GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:07.01.2025

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Gelecek-Saadet Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu yasa teklifiyle yabancılara sunulan hizmetlerden mesai dışında sunulan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına, aile hekimlerinin verdiği bazı raporların ücretli hâle getirilmesinden yine aile hekimlerinin mesai saatleri dışında ücretli hasta bakabilmelerine, daha fazla klinik araştırma yapılmasından ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi için katılım payının artırılmasına, özel sektör işverenlerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi için sağlanan 5 puanlık sigorta prim indiriminin 4 puan olarak uygulanmasına, sigortalılığı 31 Aralık 2008'den önce başlayanlardan çalışma gücü kayıp oranı yüzde 40 ila yüzde 49 olanlara, on sekiz yıl sigortalılık süresi ve 4100 gün prim ödemelerinden yüzde 50 ila yüzde 59 olanlara, on altı yıl sigortalılık süresi ve 3700 gün prim ödemeleri şartıyla yaşlılık aylığından yararlanmasına kadar bir dizi değişiklik yapılmasını düzenlemektedir.

Değerli milletvekilleri, huzurdaki yasa teklifinin 19'uncu maddesinde 1/1/2015 öncesine ait olup ödenmemiş genel sağlık sigortası primleri ile gecikme cezası ve gecikme zammı gibi alacakların tamamının tahsilinden vazgeçileceği ifade edilmektedir. Yani, teklifle, 1 Ocak 2015 öncesinde genel sağlık sigortası prim borcunu ödemeyenlerin tüm borçlarının faiziyle silineceği, böylece devletin 2 milyar Türk lirası değerindeki Sosyal Güvenlik Kurumu prim borcundan vazgeçeceği belirtilmektedir. Ki, bundan önce görüşülen memurlar yasası nedeniyle, onun içerisine konularak orada bu madde geçirildi ve bu maddeden dolayı da 2014 yılı içerisinde borcu olanlar bu borçlardan kurtulmuş oldular ama 2014'ten bugüne kadar da borcu olanlar yine hastanelere giderek orada perişan oluyorlar; işsiz olanlar için söylüyorum. Bu konunun uygulamada vatandaşlarımızı nasıl bir cenderenin içine soktuğuna birazdan değineceğim lakin önce bu genel sağlık sigortası konusunun serencamına dair bir çift söz söylemek istiyorum.

Genel sağlık sigortası esasen 1 Ekim 2008'de yürürlüğe girmiş, sonradan 1 Ocak 2012 tarihi itibarıyla zorunlu hâle getirilmiştir. İlkesel olarak cüzi bir bedel karşılığında Türkiye'de ikamet eden herkesi kapsayan bir sigorta türü olarak düşünülen genel sağlık sigortası sistemi herkesin sağlık hizmetlerine eşit erişimini amaçlamaktaydı, uygulamada ise maalesef halk arasında "işsiz evlat vergisi" olarak adlandırılan bir travmaya dönüşmüştür. 2025 yılı itibarıyla 781 lira olan, hiç de az olmayan bir miktar parayı işi gücü olmayan vatandaşlarımıza zorla ödetmek ne insani ne vicdani ne de sosyal devlet anlayışına yakışan bir uygulamadır. Zaten uygulamada faiz ve cezalarla da biriken bu borçların ödenemediğini görüyoruz. Bu sebeple, bazı yıllar bu borçların affedildiğini biliyoruz. Mesela, 2003 döneminde ödenmeyen genel sağlık sigortası prim borçları affedilmişti fakat 1 Ocak 2014'ten sonrasına ait genel sağlık sigortası prim borçlarına ilişkin olarak vatandaşların telefonlarına SMS'le -yaklaşık 9 milyon 400 bin kişiye- borçlu olduklarına dair mesajlar gönderilmiştir. Yani bir kişi hem işsiz hem de yararlanıp yararlanmayacağı belli olmayan bir sisteme devlet tarafından zorla dâhil edilip borçlandırılıyor, ardından da gecikme zammı ve faizleriyle birlikte tüm bu borçlar tahsil edilmeye çalışılıyor. Tam bir Deli Dumrul hikâyesiyle karşı karşıyayız. Tıpkı kamu-özel iş birliği projeleriyle yapılan modern soygun düzeninin işlevsel aparatları; yol, köprü, tünel, hastane, havaalanı uygulamaları gibi. Geçenden 5 geçmeyenden 15 akçe, hasta olandan 5 olmayandan 15 akçe; ne güzel ticaret değil mi?

