| Konu: | Balıkesir'in Kavaklı köyündeki patlamaya, işçi sağlığı ve iş güvenliğine, metal işçilerine, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yaptığı açıklamaya, Türkiye'nin Suriye politikasına ve Suriyeli sığınmacılara ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 24.12.2024 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir'in Kavaklı köyündeki patlamada 12 işçiyi yitirdik, onlara Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Bu arada, 5 de yaralı işçi var, onlara da bir an önce acil şifalar diliyorum.
Evet, "işçi sağlığı ve iş güvenliği" deyince Türkiye'nin hâli ortada, işçi cinayetlerindeki sayı ortada, her gün ortalama 6-7 işçinin yaşamını yitirdiği bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla böyle olaylar ortaya çıktığında tabii ki acımız büyük, üzüntümüz büyük ama neredeyse süreklilik arz eden bir durumla karşı karşıyayız. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda adımların yeterince atılmadığını çok iyi biliyoruz hatta yasayı uygulamaktan kaynaklı çok ciddi sorunların yaşandığını biliyoruz, bu konuda iktidarı bir kez daha gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz. Bu ülkeyi bir işçi cehennemine çeviren emek sömürüsünde gelinen bu noktada artık bir "Dur!" demenin zamanı gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; metal işçileri kazandı, direnerek kazandı; sizlerin grev yasağına rağmen kazandı, sizlerin darbeci aklınıza rağmen darbelere "Dur!" diyebilmenin gücüyle işçiler kazandılar. Bu ülkede grev yasaklamaya artık son vermek zamanıdır. Grevleri yasakladığınız sürece, işçi haklarını yok saydığınız sürece işte, işçiler katledilecek, işçi cinayetleri devam edecektir. Bunun yolu, çalışma hukukunun emekçi hakları zemininde yeniden düzenlenmesinden geçiyor. Bu sermaye yanlısı politikalar bugünkü işçi cinayetlerinin de nedenidir, bugünkü yoksulluğun da nedenidir, bugünkü hak yitimlerinin de nedenidir.
Sayın Şimşek bir açıklama yapmış, demiş ki: "Ülkenin en önemli sorunu, bugün en büyük sorunumuz enflasyon ve hayat pahalılığıdır." Evet, enflasyon ve hayat pahalılığı bugün bu ülkenin en büyük sorunu fakat daha geçen hafta burada enflasyonla nasıl mücadele ettiğini anlatıyordu, daha sonra, Sayın Cevdet Yılmaz geldi, o da başarılı hikâyeler anlattı bize. Aradan daha bir hafta geçti, Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki: "En büyük sorunumuz enflasyon ve hayat pahalılığı." Bence bizim en büyük sorunumuz, bir Hazine ve Maliye Bakanı sorunudur, dolayısıyla bir ekonomi yönetimi sorunudur, dolayısıyla bir iktidar sorunudur. Bu sorun devam ettikçe bu ülkede herhangi bir krize çözüm bulmak çok da mümkün değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, ekonomide bu sorunlar var da dış politikada sorun yok mu? Dış politikada da sorunlar devam ediyor. Bütün dünyanın gözü Suriye'de. Bütün dünya Suriye'deki gelişmeleri yakından izliyor ve Suriye'nin nasıl bir geleceğe sahip olacağı aslında hem dünya siyasetini hem Türkiye siyasetini yakından ilgilendirecektir. Dolayısıyla bizim buradaki tavrımız da hem Türkiye açısından hem bölge açısından çok çok önemlidir fakat biz ısrarla bu konuda yanlış stratejiler üzerinden, yanlış politika üzerinden yol almaya çalışıyoruz. Bu gidişatla bir çözümün üretilmesi çok da mümkün değil. Suriye'nin geleceği demokratik Suriye'dedir. Nasıl ki Türkiye'nin geleceği, demokratikleşmede ise bölgenin de geleceği topyekûn demokratikleşmeyle ancak mümkün olabilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye'yi ziyarete