| Konu: | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 20.12.2024 |
CHP GRUBU ADINA GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, televizyonları başında ve sosyal medyadan bizleri izleyen sevgili yurttaşlarım; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün bütçenin 12'nci günü. Hem Plan ve Bütçe aşamasında, Komisyon aşamasında hem de Genel Kurul aşamasında büyük özverilerle çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalara katkı sunan tüm milletvekili arkadaşlarımı ama bizden daha çok mesai yapan Meclis emekçilerini gerçekten saygıyla selamlıyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi 23'üncü bütçesini yapıyor, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi içerisinde de 7'nci bütçe buraya geliyor. Bir konuşma yapacağım, yirmi dakikalık süre boyunca. Bu konuşmayı tablolarıyla beraber an itibarıyla -linkini verdim- sosyal medyaya yüklemiş durumdayım. Bunu neden yapıyorum? Verdiğimiz tüm veriler ve konuşmalarda kullandığımız olgular denetlemeye açık olacaktır. Hiçbir şekilde verilerden ve olgulardan uzaklaşan bir hayalcilik içerisinde olmayacağız. Ayrıca, artık AKP'nin yirmi iki yıldan sonra mazeret üreten, bir muhalefet partisi gibi konuşan ya da gelecek zaman cümleleri kuran bir parti olamayacağı çok açıktır. Yirmi iki yıldır bu memleketi yönetiyorsunuz. Dolayısıyla bu bütçeyi değerlendireceğiz, makroverileri ortaya koyacağız; arkasından da bu parayla ne yaptığınızı, ne yapmadığınızı değerlendireceğiz.
Dinledik 9 Aralıktan bu yana Cumhurbaşkanı Yardımcısını, Grup Başkan Vekillerini, Bakanları, milletvekillerini; şimdi değerlendirelim. Büyüme oranlarından bahsediyorsunuz. Öyle bir anlatıyorsunuz ki Türkiye müthiş büyümüş AKP döneminde. Gerçek ne? 1923 ila 2024 arasında memleketin tarihsel büyüme oranı yüzde 5,3'tür. Tek istisnası Atatürk dönemidir; 1923-1939 döneminde bu memleket yılda yüzde 7,3 büyümüştür. Tarihsel ortalama hangi dönemlerde gerçekleştirilmiştir? 1930'lardaki Büyük Ekonomik Buhran, 1940'larda İkinci Dünya Savaşı, 70'lerde petrol krizi, Türkiye'yi uzun yıllar boyunca etkileyen, etkisi altına alan terör, koalisyon hükûmetleri, kapitalizmin birikim krizleri; bunların tamamında yüzde 5,3 büyümüştür.
Peki, son yirmi yılda siz ne yaptınız? Son yirmi yılda 2003 ila 2009 arasında bu orandan farklılaşan bir olumlu büyüme temposu ama 2009'dan itibaren bu tempoya, hatta bu temponun altına düşen bir yapı. Hiç kimse bize 15 Temmuzdan şikâyet etmesin, yaratan sizsiniz. Kimse bize "17-25" lafını mazeret olarak ortaya koymasın, önce rüşvetçilerin hesabını verin. (CHP sıralarından alkışlar) Hiç kimse bize büyük ekonomik krizden, dünyadaki stratejik sorunlardan, bölgesel savaşlardan bahsetmesin. Siz yüzde 5,3'lük tarihsel büyüme oranını yakalayamamış bir siyasal partisiniz.
Gelelim kişi başına millî gelir oranlarına: Bu, şüphesiz bölüşümü göstermez ama yine de bakalım: 2008 yılında 11.018 dolar, 2022'de 10.659 dolar, 2023'te 13.243 dolar yani kişi başına gelirde Türkiye en azından on beş yıldır yerinde sayıyor. Peki, bu bir ölçüt müdür? Dediğim gibi, hem liberallerin hem de bu gerçekleri örtmeye çalışanların özellikle kaçtıkları bir olgu vardır; o da bölüşümdür. Gelin, size ben bir bölüşüm ilişkisi vereyim. Türkiye'nin en zengin yüzde 20'si millî gelirin yüzde 48,7'sini alıyor, Türkiye'nin en yoksul yüzde 20'si millî gelirin ancak yüzde 6'sını alıyor. Dolayısıyla, bir tarafta parmağında bal tutan, damağına bal çaldığınız yandaşlar inanılmaz ölçüde zenginleşirken diğer tarafta insanlar mutfağında tenceresini kaynatamıyorlar, yeni bir elbise alamıyorlar, çocuklarını okula gönderemiyorlar, çocuklarını okula gönderirlerse onlara harçlık veremiyorlar. İşte, Türkiye'nin tablosu budur. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Şimdi, bir Sefalet Endeksi var arkadaşlar. Memleketi dünyada ilk 10 ekonomiye sokacaktınız, en sefil ilk 7 ülkesi içine soktunuz. 157 ülkenin yer aldığı Sefalet Endeksi'nde memleket 7'nci; önümüzde Zimbabve var, Suriye var, Sudan var, Lübnan var ve benzeri ülkeler var. Şimdi Abdullah Bey konuşma yapmaya hazırlanıyor, diyecek ki: "Bunlar dış güçlerin etkileri." Kardeşim, bunun nasıl hesaplandığı ortada, ben buradan okuyayım, tam olsun: Yıl sonu işsizlik, enflasyon ve banka kredisi oranlarının toplamından kişi başına düşen reel gayrisafi yurt içi hasıladaki yıllık yüzde değişimi çıkarıyorsunuz, sefalet endeksini buluyorsunuz.
