GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:20.12.2024

CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025 Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bizleri ekran başında izleyen, sosyal medyada takip eden çok kıymetli yurttaşlarımızı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sözlerime başlamadan önce -bütçenin son günü- on iki gün boyunca Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok kıymetli personeline teşekkürlerimi sunmak istiyorum; büyük emek verdiler, bizlere yoldaşlık yaptılar. (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hakları verilsin, hakları!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Bir teşekkür de yine on iki gün boyunca konuşmalarımızı, buradaki söylemlerimizi 86 milyonla buluşturan çok kıymetli basına, televizyonlara söylemek istiyorum, grubum adına onlara da teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bütçenin son günü, büyük sorunlar konuşuldu, rakamlar verildi. Ben bir 2002'ye dönmek istiyorum; Adalet ve Kalkınma Partisi 2002'de seçimlere giderken ekonominin en temel ve kronik sorunlarını eleştirmişti, o gün meydanlarda bu sorunları çözeceğini vaat etmişti. Neydi bunlar? Yüksek enflasyon, yüksek faiz, işsizlik, emekli ve emekçinin çektiği sıkıntı vardı. Şimdi bakalım, yirmi iki yılın sonunda Adalet ve Kalkınma Partisi bu sorunların ne kadarına çözüm olabilmiş, bugün neredeyiz? Bakın, üzülerek söylüyorum ki ülkemizin ve dünyadaki birçok ülkenin en büyük sıkıntılarından biri enflasyon; evet, enflasyon büyük bir sorun. Eğer bir ülkede enflasyon varsa açlık, yoksulluk oluyor, insanların kurumlara, adalete, devlete olan güveni sarsılıyor, ahlaki bir yozlaşma yaşanıyor çünkü yoksul insanlar geçinemiyorsa, karnını doyuramıyorsa, çocuklarına bakamıyorsa, emekli, işçi aldığı maaşla on beş gün geçinemiyorsa, bir kere bu kuruma, devlete, yönetenlere olan inancı kayboluyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, şuradan başlayalım: Bugün TÜİK'e göre enflasyon yüzde 47, ENAG'a göre yüzde 87. Şimdi "Hangisi doğru söylüyor?" diyeceksiniz. Bugün spor kulüplerine bakalım, özel kurumlara bakalım, büyük şirketlere bakalım; reklam, sponsorluk sözleşmelerindeki yıllık artışlarda ENAG ve TÜİK'in ortalamasını alıyor çünkü TÜİK'in yanlış bilgi verdiğini, doğru bilgi vermediğini, halkı yanılttığını onlar da biliyor. Ne yazık ki -kurumlara geleceğim ama- bir ülkenin istatistik kurumlarına şirketler, yurttaşlar, kurumlar, Parlamento güvenmiyorsa sözün bittiği yerdeyiz.

Değerli arkadaşlar, yine, on dokuz ay önce göreve gelen Mehmet Şimşek ne dedi? "Kurumsal, yapısal, radikal değişikliklerle enflasyonu düzelteceğiz, indireceğiz, ekonomiyi rayına oturtacağız." dedi. Ya, TÜİK'e göre söylüyorum, Mehmet Şimşek geldiğinde on dokuz ay önce enflasyon neydi? Yüzde 38. Bugün ne? Yüzde 47. Şimdi soruyorum kıymetli milletvekilleri: Ne işe yarıyor bu adam?

MEHMET BAYKAN (Konya) - O adam Ekonomi Bakanı Mahir Bey.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Üzüntü verici bir tablo değil mi? Kurumları mı değiştirdi? Nerede radikal kararlar, nerede kuramlar? Ülke günden güne büyük bir felakete gidiyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biz 86 milyonu büyük bir aile olarak görüyoruz; bu bütçeyi de bizim, hepimizin, bu ülkenin bekçisinin, polisinin, valisinin, Meclisinin, emeklisinin, işçisinin, engellisinin rızkı olarak görüyoruz. Bu para nasıl dağıtılıyor, bu bütçe neye dağıtılıyor; bunu bilmek zorundayız.