Değerli milletvekilleri, genel sağlık sigortası borcu olanlar normal koşullarda sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor ancak 7977 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı'yla 31/12/2024'e kadar sağlık hizmetlerinden yararlanabilecekleri kararı alınmıştı. Bir başka ifadeyle, yeni bir Cumhurbaşkanı kararı yayımlanmazsa 2025 yılında genel sağlık sigortası borcu olanlar sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak ve nitekim şu anda vatandaşlarımız tam da bu gerçeklikle karşı karşıyadır. Borcu olan vatandaşlarımıza SMS mesajları, sonrası ödeme emri gönderilmektedir. Genel sağlık sigortası prim borcunun ödenememesi durumunda 6183 sayılı Yasa'ya göre haciz işlemi uygulanmaktadır. Yukarıda da bahsettiğim gibi, genellikle hayata yeni adım atmaya başlamış gençlerimiz ile zaten geliri ve bir işi olmayan vatandaşlarımızın sorunu olan bu borç yükü esasen söz konusu bu kitleye sosyolojik ve psikolojik olarak olumsuz etki bırakan bir travmaya sebep olmaktadır. Eş dost, ahbap, yanaşma düzeninin devamı için tırnak içinde "hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan iktidar" sosyal devlet olma özelliğini bu durumlarda hep kulak arkası yapmaktadır. Yandaşlara sağladığı milyarlarca dolarlık vergi afları, hibe ve teşvikler, ihaleler, aktarılan kamu kaynakları gariban vatandaşa gelince bir anda gözünün üstünde kaşın var vergisine dönüşmektedir. Kurtarıcı Mehmet Şimşek'e verilen bir görev var. Nedir o? "Seçimlere belli bir süre kalıncaya kadar vatandaşın boğazını mı sıkarsın, kafasını mı ezersin, mutfağındaki tenceresine mi göz dikersin, sofrasındaki ekmeğine mi ortak olursun, beni ilgilendirmez, seçim sathımailine girmeden evvel toplayabildiğin kadar parayı milletten topla. Bunun için 2 kere motorlu taşıtlar vergisi de alabilirsin; harçları, vergileri memurlara yaptığın zammın 4-5 katından fazla mı artırırsın, asgari ücretliyi ve emekliyi süründüren bir maaş zammını mı layık görürsün, umurumda bile değil. Yeter ki seçimlerde güya bol kepçe dağıtabileceğim bir parayı hazineye depo et. O zaman geldiğinde ben seni 'kötü adam' ilan eder, kapının önüne koyarım. Tekrar nas ekonomisine mi geçerim, pas ekonomisine mi, o zaman düşünürüz." Aslında Mehmet Şimşek, kötü polis rolünü oynayan ve kendisine verilen görevi yerine getiren bir tahsildardır; zamanı gelince yaptıklarının karşılığı olarak kendisine güzel bir emeklilik ve imkân verilecek bir haciz memurudur. O zaman sorulduğunda muhtemelen "Ben de bir emir kuluydum." diyecektir mutlaka ki. Diyecektir demesine de garip gurebanın, yoksul ve çaresiz halkımızın hâli nice olacaktır? Onu bu tahsildarın düşündüğü yok elbette, onlar sadece talimatları yerine getiren birer kurşun askerdir; içinde vicdan olmayan, duygularından arındırılmış birer Saygon savaşçısı gibiler, halkımızın sırtına yükledikleri vergi ve zamlar sayesinde enerjisiz de kalmamaktadırlar. Bir devlet vatandaşını yolunacak kaz gibi görür mü? Bu devlet sosyal bir devlet olur mu? Sadece gelir elde etmek için vatandaşların ve aslında toplumun sosyolojik, psikolojik durumlarında tahribata yol açacak bu tip uygulamalara tevessül eder mi? Söz konusu bu iktidar ise katmerlisini yapar ve yapmaktadır da.

