| Konu: | 6111 SAYILI BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 07.02.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun 25 Şubat 2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Denilebilir ki 6111 sayılı Kanun cumhuriyet tarihimizin en geniş kapsamlı sulh ve ibra sözleşmesidir.
Bu Kanun hükümlerinin çok önemli bir kısmı devlet ile vatandaşlar arasındaki ihtilaflı alanları, bir kısmı yargıda görüşülen veya icra dairesinde takip edilmekte olan borç-alacak ilişkilerini, diğer önemli bir bölümü ise henüz dava ve icra safhasında bulunmamakla birlikte yakın ve uzun vadede dava, icra konusu olabilecek potansiyel ihtilaf alanlarını kapsamaktaydı.
Kanun kapsamında, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, il özel idareleri, belediyeler, su ve kanalizasyon idareleri gibi otuza yakın kamu idaresinin vergi, sigorta, harç gibi amme alacakları ile bunların cezaları yeniden yapılandırılmıştır.
Kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi esnasında, amaca ulaşılması durumunda ortaya çıkacak sonuçların kamu bütçesine ciddi miktarlarda katkıda bulunacağı, vatandaşların ise iş yapma, işini geliştirme ve genişletme arzu ve iradesi üzerinde baskı oluşturan birtakım ciddi yüklerden kurtulacağı dile getirilmiştir.
Bugün ise, 6111 sayılı Kanun'un, uygulamaları sonucunda, Türkiye ekonomisine ve vatandaş-devlet ilişkilerine ciddi boyutlarda olumlu katkılar sağladığı aşikârdır. Şöyle ki: Bu Kanun kapsamında 5 milyon 250 bin mükellef müracaat etmiş, 6 milyon 200 bin adet dosya ödeme planına bağlanmıştır. Yapılandırılan borç tutarı 39,4 milyar lira. Bu tutarın 13,4 milyar lirası tahsil edilmiştir yani yüzde 34'lük bir tahsil gerçekleşmiştir.
Aynı şekilde, Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre ise 2 milyon 340 bin adet başvuru yapılmış, toplam 30 milyar TL borç yapılandırılmış ve bugüne kadar 8,3 milyar lira tahsil edilmiştir. Tahsilat oranı yüzde 27'dir.
Bu defa Grup Başkan Vekilimiz Nurettin Canikli tarafından, doğal afetler nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki borçlular ile yabancı ülkelerde meydana gelen olağanüstü politik riskler nedeniyle durumları mücbir sebep hâli kabul edilenlerin bazı alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri gereken borçlarına ilişkin taksit ödeme sürelerinin uzatılmasına imkân veren kanun teklifi hazırlanmıştır.
Teklif ile Bakanlar Kuruluna bazı yetkiler veren 6111 sayılı Kanun'un 168'inci maddesine ibare eklenerek, yapılandırılan borçların taksit ödeme süresini uzatma noktasında Bakanlar Kuruluna yeni bir yetki verilmektedir. Bakanlar Kuruluna verilen yetki, 6111 sayılı Kanun'dan yararlanarak borçları yapılandırılan ancak doğal afetlere maruz kalmaları nedeniyle borçlarını ödeyemeyen borçlular ile yabancı ülkelerde faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden faaliyette bulundukları ülkelerdeki olağanüstü politik riskler nedeniyle zarar gören ve bu nedenle borçlarını ödeyemeyenlerin Kanun kapsamında ödemeleri gereken taksitlerinin ödeme süresinin uzatılmasına yöneliktir.
Her iki durumdaki borçluların tespiti noktasında vergi hukukunun mücbir sebep kuralları referans alınmıştır. Vergi hukukunda, vergilendirmeyle ilgili olarak vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak nitelikte kabul edilen mücbir sebep hâllerinden biri doğal afetlerdir. Teklifte, 6111 sayılı Kanun'un yayımlandığı 25 Şubat 2011 tarihinden itibaren ülkemizde meydana gelen doğal afetlere maruz kalan borçlulara yönelik düzenlemede, Maliye Bakanlığının vergi hukukundan aldığı yetkiye dayanarak mücbir sebep hâlinin varlığını ilan ettiği yerler esas alınmış ve bu yerlerdeki borçluların 6111 sayılı Kanun'a göre afet tarihinden sonra ödemeleri gereken taksitlerinin ödeme süresinin uzatılmasına imkân yaratılmıştır.
