GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Birlik ve beraberliğe ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:07.11.2024

MEHMET SAİT YAZ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İslam kardeşliği hususunda şahsım adına gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum. Allah buyuruyor ki: “Ey insanlar, şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık. Tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız ona en fazla itaat edeninizdir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, her şeyden haberdardır. Eğer müminlerden 2 grup birbirleriyle kavgaya tutuşursa hemen aralarını düzeltin. İkisinden biri diğerinin hakkına tecavüz etmiş olursa Allah'ın emrine geri dönünceye kadar haksızlığa sapanlara karşı direnin. Dönerlerse aralarındaki anlaşmazlığı adaletle çözüme bağlayın ve herkese hakkını verin. Allah hakkı yerine getirenleri sever.” “Hep birlikte Allah’ın kitabına sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size yaptığı nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirmişti ve İslam’ın sayesinde kardeş olmuştunuz.” “Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması onun varlığının delillerindendir. Şüphesiz ki bunda gerçeği bilenler için dersler vardır.” Efendimiz de: “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine şefkat göstermede bir vücut gibidirler. Vücudun bir organı rahatsızlandığında diğer organlar da bu rahatsızlığa sıtma ve ateşle ortak olur.” Bu ilahi kelamın ışığında Türk ve Kürt kardeşliğini Yûsuf Sûresi’ndeki kuyu metaforu üzerinden anlatmak isterim. Her Müslüman’ın malumudur ki Yakup Peygamber’in oğulları babalarının sevgisine mazhar olmak için kardeşleri Yusuf’u ortadan kaldırmak üzere onu susuz ve derin bir kuyuya atmışlardı. Yusuf kuyuda günlerce çaresiz beklerken bir gün bir kervan gelip suya ulaşmak için kovalarını kuyuya sarkıtır. Bunu fırsat bilen Yusuf indirilen ipe tutunup kuyudan çıkar fakat kervan bunu fırsata çevirerek onu Mısır’a götürüp köle pazarında satar. Yusuf’un yüzündeki asaleti gören firavunun yaveri Potifar onu evlatlık olarak satın alır, daha sonra saraya farklı merhalelerden geçen Yusuf otuz üç yıl sonra mucizevi bir şekilde Mısır’da melik olur. Aynen buna benzer, emperyalist güçler yüzyıl önce Sykes-Picot projesiyle Orta Doğu’da bir işgal kuyusunu kazdı. Aynı baba ve anneden olan Kürt, Türk, Arap ve Fars kardeşlerden Kudüs’ün fatihi Salâhaddin’in evlatlarını mahrumiyet kuyusuna attılar. Kuyuda uzun bir müddet çaresiz bekleyen Kürt kardeş umutla ve hasretle diğer kardeş kervanının gelişini intizar etti ancak kardeşlerden hiçbirisi kuyunun başına gelip Yusuf’u çıkarmak için bir uğraş veremedi. Ne zaman ki küresel emperyalist güç kervanı Yusuf’u kuyudan çıkarmaya karar verince o zaman hesaplar karıştı. Kardeşler yüz yıllık uykudan uyanmaya başlasalar da kuyudaki kardeşi çıkarma konusunda ne yapacakları hususunda bir karara varamadılar. Evet, yüz yıl gecikmeli de olsa Yusuf’u mahrumiyet kuyusundan çıkarma zamanı gelmedi mi? Eğer Yusuf yani Salâhaddin’in torunları emperyalist ve siyonist güçleri kervanının ipiyle kuyudan çıkarılırsa vezir olma vaadiyle Davud koridorundan arzımevut içine alınarak istismar edileceği muhakkaktır. Yusuf buna asla rıza göstermeyecektir. Göstermelik bir kurtuluş, kardeşleri birleştiremeyeceği gibi sonu felaketle bitecek fitnelere de sebebiyet verecektir. Eğer bugün Türk, Arap ve Fars kardeşler bir araya gelir, Kürt kardeşlerini sahiplenir ve Batılı hain kervandan önce, bugün Sayın Devlet Bahçeli’nin kuyuya ip sarkıttığı gibi, Yusuf’u yani Kürt kardeşlerini kuyudan çıkararak geçmişteki ihmalleri telafi edecek, insani ve İslami kültürel haklarını iade edip kucaklaşarak helalleşseler, işte, o zaman özüne dönecek, aracısız kendi kendileriyle barışacak, birleşecek ve eski haşmetlerine kavuşacaklardır. Aksi takdirde birbirlerine güvenmez, kendi çıkarlarını ümmetin maslahatı önüne geçirirlerse arzımevut hayallerini gerçekleştirmek için pusuda bekleyen Yahuda kervanı Türk, Fars ve Arap kardeşleri de sırasıyla açtığı o kuyuya atacak ve Yakub’un, Salâhaddin’in yas tutması ve Yusuf’u bekleme hasreti devam edecektir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)