Bakın, ikinci büyük sorun 2002'de konuştuğunuz yüksek faiz ve faiz ödemeleriydi. Bu bütçenin, 14 trilyon 700 milyarlık bu bütçenin 1 trilyon 950 milyarını faize veriyoruz, neredeyse bütçenin yüzde 14'ü arkadaşlar; bakın, inanılmaz bir durum. Değerli arkadaşlar, yirmi iki yılda toplam 600 milyar dolar faiz ödemişiz. "Yandı, bitti." dediğiniz Türkiye ekonomisinin 2002'deki dış borcu 132 milyar dolar, bugün 512 milyar dolar arkadaşlar. Ya, bunun bir izahı olması lazım, birinin gelip bunu bize anlatması lazım. TÜRK TELEKOM, limanlar, demir çelik fabrikaları, kâğıt fabrikaları özelleşmiş, özelleşmiş... Toplamda 65 milyar dolarlık da özelleştirme yapmışsınız. Şimdi, bu borcu, ülkenin yirmi iki yıl sonra geldiği noktayı, faizi lütfen Sayın Bakan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı açıklasın; yaklaşık altı yüz dakika konuştu -burada da yok- Plan ve Bütçe Komisyonunda, burada toplamda altı yüz dakika konuştu arkadaşlar. Şimdi, şunu söyleyebilirsiniz, "Bu ülkede pandemi oldu, deprem oldu, bütçe açığı var, ülkede büyük sorunlar yaşadık; emekli, işçi, engelli, gençler ezildi; biz bu yüzden borçlandık, faiz ödüyoruz, emekliye veriyoruz, emekçiye veriyoruz." diyebilirsiniz ama öyle bir tablo yok. Az önce, Rahmi Bey söyledi, "kur korumalı mevduat" denilen bir rezalete 1 trilyon 850 milyar ödemişiz. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, bunu hangi akıllı icat ettiyse... Bir avuç zengine o parayı vermeseydik bugün belki bu kadar faiz edemeyecektik arkadaşlar. Bakın, 1 trilyon 850 milyardan bahsediyorum. 3 trilyonluk bir vergi istisnası var, bunun 1 trilyonuna yakınını asgari ücret maaşlarına verildiğini kabul ediyorum. Bir kısmı, dezavantajlı yurttaşlarımıza, engelli vatandaşlarımıza veriliyor ama yaklaşık 1,5 trilyonu bir avuç zengine, bu ülkenin yerinin altını, madenlerini, arsalarını, ihalelerini verdiğiniz şirketler için kullanmışsınız, vergi almamışsınız arkadaşlar. Bana "Evet, ya, Mahir Bey, biz emekli için borçlandık, çiftçi için borçlandık." deseniz anlayacağım. Rakamlarla konuşuyorum bakın, üzüntü verici bir tablo.

Şimdi, bir sistem eleştirisi daha yapmak isterim.

2017'de faizi ne kadar ödemişiz? "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denen bu ucube sisteme geçmeden önce yüzde 7. Bugün bu beş yıllık performansta nereye gelmiş? 2 katı, yüzde 14'e gelmiş ama o gün bunları söylediğimizde biz suçlu oluyorduk. Arkadaşlar, faiz bir felaket ve ülkeyi bir felakete götürüyor.

Bakın, faizi daha iyi anlamak için birkaç örnek vermek isterim. Uzay ve havacılığa 2025'te 5 milyar 52 milyon ayırmışız, güzel. 2023'te aya sert bir iniş yapacaktık; güzel, hayali bile güzeldi. Peki, bir yıllık uzay bilimlerine, aya ayırdığımız para ne? 5 milyar 52 milyon. Bir avuç tefeciye bir günlük ödediğimiz faiz ne? 5,5 milyar arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Ya, biz aya sert bir iniş yapmamışız, faize düşmüşüz.

