye, direndiler ama şu tıra karşı direnemiyorlar değerli arkadaşlarım, olacak bir şey değil; bunu da buradan paylaşmak istiyorum.
Ayrıca, bir şey daha var, buradan bir de MİT Başkanına söyleyeceğim bir şey var: MİT Başkanı, Colani'yle beraber, hani araçta yan tarafta "co-pilot"luk yapıyordu ya, ona da buradan selam gönderiyorum. Arada, bir fırsatın olursa yanındaki araç kullanana "2016'da askerlerimizi yakarken hiç vicdanın sızlamadı mı, pişman olmadın mı?" diye sor, arada sor ona. (CHP sıralarından alkışlar) Arada sormak gerekiyor diye düşünüyorum değerli arkadaşlarım.
Bunun haricinde bir şey daha paylaşmak istiyorum. Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, kendi hakkını savunamayan adamın hakkını savunamazsınız. Ben yirmi beş yıl avukatlık yaptım, adam önce kendi hakkını savunacak. Burada milletvekili danışmanları var, kıyameti kopartıyorlar, bütün grupları geziyorlar, diyorlar ki: "Bizim kıdem tazminatına ilişkin problemimiz var." Kimse bir şey yapmıyor değerli arkadaşlar. Ya bu kendi danışmanımıza sahip çıkamazsak millete nasıl sahip çıkacağız, nasıl sahip çıkacağız değerli arkadaşlarım? (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Olmaz!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisinden, bir kere daha, bunun gereğini yapın diyorum.
Bir de kendi işimize bir öz eleştirimi yapacağım. Bunu yapayım mı yapmayayım mı, diyeyim mi demeyeyim mi diye diyordum; bütün Grup Başkan Vekili arkadaşlar beni bağışlasınlar, hiçbirinizi incitme niyetim yok: Bu Meclis milletin Meclisi değil, bu Meclis Grup Başkan Vekillerinin Meclisi! (CHP, AK PARTİ ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar) Bakın, kendi iç dünyanızda beni onaylamanıza falan gerek yok, hepsi benim yakın dostum, bir daha diyorum: Bu Meclis milletin Meclisi falan değil, 6 tane grubun Başkan Vekili kendi arasında konuşuyorlar -bizimki de dâhil- biz arka taraftan seyrediyoruz, arada alkışlıyoruz; geriye bakıyorlar bizi alkışlıyorlar mı filan diye. Böyle bir Meclisi kabul etmiyorum arkadaşlar, böyle bir Meclis olamaz!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Ben alkışlıyorum seni!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Burada mutlaka ve mutlaka bir İç Tüzük değişikliği mi yapacağız, ne yapacağız; sabahtan akşama kadar Grup Başkan Vekillerinin olduğu, konuştuğu bir Meclisi dinlemek zorunda değiliz arkadaşlar. Bakın, açık açık söylüyorum, burada hemfikir olalım!
Başka bir şey daha söyleyeyim: Ben milletvekilliği kadar itibarsız bir şey görmedim arkadaşlar; İdare Amiriyim, ben bu milletvekilliği kadar itibarsız bir şey görmedim arkadaşlar! Herkes, bütün milletvekilleri özel yaşamlarında, iş yaşamlarında harikaydılar filan; geldik, bu toplum bizim maaşlarımızı konuşmaktan aldı. Şunu bütün Türkiye bilsin: Sağlık giderlerini bile bu Meclis ödemiyor arkadaşlar, Allah sizlere hastalık vermesin! Bu Meclis milletvekillerinin sağlık giderlerini bile ödemiyor değerli arkadaşlarım, bunun bilinmesini istiyorum, bunun da şerh düşülmesini istiyorum, böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.
Sözün özü şu, bitiriyorken de şunu söyleyeceğim partimle alakalı: Değerli arkadaşlarım, bir parti düşünün, bir parti düşünün değerli arkadaşım, çok uzun yıllardan beri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bayraktutan, tamamlayın lütfen.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - ...yetmiş beş yıldan beri bu parti iktidar değil, çok kısa aralıklar hariç yetmiş beş yıldır iktidarda değiliz. Ama -kimseyi incitmeyeceğim; bir söz vardı, onu katmayacağım kimse incinmesin diye- yetmiş beş yıldır bu partiyi ayakta tutan iki tane ülkü var: Bir tanesi, vatanın bölünmez bütünlüğüne olan ölümsüz aşkımız. (CHP sıralarından alkışlar) İkincisi, Mustafa Kemal Atatürk'e olan yürekten bağlılığımız. (CHP sıralarından alkışlar)
Sözlerimi şöyle bitiriyorum: Bu ülkede Mustafa Kemal ölmez, Atatürk yenilmez; hepimiz Mustafa Kemal'iz, hepimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz! (CHP sıralarından alkışlar)