Teklifin kapsamına giren, yabancı ülkelerde faaliyette bulunanlara yönelik düzenlemede ise iki ayrı kriter esas alınmıştır: Bunlardan birincisi, borçlunun vergi mükellefi olması ve hem Türkiye'de hem de yurt dışında faaliyette bulunması. İkincisi ise Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunulması ve bu faaliyetlerden olumsuz etkilenerek vergi ödevlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle durumlarının mücbir sebep kabul edilmesidir.
Yapılan düzenlemede, vergi hukuku kuralları esas alınmakla birlikte, bu durumdaki mükelleflerin 6111 sayılı Kanun kapsamında sadece Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine ödemeleri gereken taksitlere yönelik değil, alacakları yapılandırılan tüm idarelere olan ödemeleri için süre uzatımı imkânı amaçlanmıştır.
Bakanlar Kurulunca söz konusu yetkinin kullanılması durumunda, yurt dışında faaliyette bulunan mükelleflerden yabancı ülkelerdeki olağanüstü politik risklerden olumsuz etkilenmeleri nedeniyle kişisel durumları 213 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesi kapsamında mücbir sebep sayılan mükellefler, bu durumlarını belgeleyerek Maliye Bakanlığı dışındaki diğer alacaklı idarelere ödemeleri gereken taksitleri için de bu hükümden yararlanacaktır. Doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki borçlular ise bu yerlerdeki alacaklı dairelere ödemeleri gereken tutarlar için herhangi bir belge ibrazı gerekmeksizin getirilen düzenlemeden faydalanabilecektir.
Kanun teklifine Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında eklenen 2'nci maddede ise 2 Kasım 2011 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün genel bütçeli idare statüsünden özel bütçeli idare statüsüne geçirilmesi neticesinde ortaya çıkan ve uygulamada kurumun Hazine Müsteşarlığı tarafından alınan dış finansman kredilerini tahsis yoluyla kullanamamasına yol açan aksaklığın giderilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Genel bütçeli kuruluşlar, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında dış proje kredilerini tahsisli olarak kullanabilmektedirler. Bu kredilerde kredi borçlusu Hazine Müsteşarlığıdır. Özel bütçeli kuruluşlara ise kredi tahsisi yapılmamaktadır. Devlet Su İşleri genel bütçeli kuruluş iken dış proje kredilerini tahsisli olarak kullanmış ve kredi borçlusu Hazine Müsteşarlığı adına işlemler sürdürülmüştür. Söz konusu Genel Müdürlüğün yatırım projelerinin büyüklüğü dikkate alındığında Karayolları Genel Müdürlüğünde olduğu gibi tahsisli kredi kullanılmasına devam edilmesi gerekmektedir. Teklifin 2'nci maddesinde, Hazine Müsteşarlığı tarafından temin edilecek dış finansman kredilerinin tahsis yoluyla kuruma kullandırılabilmesi ve geçmişte kuruma tahsis edilen kredilerin kullanımına devam edilmesi amacıyla düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, kredilerin yukarıda belirtilen kuruluşlara tahsis yöntemiyle kullandırılması ve bu kuruluşların merkezî yönetim bütçesi kapsamında olması nedeniyle Hazine Müsteşarlığı bütçesinde bu kullanımlar karşılığı mükerrer ödenek tahsisinin önüne geçilebilmesi amacıyla 4749 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesi açısından istisna hükmü getirilmiştir.
Bu gerekçeler ile AK PARTİ Grubu olarak kanun teklifini olumlu bulduğumuzu ve kabul oyu vereceğimizi beyan eder, yüce Meclisimize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)