GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:07.01.2025

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün "sosyal güvenlik yasası" olarak adlandırılmış ama aslında kanunun ismini değiştirmek gerekir, sosyal daraltma yasasını görüşüyoruz. "Vatandaşı ne kadar daha çok baskı altına alırız, ne kadar daha abluka altına alırız?" üzerine bir yasa görüşülüyor. Birkaç madde, birkaç kanun görüşülmüş ama "Gerekçesi ne?" dediğimizde gerekçesi şu: Bu yasanın çıkarılmasının birinci gerekçesi Anayasa Mahkemesinin iptalleri. Buradan şunu sormak gerekir: Arkadaşlar, biraz ciddi iş yapalım, getirdiğiniz yasa bir defa Anayasa Mahkemesinden dönebilir ama bütün maddeler Anayasa Mahkemesinden dönüyorsa o zaman yasanın yapım tekniğinde bir sorun var demektir. İkinci olarak, yasa "kurumlar arası uyum" olarak adlandırılmış. Belli ki idari düzenlemeler açısından, bakanlıklar arası koordinasyonlar açısından hâlen daha eksiklikler var. "Uygulama bütünlüğü" denerek yasa çıkarılıyor ama "Yasanın esas gerekçesi ne?" derseniz esas gerekçesi bütçe giderlerini kısmak. "Vatandaşı nereden biraz daha kaz gibi yolarız?" bunun hesabına düşülüyor. Bir taraftan "Hasta katkı paylarını nasıl artırırız?" bir taraftan "Vergilerde nasıl indirimleri azaltırız?" bunun hesabı yapılmış. Ama bu yasa içerisinde beklerdik ki -bugün yılbaşındayız, emekli maaşlarının 14 bin lira olduğu ve yüz kızarmadan bu rakamın savunulduğu bir dönemdeyiz- yasaya şöyle bir madde gelsin: "Devletin ödediği hiçbir ücret asla asgari ücretten az olamaz. Ne ücretli öğretmenlere ne fahri Kur'an kursu öğreticilerine ne de emeklilere, hiç kimseye asgari ücretten daha az ödeme yapılamaz." Bunun olması gerekirdi, bu yok ve "Bu yasa içeriğinden kim memnun olacak?" diye baktığımızda, aile hekimlerini memnun edecek bir şey yok, iş güvenliği uzmanlarını sevindirecek bir şey yok, vatandaşı sevindirecek, hastaları rahatlatacak bir şey yok ama bugüne kadar kanunun bazı yerleri açık, boş kalmış, vatandaşın elastikiyetini, onu da oraları kapatalım... Bunun çalışması yapılmış ve tabii, burada en önemlisi de şu: Geçtiğimiz aylarda en fazla sağlıkta çeteden bahsettik, bu konuları önleyecek tedbir yok. "Acaba vatandaşın katkı payını nasıl artırırız?" "Acaba filan hastaneye, doktora gitmeden nasıl enseleriz?"in hesabı yapılıyor ama büyük çetelere yönelik bir tedbir hiçbir şekilde alınmıyor.

Yasanın içerisinde ne var? Yasanın içerisinde ithal ilaç getirme var. Ya, tabii, detaylar belli değil, maalesef ki bu dönemde bu tür doğrudan alımlarda ne kadar olumsuzlukların yaşandığını hepimiz biliyoruz. "Biz yerli üretimi, yerli ilaç sanayisini destekleyeceğiz." diye bir madde yok ama ithal ilacı nasıl getiririz, o var. Onu da gecikmesin diye doğrudan alımla, çok alışkınlar pek çok alanda yapmaya; burada da bunun aynen tekrar edildiğini görüyoruz.

Tabii, burada başka önemli bir sorun şu: Yasa içerisinde, primlerini zamanında tam ödeyen işletmelere tanınan yüzde 5 indirim, iskonto yüzde 4'e indiriliyor. Allah için, normal şartlarda bu ülkede herkes sigortalı çalışsın, işverenin alnından öpmek lazım, devletin sosyal yükünü üstleniyor diye bu rakamı artırmak gerekirken çaktırmadan 4'e indirilmiş; bir süre sonra belki onu da tümden kaldıracaklar. Bir taraftan büyük büyük müteahhitlerin dev dev rakamları affedilirken, vergi borçları adı altında silinirken zamanında ücretini ödediği için iskonto alan vatandaşın o bir kuruşuna nasılsa tenezzül ediliyor.

Başka bir olumsuzluk genel sağlık sigortasıyla ilgili. Şu anda bir vatandaşımız işsiz. İşsiz, herhangi bir iş yerinde çalışmıyor. Bundan dolayı, yokluğundan dolayı genel sağlık sigortası kapsamında sigortası var. Bundan 2025 yılında 789 lira aylık para alınacak. Ya, insan utanır biraz. Bu bir acziyettir. Sosyal devlet işsiz vatandaşına sahip çıkar, gidip o işsiz, boş gezen adamdan da bir de para almak nasıl bir anlayışsa anlamak mümkün değil.