gitti, daha önce MİT Başkanı ziyarete gitti. Emevi Camisi'ne gidildi, bir namaz kılındı. On beş yıldır, on üç yıldır "Namaz kılacağız, namaz kılacağız." diyorsunuz. Onu da yaptınız. Dışişleri Bakanı da gitti; çay içti, yüksek tepelere çıktı, Suriye'yi seyretti; bol bol konuştu, hatta Ahmed Şara'dan daha fazla Fidan'ın konuştuğunu dinledik. Sırada Cumhurbaşkanının ziyareti söz konusuymuş. Tamam, gidilebilir fakat ne amaçla gidiyorsunuz, neden gidiyorsunuz? Gerçekten, Suriye'nin demokratikleşmesi yönünde bir çaba için gidiyorsanız o zaman Suriye politikasını bir bütün olarak ele almak zorundasınız. Dolayısıyla, hâlâ bugün gidip orada bu görüşmeleri yaparken kavram setinizden bu terörü çıkartın artık, bu terör üzerinden bir muhabbetle yol almanız mümkün değil. On beş yıldır zaten bu kavramı öyle bir hâle getirdiniz ki her türlü terör yöntemiyle bölgeye yaklaşıp sonra hâlâ bu anlayışla, bu yaklaşımla yola devam etmek istiyorsunuz. Suriye'ye bir bütün olarak bakın. Hani "Toprak bütünlüğü." diyorsunuz ya, sürekli olarak "Suriye'nin toprak bütünlüğü, Suriye'nin toprak bütünlüğü." diyorsunuz ya o zaman bir bütün olarak bakın. Siz Suriye'nin bir kısmına bakıyorsunuz, diğer kısmını görmezden geliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu, sizin yanlış dış politikanız; bu, sizin Kürt'e yaklaşımdaki en temel sorununuz. Bir kere Kürtlerle sağlanacak bir barış üzerinden Orta Doğu’nun geleceği biçimlenecek. Bunu bütün dünya öğrendi, bir tek bu iktidar öğrenemedi. Hâlâ bölgenin bu şekilde istikrarsızlaştırılması, bölgenin parçalı olarak ele alınması, Rojava'nın aslında bu anlamda bir diyalog süreci, bir müzakere süreci üzerinden değerlendirilmesi yerine hâlâ bir militarist akılla, bir savaşçı akılla değerlendirilmesi hâlâ oranın bombalanması ve sivil ölümlere neden olunması; bunun gibi bir yaklaşımla bir çözüm üretmek mümkün değil. Kaldı ki mesele bununla da sınırlı değil böyle bir yaklaşım, aslında bölgede yeni gerilimler yaratacaktır. Bakın, şunu anlamak lazım: Barış, demokrasi üzerinden yol alıyorsanız çatışmalara karşı bir siyasetiniz olmalı. Suriye'nin bir kısmında çatışmaları körükleyip diğer kısmına barış getiremezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu, eşyanın tabiatına aykırı; bu, geride bıraktığımız on iki-on üç yılın deneyiminde saklı. Aksine, Suriye'de çatışma olmayan bir bölgeye çatışma ihraç ediyorsunuz. O bölgenin demokratik teamüllerini Suriye'nin diğer alanlarına taşımak yerine, siz burada bir akıl tutulması yaşıyorsunuz ve çarpık bir dış politikayla meseleye yaklaşıyorsunuz ve bu neye neden olacak? Bu, önümüzdeki dönem Suriye halkları -yani sadece Kürtler değil, orada yaşayan Aleviler olsun, diğer azınlıklar olsun, diğer inançlar olsun- için yaratılan riski yükseltecektir. Dolayısıyla, bu riski önlemenin yolu demokratik bir Suriye anlayışıyla ve Rojava'ya doğru yaklaşımla ancak mümkün olabilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak, sığınmacılar konusunda da yine stratejik bir hata söz konusudur. Suriyeli sığınmacılar, mülteciler geri dönsün ama nasıl bir Suriye'ye?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bugün Almanya, Avusturya ve İsveç'e kadar birçok ülke sığınmacı başvurularını durduruyor fakat burada riskler son bulmuş değil, yeni bir mülteci dalgası gelebilir.
Sığınmacıların, mültecilerin haklarını yok sayarak süreci bir oldubittiye getirmemek lazım çünkü burada da çok ciddi insan hakları ihlali söz konusu olabilir deyip Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.