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Ocak 2023...
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Bütün dünyanın rakamları ortada diğer ülkelerinkini de hesaplayın, kendi ülkenizinkini de hesaplayın, "Dış güçler, dış güçler" demekten vazgeçin, "Sefalet Endeksi böylesine yanlış hesaplanıyor." deyin, diyemezsiniz. Nedeni ne biliyor musunuz? Çünkü tablo ortada, Türkiye'nin maalesef sefaleti ortada. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Güncel değil, güncel değil Sayın Vekil.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Gelelim bütçeden yapılan...
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Ocak 2023'te Yahudiler hesapladı.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Mutlaka Yahudiler hesaplamışlardır, dediğimi duyun.
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN (Balıkesir) - 2023 Ocak...
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Bütçeden yapılan faiz ödemeleri: Arkadaşlar, yirmi iki yıllık iktidarınızda toplam 3 trilyon 472 milyar TL bütçeden faiz ödemesi yaptınız ama bunun ivmesine bakınız. 2003'ten 2017'ye kadar faiz ödemeleri 50 milyar TL düzeyindeydi, sonra bir füze etkisi oldu; 2018'de 74, 2019'da 100, 2020'de 134, 2021'de 181, 2022 yılında 311 milyar TL ödediniz ama esas sıçrama buradan sonra oldu. Bakın, rakam veriyorum size: 2023'te 675 milyar, 2024 yılında 1 trilyon 298 milyar, 2025'te 1 trilyon 950 milyar TL faiz ödüyorsunuz. Benim bu yirmi dakikalık konuşmam boyunca bu memleket 75 milyon TL faiz ödüyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, arkadaşlar, bunun bütçedeki anlamı ne? Sağlık Bakanlığına bunun yarısını, Millî Savunma Bakanlığına bunun üçte 1'ini, geriye kalanını da ancak Tarım Bakanlığına verebiliyorsunuz yani siz "İsrail bize saldıracak." derken, sağlık sistemi çökerken, tarım iflas ederken bu 3 bütçenin toplamını gidip faize yatırıyorsunuz. Ha, burada şunu izledik, duyduk, dediler ki: "Geçin onları geçin. Faizin tutarı önemli değildir, millî gelire oranı önemlidir." Öyle dediniz değil mi arkadaşlar? Ben size bir şey söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez dış borçta faiz ödemelerinin tutarı asıl borcu geçti, neden bahsediyorsunuz? Bu liberal tezlerle kendinizi de memleketi de kandırmayın. Dış borç almazsanız makroekonomiyi çeviremez durumdasınız. Memleketin durumu bu kadar acıklı durumda. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, siz ne yaptınız? Söyleyeyim: Vergi aslı ve faizi olarak toplam 7,5 milyar lira yandaşların faizini sildiniz. Burada Maliye Bakanı Mehmet Şimşek oturuyordu, defalarca sordum, hepsinde dedi ki: "Tarhiyat, tarhiyat..." Ben de defalarca dedim ki: "Geç tarhiyatı, uzlaşma komisyonunda kaç parayı sildiniz?" Söyleyemedi, sonra biz söyledik: "7,5 milyar lirayı sildin kardeşim." Onun üzerine dedi ki: "Ama artık vergi aslını silmeyi yasakladık." Ne zaman yasakladı? Üç ay evvel, 2 Ağustos tarihinde. Niye yasakladı? Çünkü yıllarca anlata, anlata, anlata artık utandırdık, bu nedenle yasaklamak zorunda kaldınız. