GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6111 SAYILI BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:62
Tarih:07.02.2012

AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grup Başkan Vekili Giresun Milletvekilimiz Sayın Nurettin Canikli Bey'in, 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime geçmeden önce yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanun teklifi 25/2/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun'la ilgilidir. Cumhuriyet tarihinin en büyük mali yapılandırması olan söz konusu Kanun ile birikmiş borçlara ödeme kolaylığı sağlanmıştır, mükellef ile vergi idaresi arasında davaların sulh yoluyla çözülmesi sağlanmıştır, inceleme ve tarhiyat safhasındaki borç için kanundan yararlanma imkânı getirilmiştir, matrah ve vergi arttırmada bulunan mükelleflere incelenmeme ayrıcalığı sağlanmıştır, işletmedeki emtia ile kayıtlara uygun hâle getirmek istenen mükelleflere kolaylıklar sağlanmıştır, pişmanlık beyan uygulanması teşvik edilmiştir, yapılandırılan borçların düşük oranlı katsayı ile taksitli olarak ödenmesi sağlanmıştır ve yapılandırılan borçların kredi kartı ile ödenebilme imkânı getirilmiştir.

Evet, bu Kanun'dan yararlanmak üzere 5 milyon 248 bin 418 mükellef başvuruda bulunmuş, 6 milyon 182 bin 767 adet dosya ödeme planına bağlanmış ve 39,4 milyar TL alacak yapılandırılmıştır. Yapılandırılan bu alacaklara karşılık, ekim ayı ortası itibarıyla 11,6 milyar Türk Lirası tahsilat yapılmıştır; böylece, yapılandırılan alacakların yaklaşık yüzde 29,5'u tahsil edilmiştir.

Size sunduğum bu göstergeler, kanunun amacına hizmet ettiğini göstermektedir. Bugün ise başarıya ulaşmış ve uygulama süresi dolmuş, 6111 sayılı Kanun'a ek yapmak üzere hazırlanan kanun teklifini görüşmekteyiz.

Hazırlanan kanun teklifiyle, kamu ile borçlular arasındaki alacak-borç ilişkisi yeniden yapılandırılacaktır. Böylece, borçluların borcunu ödemesi ve alacaklı idarelerin alacaklarını tahsil edebilmesi sağlanacaktır.

Ek olarak, sosyal devlet ilkesi kapsamında, mücbir sebepler nedeniyle sosyal, mali, psikolojik yıkıma uğramış vatandaşlarımıza borç erteleme kolaylığı sağlanacaktır. Böylece, uğramış oldukları yıkımın yaralarını sarmak için gerekli zamanı milletimize sağlamış olacağız.

Yasa tasarısının özünde, iki özel durum için hukuki istisna yapılması amaçlanmaktadır. Bu iki özel durum doğal afet ve yabancı ülkelerdeki siyasi karışıklıklardan oluşan özel durumlardır. Son dönemdeki Van depremiyle, Libya'daki siyasi karışıklık sonucunda yaşananlar bu iki özel duruma örnektir.

Tasarı, doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerde yaşayan vatandaşların resmî kurumlara olan peşin ya da taksitli borçlarının, afet tarihinden mücbir sebep hâlinin sona erdiği tarihe kadar olan sürede topluca veya ayrı ayrı bir yıla kadar ertelenmesi için Bakanlar Kuruluna yetki verecektir.

Hepimizin bildiği gibi ülkemiz deprem kuşağında yer alan bir ülkedir. Yine sel, heyelan, don gibi pek çok doğal afetin yaşandığı bir coğrafyada yaşamaktayız. Bu sebeple, ülkemizde doğal afet öncesinde önlem ve doğal afet sonrasında yardım amaçlı düzenlemelere sıklıkla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenlemeler, koruyucu, duyarlı ve vatandaşımızı önemseyen bir devlet olmanın gereğidir. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin temel prensibini de bu bakış açısı oluşturmuştur.

Yine tasarı, sosyal devlet olmanın gereğidir. Doğal afet nedeniyle yıkıma uğramış vatandaşlarımıza bazı maddi ayrıcalıklar sağlayarak onların yaralarını sarmada önemli bir adım atmış olacağız. Özellikle ticari faaliyetlerle uğraşan vatandaşlarımız, doğal afetlerin yarattığı fiziki yıkımdan maddi olarak daha fazla etkilenmektedirler. Bu vatandaşlarımız, üretim ve ticari faaliyetlerini sürdürdükleri fabrika, atölye ve dükkânlarını kaybediyor, her türlü alet edevat, makine ve üretim malzemelerini yitiriyor, stokları ve işledikleri ya da sattıkları malları afette yok oluyor. Bu kayıplar sadece onların ekmek teknelerini kaybetmesinden ibaret değil aynı zamanda birçok çalışana sağladığı istihdamı da unutmamamız lazım. Vatandaşlarımıza sağladıkları hizmet ve ülke ekonomimize sağladıkları katkıları kaybetmekle onları bizzat karşı karşıya bırakmamalıyız.