Geliyorum, Cumhurbaşkanı övünerek söyledi: "Öğrencilerimizin 2 bin liralık kredi, burs miktarını 3 bin liraya çıkarıyorum." Bravo! 3 bin. Çok oldu, güzel. Kaç öğrenci burs alıyor, kredi ve burs? 1,5 milyon öğrenci. Yılda toplam ne kadar veriyoruz? 54 milyar veriyoruz. Bir grup tefeciye ödenen on günlük faiz bu arkadaşlar. 1,5 milyon öğrenciye bin lira zam yaptığımız için övünüyoruz, oradan 54 milyarı, on günde, bir grup tefeciye veriyoruz.

Geliyorum, çok suçladığınız İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir yılda sosyal yardımlara ne kadar ayırıyor? 11 milyar; ulaşım, halk ekmek, kreş, kırtasiye, burs veriyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Konser(!)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Bu ne biliyor musunuz? İki günlük bir grup tefeciye verdiğimiz faizin karşılığı arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, yine başa geliyorum, içimi acıtıyor, canım acıyor çünkü 2025 bütçesinde sosyal yardım ve desteklere 651 milyar ayırmışız; faize 3 katı, 1 trilyon 950 milyar. Genel bütçeden ne kadar ayırmışız? Genel bütçenin yüzde 4,5'ini. Olmaz arkadaşlar. Eğer ki bu 651 milyar, 1 trilyon 950 milyar olsaydı ben anlardım, emekli için yaptığınızı düşünürdüm.

Geliyorum, işsizlik. Şimdi, yirmi iki yıl önce en büyük vaatlerinizden bir tanesi, işsizliği çözecektiniz. Bugün, üzülerek söylüyorum ki genç işsizlik yüzde 16,7 ki bir ülke büyük bir felaket. Bu ülkede 6 milyon 200 bin genç ne okuyor ne çalışıyor "Ev genci" diyorlar bunlara. Ya, bu çocuklar gerçekten ne yapacak hiç düşünüyor musunuz? Çalışmıyor, okumuyor; arkadaşlar, bir nesil kayboluyor bakın ve üzülerek söylüyorum, yoksul çocuk sayısı 10 milyona ulaşmış, 15-24 yaş arasındaki gençlerde yoksulluk oranı yüzde 30 seviyesinde arkadaşlar ve Sayın Cumhurbaşkanı bir televizyon programında diyor ki: "Gençlere iş beğendiremiyoruz." Bir bakan çıkıyor, "Gençlere iş beğendiremiyoruz." Bence sorun beğenmemekte değil, sorun yönetememekte. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, "Gençler evlensin." E, evlensin, hep beraber düğünlerine gidelim ama nasıl evlensin? Asgari ücret 17 bin lira, 2 nişanlı çalışıyor, 2'yle çarpalım 34 bin lira. Mobilyası, beyaz eşyası, perdesi, kap kacağı toplayalım; arkadaşlar, 1 milyon 200 bin lira. Arkadaşlar, bugün Türkiye'nin en ucuz yerinde bir düğün salonu 150 bin lira, gelinliği damatlığı kiralasa 100 bin lira. Bu çocuklar hiçbir şey yiyip içmeden bu parayı toplamaya çalışsalar dört yıl çalışacaklar. Ama halktan o kadar kopmuşsunuz, gerçeklerden o kadar kopmuşsunuz ki hâlâ... 1960'larda, 1970'lerde, 1980'lerde büyüklerimiz şey derdi: "İki gönül bir olursa samanlık seyran olur." Ne yani bu? İki gönül birbirini sevdikten sonra samanlıkta bile yaşanır. Ya, bugün Ankara'da samanlıktan kötü evlerin aylık kirası 15 bin lira arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Geliyorum, önemli bir konu: Adalet. Bu ülkedeki yurttaşların ekmek kadar, su kadar, aşk kadar adalete ihtiyacı var. Sayın Adalet Bakanı geldi. Yargı bağımsızlığından, hukukun üstünlüğünden, haksız tutuklamalardan, uzun süren tutuklamalardan bahsetmedi. Bugün dünyanın en büyük adalet saraylarını yapabilirsiniz, en büyük cezaevlerini yapabilirsiniz ama onun içerisinde adalet yoksa hiçbir şeye, hiçbir işe yaramaz arkadaşlar.