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, bugüne kadar yurttaşın hangi vergisini sildiniz? Hangi uzlaştırma komisyonunda esnafın prim borcunu sildiniz? Yurttaşın emlak vergisini, vatandaşın motorlu taşıtlar vergisini hangi uzlaştırma komisyonunda sildiniz? Hiçbirinde silmediniz. Daha düne kadar asgari ücretten vergi alıyordunuz, burada övünerek anlatıyorsunuz "Almıyoruz." diye, sebebi ne? Yıllarca anlattık, "Ayıp, ayıp, utanın!" dedik, en sonunda vazgeçtiniz asgari ücretten vergi almaktan, tablo bu kadar açıktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, sevgili dostlarım, bir de vergilere bakalım. Yirmi iki yıllık iktidarınızda yüzde 65'i dolaylı vergi olmak üzere 2 trilyon 906 milyar dolar vergi topladınız, bunun üzerine 71 milyar dolar özelleştirme, 435 milyar dolar borç, toplam elde ettiğiniz gelir 3,4 trilyon dolar. Bu nasıl bir rakam biliyor musunuz? Sizden evvelki hükûmetlerin seksen yıl boyunca elde ettikleri toplam gelirin 17 katını yirmi yılda kullandınız. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, bu kullandığınız gelirin ne kadarını acaba yatırıma çevirdiniz? 472 milyar dolarını. Yani elde ettiğiniz gelirin ancak yedide 1'ini yatırıma çevirdiniz. Ha, onu da söyleyeyim, bu nasıl bir yatırım rakamıdır biliyor musunuz? Arkadaşlarım söylediler, kamu-özel iş birlikleri sayesinde ve yaptığınız her türlü yolsuzlukla aslında bütün bunları yatırıma değil, gelecek kuşakların üstüne bir yük olarak yüklediniz. Sonra "Yol yaptık, köprü yaptık." diye övünüyorsunuz, tablo bu kadar açıktır. Gelin, bir dış ticaret açığı rakamı vereyim size, yirmi iki yılda dış ticaret fazlası verdiğiniz tek yıl yoktur. 15,5 milyar dolar dış ticaret açığıyla aldınız, son iki yıl boyunca açığınız 100 milyar doların üstüne çıktı. 250 milyar dolar ihracat yapıyorsunuz, övünerek anlatırsınız. Bir tek şeyi söylemezsiniz, yahu ithalat ne kadar? Ne kadar ithalat? 360 milyar dolar. Yani yılda 100-110 milyar dolar açık veriyorsunuz, üstelik de bunu Türk lirasını devalüasyon liginde şampiyon yaptığınız bir dönemde yaptınız yani herkes bilir ki devalüasyon bu kadar yüksekse ithalatın kısılması, ihracatın artması lazım ama öyle ciddi yapısal sorunları var ki bu memleketin; ihracat ithalat çağırıyor, ihracat istihdam çağırmıyor. İşte, bu, yirmi iki yılda bozduğunuz dengelerin bir özeti şeklindedir. Arkadaşlar, bu bir enflasyon, hayat pahalılığı ve fakruzaruret tablosudur.
Şimdi, bu paraları nerelere ve nasıl harcıyorsunuz onlara bakalım. Bu memlekette reisiniz var değil mi? Reisiniz şunu söyledi size: "Faiz neden, enflasyon sonuçtur." Buna direnen onurlu Maliye Bakanlarını, Merkez Bankası Başkanlarını bir gece yarısı kararnameleriyle görevden aldınız. Sonra ekonomi dışı zorlarla yüzde 8,5'e kadar faizi indirdiniz. Sonra fırlayan kuru tutmak için 128 milyar doları kapı arkasından sattınız, oradan da para kazandınız. Damat nerede şimdi, damat? Damat nerede? (CHP sıralarından alkışlar) Damadın nerede olduğunu bilmiyoruz ama 128 milyar dolar bizim sırtımızda. Yetti mi? Kur korumalı mevduat, arkadaşlarımız söylediler. 6 Şubatta 11 ili yıkan depremde ortaya çıkan zararın 1,6 trilyon TL olduğu tahmin ediliyor. Siz kur korumalı mevduata 1,8 trilyon TL gömdünüz ve hâlâ burada utanacak bir şey yokmuş gibi konuşabiliyorsunuz.
Daha ilginç bir şey söyleyeyim size: Arkadaşlar, ülkenin başına gelen hiçbir şey doğal felaket değildi. Reisin gördüğü hayallere ya bilgisizliğiniz ya da çıkarlarınız için hepiniz eşlik ettiniz; dolayısıyla bu yıkımın hepiniz sorumlususunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Geçtiğimiz bütçelerde Nebati'yi çılgınca alkışladınız, sonra 4 Haziran 2023 günü Nebati görevden alınırken yeni gelen Bakan "Artık irrasyonel politikalardan vazgeçeceğiz." dedi, onu da çılgınca alkışladınız yani âdeta toplu bir meditasyon töreni gibi, neler neler oldu bu dönemde hiç önemsemediniz, hiç sorgulamadınız; çoğu zaman olduğu gibi işinize ve keyfinize baktınız.
