GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI SS441
Yasama Yılı:3
Birleşim:96
Tarih:24.04.2013

BDP GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

441 sıra sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümüyle ilgili olarak grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, önümüzdeki tasarı, bir kez daha, AKP iktidarının kamu hizmetlerinin tamamen özele devri yolunda bir adım daha attığı, bu sayede hizmetlerin tamamen piyasa denetimine bırakılmasını öngören, taşeronluğu yaygınlaştıran ve yurttaşların ucuz ve nitelikli hizmete erişebilmesini zorlaştıracak bir düzenlemeyi içermektedir.

Bakın, bu tasarıyla birlikte, demir yolları devletin malı olarak kalacak ancak faaliyeti, işletmeciliği ticari özel şirketler yapacak, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ise demir yolu trafiğini yönetecek. Yine tasarıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları demir yolu altyapı işletmecisi olarak yeniden yapılandırılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının tren işletmesiyle ilgili birimleri ise ayrılarak Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Taşımacılık Anonim Şirketi olarak kalacaktır. Yani, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının ulusal demir yolu altyapı ağı içinde yer alan ve devletin tasarrufundaki demir yolu altyapısının kendisine devredilen kısmı üzerinde demir yolu altyapı işletmecisi olarak görev yapması öngörülüyor. Bununla birlikte, kamu tüzel kişileri ve şirketlerinin kendilerine ait demir yolu altyapısı inşa etmesi ve bu altyapı üzerinde demir yolu altyapı işletmecisi olması ve ulusal demir yolu altyapı ağı üzerinde demir yolu tren işletmecisi olarak faaliyet yürütmesinin önü açılıyor. Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, demir yolu altyapısının kendisine devredilen kısmı üzerinde demir yolu altyapı işletmecisi olarak görev yapacak, üstyapısı ise tamamen şirketlere devredilecektir.

Tasarının gerekçesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının tekelciliğine atıfta bulunularak tekelcilikten kurtulma, birçok firmanın olaya dâhil olmasıyla rekabet ve bu rekabetle daha ucuz ve daha kaliteli bir demir yolu hizmeti sunulacağından bahsedilmiş. Sanırım, tekelciliğe negatif atıfta bulunularak yeni bir tekelciliğin yolunu açmak bu şekilde olsa gerek. Zira, on yıllık iktidarı döneminde yaşadığımız deneyimlerden ve daha evvel İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde denenmiş ve fiyaskoyla sonuçlanmış örneklerden yola çıkarak bu düzenlemenin, tam tersi bir biçimde, tekelleşmeyi artıracağını; ayrıca, hizmetlerin ticarileştirilmesiyle birlikte bilet fiyatlarında dengesiz bir artışın olacağını öngörmek zor olmasa gerek. Üstelik, bu önemli hizmetlerin maliyetleri de düşürülerek kâr amacı güden şirketlere devri, can taşıyacak demir yollarının güvenilirliğini de tartışmaya açacaktır.

Değerli milletvekilleri, tasarıda, Devlet Demiryolları personeli âdeta emekliye zorlanmaktadır. Zira, düzenlemede, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında istihdam edilen personelden, emekli aylığı bağlanmasına hak kazananlardan bir ay içinde başvuruda bulunanların emekli ikramiyelerinin; yaş haddinden emekliliğine en fazla üç yıl kalanlar için yüzde 25, yaş haddinden emekliliğine üç yıldan fazla, beş yıldan az kalanlar için de yüzde 30, yaş haddinden emekliliğine beş yıl ve daha fazla kalanlar için de yüzde 40 fazlasıyla ödenmesi öngörülmektedir.

Yine, emekli aylığı bağlanması şartlarını 2013 yılı sonuna kadar haiz olacakların, bu hakkı kazandığı tarihten itibaren bir ay içinde başvuruda bulunmaları hâlinde, emekli ikramiyelerinin yüzde 40 fazlasıyla ödenmesi düzenlenmektedir.

Ayrıca "Bu madde uyarınca yapılan emeklilik başvurularında emeklilik tarihi olarak daha sonraki bir tarih gösterilemez, başvurular herhangi bir kayda bağlanamaz ve geri alınamaz." denilmiştir. Üstelik emekli personelin emekli olduktan sonra beş yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında ve bağlı ortaklıklarında istihdam edilemeyeceği belirtilmektedir.