Bakın, çok yakın bir zaman, iki gün oldu, üzülerek söylüyorum; Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2016'da Atatürk Havalimanı'nı kana bulayan IŞİD militanlarıyla ilgili davada sanıkları tahliye etti. Bu sanıklar kırk beşer yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almışlardı, 4'e 1 bu karar verildi, bir üye "Asla ceza vermeyelim." dedi. Onların hepsi yardım etmekten, yol göstermekten, barındırmaktan, taşımaktan yargılanıp bu hükmü almıştı. Yargıtay şöyle bir hesap yapıyor: Bunlar cinayet suçuna iştirak etmemiş, bunlar olsa olsa örgüt üyesi; sekiz yıl yatmışlar. Bu yatarla bu yatarı zaten karşılıyor, tahliye edelim ve kararı bozmuş. Hani ilk derece mahkemesi? Hadi ilk derece mahkemesi direnip ceza genel kuruluna gelirse, bir. İki, Yargıtay ve yerel mahkemeler bu kadar yatarı hesaplıyorlar da hayatını depreme, doğaya vermiş, binlerce insanı depremde yer altından çıkarmış Nasuh Mahruki alt sınırı bir yıl olan cezadan soruşturma geçirirken tutuklandı, onun da yatarı yoktu arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

9 genç, Filistin'i koruyan, ticaret yasağını söyleyen bizim 9 gencimiz çıktı, Cumhurbaşkanının karşısında "Ticaret yapmayın İsrail'le." dedi. Var mı bunda bir şey? Ya, soruyorum: Var mı bunda bir şey?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Var, var, ikiyüzlülüğünü suratına vurdu, var!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Dört gün Vatan'da gözaltında tutuldu bu çocuklar. Bu çocuklar tutuklandı, bu çocuklara çıplak arama yapıldı arkadaşlar; benim içim acıyor arkadaşlar. Bu çocukların alacağı cezanın muhtemel -alsa suç yok da- alt sınırı ne? Bir yıl. Yatarı ne? Sıfır. IŞİD'li katillerin yatarını hesaplayan yargı bu ülkenin gençlerinin yatarını hesaplayamıyor; utanıyorum ya! (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yazıklar olsun!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Soruyorum: Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer -düne kadar feyz aldığınız, görüş aldığınız, ödüller verdiğiniz- niye tutuklu arkadaşlar? Soruyorum: Niye tutuklu? IŞİD'li caniler dışarıda, Osman Kavala, Can Atalay ve arkadaşları cezaevinde arkadaşlar! (CHP sıralarından alkışlar) Böyle adalet olmaz, bu ülkenin en temel sorunu adaletsizlik. Yargıya güven yüzde 18; bu, utanç meselesidir bir ülke için arkadaşlar!