Gelin, bu memleketten size insan manzaraları vereyim. Hani anlatıyorsunuz ya "Türkiye gayet iyi bir durumda." Rakam vereceğim rakam, 8 milyon insan bu memlekette 1 Ocak 2024 tarihinden bu yana 17 bin TL para alıyor, 8 milyon insan asgari ücretli. Açlık sınırı ne kadar? 22 bin lira. Bu memlekette 16 milyon emekli var; bunun 4 milyonu 12.500 lira para alıyor, bunun 8 milyonu asgari ücretten daha az emekli ücreti alıyor. Peki, işsizlik ne kadar? Cevdet Yılmaz anlatıyor, işte, son bir yılda istihdamı 1 milyon artırmışlar, inanası geliyor insanın. Gerçek ne? Dar tanımlı işsizliği bırakıp da geniş tanımlı işsizliğe bakarsanız yani son altı ayda iş bulmaktan umudunu kestiği için iş aramayanları da katarsanız bu memlekette 11 milyon geniş tanımlı işsizlik var. Demek ki 30 milyon haneye bu memlekette ayda asgari ücretin altında para giriyor, yoksulluk ve açlık sınırının altında para giriyor; işte memleketin fakruzarureti budur. 15-29 yaş arasındaki gençlerin Aralık 2024 itibarıyla ne eğitimde ne istihdamda olanlarının sayısı 4 milyon 700 bini bulmuş. Mahir arkadaşım söyledi; cebinde parası olmayan adam nasıl evlensin? Ama Cumhurbaşkanlığının penceresinin zaviyesinden bakılırsa bu yokluk hâli yerine şöyle yorumlamak lazım: Kızlarımız erkek beğenmiyor, erkeklerimiz kız beğenmiyor. Yahu, ne oldu, yıllarca birbirilerini beğenenler niye beğenmiyor ki? Hayallerden vazgeçin artık; memlekette insanlar, çocuklar ev geçindirecek ve yuva kuracak para bulamıyorlar.
Her ile bir üniversite açmakla övündünüz. İlk 500'de yalnızca 3 üniversite var, ilk binde yalnızca 9 üniversite var; o üniversitelerin tamamı Türkiye'nin köklü üniversiteleri. "Her ile" diye açtığınız, bir gecede doçent, profesör yaparak yüzde bin, yüzde 2 bin doçent sayısını, profesör sayısını artırdığınız adamlarla bilim yapılmıyor. Biz onları her gün televizyonda izliyoruz, akademisyenliğinden utanıyor insan. Yahu, sen ne zaman üniversiteye gidiyorsun, ne zaman üniversiteye mesai harcıyorsun? Rektörsün, her gün yandaşlık yapmaktan utanmıyor musun? (CHP sıralarından alkışlar) Ertesi sabah derse gittiğinde çocukların yüzüne nasıl bakıyorsun? Bunlardan mı akademisyen olacak bu memlekette?
Üniversite mezunları arasında işsizlik yüzde 40'a ulaşmış durumda. Tabii, olgu ile algıyı yer değiştirme konusunda üstlerine yok. Neymiş? TIMSS'de 4'üncü sınıf fen bilimlerinde Avrupa 1'incisi olmuşlar, 44 puan yükselmiş; matematikte 84 puan yükselmiş, Avrupa 2'ncisi olmuş. Ya, arkadaşlar, Türkiye'de böylesine büyük bir ekosistem, bir eğitim sıçraması olduysa bu LGS'ye yansımaz mı, bu YKS'ye yansımaz mı? YKS'de matematikte ortalama 40 sorudan 7,9'unu çözüyor çocuklar. 2023 LGS'de fende 20 sorudan 9'unu çözebiliyor çocuklar. Dolayısıyla yalan söylemekten, algı üretmekten vazgeçin, gerçeklerle yüzleşin.
Bir deprem meselesi... Dediler ki: "681 bin bağımsız bölüm yıkıldı, bir yılda hepsini teslim edeceğiz." Cevdet Yılmaz diyor ki: "Öyle bir şey demedik." Ne dediniz? "454 bin hak sahipliği var, onlara vereceğiz." Peki, o da kabul olsun. Ne kadarını teslim ettiniz? 155 binini teslim ettiniz. Yani 650 bini bir yılda verecektiniz, iki yılda 155 bini ancak verebildiniz. İnsan biraz sıkılmaz mı?