Bu vahim durumun iyileştirilmesi için 6111 sayılı Kanun'a ek yapılarak Bakanlar Kuruluna borç erteleme yetkisi verilmelidir. Doğal afet yaşanan bölgelerdeki vatandaşlarımızın afet nedeniyle uğradıkları mali kayıpları nazara aldığında yapılacak borç ertelemesi sadece o bölge halkına sağlanacak bir ayrıcalık değildir. Doğuracağı sonuçlar itibarıyla hem ülkemizin hem de milletimizin menfaatine bir durum söz konusudur. Bu ertelemeyle sarsılmış ama yıkılmamış olan bölge esnafının toparlanmasına fırsat tanınmış olunacaktır. Gelirlerini kaybetmiş, eldekini afette yitirmiş bu insanlarımızın en azından giderler kalemini rahatlatmak tamamen yıkımları önleyecektir. Böylece ülke ekonomisine istihdam ve katma değer sağlamaya devam edilecektir. İflası önlenen bu kişiler kamu idarelerine olan borçlarını ödeyebilme şansına sahip olacaklardır. Kısaca, tasarı ile sadece o kişiler değil tüm ülkemiz kazançlı çıkacaktır.

Yine Bakanlar Kuruluna, yurt dışında ticari faaliyette bulunan vergi mükelleflerinin yabancı ülkelerdeki siyasi karışıklıklardan dolayı mücbir sebep kabul edilen hâllerde ödemeleri gereken peşin ya da taksitli borçlara ilişkin borç erteleme yetkisi verilecektir. Bu erteleme yetkisi mücbir sebep olduğu kabul edilen hâllerin devam ettiği süreyi kapsamaktadır.

Tıpkı doğal afetler gibi siyasi iç karışıklıklar ve iç savaşlar da beklenmeyen ve yıkıcı durumlardır. Özellikle o ülkenin sınırları içinde yaşayan insanların hayatlarında, sosyal, maddi ve psikolojik yıkımlara neden olmaktadır.

Yabancı ülkelerde yatırım yapan Türk iş adamları ülkemizdeki ekonomik büyüme ve refahın önemli unsurlarından biridir. Ayrıca bu iş adamlarımız yurt dışında ülkemizin fahri temsilcileri ve turizm elçisi gibi çalışmaktadırlar. Ülke tanıtımında büyük fayda sağlamaktadırlar. Her geçen gün sayısı artan Türk yatırımcılarımız da başta inşaat olmak üzere pek çok sektörde faaliyet göstermektedir. Cesur ve dinamik yatırımcılar ile dünyanın dört bir yanında ticari faaliyet göstermekteyiz. Özellikle Türki cumhuriyetler ile  dağılan Sovyet Rusya ile Doğu Bloku ülkeleri, Orta Doğu ve Arap ülkeleri ile Kuzey Afrika ülkeleri Türk yatırımcıların en çok faaliyette bulundukları ülkelerdir. Bu ülkelerin en büyük ortak sorunları ise siyasi istikrarsızlıktır. Kozmopolit yapıdan kaynaklı sosyal karışıklık ve demokrasi kültürünün tam yerleşmemesinden kaynaklı yönetim zafiyetleridir. Bu durum, gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik fırsatları değerlendirmek isteyen Türk yatırımcılarını etkiler hâle gelmiştir. Söz konusu devletlerle ülkemiz arasında yapılan ticari anlaşmalar ve ülkemiz himayesinde kurdukları ticari faaliyetler yaşanan siyasi iç karışıklıklar nedeniyle sekteye uğramıştır, hatta maddi ve manevi kayıplara neden olmuştur.

Doğal afetlerde olduğu gibi, bu tür özel durumlar karşısında da Hükûmetimiz üzerine düşeni yapacaktır. Sosyal devlet ilkesiyle hareket edip, mücbir sebep nedeniyle mağduriyete uğramış vatandaşlarımıza gerekli yardımı göstermemiz gerekmektedir. Bu yardımlar, daha önce de bahsettiğim gibi, sadece o vatandaşlarımızın kişisel menfaatlerine değil, ödedikleri vergi ve ülkemize sağladıkları katma değerler düşünüldüğünde, tüm ülkemizin menfaatine hizmet etmektedir. Ayrıca, bu yetki ile devlet, ticaret erbabı, vatandaş arasında güven sağlanacaktır. Böylece, dünyanın herhangi bir yerinde oluşacak yeni iş imkânlarının yatırımcılarımız tarafından değerlendirilmesi için gerekli güven ortamı sağlanmış olur. Gelişen, markalaşan ve globalleşen ekonomimizin en önemli dişlilerinden olan yatırımcılarımıza gerekli güvence ve motivasyon sağlanmış olacaktır. Ancak yatırımcıları kendi kaderlerine terk edersek, yurt dışında ticari faaliyet göstermenin risk faktörü daha da artmış olacaktır.

Tüm milletvekillerimizin, zorda olan kesime yardımcı olacaklarını düşünerek, onlara kabul oyu vermelerini öneriyorum ve inşallah, hep birlikte, tüm Meclisimiz kabul oyu kullanacak.

Mevzubahis olan kanun teklifinin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.