Şimdi "Bu maddeden ne anlıyorsunuz?" diye sorarsanız tek bir açıklaması var: AKP Hükûmeti, Demiryollarının mevcut personelini bir an evvel emekli edip neoliberalizmin en önemli araçlarından teşoranlaştırmayı ve ucuz iş gücünü Demiryollarında kalıcı kılmak istiyor. Bunu yaparken de mevcut personelin ağzına bir parmak bal çalıyor. Emekliye ayrılacakların ikramiyelerinin üzerine ilave paralar verip hem olayın sosyal yanını halletmeyi hem de oluşabilecek örgütlü muhalefete karşı bunu da âdeta sus payı olarak kullanmayı hedefliyor. Ayrıca, Demiryolları gibi teknik uzmanlaşma ve yeterlilik gerektiren bir alandan emekli olan personelin demir yollarına bağlı bütün alanlarda çalışmasının önünü keserek ileride bu alanda bazı risklerin oluşmasının önünü açıyor.

Değerli milletvekilleri, özü itibarıyla bu tasarıyla kamunun elindeki önemli bir hizmet alanı yani demir yolları bir kez daha özel şirketlere, piyasaya veriliyor. İşte bu tasarı, bizi "paran kadar ulaşım"a götürecek bir tasarı. Evet, demir yollarının mevcut durumda yük ve yolcu taşıma kapasitesi diğer ulaşım araçlarına kıyasla oldukça düşüktür. Tasarının gerekçesinde de 1950'li yıllardaki yolcu taşımacılığında demir yollarının payı yüzde 42 ve yük taşımacılığının payı ise yüzde 68 düzeylerindeyken bugün sırasıyla bu payların yüzde 1,5 ve yüzde 4,5 olduğu belirtilmiştir. Ancak, bu oranların düşme gerekçesi olan ve bugün AK PARTİ iktidarının da devam ettirdiği siyasi yaklaşımdan bahsedilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, nedir bu siyasi yaklaşım bundan bahsedeyim: Bakın, bugünkü mevcut demir yollarının yüzde 80'i 1950'li yıllara kadarki süreçte yapılmıştır; bu oranın da yüzde 40'ı, cumhuriyet öncesi dönemde yapılmıştır. Avrupa egemen güçlerinin Bağdat-Basra üzerinden Asya ve Hindistan'daki sömürgelerine ulaşmalarını mümkün kılmak amacıyla Osmanlının ciddi borç yüküne girerek yaptırdığı bu demir yollarının yüzde 40'ı da savaş psikolojisi üzerinden militarist   bir   bakış   açısıyla   ülkenin   birçok   yerine ulaşımı sağlayabilmek adına, cumhuriyetin başlangıcından sonra, 1950'lere kadarki süreçte inşa edilmiştir. Ancak, 1950'lerde başlayan kara yolu ulaşımına dönük devlet yatırımları, "Demir yolları komünist taşır." şeklindeki ideolojik söylemler özellikle o günden itibaren iktidarda olan sağ partilerin propagandası olmuştur. Bununla kalmayıp özellikle seçim süreçlerinde, bugün AK PARTİ iktidarının da oldukça yoğun kullandığı pragmatik propagandacı "Size yol getireceğiz." üzerinden şekillenen söylem, demir yollarını, 1950 öncesindeki mevcut yollara hapsetmiştir. Oysa ülkenin coğrafik koşulları ve iklim yapısından kaynaklı, sürekli olarak iklim şartlarına ve kullanıma bağlı bozulan yolların tamir maliyetleri ve bunun yanında petrol fiyatlarındaki artış ile dalgalanmalar nedeniyle kara yollarına kamu kaynaklarından müthiş rakamlar harcanmış, hâlen harcanmaktadır. Ancak, bunlardan da öte, can güvenliği açısından kara yollarının demir yollarına kıyasla çok daha az güvenilir olduğunun, her geçen gün kara yollarında meydana gelen kazalarda orta yoğunlukta bir savaşta yitirilen canlardan fazla can yitirdiğimizin altını çizerek dikkatinize sunuyorum.

Bu sebeple hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)