Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 16 |
Tarih: | 07.11.2024 |
CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda "dokuzuncu yargı paketi" olarak bilinen 157 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde Gelecek-Saadet Grubu adına söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Önümüze getirilen torba kanunun birçok maddesinde Anayasa'ya ve hukuka aykırılıkların olduğu komisyon ve Genel Kurul görüşmelerinde dile getirildi. Ben bu konuşmamda teklifin 36'ncı maddesinde yer alan, kayyum uygulamasının uzatılması konusundaki eleştirilerimi dile getireceğim. Kıymetli milletvekilleri, mülkiyet hakkı ve mülkiyetin korunması tüm uluslararası sözleşmelerin ilk ve esas maddelerinden biri olmakla birlikte Anayasa'mızda da güvence altına alınmıştır. Modern hukukun doğuşunda rol oynayan tartışmaların başında da mülkiyet hakkı üzerine yapılan tartışmalar olduğunu birçoğumuz biliyoruz. İslamiyet’te de "zaruratıdiniyye" diye tabir edilen, korunmasının emredildiği 5 temel hak vardır; bunlar canın korunması, aklın korunması, neslin korunması, dinin korunması ve malın korunmasıdır. Yani Müslüman bir toplum birbirlerinin mallarını korumakla mükelleftir. Mefhumumuhaliften bakıldığında da mülkiyet hakkına yapılacak bir saldırı açık bir şekilde yasaklanmıştır. Sonuç olarak, modern hukukta da İslam hukukunda da mülkiyetin korunması en temel kuralların başında gelmektedir. 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen hain darbe girişiminin ardından başlatılan şirketlere kayyum ataması, bilahare "FETÖ borsası" adı verilen ve ucu birtakım yerlere kadar giden yolsuzluk iddiaları kamuoyunda devlet kurumlarına olan güveni zayıflatmıştır. Sekiz yıldır uzatılarak bugüne kadar getirilen, TMSF eliyle kayyum görevlendirme yetkisi beş yıl daha devam ettirilmek isteniyor. Bir de hukuksuzluğun kanunileşmesi amacıyla, lastik gibi nereye çekersen oraya gidecek şu cümleler ekleniyor: “Suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı hâlinde…” Değerli milletvekilleri, bu madde ne anlama geliyor? Mahkeme süreçlerini baypas eden, masumiyet karinesini ortadan kaldıran, keyfîliğin sınırlarını genişleten bu cümleleri bu Meclisten nasıl geçireceksiniz? Keyfî yönetimlere, yasaklara ve yolsuzluklara karşı mücadele vererek göreve gelen bir iktidarın, yirmi iki yılın sonunda keyfî yönetimi kanunlaştırmak için Türkiye Büyük Millet Meclisine teklif vermesi yeterince yüz kızartıcı değil mi? Genel seçimlerden sonra Sayın Mehmet Şimşek’in görevlendirilmesiyle ekonomide IMF politikaları uygulanmakta, vatandaşımız yanlış uygulanan ekonomik politikaların ceremesini maalesef çekmektedir. Peki, bu teklifi getiren arkadaşlara soruyorum: Sudan sebeplerle şirketlere kayyumların atandığı, soruşturulması izne bağlı olan sorumsuz kayyumların şirketlerin satışı dâhil keyfî uygulamalar yapabildiği bir ülkeye kim yatırım yapar? Diğer taraftan, bu teklifi getiren arkadaşlara veya hazırlayanlara soruyorum: Zaten hukuksuz yargı kararlarıyla, siyasi cezalandırmalarla sarsılan ülkemizin uluslararası itibarını bu şekilde mi tamir edeceksiniz? Kayyum uygulaması sadece mülkiyet hakkına yönelik bir sopa olarak mı kaldı? Hayır, yine AK PARTİ iktidarının en büyük sloganlarından biri olan ve iktidarını üzerine inşa ettiği millî iradeye karşı da kayyum uygulaması bir sopa olarak kullanılıyor. İrtibat, iltisak ve şüphe gibi aleyhte kullanılmak istenirse AK PARTİ sıralarında oturan milletvekili arkadaşlarımızın da masum kalamayacağı ithamlarla özellikle DEM PARTİ’li belediyelere dokuz yıldır kayyumlar atanmakta ve insanlarımızın seçme ve seçilme hakkı âdeta gasbedilmektedir. Değerli arkadaşlar, hiçbir iktidar baki değildir. Türkiye'ye gelen her iktidarın rövanşist eylemlerle hukuksuzluk yarıştırdığı bir kısır döngüden çıkılmalıdır. Her zaman söylenen bir özdeyişi tekrar etmek istiyorum: Bozduğunuz kantar gün gelir sizi de tartar. Yarın başka bir iktidarın bu kanunu kullanarak FETÖ örgütü lideriyle fotoğraf çektirdiği ya da onların Türkçe olimpiyatları gibi toplantılarına katıldığı için birçok AK PARTİ'linin malına çökmeyeceğinin garantisi var mı? Hukuka, demokrasiye her bireyin her zaman ihtiyacı vardır. Ebediyen muktedir olacak gibi, muhalifini ezen antidemokratik kanuni düzenlemelere de uygulamalara da karşı olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum. Barışın ve kardeşliğin konuşulmaya başlandığı bu iklimde son günlerde yaşanan kayyum uygulamalarını da Meclis kürsüsünden bir daha kınıyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın. CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) – Seçme, seçilme, ifade ve mülkiyet hakları başta olmak üzere, her hakkın koşulsuz ve şartsız korunduğu, demokratik ve müreffeh bir Türkiye için hep beraber çalışmaya sizleri davet ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)