GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:07.11.2024

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adalet sadece yasallığın tesisiyle değil, adil olanın ne olduğu konusunda şüpheye yer bırakmayarak meşruiyetle sağlanabilir. Sadık baba -Sadık Yalçın- öğretmen kızı Aybüke’yi ilk görev yeri Batman’da katledildiği günden bu yana PKK terör örgütünün kökünün kurutulmasını bekliyor vakarla. Yolu kesilen, aracı yakılan ve cansız bedenine günler sonra ulaşılan Necmettin Öğretmenin babası Hamit Baba oğlunun hatıralarına sarılıyor her 24 Kasımda. Şaban baba 11 yaşında şüpheli şekilde can veren kızı Rabia Naz’ın öldürüldüğünü ispata çalışırken katillerin oturması gereken sanık sandalyesinde bulmuştu kendini. Hantepe baskını şehitlerimizden Ayhan Say’ın babasının bütün şehit aileleri gibi öfkesi de vardı, acısı da sitemi de ama hepsini 3 kelimeye sığdırdı: “Helal etmiyorum hakkımı.” Hediye 5 yaşındaydı, evinin önünde araba çarptı. Tıbbi ihmalle hem zihinsel hem bedensel engelli kaldı. Çarpan sürücü cezasız bırakılmaya çalışıldı. Tam 5 defa bozuldu davasının kararı, 20'den fazla hâkim değişti. On beş yıllık ızdıraptan sonra 20 yaşında can verince kızı arşa çıktı Alican babanın feryadı. Dünyanın bütün sığınmacılara kucak açan ülkesinin hukukuna sığınamamış olmaktan yorgun hâlde yaşamına başka bir ülkede devam kararı aldı. Oğlu Halis Hendek’teki havai fişek fabrikasındaki patlamada ölen Muammer Babanın yürek yangınını söndürmek imkânsızdı. “3-5 kodaman daha fazla para kazanacak diye ben oğlumu 18 parça kemik olarak aldım. Lanet olsun sizlerin vereceği paraya.” diye haykırdı bedduasını. İddianamesi üç koca yıl boyunca yazılmayan Çorlu tren kazası davasında canlarından can kopanlar, Soma’da kayırmacı düzenin kurbanı olanlar, Aladağ’da denetimsiz yurtta diri diri yanan çocuklar… Kuddusi Okkır var mesela, sağlam girdiği Silivri’den ölümüne beş gün kala bir deri bir kemik, çökmüş avurtlarının üzerinden bize âdeta tokat atan o gözlerle mezara tahliye edilen. Mehmet Haberal var, yirmi bir ay yoğun bakımda tutuklu tutulup da tahliye edilmeyen, yılları sadece onun şahsından değil aslında insanlıktan çalınan. “Baba” diye bir soğuk mermer parçasına sarılan çocuklar; bayramdan bayrama sırf adet yerini bulsun diye hatırlanan hatta o kadar bile hatırlanmayan millî hafıza kaybımız olan çocuklar. Babası altı aylıkken katledilen Yağız Bulut altı yaşında cenaze kaldıran Eymen; babaları kumpas hukuku şehidi olan Duru, Batuhan, Gökçen ve Kanije Hablemitoğlu’nun birkaç yıl önce paylaştığı satırları: “Yirmi yıldır Necip Hablemitoğlu ve ailesi olarak sadece obje muamelesi görüyoruz. İnsan değilmişiz; simgeymişiz, malzemeymişiz gibi.” Ve Sinan Ateş, katli ve sonrasında yaşananlar; torbacılara eskort olduğu iddia edilen memurlar, tetikçilere bilgi verdiği iddia edilen amirler, adaletten iddianame kaçırma rezaletiyle aslında yeni Türkiye'nin kokuşmuşluk vesikası olan. Uzaklarda aramaya gerek yok, oturduğumuz sıralarda dolaşıyor varsa ahı. Anayasa Mahkemesinin iki hak ihlali kararına rağmen Meclisin kapılarının açılma ihtimali İmralı’daki cani için belirdiği kadar onun için belirlemeyen Can Atalay. Bu insanların tamamı adaletsizliğe, tamamı zulme uğradı. Aileleri, eşleri, dostları, camiaları, cemiyetleri zulme uğradı ama hiçbiri yaşadıkları yüzünden Türkiye Cumhuriyeti’ne Şeyh Sait ne yaptıysa onu yapmayı akıllarından geçirmedi; zira ihanet değil adaletti mücadeleleri. Şeyh Sait haksızlığa, hukuksuzluğa karşı değil cumhuriyet rejimine karşı ayaklanmış bir hain, bir iş birlikçidir. Bunların mahzunu da katildir, mazlumu da katildir, teröristtir. Mevzubahis vatansa hangi kılıfa sokulursa sokulsun merhamet adalet değil, ihanettir. Mevzubahis hukuksa da hukukta ihanetin de cinayetin de karşılığı bellidir ve o karşılık zinhar onu normalleştirmek, meşrulaştırmak, hazmetmek değildir. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)