Bitirmeden, huzurdaki yasa teklifiyle 1 Ocak 2015 öncesinde genel sağlık sigortası prim borcunu ödemeyenlerin tüm borçlarının faiziyle birlikte silineceği konusunda gerçekte ne yaşandığına ilişkin bir şeyler söyleyeyim. İktidar yetkilileri, sözcüleri, devletin yayın kanalları ve güya özel medya kanallarıyla öyle bir propaganda yapıyor ki vatandaşlarımız sanki genel sağlık sigortası borçlarının silindiğini zannediyor. Hep söylediğim gibi, bu iktidar "mış" ve "miş" iktidarıdır. Propagandasını yaptığı her uygulama sadece kandırmacadır. Bunlar vatandaşın iyiliğine bir iş yapmazlar, sadece yapıyormuş gibi bir algı oluştururlar. Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdikleri her kanun düzenlemesinin içine, mutlaka, elma şekeri içine bir zehir koyuyorlar. Bunlardan sonuncusu da söz konusu bu yasa teklifiyle güya genel sağlık sigortası borçlarının silindiği hususu. Öyle bir propaganda yapıyorlar ki halkımız gerçekten de genel sağlık sigortası borçlarının silindiğini zannediyor, hastaneye gittiklerinde ise acı gerçekle karşılaşıyorlar. Kendilerine genel sağlık sigortası borcu olduğu için provizyon verilmiyor yani muayene yapmıyorlar. Sebebi çok açık aslında; bu iktidar zaten tahsil edemeyeceği on yıl öncesinin genel sağlık sigortası borçlarını siliyor sadece yani resmen milletimizi kandırıyor, milletimizle alay ediyorlar maalesef. Suriyeli sığınmacıların -ki konumuz "Suriyelilere niye yapılıyor?" değildir- sorgusuz sualsiz muayene olabildiği hastaneler, işsiz ve parasız olduğu hâlde kendilerine otomatik borç yazılan ve faiz üstüne faiz bindirilen genel sağlık sigortası saçmalığıyla resmen kapı duvar olmuş ve milletimize ikinci sınıf insan muamelesi yapılmaktadır. "Bu saçmalığa ve ayrımcılığa hemen şimdi son verin." dedikçe iyice umursamaz oldunuz.

Değerli milletvekilleri, bakınız, devlet hastaneleri genel sağlık sigortası borçlularına kesinlikle bakmıyor, onlara borç çıkarıyor ve bugün bu saatte bunlar yaşanmaya devam ediyor maalesef. Muayene için ayrı, istenen her bir tetkik için ayrı bir ücret ödemesi talep ediliyor, ödemesi isteniyor. Ne zamandan beri bakmıyor? 1 Ocaktan itibaren. Ve bu arada vatandaşın birikmiş borçlarına faiz işlemeye devam ediyor. Yahu, bu insanlar bizim vatandaşımız değil mi? Bırakın vatandaş olmalarını insan değil mi? Bu insanlar ölsün mü? Bu nedenle hiç değilse bir Cumhurbaşkanı kararıyla 2025 yılında genel sağlık sigortası borcu olanların sağlık hizmetlerinden yararlanmalarına olanak sağlanmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Özdağ.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Bu meselenin bugün burada şimdi çözümü için ne yapılması gerekiyorsa yapalım ve vatandaşlarımızın hastane kapılarında deva ararken dert sahibi olmasının önüne geçelim diyorum.

Ayrıca, değerli milletvekilleri, burada, milletvekilleri olarak geliyoruz, bu Siyasi Partiler Kanunu'nda bir değişiklik yapmamız gerekmektedir. Milletvekilleri seçildiği partiden ayrılabilir, istifa edebilirler, parti programlarına uygun olmayan davranışları görebilirler veya ilkesel olarak orada ilkeselliği görmeyebilirler ama ayrıldıktan sonra başka partiye geçmiş olmak, bunu bir siyasi ahlakla bağdaştıramıyorum. Başka nedenlerle geçebilirsiniz, sistemin azizliği nedeniyle ama burada sistemin azizliğinin dışına çıkarak "Ben muhalefetteyim, o zaman ben muhalefetten ayrılırım, iktidara geçerim ve iktidarla beraber de milletvekilliğimi devam ettiririm." demek doğru değildir. Burada otursun bağımsız bir milletvekili olarak, gelecek dönemde hangi partiye geçiyorsa geçsin, oradan milletvekili olsun diyor, saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)