Bakın, hani meşhur bir hikâye anlatılır: Çocuk, atın önündeki yemleri çekiyormuş, babası da dermiş ki: "Oğlum, çekme, at duyar." Bir gün, iki gün, üç gün; biraz daha fazla çekmiş, çekmiş, 10'uncu gün geldiğinde at ölmüş. Çocuk diyormuş ki: "Baba, tam at açlığa alıştı, öldü." Hâlbuki baba da diyor ki: "Oğlum, sana dedim duyar." diye.

Siz bugün vatandaşı böyle kıstırır, kıstırırsınız, Allah korusun, bir gün at ölürse ortada hiçbir şey kalmamış olur. Ve bu dönem içerisinde nelerle... Gönül isterdi ki bu yasada engellileri mutlu edecek düzenlemeler yapılsın, ücretli öğretmenler güvence altına alınarak "Siz şu kadar gün çalıştınız ama yine, biz, devlet olarak, sosyal devlet olmanın gereği olarak sizi tam sigortalı yapacağız." densin; bunların hiçbiri yok çünkü bu dönem en büyük tahribatın yaşandığı alanlardan biri sosyal güvenlik alanı. Yazboz; her geçen gün yeni yeni şeyler ortaya çıkıyor. Tabii, bu suçu örtbas etmek için de otuz yıl önceki televizyon videolarıyla bugün, maalesef, geçiştirilmeye çalışılıyor.

İşte, aile hekimlerinin durumu ortada. Bir başörtülü doktor hanım -hani, başörtüsü tartışması yapıldığı için- bu yasa içerisindeki olumsuzluğu paylaştı diye sürgüne gidiyor. Hiçbir eleştiriye, farklı görüşe tahammül yok. "Her şey biz ne dediysek öyle olacak..." Ve tabii, onun için de karman çorman yasanın içerisinde mesela ne getirilmiş? Bundan sonra, 2017 yılında yapılması planlanan Ahilik Sandığı için bir daha öteleme. Ya, Allah aşkına, devlet ciddiyet ister. Siz bir yasayı 2017'de yapmaya karar verdiniz, 2028'e... Her yıl bir iki yıl daha erteleniyor. Madem bu yasa gerekli, niye erteleniyor; yok, yararsızsa niye var? Hani, deniyordu ki: Bu yasayla esnafa yeni bir yük binmeyecek çünkü bu yasa işsiz kalan esnafa İşsizlik Fonu'ndan maaş ödenmesini sağlayacaktı; bu, ortadan kaldırılıyor.

Tabii, yasanın içerisindeki en acıklı yönlerden biri, hani 2024 yılı Emekliler Yılı ilan edilmişti ya, 2025 yılı da Aile Yılı ilan edildi. Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2025 yılının ilk oturumunda aileyi tahrip ediyor. Yasada analık iznine çıkan çalışanın ödeneği, alacağı ücret kesintiye uğruyor. Bu mu sizin aileyi desteklemeniz? İlk gün aile tahribatıyla başlıyor. İstiyorsunuz ki kadın her ne zorlukta olursa olsun analık vasfından uzaklaşsın, çocuğuna bakmasın, gelip ne yapıp yapıp çalışsın. Aile anlayışınız bu. Ondan sonra da doğum oranlarının düştüğünden de bahsediyorsunuz çünkü az önce arz etmeye çalıştığım gibi, nereden kısarız... Bu, kısma yasası, daraltma yasası, vatandaşı biraz daha fazla abluka altına alma yasası.

Bütün bunlarla beraber, yabancı öğrencilerle ilgili maddeler var. Niçin, nasıl konmuşsa... Burada şu düşünülmeliydi: Yabancı öğrenci, zaten gözü açık olan işini rahat görür. Çoğunlukla buraya gelen bir insan hangi ülkeden gelirse gelsin, eğer işlerini takip edememişse o sıkıntıya düşer. Bu açıdan da bir öğrencinin yeniden başvuru yapmasından öte, okula kayıt yaptığı gün sigortayla ilgili başvuru da tamamlanmış olsun. Aksi takdirde, bu süre gecikiyor, zaten ödeyebilecek durumda değil, bir dünya meşgale, meşguliyet ortaya çıkıyor. Yani sözün özü şu: Bir yasa çıkarılıyor, yasa baştan sona her tarafı dökük.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Çalışkan.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Bir taraftan, 2008'den öncesi ve sonrası emeklilikle ilgili yasama yapılmış, bir taraftan Ahilik Sandığı iptal ediliyor, bir taraftan yurt dışından kolay ilaç getirme peşine düşürülüyor, bir taraftan aile hekimleri baskı altına alınıyor, bir taraftan analık ödeneği kesintiye uğruyor; görüyorsunuz, her taraftan kısma var, her taraftan ablukayı daraltma var ama aziz milletimizin beklentilerine çare olacak, yaralarına merhem olacak bir düzenleme şu koca yasanın içerisinde görünmüyor. Hemen hepsi de idari düzenlemeler, kanunla bürokrasinin zor durumda kaldığı maddelerin düzeltilmesi, bir de vatandaşı abluka altına almak. Bu açıdan yasalar biraz daha temkinli çıkarılmalı, vatandaşın lehine olmalı, aziz milletimizin yararına olmayan yasayı görüşmek bu millete yaramaz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)