CAVİT ARI (Antalya) - Yargıyı bitirdiler.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Arkadaşlar, konu çok, Cumhurbaşkanlığı bütçesine de gelmek istiyorum. Gelmedi mi Cumhurbaşkanı Yardımcısı daha? Ona soracaktım.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, televizyondan dinliyordur o.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Şimdi, Cumhurbaşkanımız her yerde "israf" "israf" "israf" belediyelere söylüyor, bakalım bir bütçesine. 2024'te on bir ayda 21 milyar 222 milyon harcamış arkadaşlar, koruma giderleri 2 milyon da hariç. Şimdi, 17 milyarlık bir bütçe; 6,1 milyar lira İletişim Başkanlığının bütçesi, korumaları da koyalım, geçen sene 11 milyara yakın örtülü ödenekten kullanmış, 2025 bütçesini hesapladığım zaman 1,5 milyar dolara yakın para yapıyor arkadaşlar. Sayın Cevdet Yılmaz'a sordum, bakın, 2023 Kesin Hesabı'nın başında sarayın uçak ve hava taşıtları için 1 milyar ayrılmış, 2023'ün sonunda bu para 4,5 milyar olmuş arkadaşlar. Ya, soruyorum, bir hukuk devletinde kesin hesabın başında 1 milyar olan ödenek sonunda 4,5 milyar olur mu? Ne aldınız? Sordum: Uçak mı aldınız bir tane daha, zeplin mi aldınız, helikopter mi aldınız, ne aldınız? Bu parayı bilen yok arkadaşlar; işte Cumhurbaşkanlığı bütçesi. İsraf nedir? Bir uçak daha almak mı 11 uçağı varken yoksa bu ülkenin evsiz çocuklarına kreş açmak mı? (CHP sıralarından alkışlar)

Kurumlara olan güven... Sayıştay hakkında konuşacağım. Yüz altmış yılı aşkındır ayakta duran bu Sayıştay, biz onların raporlarıyla idarenin harcamalarının röntgenini görüyoruz, burada tartışıyoruz. Yahu, bunlarda hiç vicdan yok mu? Sayıştay denen kurumu ben 86 milyona şikâyet ediyorum, halkın rızkıyla oynamıştır. Taslak denetim raporlarında 324 tane usulsüzlük tespit eden Sayıştay, buraya kaç tanesini getirebildi biliyor musunuz? 127 tane. Ne oldu 200'e yakın usulsüzlük? Nedir onlar? Bilmeyeceksiniz arkadaşlar, bilmeyeceksiniz. Bu ülkede Cumhurbaşkanı "Sayıştayın görevi açık aramak değil." derse o Sayıştay da bunu yapar ama Sayıştayın görevi tam da açık aramak, yolsuzluğu, usulsüzlüğü, ihaleye fesatı bu Meclise getirmek. (CHP sıralarından alkışlar) Ama gelmedi arkadaşlar, üzülerek söylüyorum, raporlara bakalım; raporlara bakamıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Şimdi, günden güne bu raporlar eriyor. 2019'da, 2018'de, yeni vekil olduğum zaman böyleydi. Mesela, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 199 sayfaydı raporu, bugün 48 sayfa; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2020'de 244 sayfaydı, bugün 76 sayfa. Arkadaşlar, Sayıştay artık itibarını yitirmiş bir kurumdur. Geliyorum, sadece Sayıştay mı, Merkez Bankasının durumuna bakalım. Bakın, 2021 yılında enflasyon raporunda 9,4 enflasyon hedefleyen Merkez Bankası yüzde 36'yı görmüş enflasyonda. Bu sene de öyle; yüzde 400, 2021'de; 2022'de yüzde 250 sapmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, bitirin.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Bugün, kurumlara olan güven ayaklar altında. Bunları hep beraber düşünmeliyiz. Üzülerek söylüyorum, on iki gün boyunca devlet kurumlarının hâlini anlattık, yargının hâlini anlattık, emekliyi, işçiyi, ezilen kesimi anlattık. Artık bu gemi yürümüyor arkadaşlar, artık bu işi yürütemiyorsunuz. Kibriniz tüm eleştirilere bir çeper olmuş. Eleştirileri hakaret olarak algılıyorsunuz. Sokağa çıkmıyorsunuz, çarşıya çıkmıyorsunuz, emekliyi bilmiyorsunuz, ezileni bilmiyorsunuz arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) O yüzden, gelin uzatmayın, baharda getirin sandığı, yapalım seçimi. (CHP sıralarından alkışlar) Yeni bir Cumhurbaşkanı, yeni bakanlar bu ülkeyi refaha çıkarsın diyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)