| Konu: | Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 25.12.2024 |
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; devlet memurları, kamusal görevleri yerine getiren, sürekliliğini sağlayan ve bu yolla milletimize önemli bir hizmet sunan, devletin görünen yüzü kişilerdir. Kamu çalışanlarının Türkiye'de genelgeçer problemlerinin en başında tabii ki ekonomik sorunlar gelmektedir. Yoksulluk sınırının yarısı civarında ortalama maaşla çalışan kamu çalışanlarının ekonomik zorluklarıyla birlikte atama, tayin, terfi, liyakat, yükselme gibi devasa pek çok da sorunu vardır. Ben birkaç örnek üzerinden öncelikle Türkiye'de kamu çalışanı olmak gibi şerefli, haysiyetli bir mesleğin ne hâle geldiğini, partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte, devletin partileşmesi, partinin devletleşmesiyle birlikte kamu hayatının ne hâle geldiğine gelin birlikte bakalım.
Efendim, burada bir ilçe millî eğitim müdürü var, ataması yapılmış ve ilçe Millî Eğitim Müdürü sosyal medyasından şöyle bir şey paylaşıyor: "Bugün itibarıyla Ereğli İlçe Millî Eğitim Müdürü olarak göreve başlamış bulunmaktayım. Göreve gelmeme katkı sunan Konya Milletvekilimiz Sayın Latif Selvi Bey'e -size hususen teşekkür etmiş efendim- AK PARTİ İlçe Başkanımız Sayın İbrahim Erol Bey'e ve yönetimine, Konya MEMUR-SEN, EĞİTİM-BİR-SEN Başkanı Sayın Nazif Karlıer Bey'e ve yönetimine, Ereğli EĞİTİM-BİR-SEN yönetimine ve katkı sunanlara teşekkür ederim." Aslında, burada sıralı amirlerini sayıyor. Hâlbuki devlet memurlarının sıralı amirleri kanunla bellidir; yönetmeliktir, kanundur, Anayasa'dır, Yargıtay kararlarıdır ama patronun burada kim olduğu işte böyle ortaya çıkıyor. Parti devleti mi aradınız? Buyurun. "Ve diğerleri" dediği kesimde kim var biliyor musunuz? Atamanın altında imzası bulunan ilgili sıralı amirler, Sayın Bakan dâhil. Ne demiş? "Ve diğerlerine..." Yeter mi? Yetmez.
Bu konuda daha da nezih bir örnek var. Şaphane İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne atanan İlçe Millî Eğitim Müdürü sosyal medyasında paylaştı, oldukça da duyuldu bu; bir kez daha hatırlatalım: "Şaphane İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne bugün itibarıyla başladık hayırlısıyla. Bizi buraya görevlendiren -lütfen dikkat buyurun "görevlendiren" diyor- başta AK PARTİ Kütahya milletvekillerimiz Adil Biçer, İsmail Çağlar Bayırcı, Mehmet Demir'e..." Sayın vekillerim, böyle bir görevlendirme yetkiniz varsa eğer, bizim de birkaç atama işimiz var, aynı çatı altındayız. "AK PARTİ İl Başkanı Mustafa Önsay'a -arada sağ olsun en azından Halil Aktay, İl Millî Eğitim Müdürünün de adını geçirmiş- Hasan Başyiğit'e, MEMUR-SEN Başkanına, AK PARTİ İlçe Başkanına..." falan falan teşekkür ediyor. İşte, şerefli memurluğu getirdiğiniz nokta bu.
Bakın, bu fotoğrafı da ben Bursa'da sürekli yaşadım. Ben Bursa'da adayken genel seçimlerde seçim programlarına gidiyoruz. Bir bakıyorum, aynı bölgeden 1'inci sıra adayı Sayın Mustafa Varank. Sayın Varank da geziyor ama Sayın Varank gezerken yanına kimi almış? Bu arkada, arka koltukta sıkışmış, gariban bir şekilde bakan kişi Bursa Valisi efendiler. Devletin valisinden bahsediyorum. Seçim programlarına gidiyor, kampanyalarına gidiyor. Kiminle gidiyor? AK PARTİ'nin 1'inci sıra milletvekili adayıyla. İşte, bu fotoğraflar devleti ayağa düşürüyor. İşte, bu yaklaşımınız parti devletiyle birlikte ortada ne liyakat bırakıyor ne adalet bırakıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen tamamlayın efendim.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Tamamlayayım efendim.
Ondan sonra başlıyor devletin haysiyetli, şerefli, onurlu memurları bir köşede kalmaya; sizden tanıdık, torpil, tavassut bulanlar, el etek öpenler de makamları işgal etmeye... İşte, o işgal edilen makamlar yüzünden de ülkede hiçbir sorun çözülemiyor.
Heyetinizi saygıyla selamlarken, haklarını kazandıkları, KPSS'den yeterli puan aldıkları hâlde apaçık, alenen bu mülakat garabetiyle hakları ellerinden alınan öğretmen arkadaşlarımın mağduriyetini şu 2024'ün son günlerinde bir kez daha yüce heyetinize hatırlatıyor, ümidim yok ama sizi insafa, vicdana, adalete davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)