| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 07.11.2024 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dokuzuncu yargı paketinin Adalet Komisyonu görüşmelerine gidip izledim. Tabii, toplum, “dokuzuncu yargı paketi” deyince, infaz dâhil, içinde yargıyla ilgili düzenlemeler olabileceği umuduyla bizleri de arıyordu ama öyle bir şey olmadı. Dokuzuncu yargı paketi yine bir torba kanun teklifiydi ve içinde yok yoktu. Değerli arkadaşlar, bu bağlamda Adalet Komisyonu, adı üzerinde… Adalet ne demek? Hak gözetmektir, dengeli olmaktır, adil olmaktır, eşit davranmaktır ve ahlaki doğruluktur. Adalet tanımının içini boşaltıp manasız kılmanın bu ülkenin hayrına olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: “Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet hâlinde varlığı kabul edilemez.” Bu kadar net. Adalet, devletin ana eksenidir, orta direğidir. Adaleti desteklemek Meclisin asli görevidir. Kanun yapma yetkisi Meclisindir ancak kanun yapma yetkisi Anayasa’yla sınırlandırılmıştır. Kanun teklifinde çok sayıda madde Anayasa Mahkemesinden geri gelmiş, Anayasa Mahkemesi bu kanun tekliflerini reddetmiş ve Meclis aynı konuyu yeniden tekrar görüşüyor, bazılarında da ısrarcı oluyor. İptal ettiği için yeniden Komisyona, oradan da Meclise gelen bu torba yasada yer alan teklifleri düşündüm, bu teklifleri milletvekili getiriyor ama Adalet Bakanlığındaki bürokratlar hazırlıyor. Yani bunlar Anayasa’ya rağmen nasıl oluyor da böyle kanun tekliflerini Meclise getiriyorlar? Buradan geçince Anayasa’nın iptaline de yol açacak süreci başlatıyorlar, Meclisi de farklı konularda çalışması gerekirken engelliyorlar. Kanun yapma yetkisindeki sürekli bu yanlışlıklarla da biz Mecliste dön baba dönelim, aynı konuları tekrar tekrar görüşüyoruz, muhalefetin eleştirileri de dikkate alınmıyor. Oysa Meclisten beklentisi olan çok kesim var. Örneğin, staj ve çıraklara işe başladıkları gün ellerine bir sigorta kartı veriliyor ama bu, emekliliğe esas başlangıç kabul edilmiyor, 18 yaşından sonra çalıştıkları süre emekliliğe sayılıyor. Bununla ilgili biz kanun teklifi veriyoruz, reddediyorsunuz. Binlerce insan staj ve çırak olarak işe başladığı gün emeklilik hakkının tanınmasını istiyor. TÜİK sayarken bunları işçi sayıyor, Bakanlık bunlara bakarken stajyerleri öğrenci olarak tanımlıyor. Keza emeklilikle ilgili yapılan düzenlemede EYT nedeniyle bir günle on yedi yıl kaybedenler var. “Bir kademeli geçişi olsun, bununla ilgili düzenleme yapılsın.” deniyor. Yine bu Mecliste bununla ilgili bir kanun teklifi getirdiğimizde reddediliyor, iktidar bu konularda duyarsız kalıyor. Ayrıca, emeklilikte adalet arayanların dışında bir de taşeronda kalanlar var. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle bir kısım taşerona kadro verildi ama kamuda hâlâ binlerce taşeron var. Gelin, bunlarla ilgili kanun teklifi getirin, destek verelim, çıksın. İnsanların bu haklarını ellerine teslim edelim; adaletli olalım, hakkaniyetli olalım, adil olalım. Milletvekili olarak asli görevimiz bunları sağlamak değil mi? Keza 12 bin 500 lira emekli maaşıyla geçinmesini beklediğimiz insanlar var, bunları açlıkla sınıyorsunuz. Bu insanlar yoksulluk sınırının, açlık sınırının altında; artık sokağa çıkarken hesap kitap yaparak hatta araçla bile bir yere gitmeden evinin en yakın noktasına kadar gidip gelmek durumunda bıraktığınız, ikinci çayı içemez duruma düşürdüğünüz emekliler. Bunların maaşlarıyla ilgili bir kanun teklifi getirin, bunu konuşalım, Meclisten bunu geçirelim. “Esnaflar için prim gün sayısı 9.000’den 7.200 güne düşürülecek.” diye verilen bir söz var. Bununla ilgili hâlihazırda bir kanun teklifi de Meclise gelmedi; bunu getirin, bunu konuşalım. Adaletli olalım, hakkaniyetli olalım, hak gözetelim, ezilenlerin yanında duralım. Yani mutlaka vergi affını büyük şirketlere çıkaracağımıza çalışanlar için de vergide hakkaniyeti ve adaleti sağlayacak düzenlemeler yapalım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun. ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Meclis halkın umudu olmalı. Bugün Meclise toplumsal bakış her geçen gün olumsuzlaşıyor. Bunda temel neden şu: Milyonların beklediklerini değil; azınlık, mutlu, rant içinde yaşayanların istediklerini gerçekleştiren bir Meclis imajı doğuyor. İktidar, bu davranış ve anlayış biçiminden vazgeçmeli, Meclis her kesimin sorunlarına çözüm üreten yer olmalı diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)