Konu: | Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 42 |
Tarih: | 25.12.2024 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gündeme geçmeden önce; asgari ücrete yapılan bu akıl dışı artışı, enflasyonu düşürmek gibi temelsiz ve gerçek dışı bir gerekçeyle savunan AK PARTİ'si, milyonlarca çalışanın aklıyla açıkça alay etmektedir. Anlaşılan, sarayın penceresinden halkın sofrası ancak bu kadar görünüyor; oysa asıl gerçek, enflasyonu bizzat AK PARTİ'sinin yanlış politikalarının körüklediğidir. "Asgari ücrete yüksek zam yaparsak ekonomi çöker." masallarıyla milletin karşısına çıkmak ciddiyetten ve samimiyetten uzak bir tutumdur. İyi de sizin devlet alacaklarına, vergilere, harçlara getirdiğiniz zam tam yüzde 43,93. Soruyorum sizlere: Enflasyonu kim bu hâle getirdi; vatandaş mı, millet mi? Lüks makam araçları, israfın sınırlarını aşan saray harcamaları, yandaş müteahhitlere verilen fahiş ihaleler... Bakınız, sarayın günlük harcaması için sizin reva gördüğünüz, tam 1.560 kişinin asgari ücreti, yıllık üç yüz altmış beş gün altı saatten hesapladığınızda tam 570 bin asgari ücret; yemeye devam. Tüm bunlara ve daha fazlasına para var ama konu asgari ücretlinin maaşına gelince kaynak yok; bu zihniyet kötü bir zihniyettir arkadaşlar, bu zihniyet vicdansız bir zihniyettir. AK PARTİ'si her fırsatta milletten sabır ve anlayış bekliyor ama artık yeter; milletin sabrı taştı, dayanacak gücü kalmadı, tencereler boş, faturalar ödenemiyor. Daha durun; elektriğe, doğal gaza ne kadar zam yapacaksınız, o da Sayın Cumhurbaşkanının insafına kalmış. İktidarın tek derdi, her neye mal olursa olsun koltuklarını korumak; milletin sorunları, bugünü ve geleceği umurlarında bile değil. Buradan, AK PARTİ'sine bir tavsiyede bulunmak istiyorum: Eğer beceremiyorsanız bunu açıkça itiraf edin ve topyekûn istifa edin çünkü milletin adalet ve refah talepleri bir lüks değil, ülkemiz için acil bir zorunluluktur.
Gündeme dönecek olursak, yapılmak istenen düzenlemelere baktığımızda yeni bir yetki devri, yine bir belirsizlik ve yine keyfî düzenlemeler görüyoruz. Özellikle malul ve engelli vatandaşlarımızın araç alımlarındaki vergi istisnaları konusunda Cumhurbaşkanlığına verilen yetki, bu teklifin ne kadar özensiz ve amacından sapmış olduğunun açık bir göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, malul ve engelli bireylerin araç alımı konusundaki mevcut düzenlemeler zaten yetersiz ve karmaşıkken şimdi bu alandaki düzenleme yetkisini tamamen Cumhurbaşkanına devretmek konuyu daha da keyfî bir hâle getirmekten başka bir şey değildir. Kanunun mevcut hâli suistimale açık ise bunu önleyin, olan bir hakkı kısıtlayıp gerçek hak sahiplerini zor duruma düşürüyorsunuz. Cumhurbaşkanının, araçların yerli katkı oranına, motor silindir hacmine, emisyon türüne ve değerine göre vergi istisnası belirlemesi, açıkça belirsizliğe ve adaletsizliğe davetiye çıkarmaktır.
Peki, soruyorum: Bu düzenleme sorunları çözmek yerine daha da belirsizlik ve daha fazla bürokrasi yaratmaktan başka ne işe yarayacak? Engellilerin hayatını kolaylaştırmak yerine neden daha fazla zorluk çıkarıyorsunuz? Engellilerin maaşları, bakım ücretleri ve sosyal destekleri insanca yaşam standartlarını karşılamaktan çok uzakken siz, bugüne kadar engelli maaşlarını insanca yaşam düzeyine getirmek için bir adım attınız mı, yoksa onlara da reva göreceğiniz rakam 8 bini 10 bin yapmak mı? Bakım hizmetlerini daha erişilebilir ve kaliteli bir hâle getirdiniz mi? Hayır, yapmadınız ama her fırsatta Cumhurbaşkanına yeni yetki vermekten, karar alma süreçlerini tek bir kişinin iradesini bağlamaktan geri durmuyorsunuz.
Engellilerin en temel hakkı olan erişilebilirlik meselesi bile bu ülkede hâlâ lüks gibi görülüyor. Engelli bireyler için erişilebilir binalar, yollar, toplu taşıma araçları hâlâ yeterli değil, eğitimde fırsat eşitliği hâlâ sağlanabilmiş değil, engelli bireyler için iş hayatında sürdürülebilir çözümler üretmekten hâlâ çok uzağız. Engelli bireyler, istihdam kotalarına rağmen iş bulamıyor, kamuda engelli kotası doldurulmuş gibi gösteriliyor ama gerçek tablo çok farklı. Keşke bu sorunları düzenlemek için Genel Kurula gelebilseydiniz. Bugün sadece engelli vatandaşlarımız değil, işçiler, emekliler, çiftçiler, esnaflar, gençler yani herkes perişan bir durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Öztürk, lütfen tamamlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Geleceğe dair umutları tükenmiş, çocuklarına bir lokma ekmek götüremeyen anne ve babalar var bu ülkede. İktidar partisi vekillerine sormak istiyorum: Peki, siz ne yapıyorsunuz? Milletin gerçek sorunlarına odaklanmak yerine, yetkileri tek bir kişiye devrederek sorumluluktan mı kurtuluyorsunuz, yoksa daha da sorunları derinleştiriyor musunuz? Gerçek sorunları artık görün, vatandaşın sesine kulak verin. Masabaşında yazılan, toplumdan kopuk düzenlemelerle bu ülkenin sorunları çözülemez. Engelli bireylerin, memurların, işçilerin, çiftçilerin, gençlerin, kadınların haklarını koruyacak, sosyal adaleti sağlayacak politikalar üretin. Sizler bu ülkenin ayrım yapmadan tüm vatandaşlarına karşı sorumlusunuz ancak görüyoruz ki bu sorumluluğu yerine getirmekten çok uzak bir noktadasınız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)