Dış politika... Türk pasaportu 53'üncü sırada, 118 ülkeye vizesiz giremiyor vatandaşlarımız. Ama ne yapıyorlar? "116 ülkeye girebiliyoruz." diyorlar yani tersten propaganda yapıyorlar. Neresiymiş girebildikleri? Bahamalar, Dominika, Ekvador, Fas, Gana, İran, Jamaika, Liberya, Moğolistan, Tuvalu -valla okuyamıyorum bile- Uruguay; buralara Türk vatandaşları vizesiz girebiliyor diye övünüyorlar. Fazla söze hacet var mı arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar)
Valla tarım çöktü, ben söyleyeyim size. Bu memlekette -dün arkadaşım size rakamları verdi- buğdayı, arpası, çeltiği olmak üzere tüm tahıllarda; mercimeği, fasulyesi, baklası olmak üzere tüm baklagillerde; soyası, ayçiçeği, mısırı, pamuğu olmak üzere tüm yağ bitkilerinde Türkiye dışa bağımlı. Yılda 6 milyar dolar dış ticaret açığı veriyorsunuz, hâlâ "Tarımda Avrupa 1'incisiyiz." diye anlatabiliyorsunuz.
Ticaret Bakanı "Hal yasasını değiştirdik, yaş meyve sebze ucuzladı." diyor. Ya, acaba Ticaret Bakanı hiç pazara mı çıkmıyor, ne yiyor ne içiyor, hangi televizyon kanalını seyrediyor? İnsan bunları gerçekten merak ediyor. Sonra, Ticaret Bakanı övünüyor; Tüketiciler Kanunu'nu çıkarmış. Hepimiz biliyoruz ki Tüketiciler Kanunu'yla bir dünya tekeline 60-70 milyar TL ticaret avantajı sağladınız. Dün Anayasa Mahkemesine gittik; iptal ettireceğiz, Türkiye'nin aleyhine iş yaptırmayacağız size. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Trendyol'cular sizi, Trendyol'cular!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Evet, bir başka olgu alanı millî savunma alanı. Olan her şeyle gurur duyarız, açıkçası önceden söyleyeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Dünyada ilk 10'da bulunan firmalardan 6'sı Amerikalı, 3'ü İngiliz, 1'i Çin. Peki, ilk 500'de kaç firmamız var? 5 firma var; 42'nci ASELSAN 1975'te, 50'nci TUSAŞ 1978'de, 71'inci ROKETSAN 1988'de, 84'üncü Makine ve Kimya Endüstrisi 1950'de, 94'üncü ASFAT 2018'de kurulmuş. "AKP'den evvel hayat yoktu." demekten vazgeçin, gerçeklerle yüzleşin. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER (Sivas) - Ne üretmiş?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Arkadaşlar, son olarak da şunu söyleyeyim: 2019'dan evvel -şu belediyeleri silkeleme meselesiyle son vereyim konuşmalara- "Su faturalarını teröristler getirecek, bunlara asla oy vermeyin." dediniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yazıklar olsun!
CAVİT ARI (Antalya) - İftiracılar!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Gittik, bütün belediyeleri kazandık. Bunun üzerine o gece Anadolu Ajansının veri akışını durdurdunuz, TRT veri vermedi. Bir gecede "Gönül belediyeciliği kazandı." diye bütün İstanbul'u doldurdunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günaydın, tamamlayın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Sonra güneş doğunca gerçekler ortaya çıktı, kazandığımız belli oldu. Önce mazbatayı verdiniz, sonra mazbatayı iptal ettiniz. "13 bin oyla seçim mi kazanılır?" dediniz; vatandaş anlamadı, YSK anladı, seçimi iptal etti, sonra 800 bin farkı yediniz. 2019'dan 2024'e kadar Süleyman Soylu bütün güvenlik bürokrasisiyle atılması gerekebilecek her türlü iftirayı attı; 800 terörist çalışıyordu, ne oldu, Ali Yerlikaya bulamadı mı o teröristleri? Bu iftira siyasetiyle nereye varılabilecek? Sonra 2024 seçimleri geldi; İstanbul'da 39 belediyenin 26'sını, Ankara'da 25 belediyenin 16'sını, İzmir'de 30 belediyenin 18'ini aldık; 414 belediyeyi aldık. Şimdi, söyleyeyim, bu silkeleme meselesi var ya, seçim yakın, vatandaş sizi 2024'ten daha fazla silkelemek için bekliyor. Haydi, hodri meydan! (CHP sıralarından alkışlar)